• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Genel Başkan Mustafa Öztaşkın Yeniçağ Gazetesine Konuştu

Türkiye’yi zayıflatacak stratejik özelleştirmeler

Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, jeopolitik açıdan stratejik bir enerji koridoru konumundaki Türkiye’nin TPAO ile BOTAŞ’ı satmaması gerektiğini söyledi.

18.11.2014

Hazar Denizi Petrolleri Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattıyla Akdeniz’e indirilerek Türkiye’nin bir enerji koridoru olması yönünde ilk adım atıldı. Şimdi TANAP adı altında Hazar doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarımı projesi var. TPAO ve BOTAŞ’ın
özelleştirilmesi Türkiye’nin elini güçsüzleştirir.

Türkiye Rusya, Hazar Denizi Bölgesi, İran, Irak ve Doğu Akdeniz’de üretilen petrol ve doğal gazın Avrupa’ya ve dünyaya taşındığı bir enerji koridoru olma yolundayken AKP iktidarı, petrol ve doğal gazla ilgili kamu kurumlarını tasviye etmenin peşinde. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TPAO (Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı) ve BOTAŞ’ın (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi) özelleştirileceğini açıkladı. Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, üç tarafındaki zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının Akdeniz’e, oradan da Avrupa’ya aktarılması için jeopolitik açıdan stratejik bir enerji koridori konumundaki Türkiye’nin TPAO ile BOTAŞ’ın özelleştirilmesine değil birleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Enerji savaşları

Mustafa Öztaşkın, özelleştirmenin toplumsal emeğimizle kurulmuş kamu kuruluşlarının birilerine peşkeş çekilmesinden başka bir şey olmadığının altını çizerek, “Dolayısıyla biz kamu varlıklarının devlet elinde kalmasını, bunların toplum yararına hizmet etmeye, üretim yapmaya devam etmelerini isteriz. Bu genel yaklaşımın dışında ise petrol, doğalgaz enerji sektörü çok önemli bir sektör. Dünyadaki savaşların, çatışmaların, işgallerin kaynağında enerji kaynaklarına sahip olabilme isteği vardır. Yanı başımızda Orta Doğu’da yıllardır süren işgal ve savaş politikalarının temel nedeni budur” dedi.

Enerji siyaseti

Öztaşkın, “Özellikle uluslararası ilişkilerde devletler gerek siyasi anlamda gerek ekonomi anlamında pazarlık güçlerini elinde bulundurdukları şirketlerle yükseltirler. Diğer ülkelerle pazarlıklarını bu şirketlerle yaparlar. Dolayısıyla biz bu anlamda TPAO’nun özelleştirilmesine kesinlikle karşıyız. BOTAŞ’ın da özelleştirilmesine karşıyız. Özelleştirme yerine TPAO ile BOTAŞ’ın birleştirilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.

BOTAŞ’ın satılması doğal gaz fiyatını artırır

Oztaşkın, BOTAŞ’ın özelleştirilmesinin doğuracağı sonuçları şöyle anlattı: “BOTAŞ’ın özelleştirmesinin doğuracağı en önemli sonuç, vatandaşın doğal gaza kolay, ucuz ve güvenli erişimini engeller. En büyük etki bu şekilde olur. Biliyorsunuz, ısıtma da ve elektrik üretiminde doğal gaz yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Doğal gaz çevrim santrallarında elektrik üretiminde ve sanayide büyük ölçüde doğal gaz kullanılıyor. Doğal gaz fiyatları devletin kontrolündedir, denetimindedir hatta bir miktar devlet subvanse etmektedir. Özelleştiği zaman alan firma işin doğası gereği tamamen kâr odaklı çalışacağı için doğal gazda devletin sübvansiyonu ortadan kalkacağı için ciddi fiyat artışları ile karşılaşılabılır. Böylelikle vatandaşın doğal gaza daha ucuz bir şekilde erişimi engellenmiş olur.

Doğal gaz gitmez

Onun dışında tabi ki özel sektör kar akmaçlı yatırımlar yaptığı için özellikle doğalgazın yeni götürüleceği şehirler, ilçeler, semtler açısından baktığınız zaman kendisine çok fazla kar getirmeyecek bölgelere doğal gaz iletimini yapmayacaaktır. Doğal gazı vatandaşa götürmeyecektir. Böylelikle vatandaşların doğal gaza erişiminde ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Temel nedeni bu şekilde koyabiliriz. Bütün bunları düşündüğümüz zaman da toplum yararını ön plana çıkarmak gerekir. Toplum yararı açısından baktığımız zaman doğal gazın özelleşmesinde herhangi bir toplum yararı yoktur. Olsa olsa özel kişilerin, şirketlerin yararları olabilir.” Öztaşkın, TPAO’nun özelleştirmesinin doğacağı sonuçlar hakkında ise şunları söyledi:

Güçlü şirket

“Petrol açısından dünya petrol rezervlerinin yüzde yarısı Ortadoğu’da bulunuyor. Venezuella’dan sonra en büyük petrol rezervlerine sahip ülke Suudi Arabistan. Mesela Irak rezerv bakımından dünya da 5. Ama üretim bakımından ise işgal ve iç karagaşa nedeniyle 11. sıraya düştü. Kuzeyimizde Rusya’da yüksek doğal gaz ve petrol rezervleri var. Doğumuzda İran, Hazar Denizi, Kazakistan, İran petrol ve doğal gaz yatakları var. Batı da Romanya’da petrol yatakları var.Akdeniz’de ciddi doğal gaz yatakları bulundu. Karadeniz’de rezevler olduğu tahmin ediliyor. Elinizde güçlü bir petrol şirketiniz yoksa siz politikalarınızı neyle izleyip yürüteceksiniz? Bütün bu projelere ortak tabi ki TPAO olacaktır.

Ana kurucu

Aslında Türkiye’de özelleştirme politikaları devreye girmezden önce bu entegrasyon vardı ve petroylle ilgili bütün şirketlerin ana kurucusu TPAO’dur. Ama özelleştirme politikaları nedeniyle buunlar parçalandı. PETKİM satıldı, Petrol Ofisi satıldı, TÜPRAŞ satıldı. Sadece kamu şirketi olmak yetmez petrol şirketlerinde. Entegre yapıya sahip, petrolün bütün alanlarında faaliyet gösterebilecek güçlü bir şirkete ihtiyaç vardır. O anlamda TPAO’nun yapısı da güçlendirilmelidir. İlk aşamada bırakın özelleştirmeye TPAO ile BOTAŞ birleştirilmesi gerek. Bu birleşen şirket akaryakıt dağıtım ve pazarlama işine girmesi gerek.

Petrol Yasası TPAO’nun değerini düşürdü

Öztaşkın, Petrol Kanunu’nun bu özelleştirme girişiminin öncüsü olduğunu kaydederek, “Son çıkarılan Petrol Kanunu ile bu sektörde devlet tekelinin ortadan kaldırılarak, piyasanın serbestleşmesi, piyasaya özel sektörün de girmesi yönünde atılmış adımlardır. O yasa da TPAO’nun öncelikleri kaldırılmıştı. Özelikle ruhsat ve arama konusunda. Doğrudan bağlantısı görünmese de Petrol Yasası özelleştirmenin önünü açan yasaydı. Burada dikkat çekici bir nokta, yasayla TPAO’nun imtiyazları elinden alınarak değerinin de düşürülmesidir. Bu da ayrı bir soru işareti ve tartışma konusu. Ama asıl itibarıyla biz parasına, fiyatına bakmadan TPAO ve BOTAŞ’ın özelleştirilmemesi için mücadele etmemiz gerekir. Kamuoyunu da bu yönde oluşturmamız gerekir” dedi.

AKP iktidarı özelleştirmeyi çok sevdi!

Öztaşkın, kamu varlıklarının tek tek elden çıkarılmasından yakınarak, “Özelleştirme bir tür kaynak aktarmadır. Kamu kaynaklarının özel kişilere ve kurumlara aktarılmasıdır. AKP iktidarı da yıllardır bu politikayı izliyor. Şu ana kadar1988’den bu yana Türkiye’de toplam 60 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır. Ama bu 60 milyar dolarlık özelleştirmenin neredeyse 50 milyar dolarlık bölümü AKP iktidarı döneminde yapılmıştır. Dolayısıyla AKP bir özelleştirmeci partidir. Kamu kaynaklarını tasviye eden, birilerine peşkeş çeken bir politika izlemiştir. Bu her özelleştirmenin arkasında da skandallar, şaibeler ve söylentiler de söz konusudur. Türkiye’de yolsuzluklar araştırılacaksa eğer bir gün en büyük yolsuzlukların özelleştirme ihalelerinde olduğunu bu toplum görecektir” uyarısında bulundu.

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi

Haber: Salim Yavaşoğlu

11.11.2014

Haber Linki: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiyeyi-zayiflatacak-stratejik-ozell...

 

DUYURU...

GENEL BAŞKANIMIZ SÜLEYMAN AKYÜZ’ÜN FACEBOOK HESABI ÇALINMIŞTIR. GELECEK OLAN MESAJLARA VE PAYLAŞIMLARA LÜTFEN İTİBAR ETMEYİNİZ. ...
devamı