Covid-19 salgınında kadınlara düşen:

 

İŞSİZLİK, YOKSULLUK, ŞİDDET

 

Mart 2020'de başlayan ve tüm dünyayı saran Covid-19 salgını sonrasında, bazı işkollarında çalışanların işe gitmeleri zorunlu tutulurken, bazıları işverenleri tarafından işine son verilerek, kısa çalışma ödeneği bağlanarak veya ücretsiz izinle eve gönderildi. Yarı zamanlı, esnek, çağrıya dayalı ve çoğu kayıtdışı çalışanlar herhangi bir ücret almadan evlerinde salgının geçmesini ve işe geri çağrılmalarını bekliyor.

Normalleşme adımlarının yavaş yavaş atılmaya başlandığı bu günlerde, elimizde işkoluna ve cinsiyete göre elde edilmiş yeterli veri bulunmuyor. Salgın süresince ücret kayıplarına dair resmi bir açıklama da yapılmadı.

Başta hizmet sektörü olmak üzere, otel, restoran, kuaför ve güzellik salonu, kozmetik satış mağazaları, oyuncular dahil, tüm tiyatro ve film sektöründe çalışanlar, spor salonları, ofis çalışanları, taşımacılık, servis vs. hizmetlerde çalışanların çoğu, uzaktan eğitimi sürdüremeyen özel dersanelerde çalışanlar iki aydır düzgün ücret alamıyor. Pek çoğunun iş ilişkisine son verildi. Özel okul öğretmenlerinin çoğu kısa çalışma ödeneğiyle geçiniyor. Salgının başından beri canla başla izin kullanmadan, ailelerini göremeden ve koronavirüse yakalanma riskiyle çalışan sağlık görevlilerinin gelirlerinde herhangi bir iyileşme yapılmadı. Bazı özel hastanelerde, salgın bahane edilerek hekimlerin maaşlarında azaltmaya gidildiği de bilinen bir gerçek. Market çalışanları aynı şekilde, risk altında çalışmayı sürdürüyorlar.

Petrol-İş Sendikası'nın Covid-19 Salgını Karşısındaki Tutumu

"Salgın döneminde öncelikle emekçiler korunmalı, işçilerin iş ve gelir güvencesi tam anlamıyla sağlanmalıdır."

Pandeminin ilan edildiği 10 Mart 2020 ortalarından itibaren Petrol-İş Sendikası, üyelerinin durumunu yakından takip etmeye başladı. Bütün işyerlerinde, işçi sağlığı önlemlerinin alınması için gerekli bütün girişimleri başlattı. Üyelerinin, pandemi sürecini, işyerinin -üretimdeki stratejik durumuna bağlı olarak- herhangi bir hak kaybına uğramadan, en iyi koşullarda atlatması için atılacak bütün adımları attı. Alınması gerekli bütün tedbirlerin alınmasını sağladı.

Petrol-İş üyesi çalışanlar, salgın süresince, sendikalı olmanın sağladığı tüm avantajlardan yararlanmıştır. Hiç bir Petrol-İş üyesi, salgından dolayı herhangi bir hak kaybına uğramamıştır.

Petrol-İş, salgının başından beri işçilerin aleyhine çıkartılan bütün düzenlemelere karşı duruşunu net bir şekilde göstermiştir. İşten çıkarmaları yasaklamayan, ücretsiz izinleri teşvik eden, toplusözleşme hakkını işverenlerin insiyatifine bırakan ve en önemlisi, pandeminin işçi sağlığı ve iş güvenliği meselesi olmadığını iddia eden; kısacası işçiyi değil işvereni koruyan düzenlemelerin yerine işçilerin gelirini, sağlığını güvence altına alan düzenlemelerin acilen yerine getirilmesi gerektiğini defalarca dile getirmiştir.

Petrol-İş, Covid-19 salgını başladığından beri, her işyerindeki her üyesinin durumunu yakından takip etmektedir. Düzenli aralıklarla yenilenen verilerle, üyelerinin sağlık durumunu ve ekonomik durumlarının kaydını tutmakta, müdahale edilmesi gerektiğinde gerekli adımları atmaktadır.

Covid-19 Pandemisi ve Kadınlar

Evdeki iş yükünün ve bakım emeğinin ne şekilde etkilendiğine ilişkin hem dünyadan hem ülkemizde yapılmış pek çok araştırma var. OECD tarafından Nisan 2020'de yayınlanan COVID-19 Kriziyle Mücadelenin Merkezinde Kadınlar başlıklı araştırmada, öncelikle sağlık hizmetlerinde çalışanların yaklaşık yüzde 70'inin kadın olduğu hatırlatılarak bunun büyük bir enfeksiyon riskine neden olduğu belirtiliyor. Pek çok bakım tesisinin kapanması sonucu yine işsizlikle karşı karşıya kalanların büyük bölümünü kadınların oluşturduğu, buna ek olarak evdeki yükün çoğunu da omuzlamak durumunda kaldıkları ifade ediliyor. Araştırmaya göre, salgının kadınları her yönden olumsuz etkileyecek bir sonucu da iş ve gelir kaybına bağlı olarak şiddet olaylarındaki artıştır.

Covid-19 salgını, kadınlarla erkekleri farklı yönlerden etkiliyor. Salgının kadınlar üzerindeki etkilerini şu başlıklar altında sıralayabiliriz:

1. İşsizlik

2. Gelir kaybı ve yoksullaşma

3. Bakım işlerinde artış

4. Ücretsiz işlerde artış

5. İşyerinde Covid19 bulaşması riski

6. Şiddet olaylarında artış

Covid-19 salgını nedeniyle pek çok kadın işsiz kaldı, ücretsiz izne çıkarıldı ya da kısa çalışma ödeneği alarak evde kaldı, bazı işkollarında çalışmalara evden devam edildi. Okul, kreş, yaşlı bakım evi gibi bakım hizmeti veren kurumların geçici olarak kapatılması bu işlerin evden yürütülmesini zorunlu hale getirdi. Kadınların evdeki işlerine ek olarak bakım işleri de arttı. Şiddet artışlarını da eklersek, virüs salgını, erkeklerle kadınlar arasındaki eşitsizlikleri daha da belirginleştirdi.

Tüm dünyada sağlık sektöründe çalışanların üçte ikisi kadınlardan oluşuyor, doktor ve dişhekimleri için bu oran azalırken, hemşire ve ebelikte kadın oranı yüzde 85'lere çıkıyor.

OECD'nin söz edilen aynı araştırmasına göre, sağlık bakımından Covid-19 kadınları daha az etkiliyor. Bunun sebepleri arasında sigara ve alkol tüketiminin erkeklerde daha fazla olması, kadınların bağışıklık sisteminin genel olarak daha güçlü olması ve Covid-19 açısından risk grubunda sayılan şeker, kalp, kanser hastalıklarının erkeklerde daha çok rastlanması sayılıyor.

OECD Kalkınma Merkezi'nin Sosyal Kurumlar ve Toplumsal Cinsiyet Endeksi'ne (SIGI) göre, dünya genelinde, kadınlar bakım işlerinde erkeklere göre on kat daha fazla çalışıyor. Dünyada ortalama olarak kadınlar erkeklerden 2 saat daha fazla ücretsiz iş yapıyor. Bu fark, Türkiye için 4 saat. Toplumsal cinsiyet eşitiğinin pek çok bakımdan çözüldüğü düşünülen Danimarka, Norveç ve İsveç gibi ülkelerde dahi bu süre 1 saat.

Covid-19 sadece ücretsiz işleri arttırmakla kalmadı, okulların ve bakım tesislerinin kapatılması nedeniyle kadınların evde çocukların eğitimi için harcadıkları zamanı arttırdı. Bu işlere, mutfak ve temizlik işlerini de dahil. İşe giden kadınlar için bu yük katlanarak arttı.

Kadınların İş Yükü Olağanüstü Arttı

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin hazırladığı Covid-19 Salgınının Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Etkileri ve Türkiye’ye Yönelik Öneriler raporuna göre, salgında, evden çalışan kadınların iş yükü olağanüstü arttı. Çocuk bakımı, temizlik ve yemek konusunda dışarıdan hizmet alma imkânını ortadan kaldırdı. Kadınların her zaman yaptıkları işlere çocukların uzaktan eğitimin takibi,  kontrolü ve geri bildirimi, sokağa çıkma yasağı getirilen (20 yaş altı, 65 yaş üstü ya da kronik hastalığı olan) yakınların bakımı, alışveriş, hijyen koşullarının sağlanması, tedbir amaçlı yemek yapımı, hijyen ve sterilizasyon işleri de eklendi.

Kadınların Yüzde 73'ünün Geliri Yok

Salgında kadınların işte ve evdeki durumlarının nasıl etkilendiğini gösteren çalışmalardan birisi de İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü tarafından hazırlanan, Friedrich Ebert Stiftung Derneği tarafından yayınlanan Covid-19 Salgınının Kadınların Çalışma Yaşamı Üzerine Etkileri raporu.  Rapora göre, en kırılgan kesimi ev kadınları oluşturuyor. Ülkemizdeki 15 yaş ve üstü 59 milyon 900 bin kişilik nüfusun içinde yer alan kadınların yüzde 73’ü işgücü piyasasının dışında ve herhangi bir gelirleri yok. Raporda ayrıca 16 milyon 472 bin kadının herhangi bir işte çalışmadığı ve salgının etkilerini doğrudan açık bir şekilde yaşamak zorunda olduğu belirtiliyor. Rapora göre:

• Bakım işindeki kadınların çoğunluğu evli ve eşinin gelirine bağımlı hanelerin bireyleri.

• Yoksulluk sınırının altında 10 milyon 449 bin 725 kişi yer almakta ve bu nüfusun yüzde 51,33’ü kadınlardan oluşmaktadır.

• Yoksul kadınların yüzde 84,6’sına karşılık gelen bölümü herhangi bir şekilde çalışmamakta olup, sadece yüzde 15,4’üne karşılık gelen bir bölümü çalışma hayatı içindedir.

• Ülkemizde 3 milyon 440 bini 15 yaş ve üstü olmak üzere yoksul kadın nüfusu 5 milyon 360 bin civarında.

İşçi Sağlığ ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin Covid-19 Salgını Döneminde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Raporu-2, 11 Mart-10 Mayıs arasında ‘en az’ 128 işçinin koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Rapora göre, hayatını kaybeden işçilerin 9’u kadın 119’u erkek. Ölenlerin yaş ortalaması 50.

Aynı rapora göre, Covid-19 nedeniyle ölen işçilerin işkolu dağılımı şu şekilde:  Ticaret-büro işkolunda 37, sağlık işkolunda 31, belediye-genel işler işkolunda 11, turizm-konaklama işkolunda 8, tekstil işkolunda 7, taşımacılık işkolunda 5, savunma-güvenlik işkolunda 5, bankacılık işkolunda 4, metal işkolunda 4 ve diğer işkollarında 14 işçi yaşamını yitirdi.

İSİG Meclisi'nin sendika ve odaların rapor ve tespitleri ile basına yansıyan ve işyerlerinden derledikleri bilgilere göre, salgının ikinci ayı olan 11 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında en az 204 işyerinde 13 bin 43 işçide Covid-19 hastalığı tespit edildi.

Kısa Çalışma Ödeneği ve Zorunlu İzinler

Raporda salgının ikinci ayında ücretsiz izin uygulamasının yaygınlaştığı,  ‘işten atmayı yasaklayan’ ücretsiz izin uygulaması ile binlerce emekçinin günlük 39 TL (aylık 1177 TL) ile açlığa mahkum edildiği belirtiliyor: "Ücretsiz izne çıkarma uygulaması tekstil, petro-kimya, gıda gibi işkollarında yaygınlaşan bir dayatmaya dönüşmüştür." Raporda, "Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın açıkladığı bilgilere göre Nisan itibariyle Kısa Çalışma Ödeneği'ne 291 bin 594 firma başvurdu ve bu başvurular 3 milyon 194 bin 610 işçiyi kapsamaktadır. Buna göre, kısa çalışma ödeneğine başvurularda imalat sektörünün payı yüzde 39, toptan ve perakende ticaret yüzde 15, konaklama ve yiyecek hizmetleri faaliyeti yüzde 12, eğitim yüzde 6, diğer sektörler ise yüzde 26’dır." denilmektedir.

Covid-19 İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sayılmalıdır

Mayıs tarihli SGK ‘özel’ genelgesiyle işçilerin Covid-19’a yakalanmasının iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında değerlendirilmeyeceğine karar verildi. Oysa işçi sağlığının korunması temel insan haklarından biridir.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 3 Haziran 1981'de kabul ettiği ve Türkiye'de 22 Nisan 2005'te yürürlüğe giren 155 No'lu İş Sağliği ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme'nin birinci maddesinde  "'Sağlık' terimi, işle bağlantısı açısından, sadece hastalık veya sakatlığın bulunmaması halini değil, aynı zamanda, çalışma sırasındaki hijyen ve güvenlik ile doğrudan ilişkili olarak sağlığı etkileyen fiziksel ve zihinsel unsurları da kapsar." denilmektedir. 13. maddesinde "Sağlığı ve hayatı için ciddi ve yakında vaki olmasından korktuğu tehlike nedeniyle, haklı bir gerekçeyle, işinden uzaklaşan bir işçi, işinden uzaklaşması nedeniyle olabilecek uygunsuz sonuçlara karşı ulusal koşullar ve uygulama uygun bir şekilde korunacaktır." der.

Salgında Kadın Cinayetleri ve Şiddet

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi'nin yayınladığı yeni bir rapora göre dünya çapında 15-49 yaş arası 243 milyon kadın, bu yaş aralığında kadınların %18’i, geçtiğimiz 12 ay içinde eşi veya partneri tarafından cinsel ve/veya fiziksel şiddete uğradı. Söz konusu istatistiklerin gerçek değerlerin ancak %40’ını temsil ettiği tahmin ediliyor.

Verilere göre Türkiye’de kadınların %42’si hayatlarında en az bir kez partnerleri tarafından cinsel ve/veya fiziksel şiddete uğradıklarını belirtirken bu oranla Türkiye OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra en yüksek orana sahip ülke konumunda. Türkiye’yi %36 oranla ABD izliyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kadın cinayetlerine yönelik yayınladığı Mart ayı verilerine göre ise Mart ayı içinde 29 kadın cinayeti işlendi ve 9 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Bu cinayetlerin 20’si, evden çıkmama çağrılarının yapıldığı 11 Mart tarihinden, 31 Mart’a kadar olan 20 günlük süre içinde gerçekleşti. İşlenen kadın cinayetlerinin 18’i öldürülen kadınların evlerinde gerçekleşti. Bunun yanı sıra tespit edilen bilgilere göre bu kadınlardan 9’u evli oldukları erkek, 5’i birlikte oldukları erkek, 4’ü tanıdık/akraba, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 2’si oğlu, 1’i babası, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i ise kardeşi tarafından öldürüldü.

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 63, Haziran 2020)