6284 Sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi, ve ILO'nun 190 Sayılı Sözleşmesi Kadınları Kurtarabilir

Türkiye'de kadınların yüzde 38'i şiddete uğruyor, 2020'de öldürülen kadınların sayısı şimdiden 206'yı buldu. Yasalar, şiddet mağdurlarını koruyacak güce sahipken, uygulanmaları önünde büyük engeller bulunuyor. 6284 Sayılı Kanun; İstanbul Sözleşmesi ve ILO'nun 190 Sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi uygulandığı takdirde, kadınlar her alanda şiddetten arındırılmış bir hayata sahip olabilir.

Türkiye'de son olarak açıklanan rakamlara göre, Eylül ayında 20 kadın cinayeti gerçekleşti, 97 kadın şiddete uğradı, 19 kadın tecavüze uğradı. 2020 yılının başından beri, en az 206 kadın öldürüldü. Kadınların yüzde kırkı evlerinde öldürüldü. Kadınları öldüren 23 failden sadece beşi tutuklandı.1

Son dönemde katlanarak artan şiddet ve cinayetleri önlemeye yönelik çalışmalarda bir ilerleme yok. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun; Kısa adı İstanbul Sözleşmesi olan, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve son olarak Haziran 2019'da ILO tarafından kabul edilen, bugüne kadar sadece Uruguay ve Fiji tarafından onaylanan "Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi". Bu metinlerin her üçü de, uygulandığı takdirde hem evde hem işyerinde kadına yönelik şiddet ve tacizi, kadın cinayetlerini önleyebilecek güçte.

 

6284 Sayılı Kanunun Gücü

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uygulandığı takdirde, kadınları şiddetten koruyacak pek çok hüküm içeriyor:

  Şiddet mağdurunun kendisine ve beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.

  Geçici maddi yardım yapılması.

Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.

Korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.

Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.

Şiddet failinin müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

Şiddet failinin korunan kişilere, bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

Şiddet tehlikesi halinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür.

Ayrıca şiddet mağduru kadın sigortalı değilse ya da sigorta prim borcu olsa dahi koruma kararının geçerli olduğu süre boyunca, sağlık hizmetlerinden sigorta kapsamında yararlanabilir ve ilaçlarını sigorta kapsamında alabilir.

Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini (ŞÖNİM) kurar.

 

İstanbul Sözleşmesi

Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda, uluslararası alanda kabul edilen ilk kapsamlı metin olarak öne çıkan ve 11 Mayıs 2011'de Avrupa Konseyi tarafından İstanbul'da imzaya açıldığı için bu adı alan İstanbul Sözleşmesi'nin temel hedefi, kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele etmek. Sözleşmenin tam adı, "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleşmesi". Mart 2019 itibariyle 46 devlet ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış bulunan sözleşme bugünlerde bazı kesimlerin hedefi olmuş durumda.

Sözleşmenin ayırtedici noktalarından birisi, sadece şiddeti önlemeye yönelik maddeler içermemesi, ayrıca, şiddeti doğuran eşitsizlik, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet rolleri gibi kadına yönelik şiddeti körükleyen unsurlarla mücadeleye yönelik hükümler de içermesidir.

 

ILO'nun 190 Sayılı Sözleşmesi

Geçtiğimiz yıl Haziran ayında ILO'nun 108. oturumunda kabul edilen,  190 Sayılı "Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi sözleşmesi"tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi, ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadele için önemli bir araçtır.

190 Sayılı Sözleşme ev içi şiddeti, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin yanı sıra istihdamı da etkileyen bir unsur olarak ele alıyor. Kadınların iş yaşamındaki şiddet ve tacizden orantısız şekilde etkilendiğini belirten ve çalışma yaşamında şiddet ve tacize karşı ilk uluslararası standart sayılan 190 Sayılı Sözleşme’ye göre:2

Ev içi de dahil olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve taciz, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin temel meselelerinden biri olarak gündeme alınmalıdır.

İşverenlerin, sendikalarla istişare ederek, şiddet ve tacizi önlemek için önlemler almaları ve işyeri politikaları geliştirmeleri gerekmektedir.

Devletler, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet de dahil olmak üzere, sendikalara çalışma yaşamında şiddet ve taciz eğitimi ve kaynaklar sağlamak zorunda.

1 Veriler: bianet.org

2 IndustriALL ILO 190 İnsan Hayatını Değiştirebilir Broşürü

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 64, Kasım 2020)