6-10 Ekim 2005 günlerinde Romanya’nın Buşteni kentinde yapılan Güneydoğu Avrupa Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sendikaları Ağı Koordinasyon Kurulu toplantısının gündeminde esas olarak Güneydoğu Avrupa Elektrik Enerjisi Sendikaları Ağı ile Güneydoğu Avrupa Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sendikaları Ağı’nın birleşmesi ve Büro seçimi konuları yer alıyordu.
6-10 Ekim 2005 günlerinde Romanya’nın Buşteni kentinde yapılan Güneydoğu Avrupa Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sendikaları Ağı Koordinasyon Kurulu toplantısının gündeminde esas olarak Güneydoğu Avrupa Elektrik Enerjisi Sendikaları Ağı ile Güneydoğu Avrupa Petrol, Doğal Gaz ve Kimya Sendikaları Ağı’nın birleşmesi ve Büro seçimi konuları yer alıyordu.
Türkiye’den sendikamızın katıldığı Koordinasyon Kurulu toplantısında şu ülkelerin sektör sendikaları vardı: Yunanistan, Sırbistan, Arnavutluk, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Slovenya, Moldova ve Romanya. Bulgaristan sendikasının ise katılamadığı, ama ilerde katılacağı açıklandı.
Katılımcılar bölgedeki her ülkenin benzer sorunlarla karşı karşıya olduğunu, bu ortak sorunların hükümetlerin uyguladığı ortak politikalardan kaynaklandığını vurguladılar. AB’nin gündemindeki Güneydoğu Avrupa bölgesinde enerji piyasasının oluşumunun AB normları uyarınca tamamlanmasını sağlamaya yönelik Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması’nın bölgedeki sektör sendikalarının karşı karşıya bulunduğu sorunları keskinleştireceği belirtildi. Söz konusu antlaşmanın sosyal boyuttan yoksun olmasının ve işçilerin çıkarlarını dikkate almamasının sendikalara önemli görevler yüklediği ifade edildi. AB süreçlerinin sektörümüzdeki oluşumları hızlandırdığına değinilen toplantıda, bölge ülkelerinde özelleştirmelerin ivme kazandığı, istihdamın daralmakta olduğu, yatırımların ucuz işgücünün bulunduğu yörelere kaydığı ve bütün bunların enerjinin sermaye için cazip bir sektör olmasından kaynaklandığı vurgulandı.
Sermayenin küresel ölçekte yeniden yapılanmasının sektörümüzde ortaya çıkardığı tablonun arkasında belli sayıda çokuluslu şirketlerin yattığı dile getirildi.
Koordinasyon Kurulu toplantısında şu soru öne çıktı: Biz ne yapacağız?
Bu soru çerçevesinde şu noktalar üzerinde duruldu:
İmza aşamasına gelmiş olan Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması’nda işçilerin çıkarlarını korumaya yönelik sosyal hükümlerin yer alması için çalışma yapılması.
Özellikle AB süreçlerinin hızlandırdığı sektörümüzdeki yeni oluşumlarla başa çıkabilmek için bölgedeki sektör sendikalarının yeni bir ortak yapılanmaya gitmesi.
Bölgemizdeki sektör sendikalarının özellikle çokuluslu şirketlere karşı bu ortak yapılanma çerçevesinde ortak bir sendikal strateji oluşturması ve bu strateji çerçevesinde mücadele vermesi.
Koordinasyon Kurulu bu perspektif içinde gündemindeki iki konuyu görüşerek karara bağladı.
Yukarıda özetlenen yeni oluşumların ve süreçlerin önümüze koyduğu ortak sorunların üstesinden gelebilmek için, bölgedeki elektrik enerjisi sendikal ağı ile petrol, gaz ve kimya sendikal ağının birleşmesi gerekli ve yararlıdır. Elektrik Ağı’nın 11 Kasım’da yapılacak kongresini izlemek gerekiyor.
Güneydoğu Avrupa Petrol Gaz ve Kimya Ağı’nın Koordinasyon Kurulu yerine geçecek ve ağın temsilcisi olarak hareket edecek beş kişilik bir Büro seçildi. Seçilenler iki yıl süreyle görev yapacak. Büro, sendikamızın temsilcisinin yanı sıra şu kişilerden oluşuyor: Yunanistan Petrol ve Kimya İşçileri Sendikası Başkanı Nikos Orfanos (Başkan), Sırbistan Petrol İşçileri Sendikası Başkanı Veliko Miloşeviç, Slovenya Enerji İşçileri Sendikası Başkan Yardımcısı Jozef Kopinya, Romanya Kimya ve Petrokimya Sendikaları Federasyonu “Lazar Edeleanu” Başkanı Petre Tancau.
Katılımcılar önümüzdeki dönemi şu sloganla özetlediler: “Yeni bir yapılanma ve yeni fikirler.”
Bu çerçevede, özellikle şu üç noktanın göz önünde bulundurulacağı belirtildi:
ICEM’le teması sürdürmek.
Bölgedeki çokuluslu şirketlere karşı ortak bir strateji oluşturmak ve bu bağlamda, bölgedeki çokuluslu şirketlerin bir envanterini çıkarmak.
EMCEF içinde, özellikle Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması’nda sosyal boyutun yer alması için ortak bir tutum oluşturmak.
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması
Romanya’daki toplantıda üzerinde önemle durulan konulardan biri, Güneydoğu Avrupa bölgesinde enerji piyasasının AB normlarına göre oluşumunu sağlamaya yönelik Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması idi. AB ile Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında imzalanıp ilgili ülkelerce onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek bu antlaşmanın işçilerin çıkarlarını ve istihdamı korumaya yönelik sosyal hükümlerden yoksun olması, genelde bütün Avrupa sendikalarını ayağa kaldırdı. Başta Uluslararası Kamu Hizmeti İşçileri Federasyonu PSI ile Avrupa Kamu Hizmeti İşçileri Federasyonu EPSU ve Avrupa Maden Kimya ve Enerji İşçileri Federasyonu EMCEF olmak üzere, Güneydoğu Avrupa Elektrik Enerjisi Sendikaları Ağı ile Güneydoğu Avrupa Petrol Gaz ve Kimya Sendikaları Ağı’nı oluşturan bölge sendikaları bu konuda büyük bir duyarlık göstererek harekete geçtiler.
Bu bağlamda özellikle kamu hizmeti sektöründeki dünya ve Avrupa sendika federasyonlarının başını çektiği ortak bir platform oluşturuldu. Bu ortak platform çerçevesinde belli talepler öne çıkarıldı.
Güneydoğu Avrupa’daki ulusal sektör sendikaları ile PSI ve EPSU 17 Eylül 2005 günü Makedonya’nın Üsküp kentinde bir araya gelerek Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu’nda Sosyal Boyut İçin Sendikal Platform adlı bir belge yayımladılar.
Önümüzdeki dönemde, sendikamızın da içinde bulunduğu Güneydoğu Avrupa petrol gaz ve kimya sendikaları ile elektrik enerjisi sendikaları ortak bir ağ içinde mücadele verecekleri için, AB içinde enerji alanında izlenmesi gereken sendikal politikalar açısından önem taşıyan bu politika belgesinin metnini –küçük çıkarmalarla- veriyoruz.
Burada şu hatırlatmayı yapmak istiyoruz: Avrupa örgütümüz EMCEF’in Haziran 2004’te İsveç’te yapılan son kongresinde Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın yaptığı konuşmada şu noktaya da dikkat çekmişti:
“Avrupa Birliği, EMCEF’in katılımıyla, enerji politikalarını oluşturuyor. Enerji politikalarında, rekabete dayalı bir enerji piyasası oluşumuyla ilgili ekonomik unsur ve çevre unsuru özel bir ağırlık taşıyor. Enerji politikalarında hayati bir unsur olarak yer alması gereken istihdama yer verilmemiş.
Bu nedenle, Avrupa enerji gündeminin genişletilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, sektördeki enerji politikalarının faturasını ve riskini, rekabete dayalı piyasaların dayattığı özelleştirme, işletmelerde küçülme ve yeni atipik istihdam biçiminde, çalışanlar ödeyecektir.
Enerji gündemini genişletmek, enerji politikalarına ana unsur olarak istihdamı eklemek demektir. Çünkü işgücü diğer üretim girdileri gibi sıradan bir maliyet unsuru değildir.”
AB müzakere sürecinin eşiğinde, AB’de sosyal boyut tartışmaları yapılırken, ilginç stratejik perspektifler içeren aşağıdaki belgenin yararlı olacağını düşünüyoruz.
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu’nda sosyal boyut için sendikal platform
Parlamentolarımızın ve hükümetlerimizin onaylaması istenecek Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu’nu kurmaya yönelik antlaşma üzerinde önemle duruyoruz. Avrupa Birliği’ndeki elektrik ve gaz piyasalarının açılması deneyimi, bunun istihdam, arz güvenliği ve konutlara yönelik elektriğin ve gazın maliyeti üzerindeki olumsuz etkisini ortaya koyuyor.
Avrupa Komisyonu’nun endüstriyel politika konusundaki yaklaşımı gerçek bir sosyal boyuttan yoksun. Bu yaklaşım, -eğitim ve vasıflılık kazandırma, işçilerin haklarının ve iş güvencesinin korunmasının taşıdığı hayati önem ve sosyal diyalog gibi- rekabetle at başı giden ana faktör niteliğindeki istihdamla ilgili konuları göz ardı ediyor. Bu nedenle, elektrik ve gaz iç pazarının işçiler ve ülke yurttaşları açısından yarar taşıyıp taşımadığı konusunda kuşku duyuyoruz.
Ne var ki, eğer sosyal boyut eklenecek olursa, Avrupa Parlamentosu’ndan ve ülke parlamentolarından, Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması’nı reddetmelerini istemiyoruz. Bunu AB müktesebatının bir parçası olarak görüyoruz. Ama denge kaybolmuş durumda. Sosyal boyut yok. Avrupa Komisyonu’nun, Konsey’in ve hükümetlerimizin, ayrı bir anlaşma metninin kabulüyle bu sosyal boyutu sağlamasını istiyoruz. Bu anlaşma metni şu noktaları içermelidir:
AB’nin Temel Haklarının kabulü;
En önemli sosyal müktesebat ve buna katkıda bulunacak yöntem olarak sosyal diyalog;
Enerji Topluluğu’nun hayata geçirilmesine eşlik edecek ulusal sosyal eylem planlarına duyulan ihtiyaç ve sosyal eylem planlarının uygulanmasına yardımcı olacak kaynaklar;
Sosyal eylem planlarının görüşülmesi süreci;
Hükümetlerden, işverenlerden ve sendikalardan oluşan bir Yürütme Komitesi’nin kurulması;
Kamu hizmeti kuruluşlarının özelleştirilmesi konusunda moratoryuma (ertelemeye) gidilmesi; bununla güdülen amaç, bu kuruluşların özelleştirilmesinin gerekip gerekmediğini ve özelleştirilecekse hangi koşullarda özelleştirileceğini kamuoyunda tartışmaktır.
Güneydoğu Avrupa’da elektrik ve gaz sektöründeki sendikaların toplumsal taraf olarak kabulü ve sendikalarımızın Güneydoğu Avrupa Düzenleme Forumu’nda temsili;
Sosyal boyuta katkıda özel bir rolü olan Güneydoğu Avrupa Düzenleme Kurulu’yla sürekli bir ilişki.
Antlaşmanın uygulanması ve iç pazar, birçok örgütün son derece sıkı çalışmasını gerektirecektir. Uzun bir süreçtir bu. Hükümetler ve Avrupa Komisyonu, bu süreçte sendikaların, diğer sivil toplum gruplarının, belediyelerin, vb. rol oynayabilmesini ve sürece katkıda bulunabilmesini sağlamak durumundadır. Böylece, katkı için yeterli zamanın ve uzmanlık kaynaklarının ulusal ve bölgesel düzeylerde sağlanması gerekiyor.
Dengeli bir yaklaşımın sağlanması için, sosyal boyutu içerecek anlaşma metninin Antlaşma ile aynı zamanda imzalanmasını talep ediyoruz.
Gerekli diğer önlemler şunlardır:
6-7 Haziran 2005 tarihli Üsküp Parlamento toplantısının sonuçlarının derhal uygulanması.
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu kurumlarının demokratik denetimini daha sürekli bir parlamenter denetimle güçlendirmek. Avrupa Parlamentosu ile Güneydoğu Avrupa parlamenter koordinatörlerinin bu konuda önayak olması gerekiyor.
Giriş
Sektördeki işçileri temsil eden biz Güneydoğu Avrupa elektrik ve gaz sendikaları, Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması’nın doğuracağı etkileri görüşmek üzere 17 Eylül 2005 günü Üsküp’te bir araya geldik. Bu Antlaşma, Avrupa Birliği’nin elektrik ve gaz iç pazarına ilişkin yönergelerine ve rekabetle ilgili hukuksal düzenlemelerine dayalı bir elektrik ve gaz iç pazarı kuracaktır.
Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması’nın uygulanması, gelişmekte olan bir süreçtir. Dikkatle izlediğimiz bu süreç, biz istemiş olmasak da, bizlerle ve ortak çalışmamızla ilgili sonuçlar doğuruyor. Sendikalarımızın katkısını ve temsilini sağlamak istiyoruz. Amacımız sosyal bir boyut oluşturmaktır.
Güneydoğu Avrupa’da enerji işbirliği olumlu karşılanacak bir girişimdir. Bu girişim, ciddi bir yıkım yaşamış olan bölgemize barış ve istikrar getirilmesine yardımcı olacaktır. Enerji altyapısını geliştirmek için bölgeye yatırım getirmeye yönelik Avrupa kökenli ve uluslararası çabalar kadar, Antlaşmanın arz güvenliğine ve çevrenin korunmasına odaklanması da önemlidir. Bu, endüstrilerimizin, hizmet sektörümüzün ve ekonomilerimizin gelişmesine olanak yaratacak, iş çevrelerine ve yurttaşlarımıza yarar sağlayacaktır.
Ne var ki, antlaşmanın içerdiği önlemlerin bölgemiz için en iyi yaklaşım olup olmadığı konusunu sorguluyoruz. Avrupa Birliği’nin kendisinin yaşadığı sosyal, maddi ve ekonomik zorluklar ve sorunlar nedeniyle, elektrik ve gaz sektöründe rekabetin yararları konusunda kuşkular taşıyoruz. Elektrik özellikle toplumsal bir üründür ve modern toplumlar için zorunludur. Enerjinin küresel ve kamusal kaynakların bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda yönlendirici ilkenin kâr elde etmekten çok insan ihtiyaçları olması gerekiyor. Modern sanayi ve hizmetlerin işleyişi elektriğin ve gazın güvenli bir biçimde sağlanmasına bağlıdır. Daha iyi bir işbirliği ve koordinasyon ve şeffaf hukuksal çerçeveler, uzun vadeli yatırımlar için istikrarlı bir çerçeve sağlayacaktır. Söz konusu antlaşma ve onun rekabet anlayışı risk içeriyor, yatırımlara ek yük getiriyor, enerjiyi daha pahalı hale getiriyor ve bunun faturasını da ülke yurttaşlarının ve iş çevrelerinin yüklenmesi gerekiyor.
Avrupa’da enerji sektörü tam bir evrilme içinde. Elektrik ve gaz piyasalarının liberalleştirilmesi ve şirketlerdeki [birleşerek] büyümeye yönelik yoğunlaşma süreci, sektördeki değişimi hızlandırıyor, işyerlerinin küçülmesi veya kapanması sonucunda ise istihdam alanları doğrudan veya dolaylı yıkıma uğruyor.
Güneydoğu Avrupa’da oluşturulacak bir enerji politikasının kapsamlı olması gerekiyor; istihdam, sosyal güvenceler, sağlık ve çalışma koşulları, bölgesel planlama, uzun vadeli yatırım ve çevre konularında yapılan endüstriyel ve ekonomik tercihlerin sonuçlarını bir bütünlük içinde ele alması gerekiyor.
AB’nin istihdam alanlarının kaybı konusundaki deneyimi kaygı vericidir. Son 10 yılda 300.000’in üzerinde istihdam alanı kaybolmuştur. Her ne kadar emek üretkenliğinin artmış olduğu öne sürülüyorsa da, bu etki uzun vadeli olmayıpbir kereyle sınırlıdır ve enerji sektöründeki rekabetin dayandığı ekonomik yaklaşımın temel bir ilkesini çürütmektedir. İstihdam olanaklarının kaybı özellikle işsizlik oranının yüksek olduğu ülkelere zarar vermektedir. AB’deki deneyime baktığımızda, Güneydoğu Avrupa’daki elektrik ve gaz sektöründe önümüzdeki yıllarda istihdam olanaklarının yüzde 25-30’unun kayba uğrayacağı beklenebilir. Bu uzun vadeli bir yoksulluk ve sefalet programıdır. Birçok ülkede büyük ölçekli sosyal planlar ve bu planları olanaklı kılacak kaynaklar yoktur.
Elektrik ve gaz piyasası hem sanayideki hem de konutlardaki tüketiciler açısından fiyat artışlarına yol açacaktır. Çapraz sübvansiyonların kaldırılması öngörülmektedir. Bu şu demektir: Elektrik ve gaz fiyatları maliyeti tümüyle yansıtacaktır. Bu nedenle hükümetlerimizin bu konu üzerinde durması gerekiyor. Bunun kamuoyunda geniş bir biçimde tartışılması gerekiyor.
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu Antlaşması hükümetlerimiz ve Avrupa Komisyonu tarafından gizlice görüşülmüştür. Sendikaların ve diğer sivil toplum gruplarının herhangi bir etkisi olmamıştır. Sosyal boyut yoktur, işçilerin ve ülke yurttaşlarının sorunları göz ardı edilmiştir. Antlaşma, hükümetlerimizin çevre, enerji ve rekabetle ilgili AB müktesebatını uygulamasını öngörüyor. Ama AB’nin sosyal müktesebatı konusunda tek söz yok. Bu kabul edilemez. AB rekabetten ibaret değildir, aynı zamanda sosyal bir model de içermektedir.
Mesajımız şudur: Sosyal boyut içermesi koşuluyla antlaşmayı reddetmiyoruz
Hükümetlerimiz ve Avrupa Komisyonu antlaşma üzerinde mutabakata varmış bulunuyor. Belge şimdi Avrupa Parlamentosu’nda görüşülecek ve daha sonra da onaylanmak üzere ulusal parlamentolarda ele alınacak. Temelde yaptığımız eleştiriye rağmen, parlamentoların antlaşmayı reddetmesini istemiyoruz. Bu belge AB müktesebatının bir bölümünü yansıtıyor. Birçok ülke AB’ye üye olmayı amaçlıyor ve bu antlaşmayla müktesebatı uygulama olanağı bulacak. Ama sosyal boyutun benimsenmesi ve bunu yerleştirecek bir sürecin oluşturulması gerekiyor. Sosyal boyuttan yoksun bir Enerji Topluluğu kabul edilemez.
Yeni üye devletler ile Bulgaristan ve Romanya’nın kabul ettiği enerji ve rekabetle ilgili müktesebat sosyal müktesebatla birlikte uygulanacaktır. Avrupa Sosyal Modeli’ne dengeli yaklaşım budur. Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması bu dengeden yoksundur.
Hükümetler ve Avrupa Komisyonu, antlaşmaya sosyal boyut eklenmesi yolundaki taleplerimizi reddetmişti. Avrupa Komisyonu şimdi sosyal boyutla ilgili bir belge hazırlıyor. Bu belge antlaşmayla birlikte ele alınacak. Komisyon, Konsey ve hükümetlerimiz ile parlamentolarımız bu belgeye bağlı kalmak durumundadırlar. Bu belge kabul edilmeden antlaşmanın yapılması bölgemiz açısından yanlış olacaktır. Bölgedeki işçilere ve ülke yurttaşlarına açık bir politik mesaj vermek için, sosyal boyutla ilgili belgenin Enerji Antlaşması ile aynı zamanda kesinleşip imzalanmasını istiyoruz.
Sosyal boyutla ilgili belge konusundaki taleplerimiz
Sosyal Eylem Planları
Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması’nın uygulanmasıyla ilgili Uzun Vadeli Strateji Belgesi, Enerji Antlaşması’yla birlikte uygulanacak bir Sosyal Eylem Planı’nın hükümetlerce hazırlanmasını öngörüyor. Bu olumlu fikri destekliyoruz. Hükümetler bu sosyal eylem planı konusunda sendikalara ve diğer sivil toplum gruplarına danışmalıdır.
Sosyal plan şu ana unsurları içermelidir:
Yeniden yapılanma sürecinin sosyal etkilerinin üzerinde durulması.
Yakıt yoksulluğunun önlenmesi.
Toplumdaki güçsüz kesimlerin rekabetten zarar görmemesini sağlamak için önlemler alınması.
Çapraz sübvansiyonların sona ermesinin yaratacağı etkilerin dikkate alınması ve bu sorunun üstesinden gelinmesi.
Güneydoğu Avrupa hükümetleri antlaşmayı imzaladıktan sonra bu Sosyal Eylem Planları konusunda bir danışma süreci başlatmalıdır. Sosyal sorunların ciddiye alınması olumlu bir göstergedir. Komisyon Sosyal Eylem Planlarının uygulanmasını Yürütme Komitesi (bk aşağıda) ile birlikte izlemek durumundadır.
Bu yükümlülüğün sosyal boyut belgesine girmesi gerekiyor.
Sosyal Diyalog
Komisyon strateji belgesinin, sosyal diyalog yoluyla Geçiş Stratejisinin sosyal sonuçlarının incelenmesini öngörmesini de olumlu karşılıyoruz. Strateji belgesinde sözü geçen konular arasında şunlar yer alıyor:
Doğrudan ve dolaylı istihdam
Beceriler ve vasıflılık
Konut tarifeleri
Enerji sisteminin gelecekteki gelişme doğrultusunun demokratik denetimi.
Sosyal boyut belgesi, istihdam yaratacak önlemlerin ve eğitim programlarının hazırlanmasını öngörüyor. Güneydoğu Avrupa hükümetlerinin, yeniden yapılanmanın olumsuz sosyal etkilerinin üstesinden gelecek önlemler alması gerekiyor. Sosyal boyut belgesi bu noktaları içermelidir.
Yürütme Komitesi
Strateji belgesinin bir başka ilginç önerisi ise, Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması’nın uygulanması sırasında, hükümetlerden, işverenler/şirketlerden ve sendikalardan oluşacak bir Yürütme Komitesi’nin kurulmasıdır. Bu Yürütme Komitesi, sosyal etkiler konusunda öneriler yapacaktır ve bu öneriler Düzenleme Kurulu tarafından dikkate alınabilir. Enerji Topluluğu’nun sosyal boyutunun oluşmasına yardımcı olacağı için bu öneri olumludur. Bunu, antlaşma çerçevesinde kurulan enerji kurumlarının sosyal eşdeğeri olarak görüyoruz.
Avrupa Komisyonu bu Yürütme Komitesi’ni kurmak ve bir çalışma planı hazırlamak için gereken adımları atmalıdır. Bu noktanın da sosyal boyut belgesinde yer almasını istiyoruz.
Vazgeçilmez sosyal müktesebat
Temel Haklar
Hükümetlerimiz Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nı (Nice Antlaşması) kabul etmelidir. Bu Şart, Avrupa Konseyi Sosyal Şartı’nda ve ILO Temel Haklar Bildirgesi’nde olduğu gibi, temel sendikal hakları tanıyor. Bu yükümlülüğün Sosyal Boyut Belgesi’ne girmesi gerekiyor. Temel sendikal haklar şu hakları içeriyor: işçilerin örgütlenme hakkı, sendikal bir örgüt tarafından temsil edilme hakkı, bilgi alışverişi ve danışma hakkı, toplu sözleşme ve grev hakları.
Sosyal diyalog süreci çerçevesinde hayata geçirilecek sosyal müktesebat şunlardır:
Temel haklar
Sosyal diyalog
Sağlık ve iş güvenliği konusundaki çerçeve yönergeler (direktifler)
Çalışma Süreleri Yönergesi
Eşitlik Yönergeleri
İhtiyaç Fazlası İşgücüyle İlgili Yönergeler
Bilgi Alışverişi ve Danışmayla İlgili Yönergeler (Avrupa İşletme Konseyleri dahil)
İlgili sosyal müktesebatın uygulanması yükümlülüğü söz konusu belgede yer almalıdır.
Sosyal diyalog üzerine birkaç söz
Sosyal Boyut Belgesi’yle birlikte, hükümetler ve Avrupa Komisyonu, Antlaşmanın uygulanmasının yanı sıra, sendikalarla ve işverenlerle bir sosyal diyalog sürecine girme yükümlülüğü üstleneceklerdir. Yerel, sektörel, ulusal düzeylerde ve Avrupa düzeyinde diyalog anlamına geliyor bu.
Bölgedeki sendikalardan, sektörün yeniden yapılanması konusunda hükümetlerin sendikalarla sosyal diyalog sürecine girmedikleri yolunda şikâyetler alıyoruz. Bununla birlikte, örnek uygulama niteliğinde deneyimler de var.
İşverenler ile sendikalar arasındaki sosyal diyalog süreci, sektörle ilgili önemli sosyal müktesebatın hükümetle birlikte hazırlanmasına ve uygulanmasına (toplu sözleşmelerle de) yardımcı olabilir. Bu, enerji sektörünün tedrici bir süreçle Avrupa Birliği’ne uyum sağlamasına olanak yaratacaktır.
Kazanılmış haklarda kısıtlama yasağı
Sosyal Boyut Belgesi, sosyal standartların yürürlükteki hukuksal standartlardan daha düşük olmaması için, kazanılmış hakların kısıtlanamayacağı yönünde bir hüküm içermelidir. Belge, bu sürecin, sektörde mevcut toplu sözleşmeleri zayıflatmak ve etkisizleştirmek için kullanılmasını önleyecek bir taahhüt de içermelidir.
Yeniden yapılanma, özelleştirme ve kamu hizmetlerinin geliştirilmesi
Güneydoğu Avrupa’da elektrik ve gaz piyasalarının tedrici açılışı, aynı zamanda genel çıkar hizmetleri de denilen kamu hizmetlerinin geliştirilmesiyle ilgili yeni mevzuatın tanımlanmasını gerektiriyor. Bu şu demektir: Kâr güdüsü, istihdama, sosyal güvencelere, kamu sağlığına, ekonomik büyümeye ve tüketicilerin çıkarına zarar verecek şekilde belirleyici faktör olamaz.
Elektrik ve gazla ilgili kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi konusunda bir moratoryum uygulanması çağrımızı tekrarlıyoruz. Elektrik ve gaz iç piyasası, hükümetlerimizin özelleştirmeye gitmesini gerektirmediği gibi, Avrupa Komisyonu da hükümetlerimizi buna zorlamıyor. Sözgelimi Avrupa Birliği’nde birçok kamu (devlet ve belediye) işletmesi var. En işlevsel sayılan elektrik piyasası (İskandinav pazarı), büyük ölçüde kamuya ait şirketlere dayanmaktadır. Kaliteli hizmetler, arz güvenliği ve kamu çıkarı en iyi biçimde kamu kuruluşlarıyla sağlanmaktadır. Düşüncesizce yapılan özelleştirmelere direneceğiz.
Üstelik, özelleştirmenin farklı çıkarların dikkate alınarak hazırlanması gerekirken, bu genellikle yapılmıyor.
Sosyal boyutla ilgili belgenin özelleştirme konusunda bir moratoryum içermesi gerekiyor. Belgede şunlar yer almalıdır:
Özelleştirme gerçekleşmeden önce toplumda, yurttaşların görüş oluşturmalarını sağlayacak kapsamlı bir tartışma yapılmalıdır. Bu tartışma ülke parlamentolarında bu konuda oturumlar yapılmasını de içermelidir. Nasıl ki hükümetler genellikle uluslararası danışmanlardan uzman görüşleri alıyorlar, sendikalar ve diğer sivil toplum grupları da bu konuda uzman görüşlerinden yararlanmalıdırlar. Kimi zaman yurttaşların görüşünü sormak için referandum değerli bir araç olabilir.
Özelleştirme yapılmadan önce, bütün kurumlar, demokratik denetimi ve şeffaf hukuksal çerçeveler oluşmasını, işçilerin ve yurttaşların çıkarlarının gözetilmesini sağlamak için, tartışma sürecine aktif olarak katılmalıdır.
Özelleştirme yapılmadan önce, özelleştirmenin işçiler, yoksul kesimler, yurttaşlar, kamu maliyesi, yatırım ve fiyatlar açısından doğurabileceği sonuçlar konusunda etki değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Özelleştirme Avrupa Birliği’nin eski ve yeni üye devletlerinin olumlu uygulama örneklerine dayanarak gerçekleşecek olursa, işçileri ve yurttaşları şirketlerin kâr hırslarından korumak için sosyal bir paket hazırlanmalıdır. Bu sosyal paket, ihalelerin ve şirketlere verilecek lisansların ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu sosyal paket sendikalarla görüşülmelidir.
Sosyal pakette özellikle şu noktalar yer almalıdır:
İlgili sendikaların tanınması.
Toplu sözleşmelere ve diğer sosyal standartlara uymayı sağlayacak güvenceler.
İstihdam güvenceleri.
Vasıflı bir işgücünü sağlamaya yönelik eğitim ve diğer önlemler.
İşini kaybedecek işçilere yönelik eğitim ve yeniden istihdam önlemleri.
Taşeron uygulamasının sınırlanması ve toplu sözleşmelere saygı.
Sosyal diyalog ve danışma hakları.
Özelleştirme sonucu işletmeyi devralacak yeni işverenin işçilerin sendikal temsilini kısıtlamasını önleyecek güvenceler.
Avrupa İşletme Konseylerine katılım. Güneydoğu Avrupa’daki işçiler ikinci sınıf işçiler değildir.
Şirketlerin bu sosyal paketlere uymasını gözetmek, düzenleyici organların önemli bir görevidir. Şirketler sosyal paketlere saygı göstermeyecek olurlarsa, lisansları geri alınmalıdır.
Öte yandan, kamu şirketleri de yeniden yapılanıyor. Bu durumda da yeniden yapılanmanın sosyal yönden kabul edilebilir bir biçimde gerçekleşmesi için hazırlanacak sosyal paketler dikkate alınmalıdır.
Bütün bunlar Sosyal Boyut Belgesi’nde yer almalıdır.
Enerji Topluluğu’nun demokratik denetimini güçlendirmek
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu bağlamında kurulan kurumlar hem ulusal düzeyde hem Avrupa düzeyinde yetersiz parlamenter denetime tabi tutulmuşlardır.
Ulusal parlamentoların ve Avrupa parlamentosunun, Bakanlar Konseyi’ni daha sürekli bir biçimde denetleyebilmesi için, bir Güneydoğu Avrupa parlamento grubu kurmasını istiyoruz. Bakanlar Konseyi’nin kararları, incelenip değişiklikler yapılmak üzere bu Gruba sunulmalıdır.
Düzenleme Forumu ve toplumsal boyut
Antlaşma bir Düzenleme Forumu kuruyor. Foruma katılacak toplumsal tarafları saymış. Bunlar arasında sendikaların sözü geçmiyor. Sendikaların toplumsal taraf olarak resmen kabul edilmesini ve bu forumda yer almasını talep ediyoruz. Sosyal boyut belgesinde bu nokta yer almalıdır.
Düzenleme Forumu’nun çalışmaları şeffaf olmalıdır. Forum ve ona katılanlar devletten ve iş çevrelerinden bağımsız olmalıdır.
Uygulamanın izlenmesi ve çalışmalarımız
Güneydoğu Avrupa Enerji Antlaşması’nın uygulanması bizlerle ve çalışmalarımızla ilgili sonuçlar doğuruyor. Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu’nun sosyal boyutunun oluşumunda sendikaların güçlü bir biçimde temsil edilmesini ve sürece katkıda bulunmasını sağlamak istiyoruz. Biz bu yönde Komisyon’la, hükümetlerimizle ve ilgili diğer kurumlarla yapıcı bir biçimde çalışmayı taahhüt ediyoruz. Bu kurumların da bizlerle birlikte çalışma konusunda aynı taahhüdü vermesini istiyoruz.
Şunları yapmayı gündemimize alıyoruz:
Bu Sendikal Talepler Platformu’nu yayın organlarımızda, web sayfalarımızda yayımlayacağız ve sosyal boyutu kazanmaya yönelik ortak çabalarımız konusunda üyelerimizi bilgilendireceğiz.
Bu Sendikal Talepler Platformu’nu hükümetlerimizin ve ülkelerimizdeki parlamento üyelerinin dikkatine sunacağız.
Yerel ve ulusal medyanın dikkatini taleplerimize çekmeye çalışacağız.
Diğer sivil toplum gruplarıyla ortak çıkarlarımızı saptayacağız.
Platform’a dikkat çekmek üzere Güneydoğu Avrupa parlamenterlerinin koordinatörleriyle temasa geçeceğiz.
Önümüzdeki haftalarda Antlaşma’yı görüşecek olan Avrupa Parlamentosu ile de bağlantı kuracağız.
Avrupa Komisyonu’nun, hazırlanmakta olan Sosyal Boyut Belgesi’ne taleplerimizi yansıtmasını istiyoruz.
Süreci izlemek amacıyla, Avrupa’nın konuyla ilgili sendika federasyonları olan EPSU (Avrupa Kamu Hizmet Sendikaları Federasyonu) ile EMCEF’in (Avrupa Maden Kimya Enerji Sendikaları Federasyonu) ve ETUC’UN (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) desteğiyle, bir Ulusal Koordinatörlerle Koordinasyon Grubu kuracağız.