• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Tekeller pusuda bekliyor

AKP ‘bor’u da satacak

Hükümetin bor madenlerinin özelleştirilmesine olanak tanıyacak bir yasa değişikliği, Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nı da harekete geçirdi. Maden-İş konuyla ilgili ayrıntılı bir rapor hazırladı. Raporda iki tekelin fırsat kolladığı, devletin madenleri elden çıkarmaması gerektiği vurgulandı.

03.04.2012

OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA

Maden emekçisi, madenleri özelleştirmek isteyen hükümeti 2001’deki muhalif tavrına dönmeye çağırdı. Hükümetin bor madenlerinin özelleştirilmesine olanak tanıyacak bir yasa değişikliği, Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nı harekete geçirdi. Maden-İş konuyla ilgili ayrıntılı bir rapor hazırladı. Düzenlemenin şu aşamada çalışanları etkilemeyeceğini öngören rapora göre, gerekçeleri anayasaya aykırı olan bu değişiklik, ekonomik kayıplara da yol açacak. Raporda iki tekelin fırsat kolladığı, devletin madenleri elden çıkarmaması gerektiği vurgulandı.

AKP hükümetinin tek maddelik bir düzenlemeyle bor madenlerinin özelleştirilmesine olanak tanıyacak bir yasa değişikliği düzenlemesini Bakanlar Kurulu’nda imzaya açması, Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nı harekete geçirdi.

Basın açıklaması yapan sendika, ardından Enerji Bakanı için ayrıntılı bir rapor hazırlayarak düzenlemenin hem anayasaya aykırılığı hem de söz konusu madenlerin yabancı şirketlerce işletilmesi durumunda ülke ekonomisinin yaşayacağı zarar gösterilmeye çalışıldı. Hafta başında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verilen raporda, düzenlemenin her ne kadar özelleştirme gibi görünmese de işletme hakkı devri ve kiralama yöntemleriyle örtüşen bir özelleştirme sonucu doğuracağına dikkat çekildi.

Bor madenlerinin özelliştirilmesine yönelik bütün girişimlere karşı meşru, demokratik kitlesel mücadelelerini sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren maden emekçisi, 2001’de bor madenlerinin özelleştirilmesi girişimlerine karşı verilen mücadelenin yanında olan AKP’yi, bu özelleştirmeye kapı açan girişimden vazgeçmeye de çağırdı.

Sendika yetkilileri yaptığı açıklamada, son on yılda tüm olumsuz koşullara karşın bor işletmelerinin kârlılığını koruduğu bilgisini vererek, “Dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ünü elinde bulunduran Eti Maden’e bağlı bor işletmelerinin hemen hepsi kârlı kuruluşlardır. Dünya bor talebinin yaklaşık yüzde 40’ını Eti Maden, yüzde 27’sini RT Borax, yüzde 33’ünü de diğer üreticiler karşılamaktadır. Eti Maden’in bor satışları yıllık 2 milyon ton civarında gerçekleşmekte ve ülke ekonomisine yıllık yaklaşık 850 milyon dolarlık bir girdi elde edilmektedir” saptamasında bulundular.

Dünya bor piyasasının yaklaşık 2 milyar dolar, bor minerallerini hammadde olarak kullanan uç ürünlerde toplam pazar 100 milyar doların üzerinde olduğunu belirten Türkiye Maden İşçileri Sendikası Başkanı Nurettin Akçul, “Türkiye’nin yapması gereken bor madenleri üzerindeki kamu tekeliyle uğraşmak değil, uç ürün pazarında yüzde 1 bile olmayan ülke payını süratle arttırmaya çalışmak olmalı” dedi.

Tekeller pusuda bekliyor

Maden İşçileri Sendikası raporunda özelleştirmeye hazırlık sürecine dikkat çekti:

Genel gerekçede “Devlet eliyle işletme” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda tartışmalar olduğu ifade ediliyor. Bu doğru değil. 1999’da borda özel sektör işbirliği ile yeni açılımlar ve kazanımlar sağlanabilmesinin önünü açmak adına, Danıştay’dan istişari görüş talebinde bulunulmuştu. Danıştay 1. Dairesi’nin kararında 2840 sayılı Yasanın arama yanısıra borun zenginleştirilmesini, rafinasyonunu ve pazarlamasını da kapsadığı ifade edildi. 2840 sayılı kanunda öngörülen değişikliğin Avustralya merkezli maden tekeli BHP Billiton’un uzun vadeli planları doğrultusunda yapıldığı iddiaları kaygıları artırıyor.

 16 Haziran 2005’te Avustralya/Canberra’da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen tarafından imzalanan, Türkiye Cumhuriyeti ve Avustralya Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma’nın 10. maddesi 1. cümlesinde; İzmir bölgesinde potansiyel bir yatırımcı olan BHP Billiton’un, Türkiye’nin dünya rezervlerinin yüzde 70’ine sahip olduğu boratları ile ilgili olarak madencilik, işleme/zenginleştirme ve pazarlama dahil olmak üzere uzun vadeli planları olduğu belirtilmiş, söz konusu anlaşma ve buna bağlı ek protokol TBMM’ce 7.4.2009 tarih ve 5883 sayılı kanunla uygun bulunarak 14 Nisan 2009 tarih ve 27200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Tüzmen, imzadan sonra, BHP Billiton Grubu’nun dev bir firma olduğu bilgisini vererek “Firma, Türkiye’deki bütün yeraltı kaynaklarıyla ilgileniyor. Borun işlenmesi ve ayrıştırılmasındaki teknolojik birikimi Türkiye’ye vermek istediklerini ifade ettiler. İlgili bakanlıklara konuyu ileteceğim” diye görüş beyan etmişti.

 Avustralya’da “The Big Australian” (Büyük Avustralyalı) olarak tanınan ulusötesi madencilik tekelinin büyüklük açısından 2. olan Rio Tinto isimli şirketle birleşme görüşmeleri yaptığı biliniyor.

Neden devlet?

 Dünya bor üretiminde 1975’te yüzde 11.23 olan ülke payı; 1980’de yüzde 22, 1998’de yüzde 31’e, 2010’da yüzde 41’e yükseldi.

1978’de 83.4 milyon dolar olan bor gelirleri 1998’de 131 milyon dolara, 2010’da da 629 milyon dolara ulaştı.

Hizmet ve mal alımı sakınca yaratıyor

Uluslararası alanda madencilik piyasaları oligopol piyasalardır. Bor ve nükleer hammadde pazarında hâkim olan oligopol yapı tüm gelişmeleri yakından takip ediyor. Örneğin Rio Tinto nükleer hammade pazarının yüzde 20’sini tek başına kontrol ediyor. Toplamda 3 şirket Rio Tinto (İngiltere), Cameco (Kanada) ve Cogema (Fransa) dünya uranyum üretiminin yüzde 70’inden fazlasını ellerinde bulunduruyor. Dünya ölçeğinde bu ulusötesi madencilik tekelleriyle iş yapan teknoloji geliştiremeyen ülkelerin tamamı sahip oldukları doğal kaynakları en nihayetinde bu şirketlerin portföylerine dahil etmek zorunda kaldılar.

Pazar payında risk yok

Rio Tinto/US Borax’ın üretim gerilemesine paralel olarak dünyada ortaya çıkan arz eksikliği ve her geçen gün küresel endüstrinin artan B2O3 talebi karşısında bu talep ve arz eksikliğini karşılayabilecek rezerv ve üretim imkânlarına sahip olan başka bir ülke ve kaynak bulunmadığından doğal olarak küresel talep Türkiye ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne kaymakta. Eti Maden İşletmeleri ve Türk borları önümüzdeki 5-10 yıl içinde dünya bor pazarında yüzde 90’lara varan bir pazar payına sahip olacak.

Tek maddelik düzenleme

2840 sayılı kanuna eklenen tek maddelik düzenleme şöyle: “Bu madenlerin üretimi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti ruhsat sahibinde kalmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkini talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır”.

Türk-İş uyardı

Borla ilgili bakanları ziyaret eden Türk-İş yönetim kurulu ve Türkiye Maden İşçileri Sendikası yönetim kurulu üyeleri, söz konusu yasa tasarısının ucu açık bir düzenleme olduğunu ve sonuçta yapılmak istenen işlemin işletme hakkı devri ve kiralamayla örtüşen bir özelleştirme doğuracağını belirterek, “Bor madenlerinin devletçe işletilmesi anayasa ve 2840 sayılı yasa gereği. Bu düzenleme hem anayasaya hem de 2840 sayılı yasaya aykırıdır, daha önemlisi, Türkiye’nin gözbebeği madenlerin süreç içinde yabancı tekellerin eline geçmesine yol açacak bir düzenlemedir. Mutlaka geri çekilmelidir” görüşünü dile getirdiler.

Bor, cam, seramik, temizleme ve beyazlatma sanayii, yanmayı önleyici maddeler, ilaç ve kimya sanayii, tarım, metalurji, enerji, otomotiv ve nükleer başta pek çok sektörde kullanılıyor.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi