TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin düzenlediği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yerel Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi açıklandı.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin düzenlediği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yerel Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi açıklandı.
İş cinayetlerine dönüşen iş kazalarının ve meslek hastalıklarının ortadan kaldırılması, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sağladığı olanakların “önce insan” denerek kullanılmasıyla mümkün olduğuna dikkat çekilen bildirgede, “Çalışanların sağlığı ve güvenliği ne yazık ki sömürü ve kâr unsuruna tabidir. Özellikle 2003 yılından bu yana yapılan tüm düzenlemeler emeğin, mühendisliğin aleyhine ve işçi sağlığı ve iş güvenliği normlarının dışında, tamamen sermaye güçlerinin lehine olmuştur” denildi.
POLİTİKALAR EMEK ALEYHİNE
İş kazaları ve meslek hastalıkları sorununun, sermayenin azami kâr hırsı ve çalışma yaşamına yönelik politikaların emek aleyhine oluşmasından dolayı önümüzdeki dönemde önemini artırarak süreceği ifade idelen bildirgede şöyle denildi; “ İşçi sağlığı ve iş güvenliğine yönelik mevzuat düzenlemeleri, piyasa aktörlerinin çıkarları doğrultusunda hazırlanmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin özel sektör eliyle yürütülmesini hedefleyen, idari yargı kararlarını görmezden gelen bir anlayışla oluşturulan bu mevzuat bu alanda süregelen krizi devam ettirecektir.
İŞÇİ SAĞLIĞI İÇİN TALEPLER
*İSİG alanındaki hizmetler kamusal hizmet olarak algılanmalı.
*Esnek ve kuralsız çalışmayı, işçileri başka işverenlere kiralamayı, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan yasa ve diğer düzenlemeler yerine konunun taraflarının katılımı ile demokratik bir yasa çıkarılmalı.
*İş güvenliği alanında mühendislere de, teknik elemanlara da ihtiyaç var, ancak bu ihtiyaç “iş güvenliği mühendisliği” ve “iş güvenliği teknik elemanı” olarak ayrı ayrı tanımlanmalı.
*Çalışanlara İSİG`yle ilgili sürekli eğitim verilerek bilinçlendirilmeli. Eğitim almamış çalışana işbaşı yaptırılmamalı. Bu eğitimler özerk olmalı ve meslek örgütleri tarafından verilmeli.
*İSİG hizmetleri ve uygulamaları bütün iş yerlerini ve tüm çalışanları (ev işçileri, hükümlü ve tutuklular dahil) kapsamalı.
*Mühendislerin ve doktorların İş Güvenliği konusunda lisans sonrası eğitimlerinin üniversiteler, TMMOB`ye bağlı ilgili meslek odaları ve TTB tarafından verilmesi ve sertifikalandırılması hedeflenmeli.
*Başta KOBİ`ler olmak üzere 50`den daha az işçi çalıştıran iş yerlerinde de işletme bünyesinde İSİG Kurullarının kurulması zorunlu hale getirilmeli.
*Bütün okullarda İSİG eğitimi yapılmalı, fakültelerinde İSİG kürsüleri kurulmalı.
*SGK’nın İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri, özellikle tespit edilen meslek hastalığı sayısı gerçekleri yansıtmaktan çok uzak. Meslek Hastalıkları Hastanesi sayısı arttırılmalı, meslek hastalıklarının tespitine yönelik çalışmalar yapılmalı.
*Çocuk emeği sömürüsü ortadan kaldırılmalı, çocuk işçiler rehabilite edilerek, eğitime yönlendirilmeli.
*Ucuz işgücü olarak görülen kadın ve emeğine yönelik tüm olumsuz uygulamalar kaldırılarak eşit işe eşit ücret sağlanmalı.
*İşyerlerinde kaza ve meslek hastalıklarına ait bilgiler bir veri tabanında toplanmalı.
*Risk Esaslı Yönetim anlayışı ön plana çıkarılmalı.
*Yasayla kaldırılan “ağır ve tehlikeli işler” kavramı ve iş yerlerine “işletme belgesi” alınması zorunluluğu yasada yer almalı.
*“Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” yönlendirici ve fonksiyonel bir yapıya kavuşturulmalı.
*Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları asli görevlerinin dışında veya diğer kurumlarda görevlendirilmemeli.
*İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının yaptıkları tespitler, gereklilik ve öneriler yerine getirilmeden, iş kazası ve meslek hastalıklarından sorumlu tutulmaları, iş güvenliği uzmanları ve hekimlerinin belgelerinin askıya alınması gerçekle bağdaşmamakta. Mesleki bağımsızlıkları ve iş güvenceleri korunmalı.
*Bakanlık kamusal denetim yükümlülüklerini yerine getirmel