KATLİAMLARI ŞİDDETLE KINIYORUZ!

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın kesiştiği bölgede yer alan ve binlerce yıldır zengin bir kültürel ve tarihsel mirasa sahip Mısır'da tüm dünyanın gözü önünde bir büyük vahşet yaşanıyor. 3 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ordu tarafından görevden alınmasıyla gerçekleştirilen darbeden sonra ülke kan gölüne döndü. Darbecilerin o tarihten bu yana halkın üzerine gerçek mermilerle yaptığı saldırılar sonucunda binlerce kişi ne yazık ki hayatını kaybetmiş, onbinlerce kişi ise yaralanmıştır. Baskılar artmış, gözaltı ve tutuklamalar yaygınlaşmıştır.

Mısır'da halkı birbirine düşüren, demokrasiyi askıya alan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan bu saldırıları şiddetle kınıyoruz. Mısır'da yaşanan gelişmelerin emperyalist ülkelerin Ortadoğu'ya ilişkin hain planlarını kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Bölge ülkelerindeki iç çatışmaların artacağı yeni bir kanlı dönemin başlangıcı olacağı kaygısı taşıyoruz.

30 Haziran'dan itibaren Mısır'da başlayan ve yüzbinlerce kişinin icraatları sırasına halkın tepkilerini hiçe sayan Mursi'ye karşı yaptığı protesto gösterilerini gerekçe göstererek gerçekleştirilen darbenin hiçbir meşruiyeti olamaz. Kaldı ki, yapılan darbe asıl olarak Mısır'da kendi gelecekleri için sokağa çıkan halka ve daha iyi bir yönetim isteyen halkın iradesine karşı yapılmıştır.

Ortadoğu'da kaosa yatırım yapan emperyalist ülkeler ve Batı dünyası ise Mısır'da yaşanan vahşete karşı net bir tutum almayarak iki yüzlü davranmaktadır. Demokrasi lafını ağzından düşürmeyen bu ülkeler, televizyonlardan canlı yayınlanan katliamlara sessiz kalmakta ve darbecilere açıktan ve dolaylı destek vermeye devam etmektedirler.

Zengin su kaynakları ve önemli jeostratejik konumu ile emperyalistlerin yüzyıllardır gözünü diktiği ve hakimiyet kurmak istediği Mısır'da darbe yönetimi bir an önce sona erdirilmelidir. Halkın iradesi üzerinden şekillenecek yeni bir demokratikleşme süreci başlatılmalıdır. Ancak, böyle bir sürecin başlatılmasının temel koşulunun vahşetin ve akan kanın derhal durdurulması olacağı unutulmamalıdır.

Benzer bir insanlık trajedisi Suriye'de yaşanmaktadır. Emperyalizm, bölgenin enerji kaynaklarına hakim olmak ve buradaki ülkeleri istediği gibi yönlendirmek için istikrarsızlık ve kaos istemektedir. Bu amaçla Suriye halkı etnik ve mezhepsel olarak bölünmeye çalışılmış ve birbirine düşürülmüştür. Komşumuz Suriye yıllardır süren bir iç savaşa sürüklenmiştir. Son olarak, dün Suriye'nin başkenti Şam yakınlarında Huta bölgesinde, kullanılan kimyasal silahlar neticesinde yüzlerce insanın öldüğü bildirilmiştir. Suriye'de muhaliflere göre ölü sayısı 1300'ü geçmektedir. Kimyasal silahlarla yapılan bu katliamı şiddetle kınıyoruz.

Bu katliamın ayrıntıları ile ilgili sis perdesi henüz aralanmasa da, Suriye yönetimi ile muhalifler birbirlerini suçlamaktadır. Katliamın BM'ye bağlı kimyasal silah soruşturma ekibinin Suriye yönetiminin onayı üzerine incelemelere başlamak için başkent Şam'da bulunduğu esnada gerçekleşmesi soru işaretlerini arttırmaktadır. Bu soru işaretleri, komşumuz Suriye'de binlerce masum sivilin hayatını kaybetmeye devam etmesi gerçeğini değiştirmemektedir. Suriye'de bu kirli savaş kabul edilemez, çatışmalar bir an önce son bulmalı ve Suriye halkının özgür iradesi ile barış tesis edilmelidir.

Petrol-İş Sendikası olarak Mısır'da ve Suriye'de yaşanan katliamları şiddetle kınıyor ve Ortadoğu'nun emekçi halklarını birbirine düşüren kanlı planları lanetliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu