Konuşmasına "Kısa konuşacağım ama biraz iğneleyeceğim" sözleriyle başlayan Kılıçdaroğlu, "Susma sustukça sıra gelecek" sloganını salonlarda değil, meydanlarda kullanmanız gerekir. İnsanı, işçiyi yok sayan bir özelleştirme kabul edilemez. İşsizliğin diz boyu olduğu, özgürlüklerden bahsedilmeyen bir yerde hakkınızı meydanlarda aramanız lazım" diye konuştu.
Bedelli askerlik konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, "Şehitler onurumuzdur ama yeni bir yasa çıktı. 30 bin lirayı bastıran askerlik yapıyor, 21 gün bile askerlik yapmıyor. Şehitliği bu kadar yüceltiyorsak 30 bin liraya askerliği satın almamalıyız" dedi.
"Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek"
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın konuşma yaptı. Bozdağ'ın yaklaşık 25 dakikalık konuşması, delegeler tarafından "Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek", "Türk-İş'te değişim olacak başka yolu yok", "Suskun Türk-İş istemiyoruz" sloganlarıyla sık sık kesildi.
Bozdağ, buna karşın konuşmasını tamamladı. Bozdağ'ın kürsüden inmesinin ardından genel kurulda başkanlık için aday çıkaran Sendikal Güçbirliği Platformu'ndan oluşan muhalif kanat, protestolarını sürdürürken, bir kısım delege ise Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a destek vermek için protestocu gruba dosyalar fırlattı.
Delege olmayanların dışarı çıkarılmasını isteyen grup arasında tartışma yaşanırken, Divan Başkanı Bayram Meral, "Bu saate kadar kim delege, kim delege değil ayrımı yapılmadığını, bundan sonra da yapmayacaklarını" söyledi.
Yaklaşık yarım saat süren protesto nedeniyle kısa bir ara verilen genel kurulda konuşmasını yapmak için kürsüye çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de, kısa süreli protesto edildi.
Öte yandan, protokol sıralarında yaşanan protesto olaylarını görüntülemek isteyen gazeteciler de konfederasyon üyeleri tarafından engellenmek istenince, küçük bir gerginlik yaşandı.
Ne istiyorlar?
Sendikal Güç Birliği'ni oluşturan sendikalar, Türk-İş yönetimine iki temel konuda eleştiri yöneltiyorlar.
Bunlardan birincisi Türk-İş'in konfederasyon gibi davranarak, üye sendikaların sorunlarına yeterince sahip çıkmadığını savunuyorlar. Eldeki hakları koruma stratejisiyle hükümete yakın durduğunu, bunun sonucunda da belediyeler ve TEKEL başta olmak üzere 'kaybettiğini' ileri sürüyorlar.
İkinci eleştiri noktaları ise Türk-İş'in Türkiye gündeminden uzak oluşu. Öyle ki 600 bin işçinin çatı örgütü olmasına karşın Türk-İş'in yeni anayasa, Kürt sorunu, kadına şiddet, deprem gibi konularda kanaat, görüş oluşturması gerektiğini belirtiyorlar. İşçilerin aynı zamanda vatandaş olduğuna dikkat çekerek, TÜSİAD'ın az sayıdaki üyesiyle Türkiye gündemine ilişkin her konuda çalışma yaptığına, rapor hazırladığına vurgu yapıyorlar. "Aylardır 2012'de yeni kriz geleceği konuşuluyor. Ama bu Türk-İş'in gündeminde yok. Kriz işçiyi vurmayacak mı, işsiz bırakmayacak mı, alınacak ekonomik önlemler vatandaş olarak işçiyi etkilemeyecek mi" diye soruyorlar.
İtalya, İspanya, Yunanistan, İngiltere'de yapılan grevleri, Wall Street eylemlerini anımsatarak, Türk-İş'in bunların yanından bile geçmediğini söylüyorlar.