• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Küresel üretim zincirleri ve sendikal stratejiler

Yeniden yapılanan kapitalizme uluslarötesi şirketler kurdukları küresel üretim zincirleri ile damgasını vuruyor, azami kâr amacıyla, küresel ölçekte kıran kırana bir rekabetin hâkim olduğu her sektörde benzer üretim ağları kuruyorlar.

 

Gün BULUT

Yeniden yapılanan kapitalizme uluslarötesi şirketler kurdukları küresel üretim zincirleri ile damgasını vuruyor, azami kâr amacıyla, küresel ölçekte kıran kırana bir rekabetin hâkim olduğu her sektörde benzer üretim ağları kuruyorlar.

Sendikamızın faaliyet gösterdiği kimya, plastik, kauçuk ve lastik sektörleriyle sıkı ilişki içindeki otomotiv sektöründe de aynı şey söz konusu. Dev oto üretim şirketleri, Fordist üretim döneminde kendi tesislerinde ürettikleri birçok parçayı artık dünyanın dört bir yanına dağılmış tedarikçi firmaların üretmesini sağlıyorlar. Oto üretim şirketleri ile tedarikçi firmaların oluşturduğu bu üretim ve dağıtım zincirleri küresel ölçekte bir emmebasma tulumba gibi çalışıyor.

Otomotiv sektöründeki küresel üretim zincirlerinin belirleyici ortak özelliklerinden bazıları şunlar:

  • Ana oto üretim şirketine parça, parçalardan oluşan modül ya da sistem (parça grupları) üreten tedarikçi firmalar kademeler halinde örgütleniyor. Sözgelimi 1. kademe tedarikçi firmalar ana şirketten modül veya sistemlerin siparişini alıyor, modülü veya sistemi oluşturan parçaları üretilmek üzere 2. veya 3. kademe tedarikçi firmalara dağıtıyor. Üretilen parçaları toplayıp modül veya sistem halinde ana üretim şirketinin montaj bandına yetiştiriyor. 1. kademedeki tedarikçi firmalar, ana şirketin ürün tasarımı çalışmalarına bile katılabiliyor.

  • Zincirin işleyiş hızı ana halkanın, yani nihai üretim bandının hızına bağlı. Ana üretim şirketleri eskiden Fordist sistemde olduğu gibi büyük stoklarla değil, birkaç saatlik stoklarla çalışıyor. Üretim sistemi tedarikçi firmaların ürettikleri parçaları veya modülleri ana şirkete tam zamanında teslim etmeleri esasına dayanıyor. Yani sınırlı (ancak birkaç saat yetecek) stok ve tam zamanında üretim ve teslimat esasına dayanan bir sistem söz konusu. Ana halkanın işleyiş hızı ise piyasanın talebine bağlı.

  • Parçalar aynı marka arabanın farklı modellerinde kullanılabilecek biçimde standart üretiliyor. Bunu sağlayan şey ise, arabaların temel mimarisinin, yani platformunun az sayıda olması ve bu temel mimari tasarımın birden çok modeli kapsaması. Başka bir deyişle, aynı platform çerçevesinde tasarlanan araba parçaları ve modülleri o platformla ilgili her araba modeline uyacak standartta üretiliyor.

Bu sistem, çokuluslu otomotiv şirketlerine, aynı platforma dayanan tesisler arasında üretimi kaydırma olanağını veriyor.

  • Üretim zincirinde asıl risk ve yük, tedarikçi firmaların işçilerine yıkılmış oluyor. Üretim zincirinin varlığı, ana üretim şirketine maliyetleri düşürme olanağı sağladığı gibi, kriz dönemlerinin yükünü tedarikçi firmalara ve onların işçilerine yıkma olanağı da sağlıyor. Özellikle tedarikçi firmalarda esnek istihdam yöntemleri (geçici işçi, taşeron işçisi, vb. istihdamı) ve iki kademeli ücret politikaları uygulanıyor.

Sektörümüzden örnekler

Sektörümüzde küresel oto üretim zincirleri içinde yer alan çok sayıda tedarikçi firma bulunuyor. Saptayabildiğimiz kadarıyla bu firmalar genellikle tedarik zincirinin ikinci ve üçüncü kademelerinde üretim yapıyorlar.

İki yıl kadar önce örgütlenme çalışması yürüttüğümüz Teklas otomotiv üretim zinciri içinde yer alan bir tedarikçi firma. VW, GM, Ford, Toyota, Renault, Tofaş-Fiat’a ve oto sektöründe birinci kademe bir tedarikçi firma olan Delphi’ye yakıt tankı, amortisör başlığı, darbe tamponu, fren hortumu ve silecek sistemleri üretiyor.

Örgütlenme çalışmasının sürmekte olduğu Standard Profil işyeri VW, GM, Opel, DaimlerChrysler, Fiat, Audi ve Ford’a otomotiv sızdırmazlık profilleri/fitilleri üretiyor.

Aynı şekilde, örgütlenme çalışmasının sürmekte olduğu Omnium (BPO), Bursa’daki Renault’ya oto dış ve iç plastik aksamı ve plastik yakıt tankı üretiyor.

Gebze’de kurulu Mecaplast Monaco’daki ve İspanya’daki tedarikçi firma Mecaplast’a emniyet kemeri, karoseri aksamı, vantilatör, motor için hava filtreleri üretiyor.

Örgütlenme çalışması tamamlanan C.F. Maier Polimer Teknik ise Almanya’daki birinci kademe tedarikçi C.F. Maier’e polyester fiber oto parçaları, tampon aksamı, dikiz aynaları, kablo bağlantı takımları, emniyet kemeri, fren ve aksamı, karoseri aksamı üretiyor.

Tipik Bir Örnek: Faurecia

Son olarak, yaklaşık yirmi yıldır örgütlü olduğumuz ve toplu sözleşme yaptığımız Faurecia Polifleks’in içinde yer aldığı üretim zinciri öğretici bir örnek niteliğinde.

Faurecia,merkezi Fransa’nın Nanterre kentinde olan ve dünyanın otomotiv çokuluslularına (Audi, BMW, Renault, Citroen, Peugeot, Fiat, Ford, MercedesBenz, Mitsubishi, Nissan, Opel, VW ve Volvo’ya) oto parça grupları, yani modüller ve sistemler tasarlayan ve üreten birinci kademe bir tedarikçi firma.

Firma oto koltuk sistemleri, egzoz sistemleri, oto iç mekân sistemleri (alet panosu, kapı panoları, döşeme halısı) vb. üretiyor.

Faureciaoto koltuk sistemlerini oluşturan değişik parçaları Brezilya, ABD, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, Polonya, Romanya, Tunus, Hindistan, Çin ve Japonya’daki ikinci ve üçüncü kademe tedarikçi firmalara ürettiriyor ve bu tedarik zincirinden toparladığı parçalardan oluşturduğu modül veya sistemleri yukarıda sayılan otomotiv çokuluslularına teslim ediyor.

Firma oto iç mekân sistemlerini (alet panosu, kapı panoları, döşeme halısı, vb.) oluşturan değişik parçaların üretimini Arjantin, Brezilya, Meksika, ABD, İngiltere, Belçika, Fransa, Almanya, İsveç, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Güney Afrika, Çin, Japonya ve Türkiye’deki ikinci ve üçüncü kademe tedarikçilere veriyor; üretilen parçaları toparladıktan sonra modül veya sistemler halinde ana üretim şirketine teslim ediyor. Zincirin Türkiye halkasında Faurecia Polifleks yer alıyor. Türkiye’deki halka sert poliüretandan direksiyon, plastik oto aksamı ve komple ön tablo üretiyor.

Egzoz sistemleri gibi diğer modül ve sistemler de benzer süreçlerden geçiyor.

Firmanın 160 işyerinden yaklaşık yarısı tam zamanında üretim sistemiyle çalışıyor. Bu sistemin amacı, doğru modülü doğru zamanda nihai üretim/montaj bandına iletmek. Daha birkaç yıl önce, Faurecia’da bir modülün siparişinin alınmasından teslimatına kadar geçen süre günlerle ölçülürken, bugün saatlerle ve hatta bazan dakikalarla ölçülüyor. Sözgelimi bugün komple bir koltuk setinin siparişinin Fransa’daki Faurecia tarafından alınmasından nihai üretim bandına varmasına kadar geçen süre 182 dakikadır.

Görüldüğü üzere, küresel üretim zincirleri, tam zamanında üretim esasına dayanan, sınırlı stokla ve çok dakik işleyen bir sistem. Esnek ve güçlü. Ama böylesine dakik, esnek ve güçlü yönleri olan sistem zaaflar da içeriyor.

Üretim zincirinin zayıf yanı ve sendikal olanaklar

Küresel üretim zincirlerinin ortak zaafı, sistemin tipik özelliği olan tam zamanında üretime dayalı olarak sınırlı stokla çalışmasından kaynaklanıyor.

Sözgelimi GM, Ford, Renault, Fiat, Nissan ve Volkswagen gibi ana/nihai üretim şirketleri (yani zincirin ana halkaları), sistemin işleyiş mantığı gereği zincirin diğer halkalarına (yani değişik kademelerden oluşan tedarik zincirine) bağımlı. Zincirin bir halkası durursa, zincirin işleyişi aksayabilir. Her ne kadar, yukarıda sözünü ettiğimiz platform sistemi sayesinde parçaların üretiminin bir tesisten diğerine kaydırılabilmesi olanağı varsa da, bu zaaf sendikal açıdan üzerinde dikkatle durulması gereken bir özellik. Çünkü koordine küresel sendikal eylem olanağı veriyor. Ayrıca, tam zamanında üretim ve teslimat sistemi içinde genel olarak taşımacılık ve nakliyat sektörü ve bu sektörle ilgili altyapı (limanlar, demiryolları, havayolları, vb.) özel bir önem kazanıyor. Koordine küresel sendikal eylem olanağından söz ederken bunu da dikkate almak gerekiyor.

Sendikal açıdan üzerinde durulacak bir başka nokta şu: Küresel üretim zincirindeki altyapıyı ve bağlantıları sendikal dayanışma ve bilgi alışverişi ağları kurmak için kullanmak mümkün. Yani üretim zincirleri bu açıdan küresel şirket ağları kurma olanağı veriyor.

Üçüncü bir noktaya gelince: Ana halkadaki kazanımların zincirin diğer halkalarına yayılmasını sağlayacak araçlar oluşturmak mümkün. Üretim zincirleri bu bağlamda küresel çerçeve sözleşmelere olanak veriyor.

Bu üç stratejik olanağın değerlendirilmesi, tahmin edileceği gibi, bir başka ön çalışmayı gerekli kılıyor. Bir başka deyişle, küresel üretim zincirleriyle ilgili sendikal stratejilerin oluşturulmasında atılması gereken ilk adım nedir?

Atılacak ilk adım

Sektör bazında faaliyet gösteren ICEM gibi küresel federasyonların ve Petrol-İş gibi ulusal sendikal örgütlerin önce dağınık parçalar halindeki bilgileri birleştirmeleri gerekiyor. Yani her bir küresel üretim zincirinin bütünsel resmini oluşturmak gerekiyor.

Üretim zincirinde ana halkayı hangi çokuluslu şirket oluşturuyor? Tedarik zinciri hangi halkalardan oluşuyor ve nasıl kademelenmiş? Hangi ana ürün, hangi modüller ve parçalar üretiliyor? Zincirde tam zamanında üretim ve teslimat sistemi nasıl işliyor? Pazarların dağılımı nasıl? Ulaşım sistemi nasıl işliyor? Zincirin tümünde işçilerin bileşimi ve dağılımı nasıl? Sendikal örgütlülük durumu nedir?

Sektörümüzdeki çokuluslu şirketlerin ve onların üretim zincirlerinin haritası diyebileceğimiz böylesi bütünsel bir resmi oluşturmadıkça, yapılacak her tür sendikal çalışma biraz tesadüflere bağlı olacaktır. Günümüzün küresel kapitalizmi koşullarında, bastığımız sektör toprağının içerdiği küresel stratejik zorlukları ve olanakları bilmeden akılcı bir sendikal adım atmamız mümkün değildir.

ICEM’in çokuluslu üretim zincirleri konusundaki stratejisi

Dünya örgütümüz ICEM’in sektörümüzdeki çokuluslu şirketlere yönelik stratejisinde birkaç nokta önem taşıyor. Şöyle ki:

ICEM çokuluslu şirketlerde küresel şirket ağları kuruyor. Bu ağlar, aynı çokuluslu şirkette çalışan işçiler ile onların sendikaları arasında bilgi ve deneyim alışverişini, ortak strateji oluşturmayı, birlikte ve koordine eylem yapmayı amaçlıyor. Bu bağlamda, Basf, Novartis, Bridgestone, ExxonMobil ve Goodyear dahil olmak üzere etkinlik dereceleri farklı toplam sekiz ICEM şirket ağı faaliyette bulunuyor.

ICEM çokuluslu şirketlerle küresel çerçeve sözleşmeler imzalıyor. İmzalanan küresel sözleşmeler, sözleşmeye taraf çokuluslu şirkete, dünyada kendisine bağlı bütün işyerlerindeki işçilere serbestçe örgütlenme, toplu sözleşme, vb. sendikal hakları tanıma yükümlülüğü getiriyor. Çokuluslu şirket, ayrıca, üretim zinciri içinde yer alan değişik ülkelerdeki tedarikçi ve taşeron firmaların da işçilerine aynı hakları tanımasını sağlama yükümlülüğü altına giriyor. Statoil, Rhodia, Lukoil, Eni veFreudenberg başta olmak üzere, ICEM, sektörümüzde faaliyet gösteren toplam 11 çokulusluda küresel çerçeve sözleşme imzalamış bulunuyor. Küresel sözleşmeler bir çokuluslu şirketin küresel üretim zinciri içinde yer alan işçilere sendikal haklarını kullanmada önemli stratejik olanaklar yaratıyor.

ICEM, son iki yıldır, nakliyat ve taşımacılık sektöründeki küresel federasyon Uluslararası Nakliyat Federasyonu (ITF) ile ortak bir proje üzerinde çalışıyor. Bu proje özellikle petrol sektöründe üretimin başlangıç noktası olan petrol kuyusundan nakliyata kadar üretim ve dağıtımın her aşamasında iki küresel federasyonun ve onlara bağlı ulusal sendikal örgütlerin küresel petrol şirketlerine karşı ortak stratejiler geliştirip uygulayabilmesinin yolunu açıyor. Böylesi bir ortak proje, küresel üretim zincirleri içinde nakliyat/taşımacılık sektörünün kazandığı hayati stratejik önemin kavranmasından kaynaklanıyor.

Son dönem ICEM, küresel çerçeve sözleşme imzaladığı çokuluslu şirketlerin dünyadaki üretim zincirlerinin haritasını çıkarma çalışması başlattı. Merkezi Almanya’da bulunan kauçuk ve plastik şirketi Freudenberg ve merkezi Fransa’da bulunan kimyasal şirketi Rhodia ile işe başlayan ICEM’in bu çalışması çokulusluların üretim zincirleri içinde yürütülecek faaliyetlerin etkinliği bakımından önem taşıyor.

Otomotiv sektörü ve ICEM

Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren çokuluslu şirketlerin tedarik zinciri içinde yer alan, ama lastik, kauçuk ve plastik sektörlerinde faaliyet gösteren tedarikçi firmaların istihdam ettiği işçiler ve onların sendikaları açısından önem taşıyan bir konu üzerinde durmak gerekiyor.

Sendikamız, yukarıda değindiğimiz üzere, otomotivin tedarik zinciri içinde yer alan bu tür işyerlerinde ya örgütlenme çalışması yürütüyor, ya örgütlenmesini tamamlayıp sözleşme çağrısı yapma aşamasına gelmiş ya da sözleşme bağıtlamış bulunuyor. Bu işyerlerindeki örgütlenme çalışmaları genellikle işverenin –toplu işten atmaya kadar varan- ağır baskıları ile karşılaşıyor. Bu durumu besleyen faktörlerden biri de, üretim zincirinin kaynağında yer alan çokuluslu şirketlerin aşırı kâr hırsı ve maliyetleri olabildiğince düşürme kaygısı nedeniyle tedarikçi firmaların çok ağır rekabet koşullarında faaliyet göstermesi ve üretim zincirinin bütün yükünü işçilere yansıtmaya çalışması.

Bu bağlamda, sendikamızın uluslararası dayanışma arayışında, metal ve otomotiv sektöründe –ICEM’in eşdeğeri olarak- faaliyet gösteren Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu’nun (IMF) bir şekilde devreye girmesi gerekiyor. Sözgelimi geçmişte Teklas ve Standard Profil örgütlenmelerinde yaşanan zorluklar nedeniyle sendikamız Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu’yla da bağlantı kurmuş olmasına rağmen beklediği etkinlikte bir sonuç alamadı.

Burada bir ihtiyaç kendini dayatıyor. Şöyle ki: Dünya örgütümüz ICEM ile Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu’nun (IMF), otomotiv üretim zincirinde yer alan ve bizim sektörümüzde faaliyet gösteren tedarikçi firmalardaki işçilerle ve onların sendikalarıyla etkin uluslararası dayanışma kurulabilmesi için ortak bir çalışma yapması gerekiyor. ICEM’in Uluslararası Nakliyat İşçileri Federasyonu’yla giriştiği işbirliğinin bir benzerinin bu alanda da gerçekleşmesi yerinde olacaktır.

Bitirirken

Küresel bir olgu olan çokulusluların üretim zincirleri sendikamızın ayağını bastığı toprak olan sektörlerde de yaygın ve etkin bir şekilde varlığını sürdürüyor. Küresel üretim zincirleriyle baş edebilmenin yolu sendikaların da küresel bir anlayışla düşünebilmesine, politikalarını, stratejilerini ve çalışma yöntemlerini bu bağlamda oluşturabilmesine bağlı.