• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

“Özelleştirme yok” diye kimseyi kandırmayın!

Öztaşkın: Borların üretim ve işletmesinin üçüncü şahıslara verilmesi bir özelleştirmedir

Sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, 11 yıl önce Petrol-İş Sendikası'nın bor madenlerinin özelleştirilmesine karşı Bandırma Cumhuriyet Meydanı'ndan kampanya başlattığını ve borun özelleştirme kapsamından çıkarıldığını hatırlatarak, borun özelleştirilmesine karşı yine aynı meydandan meşaleyi yaktıklarını söyledi.

Basın Servisi
13.03.2012

Borların özelleştirilmesine karşı Bandırma şubemizin 12 Mart'ta Bandırma Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği protesto eylemine katılan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, “Bundan 11 yıl önce yine bu meydanda miting yaparak bor madenlerinin özelleştirilmesine karşı mücadele başlatmış ve “Borlar özelleştirilemez” diye haykırmıştık. O haykırışımız, bütün Türkiye kamuoyunda, toplumda yankı bulmuş, sizlerin mücadelesiyle borlar özelleştirme kapsamından çıkartılmıştı. Borların özelleştirilmesine karşı yine aynı meydanda meşaleyi yaktık” dedi.

Cumhuriyet Meydanındaki protesto eylemine Bandırma Şubemizin örgütlü olduğu Eti Maden İşletmeleri Bandırma Bor ve Asit Fabrikaları Müdürlüğü'nde çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, Bandırma Belediye Başkanı Sedat Pekel, Bandırma Şube Başkanımız İsmail Kayan, şube yöneticilerimiz, Genel -İş Sendikası Şube Başkanı Recep Kum, Belediye Başkan Yardımcıları Ozan Onur, Dursun Mirza, CHP İl Genel Meclisi Üyeleri, MHP İlçe Başkanı K.Kerim Erkul ve yönetim kurulu üyeleri, Eğitim - Sen ve Bandırmalı vatandaşlar katıldı.

Çocuk mu kandırıyorsunuz?

Öztaşkın yaptığı konuşmada şunları söyledi:  “Uluslararası şirketlerin gözü şu anda bor madeninde. Bu şirketler boru elimizden almaya çalışıyorlar. Ancak biz bu oyunu bozacağız.  Şimdi yeni yöntemlerle önümüze çıkıyorlar. Mülkiyeti devlette kalmak üzere borun üretim ve işletmesi, zenginleştirilmesi, rafineri işlemleri  üçüncü şahıslara verilebilirmiş.  Bir de bu Hükümetin Enerji Bakanı Taner Yıldız” Biz borların özelleştirilmesine karşıyız. Yaptığımız değişiklik özelleştirme değildir” diyor. Siz çocuk mu kandırıyorsunuz? Biz özelleştirmenin ne anlama geldiğini bilmiyor muyuz? Siz Telekom'u mülkiyeti devlette kalmak koşuluyla özelleştirmediniz mi?  Borların üretiminin ve işletmesinin üçüncü şahıslara verilmesi bir özelleştirmedir.”

Özelleştirmenin önünü açmak istiyorlar

AKP hükümetinin  “Bor madenlerinin özel sektöre devredilmesi önündeki mevzuat engellerini ortadan kaldırabilmek için bor, uranyum ve toryum madenlerinin üretim ve zenginleştirme aşamasında günün teknolojisine uygun üretim yöntemlerinin hızlı ve etkin uygulanabilmesini sağlamak ve üretim maliyetlerini düşürebilmek” gerekçesiyle ilgili kanunda bir değişiklik yapmayı gündemine aldığını söyleyen Öztaşkın konuşmasını şöyle sürdürdü:

“2001 yılında Eti Holding A.Ş özelleştirme kapsam ve programına alınarak özelleştirilmek istendi. Bu konuda sendikamız tarafından açılan davalar sonuçlanmadan, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı verdiğimiz mücadele sonucu bu kararını geri çekti. Sonraki yıllarda ise hizmet alımı yöntemiyle ihalelere çıkılarak özel sektöre, proje yaptırma, üretim tesisi kurdurma, tesis kiralama ve bor ürünleri üretilmesi olanağı tanındı. 2840 Sayılı Kanunun delinmesi anlamına gelen bu uygulamalar ile devlete ait Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün imkân ve kaynakları özel sektöre kullandırılmış, kurumun zayıflatılmasına ve işlevsizleştirilmesine neden olacak uygulamalara hız verilmiştir. Bu hukuksuz işlemlere dayanak olarak ise 2840 Sayılı Kanun’da Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bor cevherlerinin yalnızca üretim ve zenginleştirilmesi aşamalarıyla ilgili işletme hakkı tanındığı, buna karşılık cevherin zenginleştirilmesi aşamasından sonraki rafinasyon ve pazarlama işlemlerinin özel sektör tarafından da yapılabileceği gibi özelleştirme süreçlerini meşrulaştıracak görüşler öne sürülmüştür. Her fırsatta, bor madenlerinin Türkiye için stratejik değer olduğunu yineleyen, bu madenleri özelleştirmek istemediklerini belirten hükümet yetkilileri, aslında özelleştirmenin bir adımı olan uygulamayı “hizmet alımı” kılıfına sokarak, stratejik değerimiz bor madenlerinin özelleştirilmesine karşı oluşacak kamuoyu tepkisini azaltmayı amaçlamaktadır.”
Eti Maden en fazla kar eden kuruluşlardan biri Türkiye’nin bu stratejik madende, gerek rezerv ve üretim kapasitesi gerek dünyada pazar payı açısından söz sahibi ülkelerin başında yer aldığını belirten  Öztaşkın konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ülkemiz dünya bor rezervinin yaklaşık yüzde 70′ine sahip bulunmakta, yüzde 39,6′lık payla üretimde birinci konumda yer almakta ve dünya bor pazarındaki payı ise yüzde 40′a ulaşmaktadır. Bor madenlerini işleten Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün kârlılığı her geçen gün artmaktadır. 2010 yılında 487 milyon dolara ulaşan kârı ile ülkemizde en fazla kâr eden 6. şirket durumundadır. Tüm bunlara karşın Hükümet yetkilileri ekonomik nedenlerle borların üretim ve işletmesinin üçüncü şahıslara verileceğini söylüyor. Kimi kandırıyorsunuz, her şey ortada. Borların üretimini de işletmesini de üçürncü şahıslara veremeyeceksiniz. Bu işletmeye biz taşeron sokturmayacağız. Bu fabrikaları kapısından taşeron giremeyecek.”

Bor madenlerini yabancı sermayenin kullanımına açılıyor ?

Öztaşkın sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizi 2023′e kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisine sokacağını iddia eden hükümetin, Türkiye’nin en büyük maden zenginliğini yerli ve yabancı sermayenin kullanımına vermeye çalışması, seçim döneminde ara verilen özelleştirme politikalarına tam gaz devam edileceğini göstermektedir. Türkiye ekonomik değeri ve kalitesi yüksek bor mineralleri rezervlerine sahip olması açısından dünyada tekel konumundadır ve bor ürünlerinin kullanım alanı son derece yaygın, yarattığı katma değer ve kâr oranı çok yüksek düzeydedir. Bu bakımdan stratejik nitelikte olan bu sektörün özelleştirilmesinin önünü açacak her türlü uygulama, ülke ve kamu yararına aykırı nitelikte olacaktır”

Yasa değişikliği geri çekilmelidir

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün yapısını daha da güçlendirerek bor ürünlerinden elde edilecek katma değeri artıracak her türlü yatırımın, üretimin, istihdamın ve yönetim politikasının kamu eliyle sürdürülmesi gerektiğini belirten Öztaşkın “2840 sayılı Kanunda yapılması planlanan değişiklik derhal geri çekilmelidir. Kamuoyunu stratejik değerimiz Bor’un her türlü özelleştirme girişimine karşı duyarlılığa çağırıyoruz. Petrol-İş Sendikası, borun özelleştirme politikalarına karşı daha önce olduğu gibi bundan sonra da kararlı bir şekilde mücadele edecektir” dedi.

Getirilmek istenen yeni yasa değişikliği ile sadece borların özelleştirilmesinin önünün açılmadığını, taşeronlaşmanın da önünün açıldığını ifade eden Öztaşkın, “Elimizden işimizi, aşımızı almak istiyorlar.   Karşımda bir döviz görüyorum; “Dedem çalıştı, babam çalıştı, ben de çalışmak istiyorum “ diye. Bizim çocuklarımız da bu fabrikalarda çalışacak. Türkiye Maden-İş, Enerji-Sen ve Petrol-İş olarak üç sendika bir araya gelip borların özelleştirilmesine karşı ortak mücadele yapacağız.  Biz bu meşaleyi Bandırma'dan yaktık. Ve bu meşale Türkiye'nin her yerinde yanacaktır. Bu mücadeleyi sizler buradan başlattınız. Meşaleyi yaktınız. Sizleri kutluyorum” dedi.

Bandırma halkı da destek vermeli

Protesto eyleminde  konuşan Bandırma Şube Başkanımız İsmail Kayan ise Borun özelleştirilmesine ilişkin hazırlanan taslağın aldatmaca tuzaklarla dolu olduğunu belirterek hedefin başka olduğunu söyledi.

Kayan şöyle konuştu:
“Dünya piyasasında önemli bir yeri olan bor madenlerini devlet adına işleten Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, küresel politikaların kurbanı mı oluyor? Dünya devlerinin ülkemizde gözünü diktiği bor madenlerinin satışı için yol mu açılıyor? Buradan Bandırma halkına sesleniyorum. Liman özelleşti, Tekel özelleşti, şimdi sıra Eti Maden de mi? Bu kurumlar özelleştirilmeden önce Bandırma esnafına gelen harcama mı daha fazla, şimdiki harcama mı fazla, bunu bir düşünün? Tekel ve Liman özelleştirildikten sonra eş ve çocuklarıyla birlikte Bandırma’da 1500 - 2000 vatandaşımız Bandırma’yı terk etmiştir. Dolayısıyla bizlere destek vermenizi, omuz vermenizi istiyoruz.”

Teklif geri çekilmeli

İvedilikle teklifin geri çekilmesi ve 2840 sayılı Kanunda yer alan hükmün aynı şekliyle uygulanmasına devam edilmesi gerektiğini belirten Kayan şöyle devam etti:
“Aksi takdirde geleceğimiz için, çocuklarımız için, vatanımız ve halkımız için tüm varlığımızla eylem ve protestolarımızı en etkin biçimde kullanmaktan çekinmeyeceğimizi bildiririz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından 05 Mart 2012 tarihindeki Bakanlar Kuruluna sunulan taslağa göre bor madenlerinin özel sektör tarafından işletilmesinin önü açılıyor. 10 Haziran 1983 tarih ve 2840 sayılı Kanun gereğince bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılmaktadır. Ve bu yetki devlet adına Eti Maden İşletmeleri tarafından kullanılmaktadır. 2840 sayılı Kanunun 2. Maddesine “Bu Madenlerin üretimi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti teşebbüste kalmak üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır” şeklindeki ifadeyle bu yetkinin özel sektöre devredilmesi amaçlanıyor. Yapılması öngörülen tek maddelik kanun değişikliği ile daha önce pek çok Kamu İktisadi Teşebbüsünün özelleştirilmesine benzer şekilde, mülkiyeti devlette kalmak üzere(!) aldatmacasıyla arama, üretim ve pazarlamanın özel sektöre devri isteniyor. Değişikliğin gerekçesi şu ifadelerle Bakanlar Kuruluna sunuldu:

“Mevcut kanun değişikliği ile uygulamadaki bir takım farklılıkları gidermek, bor, uranyum ve toryum madenlerinin üretim ve zenginleştirme aşamasında günün teknolojisine uygun üretim yöntemlerinin hızlı ve etkin olarak uygulanabilmesini sağlamak, üretim maliyetlerini düşürebilmek için bir kısım işlerin hizmet alımı yoluyla gerçekleştirilebilmesine olanak tanınmaktadır. Ayrıca yine gerekçeler arasında sözkonusu madenlerden beklenen gelirin sağlanamadığı belirtilmektedir. Oysa ki Eti Maden İşletmeleri, son yıllarda yaptığı teknolojik yatırımlar ile mevcut kapasitesini üç katına kadar çıkarmış olduğu gibi yeni uç ürün buluşları ile ekonomiye katma değerler sunmaktadır.”

Parçalanarak satılmak isteniyor

Eti Maden İşletmelerinin daha önceki yıllarda özelleştirme kapsamına alınmasıyla blok satışının düşünüldüğünü ancak kamuoyu tepkisi nedeniyle bu uygulamadan vazgeçildiğini şimdi ise parçalanarak satılmasına çalışıldığını belirten Kayan sözlerini şöyle sürdürdü:

“2000 yılında 135 Milyon Dolar olan karlılık oranı 2011 yılında 487 Milyon Dolara çıkmıştır. Yapılan yatırımları her zaman takdir etmişizdir. Fakat 3. şahıslara devir edilebilir konusu nereden çıktı? Eti Maden İşletmeleri’nin bürokratik ve kamusal yönetim yanlışlıkları ile dünya bor piyasasında rekabet etmesinin önü tıkanmıştır. Hal böyle olunca sözkonusu uluslararası dev şirketler, çeşitli oyunlarla pastadan pay almaya çalışmaktadırlar.

Mevcut Hükümet de bu oyunlara alet olmakta, ilgili kanunda değişiklikler yaparak, kamuoyunun tepkisini çekmeden milli servetin yabancı şirketlere devrinin önünü açmak istemektedir. Sendikamız Petrol-İş ve tüm üyelerimiz bu uygulamaya kökten karşıdır. Sadece işçi olarak değil, sade bir vatandaş olarak bile bu uygulamanın karşısında durmak hepimizin asli borcudur.”

Protesto eylemi sırasında sık sık, “Borlar vatandır, vatan satılamaz”, “İş ekmek yoksa barış da yok”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek”,   “Borlar halkındır, halkın kalacak”, “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız. Ya siz?”,  “Ölmek var, dönmek yok”, “ Madenini kaptırma, bor vatandır sattırma.”
Eti Maden Bandırma İşletme Müdürlüğünde çalışan sendikamız üyesi işçiler tasarı bakanlık tarafından geri çekilene kadar sakallarını kesmeme kararı aldı.

Kaynak: Basın Servisi