Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülay Toksöz son genel kurulumuzda sendikamızın tüzüğünde kadın çalışanlar lehine gerçekleşen değişiklikleri yorumladı. Toksöz, tüzük değişiklikleri ile Petrol-İş'in son derece önemli ve diğer sendikalar açısından örnek alınması gereken bir adım atmış olduğunu belirtti.
Petrol-İş Sendikası kadın üye sayısı göreli düşük olduğu halde, yaptığı son tüzük değişikliği ile son derece önemli ve diğer sendikalar açısından örnek alınması gereken bir adım atmış bulunuyor. Kadın komisyonlarının ve kadın bürolarının tüzük maddesi haline gelmesi, bu organların süreklilik kazanması ve yöneticilerin inisiyatiflerine bağlı olmaktan çıkarılması bakımından bir zorunluluktu. Uzun zamandır sendikal harekette aktif kadınlar tarafından talep ediliyordu. Şimdi bu düzenleme yapıldıktan sonra kadın komisyonlarının atamayla gelmesi değil, kadın üye tabanının isteklerini demokratik bir şekilde yansıtacak şekilde seçimle oluşturulması gerekiyor. Komisyonun kadın üyeler arasında yapacağı çalışmalarla belirleyeceği taleplerin de sendika genel kurullarında mutlaka gündeme alınması gerekiyor.
Sendikanın kadın-erkek eşitliği için her alanda mücadele etmeyi tüzüğüne koyması kuşkusuz demokratik bir toplum yaratılması hedefi açısından ileri bir adım. Sendikaların çalışanların ekonomik ve demokratik haklarını korurken toplumun eşitsizliklere maruz kalan diğer kesimleri için duyarsız kalması beklenemez. Özellikle toplumun yarısını oluşturan kadınların büyük kısmının eğitim ve çalışma gibi temel haklarından yoksun bırakılması ve her şeyden önemlisi şiddete maruz bırakılarak yaşam hakkının elinden alınması karşısında sessiz kalması söz konusu olamaz. Olursa da bir hak arama kurumu olarak inandırıcılığı kalmaz. Ne yazık ki, günümüz Türkiye’sinde bazı sendikaların böyle bir tutarlılık ve inandırıcılık sorunu yok. Dilerim bu diğer sendikalara da örnek olur. Artık tüzüğün gereğini yerine getirmek için, sendika yönetiminin bu eşitliğin yaşama geçirilebilmesi için toplu pazarlık politikasının ne olacağı, iş sözleşmeleri aracılığıyla ne yapılabileceği konusunda kafa yorması gerekiyor.
Cinsel taciz olasılığı Türkiye’de kadınların çalışma yaşamına girmesini engelleyen önemli bir sorun. Böyle bir durumun ortaya çıkabileceği endişesi bir çok kadını işe başvurmaktan alıkoyuyor veya belirli tür işlere başvurmasına neden oluyor. Bunlar genellikle kadınların kendi aralarında çalıştığı düşük vasıflı, düşük ücretli işler oluyor. Cinsel tacize uğrayanın değil, yapanın utanması gerekirken mevcut toplumsal yapı ve önyargılar nedeniyle utanan ve susan kadınlar oluyor. İşte bu noktada cinsel tacizle mücadelenin tüzük maddesi haline gelmesinin böyle davranma olasılığı olanlar açısından caydırıcı olacağını düşünebiliriz. Cinsel taciz veya şiddete uğrayan bir kadının bunu dile getirme cesaretini gösterebilmesi için kadının beyanının esas alınması ve karşı tarafın aksini ispatla yükümlü olması kuşkusuz önemli bir düzenleme. Bu düzenleme kadının beyanıyla taciz yaptığı söylenen kişiyi doğrudan suçlu kabul etmek değil, kadının beyanını soruşturma açmak, soruşturmayı ciddiyetle yürütmek ve sonuçlandırmak açısından temel almak ve söz konusu kişiye iddiaya karşı kendi konumunu açığa kavuşturma fırsatı vermek anlamına geliyor.