• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

SİVAS KATLİAMINI BİR KEZ DAHA LANETLİYORUZ

 

2 Temmuz 1993'de gerici, faşist güçlerin planlı bir organizasyonuyla Sivas'ta "Pir Sultan Kültür Etkinlikleri"ne katılanlardan 35 aydın, sanatçı, yazar, genç, her şeyden önce insan, Madımak Oteli'nde yakılarak katledildiler.Kendinden olmayana, farklı olana, “öteki” sayılana karşı tam bir tahammülsüzlük ve yok etme arzusuyla dolu olan bu gerici oluşumların ilk “çıkarması” değildi Madımak.80 öncesi yine Sivas, Çorum, Malatya ve Kahramanmaraş’ta onlarca insanımız, kadın, çocuk denilmeden vahşice katledilmişlerdi.

 
02.07.2008

 

SİVAS KATLİAMINI BİR KEZ DAHA LANETLİYORUZ

2 Temmuz 1993'de gerici, faşist güçlerin planlı bir organizasyonuyla Sivas'ta "Pir Sultan Kültür Etkinlikleri"ne katılanlardan 35 aydın, sanatçı, yazar, genç, her şeyden önce insan, Madımak Oteli'nde yakılarak katledildiler.

Kendinden olmayana, farklı olana, “öteki” sayılana karşı tam bir tahammülsüzlük ve yok etme arzusuyla dolu olan bu gerici oluşumların ilk “çıkarması” değildi Madımak.

80 öncesi yine Sivas, Çorum, Malatya ve Kahramanmaraş’ta onlarca insanımız, kadın, çocuk denilmeden vahşice katledilmişlerdi.

Devletin “derinlerinden” üretilen politikalarla birleştirilen ırkçı-gericiliğin tek hedefi kuşkusuz Aleviler değildi. Geçmişe baktığımızda, 12 Eylül’e giden yolda Türkiye, faşizmin ve gericiliğin yoğun bir saldırısıyla karşı karşıya kaldı.

Bütün ilerici, demokrat insanlara, aydınlara, gazetecilere, işçilere, öğrencilere, öğretim üyelerine karşı cinayet ve katliamlar düzenlendi; K.Maraş’ta, Çorum’da, Malatya’da  gerici ayaklanmalar çıkarıldı, mezhep ayrılıkları körüklendi. Yüzlerce insan öldürüldü, binlercesi yaralandı, sakat bırakıldı.

24 Ocak Kararları’yla ilan edilen, sınırsız bir sömürü anlamına gelen ekonomik politikalara karşı oluşması muhtemel muhalefet hareketleri de sınırsız bir terör uygulanarak "zapt-u rapt" altına alınmaya çalışıldı.

12 Eylül mevcut sömürü düzeninin onarılmasını hedefledi ve ekonomik krizin yükünün emekçi halkın üzerine yıkılması için gündeme getirildi.

Türkiye’de emekçilerin, işçi sınıfının  gelişiminin bastırılması, sindirilmesi ve yok edilmeye çalışılması politikalarından bağımsız tutmuyoruz Madımak yangınını! Ve geçmişte ülkemizin aydınlık geleceğini karartan bütün tertipçilerinin cezalandırılmaları şöyle dursun, “kahraman” ilan edildiklerine, makamlar ve payeler verilerek mevkilerinin yükseltildiğine içimiz yanarak tanıklık ediyoruz.

Sivas Katliamı hâlâ toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak duruyor! Geçmişi kapatmaya  ve unutturmaya çalışmakla değil, onunla yüzleşerek toplumsal barışı sağlayabileceğimiz unutulmamalıdır.

GERİCİLİĞE VE IRKÇILIĞA KARŞI MADIMAK MÜZE YAPILMALIDIR!

Üzerinden yıllar geçmesine karşın, diğer politik katliamlarda olduğu gibi Sivas’ta da bütün deliller yok edilmiş, olayın gerçek yönlendiricileri yargı karşısına çıkarılmamış, bir şekilde tutulup yargılananlar kollanmış, hafif cezalarla göstermelik kararlar verilmiş ve en önemlisi de, Adalet Bakanlığı yapan bir şahıs tarafından savunulmuşlardır.

Madımak Otel’inde aydın, sanatçı, öğrenci, öğretmen toplam 35 insanın yaşamını yitirmesine karşın, yakılarak öldürülenlerin yerine Kebap Salonu açılmıştır. Bu durum akıl alır gibi değildir, zira geride kalanlarla adeta alay edilmekte ve adeta “Sizi her gün yeniden yakıyoruz” denilmektedir.

Bu aymazlık inanılmaz bir “kin” boyutunda sergilenmektedir. Oysa toplumumuzun ve insanlığın ihtiyaç duyduğu şey, Sivas Katliamı’nın açığa çıkartılarak gerçek suçluların yargılanmaları ve gerici ırkçılığın, insanlık düşmanı anlayışların tarih karşısında mahkum edilmesidir.

Bu nedenle, Alevilerin ve bölge halkının, Madımak Oteli’nin “2 Temmuz Müzesi” olması taleplerine olumlu yanıt verilmesi anlamlı olacaktır.

Almanya’nın Solingen kentinde neofaşistler tarafından yakılarak öldürülen 5 Türk’ün evi, bir yıl sonra müze yapılmıştır. Bu, toplumda ayrılık ve farklılıkları derinleştirmemiş, aksine, gelecek kuşaklara gericiliğin ve ırkçılığın boyutları anlatılarak toplumun vicdanı tazelenmiştir.

Ülkemizde de acilen bu yolda adım atılarak Madımak’ın müze yapılması, toplumumuzun vicdanındaki yaraların sağalmasını sağlayacaktır.

Tüm acılarımıza karşın inançlarımızı, düşüncelerimizi özgürce dile getirebileceğimiz bir dünya yaratmanın umudunu yeşertmek zorundayız. Yas tutarak, ağıtlar yakarak hiçbir yere varamayız.

Yitirdiklerimiz, demokrasi mücadelesinin ertelenemez bir görev olduğunu hatırlatmaktadır. Onları ağıtlarla değil, uğrunda yaşamlarını verdikleri insanlığı, demokrasiyi ve özgürlükleri toplumda egemen kılarak yaşatabiliriz.

İnsanlık düşmanı gericiliği ve ırkçılığı, Madımak katliamına yol açan bütün siyasal eğilimleri bir kez daha kınıyor, yitirdiğimiz canları 15 yıl sonra aynı duygularla anıyoruz.

BANDIRMA DEMOKRASİ PLATFORMU