Dün parmakla ancak sayılabilecek” sendika gibi sendika”lardan Petrol-İş’in 24.Olağan Genel Kurulu vardı.Sorunlara, insan, emek ekseninden bakışa ilişkin kulağımızın pası birazcık silindi.
Dün parmakla ancak sayılabilecek” sendika gibi sendika”lardan Petrol-İş’in 24.Olağan Genel Kurulu vardı.Sorunlara, insan, emek ekseninden bakışa ilişkin kulağımızın pası birazcık silindi.
Medyamız, holding patronlarının doğrudan çıkar ilişkileri nedeniyle uygulanan sansür sonucu, Petrol-İş üyesi işçilerin ardı arkası kesilmeyen eylemleri, direnişleri, çağdaş kampanyaları, kamuoyuna çok sınırlı yansıyor. Sizler Cumhuriyet dahil kimi sınırlı haberle Aliağa, PETKİM.. İşçilerinin direnişlerini, mitinglerini, havasını alamadan ancak duymuş oluyorsunuz. Yakından izlediğimi sandığım halde, sendikal etkinliklerin bütününü, petrol işçilerinin eylemlerini yansıtan film gösterisinde, doğru söylemi, söyleyecek sözü olan soluksuz bir emek hareketi direnişinin uyarılarını algılamaktan ne kadar uzakta kaldığımın ayrımına vardım.
Medyatik yönlendirme, düzenin koşullandırmasında, kendimize, bilincimize, çıkarlarımızı yabancılaştıkça sonuç olarak petrol işçilerinin ardı arkası kesilmeyen direniş, eylem ve protestolarını, işlerini koruma ile sınırlı algılar oluyoruz. Birazcık demokrat olabilmişsek, haklarını, işlerini savunmak üzere savaşım vermelerine saygı duysak da bize ulaşmaya çalıştıkları mesajları algılamaktan uzaklaşıyoruz.
Irak’ın işgali ile noktalanan kirli savaş, petrol-çıkar paylaşımı, küreselleşme adı altında dünya tekellerinin çıkarları uğruna emekçilerin yoksullaştırılması, işsiz bırakılmaları, ideolojik özelleştirmeler dayatması arasındaki doğrudan ilişkiyi göremez oluyoruz. Genel kurul nedeniyle Petrol-İş Sendikası’nın binasını dışarıdan kaplayan dev bez afişle,en son en kirli özelleştirme uygulaması,Irak’ın işgalini anlatan bez afişteki vurgulama ile biraz sarsılıyoruz.
Petrol-İş Sendikası başkanı Mustafa Öztaşkın, genel kurulu açış konuşmasında önümüzdeki dönemin belki de daha fazla taşın yerinden oynadığı, dengelerin daha da değiştiği bir dönem olacağı uyarısı ile söze girdi. Geçen dönemi değerlendirirken ise ateşin, kibriti yakanlara, yani ABD’ye sıçradığını belirtirken özellikle kimi yanlış koşullandırmalar, beyin yıkanması, kavram oyunları üzerinde durdu. Örneğin ulus devlet zayıflamamış, sınırlar kalkmamış, her büyük sermaye grubu güçlü ulus devletlere, güçlü ulusal savunma sanayine dayanır olmuştu. Kalkan sadece yoksul, az gelişmiş ülkelerin sınırlarıydı. Emperyalistler bu pazarlara girerken hiçbir zorlukla karşılaşmasın diye, değersizleşen, asimile olan yine bu halkların ulusal kültürleri, renklilikleriydi. Dünya küreselleşme adı altında tek tipleşiyordu.
Bu ülkenin onurlu insanları olarak, ABD’nin 8.5 milyar dolarlık rüşvetini reddetmemiz gerekiyordu. Türkiye Irak’ta ABD’nin taşeronluğu’na soyunamazdı. Türkiye, işgalci bir güç gibi Irak’a asker gönderemez, Mehmetçiğin kanı pazarlanamazdı...
Unlarını akıtarak israfın, günahın en büyüğünü işleyenler, düne kadar IMF’ye ve Amerika’ya karşı gözüpek; bugün ise Beyaz Saray’ın talimatlarını bir bir hayata geçirenlerdi. IMF programını harfiyen uygulayanlardı. Toplumsal emeğimizin birikimleri olan, kamu işletmelerimizi satmaya devam ediyorlardı.
Petrol işçilerinin özelleştirmeye karşı savaşımı kendi ekmek kavgaları ile sınırlı değil, kamusal alanın tasfiyesi, sosyal devletin kaldırılmasına karşı, neoliberal politikalara karşı bir duruş. Bu nedenle özelleştirmeye karşı mücadelenin, toplumsal harekete dönüşmesi gerekiyor... İsterseniz yeri gelmişken, bu noktada Petrol-İş’in kamuoyu oluşturma kampanyası içinde hazırlanmış, özelleştirme suç dosyasından kimi alıntılar yapalım;
Özelleştirme Dosyası
SUÇ:21
SUÇ TANIMI:Satış yapılır. Giden gelirden azdır. Borçlar ertelenir. Kamu zararı artar.
SUÇ MAHALLİ:ÖYK ve ÖİB
SUÇ TARİHİ:1985-2003 sürüyor.
1985-2003(Ağustos) tarihleri arasında 8.6 milyar dolarlık satış yapıldı. Ancak 7.2 milyar dolar tahsil edildi.
ÖİB, 10 milyar dolar kaynak elde etti. 9.7 milyar dolar harcadı.
ÖYK, 27 şirketin satış sözleşmesinde değişiklik yaparak görevini kötüye kullandı. Alıcıların borç ödeme planlarını 40 kez değiştirdi. İmtiyazlı hisseler süresinden önce kaldırılarak hukuk ihlalleri yapıldı. Alıcıların borçlarını 9-10 yıl ertelen Devlet borç altına sokuldu ve KAMU ZARARA uğratıldı. ÖYK kararları tamamen siyasallaştırıldı.
Kabul edersiniz ki bu köşeye 21 suç dosyasının tek tek alıntıları sığmazdı. Sonuncusunu vermekle yetindim. Özelleştirmelerdeki yolsuzluklar, kamu zararları elbette işin sadece bir boyutu. Asıl yeni dünya sömürü düzeninde, ideolojik özelleştirmeler olayının bütününe, insana, emek haklarına, ülke çıkarlarına indirilen, darbelere bakmak gerek. Irak’ın işgalle özelleştirilmesi ile, Aliağa, Petkim, Tüpraş özelleştirmeleri arasındaki ideolojik ilişkiyi kurabilmek gerek.