• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

AÇIKLAMA

TÜRKİYE PETROLLERİ'NDE TASFİYE POLİTİKALARINA KARŞI PETROL-İŞ'İN TAVRI

Merkez Yönetim Kurulumuz, Türkiye Petrolleri'nin taşeronlaştırma operasyonu ve TPIC'E devredilmesiyle ilgili sendikamız Petrol-İş'in tavrını ortaya koyan bir açıklama yayımladı.

17.08.2017

TÜRKİYE PETROLLERİ'NDE TASFİYE POLİTİKALARINA KARŞI
PETROL-İŞ'İN TAVRI

Sendikamız Petrol-İş'in örgütlü bulunduğu Türkiye Petrolleri'nde (TP) büyük bir taşeronlaştırma operasyonuna yol verilmiş, TP'nin kurulduğu tarihten bugüne asli işlerinden olan birçok faaliyetin TPIC'e (Turkish Petroleum International Company) devredilmesi gündeme gelmiştir.

Ayrıca, kuruluşta bağıtlanan toplu sözleşme 55 yaş olarak belirlenmiş hükme aykırı bir şekilde, SGK emekliliğini hak etmiş 50 yaş üstü işçilerin emekli edilmesi yoluyla iş akdi fesihlerine hazırlanılmaktadır. Stratejik kuruluşumuz TP'de, faaliyetleri risk altına alacak biçimde istihdam daralmasına gidilmektedir.

Nihayetinde, TP’nin bazı faaliyetlerinin TPIC’e devri uygulamasına ilişkin somut adım atılmış ve Bakanlar Kurulu Kararı alınmıştır. Resmi Gazete’de yayımlanan 20 Temmuz 2017 tarih ve 2017/10472 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, TP’nin Sondaj, Workover, Kuyu Tamamlama ve Jeofizik Operasyonları Servis Hizmetleri işlerine ait her türlü araç, iş makinası, kule, gemi, diğer ekipman, malzeme, sondaj park sahaları ve müştemilatı TPIC’e devredilmiştir.

Bu uygulamaları, özelleştirme politikalarının ve kamu istihdamının güvencesizleştirilmesi sürecinin bir parçası olarak görüyoruz. Sendikamız TP'deki bu yanlış uygulamaya ve geçmişten bugüne bu uygulamaya zemin hazırlayan tüm politikalara net bir şekilde karşı çıkmış, TP'de çalışan üyeleriyle birlikte kararlı bir mücadele vermiştir.

Türkiye Petrolleri'nde bugünlere nasıl gelindi?

63 yıldır ülkemizin petrol ve doğal gazını ekonomik değere dönüştüren kamu kuruluşumuz TP, uzun yıllara yayılan yanlış politikalar sonucu bugün, entegre yapısı parçalanmış ve zayıflamış bir şirket haline getirilmiştir.

1970'li yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de benimsenen neoliberal politikalar ve özelleştirme uygulamaları, 12 Eylül Darbesi'nin ardından bir program çerçevesinde hızlandırılmıştır. Sermayedarların ve işverenlerin çıkarını gözeten bu politikalar sonucunda ülkemiz ekonomisinin lokomotifi niteliğindeki kuruluşların satılması, kamu varlıklarının tasfiyesi ve KİT'lerin özel sektör mantığıyla yeniden yapılandırılması gibi uygulamalar gündeme gelmiştir.

TP, bu uygulamalardan en fazla nasibini almış kamu kuruluşlarının başında gelmektedir. Ülkemizde benimsenen özelleştirme politikaları çerçevesinde, 1980'li yılların ikinci yarısından başlayarak petrol sektöründe kamuda TP çatısı altında sağlanmış entegre yapının gelir getiren zincirlerinden TÜPRAŞ, POAŞ, DİTAŞ, PETKİM, İGSAŞ özelleştirme kapsamına alınarak, BOTAŞ ise teşekkül haline getirilerek TP'nin bağlı ortaklıkları statüsünden çıkarılmışlardır.

Dikey entegre yapının parçalanarak sona ermesiyle, rafinaj, petrol ürünlerini pazarlama/dağıtım, petrokimya, boru hatlarıyla ham petrol/doğal gaz taşımacılığı TP'nin faaliyet konusu olmaktan çıkmıştır. TP'nin faaliyet alanı, petrol/doğal gaz arama, sondaj ve üretim ile sınırlı hale gelmiştir.

Ancak dünyada neo-liberal politikaların yaygınlaşmasına karşın birçok ülkede petrol sektöründeki kamu işletmeleri varlığını sürdürür ve entegre yapıları korunurken, temel enerji kaynağımız petrol sektöründe TP, dünyadaki örneklerin aksine adeta kolsuz-kanatsız bırakılmıştır.

Sırasıyla 2001 ve 2003 yıllarında çıkarılan 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ve 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu, sektörde serbestleştirmenin önemli adımları olmuştur.

Sektörde özelleştirmeler ise TP ve BOTAŞ dışında yine 2000'li yıllarda tamamlanmıştır. TP'den ayrılan POAŞ, 2000 yılında, İGSAŞ 2004 yılında, TÜPRAŞ 2006 yılında, Petkim 2008 yılında özelleştirilerek özel sektöre devredilmiştir.

Petrol sektöründe gerçekleştirilen özelleştirmeler, herhangi bir üretim-tüketim projeksiyonuna dayanmadan, ülkemizin toplumsal ve iktisadi çıkarları gözetilmeden yani sektörel herhangi bir planlama yapılmadan gerçekleştirilmiştir. Kamunun varlığının büyük ölçüde zayıflatıldığı sektörde, bazı halkalarda kamu varlığı tümüyle sona ermiştir.

Ülkemizin en önemli kamu kuruluşu olan TP'ye bir başka darbe, 2013 yılında yasalaşan 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu ile vurulmuştur.

Türk Petrol Kanunu'nun temel gerekçesi, özel sermayeye çeşitli teşvikler, yatırım indirimleri ve vergi istisnaları sağlayarak sektörde yerli ve yabancı sermayenin önünü açmak olarak belirtilmiştir. Ancak Türk Petrol Kanunu ile yerli ve yabancı sermayenin sektörde önü açılmakla kalmamış, Kanun ile ayrıcalıkları ve devlet adına faaliyet gösterme konumu ortadan kaldırılan kamu kuruluşumuz TP'nin sektördeki öncü konumu zayıflatılmıştır. Kanun, TP'yi kolsuz ve kanatsız bırakarak, dikey entegre yapıya sahip dev petrol tekelleri ile denk olmayan koşullarda rekabet etmeye zorlamıştır.

Görüldüğü üzere, petrol sektöründe yurtiçi arama ve üretim faaliyetlerinde istenen seviyelere gelinememesinin asıl nedeni, kamu kuruluşumuz TP'nin yeterince desteklenmemesi; yurtiçi yatırımlara ağırlık verilmemesi; geçmişte TP bünyesinde oluşturulan arama, üretim, rafinaj, petrokimya ve dağıtım faaliyetlerinden oluşan entegre yapının parçalanması ve sektörde özelleştirme politikalarının uygulanmasıdır.

Petrol-İş Sendikası, petrol sektöründeki tüm özelleştirmelere karşı büyük bir mücadele vermiş ve verdiği bu mücadele kamuoyuna mal olmuştur. Sendikamız aynı mücadele ve kararlılığı, 2013 yılında yasalaştırılan Türk Petrol Kanunu'na karşı da göstermiştir. Petrol-İş, yeni düzenleme ile petrol sektöründe devlet adına faaliyet gösteren kamu kuruluşu TP'nin zayıflatılmasına, buna karşılık yabancı petrol tekelleri ile yerli ve yabancı sermayeye yeni çıkarlar sağlanmasına karşı çıkmıştır. Bu doğrultuda kamu kuruluşumuz TP'den vazgeçilemeyeceğini savunan ve kanun tasarısına ilişkin itirazlarını bu eksende şekillendiren Sendikamız, petrol sektöründeki diğer meslek ve sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmalar yürütmüştür. Bu mücadele sırasında vurguladığımız üzere, kanunun yasalaşmasından sonra sıranın TP'nin yeniden yapılandırılması ve daha da zayıflatılması sürecine geleceği tarafımızdan kamuoyuna defalarca dile getirilmiş ve yetkili mercilere gereken uyarılar yapılmıştır.

Nitekim, kanunun yasalaşmasının ardından 2014 yılında TP'de “Bütünsel Dönüşüm Programı” gündeme getirilmiştir. “Bütünsel Dönüşüm Programı”, o dönem sendikamız tarafından da açıklandığı üzere, TP'nin yapısal olarak parçalanması, hizmet alımlarının arttırılarak taşeronlaşmanın yaygınlaştırılması ve daha önce devletin bir milli politika aracı olan TP'nin iddiasızlaştırılması programıydı. TP'de, bu programla özel sektör mantığının hakim kılınması ve başta istihdamda olmak üzere güvencelerin ortadan kaldırılması gündeme getirilmiştir.

Petrol-İş, “Bütünsel Dönüşüm Programı”nın gündeme gelmesinin hemen ardından önce TP'de çalışan üyelerini bilgilendirerek tavrını ortaya koymuş, arkasından TP yönetiminin programın uygulanması konusundaki ısrarı nedeniyle yine çeşitli eylemler gerçekleştirmiştir.

Saha hizmetlerinin TPIC'e devir süreci ve tavrımız

Son olarak ise TP’nin Sondaj, Workover, Kuyu Tamamlama ve Jeofizik Operasyonları Servis Hizmetlerinin  TPIC'e devredilmesine ilişkin TP yönetimi tarafından yapılan bazı açıklamalar üzerine Petrol-İş, bu uygulamaya ilişkin görüşlerini kamuoyu ve TP yönetimi ile paylaşmıştır. Sendikamız bu uygulamayla TP'nin küçültüleceğini, zayıflatılacağını ve istihdamın güvencesizleştirileceğini belirtmiştir.

Yine sendikamız tarafından TP’nin faaliyet gösterdiği bölgelerde, büyük bir ekonomik ve istihdam katkısı yapan saha hizmeti faaliyetlerinin kamu niteliği olmayan bir şirkete devredilmesinin doğuracağı toplumsal risklere işaret edilmiştir. Söz konusu bölgelerin ekonomik ve toplumsal hayatında büyük zararlar oluşacağı vurgulanmıştır.

Bu tespit ve uyarıların yanısıra Petrol-İş, 2016 yılı yaz aylarından itibaren konuya ilişkin eylemlilik dahil bir dizi girişimde bulunarak etkin bir mücadele süreci örgütlemiştir. Bu mücadele sürecinde TP'de çalışan üyelerimizin söz konusu devir işlemine ve uygulanan yanlış politikalara karşı ortaya koyduğu mücadele iradesi belirleyici olmuştur.

Bu doğrultuda,

- 15 Temmuz 2016 tarihinde Ankara'da Türkiye Petrolleri (TP) Genel Müdürlüğü'nde Adıyaman, Batman, Trakya ve Ankara şubelerimizden üyelerimizin geniş katılım gösterdiği "Özelleştirme, Taşeronlaştırma, Güvencesizleştirme" karşıtı bir yürüyüş düzenlenmiş ve bir basın açıklaması gerçekleştirilmiştir.

- 17 Ekim 2016 tarihinde, Adıyaman, Batman, Trakya Bölge Müdürlükleri ve Ankara Genel Müdürlük'te yarım günlük iş bırakma eylemi yapılmıştır.

- 14 Kasım 2016 tarihinde TP işçisi, işine ve işyerine sahip çıkmak için sendikamızın aldığı karar doğrultusunda 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştir.

- 26 Aralık 2016 tarihinde, söz konusu uygulamaya karşı sendikamızın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde düzenlemek istediği kitlesel basın açıklaması OHAL gerekçesiyle engellenmiştir. Engellemeye karşın gerek TP'de örgütlü olan şubelerimizin bulunduğu illerde gerek de Ankara'da kamuoyuna ve yetkililere vermek istediğimiz mesaj yine düzenlediğimiz basın açıklamaları ile iletilmiştir.

- 5 Temmuz 2017 tarihinde Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğü'nde söz konusu devri ve emeklilik ile ilgili kararı protesto etmek üzere Batman, Adıyaman ve Trakya Bölge Müdürlüklerinden gelen işyeri temsilcileri ve üyelerimiz Ankara'da kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirilmiştir. Basın açıklamasının ardından Türkiye Petrolleri işçileri, temsilciler ve sendikamız yöneticileri TP Genel Müdürlük binasına girerek burada oturma eylemi yapmıştır. Eylem kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır.

Yaptığımız bu eylemlerin yanı sıra, TP'nin bazı faaliyetlerinin TPIC'e devredilmesi uygulamasının durdurulması için Petrol-İş Sendikası, basın toplantısı, milletvekilleri ve siyasilere dosya sunumu, konfederasyonumuz Türk-İş'in bilgilendirilmesi ve desteğinin alınması, TV programları ve panel düzenlenmesi gibi birçok girişimde bulunmuş ve faaliyet yürütmüştür. Ayrıca Adıyaman, Ankara, Batman ve Trakya Şubelerimiz bölgelerinde yerel basının konuya dikkatinin çekilmesi ve yerel kamuoyunun oluşturulması için yerel sivil toplum kuruluşlarıyla toplantılar, basın toplantıları, yerelde siyasi partilere ziyaretler vb. çeşitli çalışmalar yapmışlardır.

Sürecin geldiği aşamada Petrol-İş'in görüş ve önerileri

Yukarıda belirtilen ve 20 Temmuz 2017 tarihinde yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile TP'nin bazı faaliyetlerinin TPIC'e devredilmesi sürecinde yeni bir aşamaya gelinmiştir. Söz konusu saha hizmetleri faaliyetlerinin yürütülmesi için gerekli her türlü araç, iş makinası, kule, gemi, diğer ekipman, malzeme, sondaj park sahaları ve müştemilatı TPIC’e devredilmiş bulunmaktadır.

Gelinen noktada Petrol-İş, istihdamın güvencesizleştirilmesine karşı çıkmak ve üyelerimizin kazanımlarını korumak adına sürecin asla tek taraflı yürütülmemesi koşuluyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerine iki ayrı öneri getirmiştir:

1) Söz konusu devir sırasında TPIC, bir kamu kuruluşu statüsüne kavuşturulmalıdır. Gönüllülük esasına göre TPIC'e geçmek isteyen işçilerin, kamu çalışanı statüsü ve tüm kazanımları korunmalıdır. Geçişlerde istihdamın örgütlü ve güvenceli olması koşulları sağlanmalıdır. Bu geçiş sürecinde, geçtiğimiz aylarda TP'ye bağlı Silivri Doğalgaz Depolama Tesisi'nin BOTAŞ'a devredilmesi ve burada çalışan TP işçilerinin BOTAŞ'a geçişi uygun ve makul bir model olarak benimsenebilir.

2) Ya da, söz konusu devir sırasında hiçbir TP işçisi TPIC'e geçiş yapmamalı ve TP işçisi olarak kalmalıdır. Devredilen faaliyetlerin yürütülmesi açısından, geçmişte zaman zaman başvurulduğu gibi, TP işçileri TPIC'te geçici görevlendirme ile çalışmalıdır.

Petrol-İş olarak yaptığımız bu iki ayrı öneriye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yanıt beklemekteyiz.

Emeklilik konusunda ise gönüllü emekli olmak isteyenler haricinde toplu iş sözleşmemizde belirtilen 55 yaş sınırının baz alınması gerektiği noktasında ısrarcıyız.

Bu aşamada üyelerimiz ve ilgili kamuoyu, konuya ilişkin spekülasyonlara prim vermemeli, dedikodularla hareket edilmemeli ve oluşturulmaya çalışılan bilgi kirliliğine izin verilmemelidir. Sendikamızdan konuya ilişkin yapılan resmi beyan ve yazılı açıklamalar dışında herhangi bir bilgiye asla itibar edilmemelidir. Bu konuda gereken hassasiyeti göstereceğinize inanıyor, bu sağduyulu tavrın TP'de mücadele irademiz açısından son derece önemli olacağının altını çiziyoruz.

Kamuoyuna ve üyelerimize saygıyla duyurulur,

Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu