Aylar süren kampanya sonuç VER.Dİ, temsilci Ayşe işine geri döndü:

 

H&M, elini temsilcimizden çek!

 

Ayşe, Almanya'nın Heilbronn kentinde bir alışveriş merkezindeki H&M şubesinde çalışıyordu. Alman Birleşik Hizmet İşçileri Sendikası Verdi'nin işyerindeki ilk temsilciler kuruluna seçildi. Kısa sürede baştemsilci oldu ve H&M'in sendika karşıtı tutumuyla tanıştı... İşten atılma sürecini ve sendikasının başlattığı kampanya sonucu geri alınma hikâyesini sizler için araştırdık...

  Selgin Zırhlı Kaplan 

 

 

H&M, dünyaca ünlü bir giyim markası, büyük bir moda zincirine sahip bir tekstil firması. Adını, daha önce çalışanlara yönelik katı tutumlarıyla duyuran bu firma, birçok kez sendika temsilcilerine yönelik düşmanca hareketleriyle de gündeme gelmişti. Firma, temsilcilere yönelik taciz, mobbing, işten çıkarma vs. gibi yöntemlerle işyerinde temsilciler kurulunu engelleme veya tamamen yok etme girişimlerinden vazgeçmiyor. Alman Birleşik Hizmet İşçileri Sendikası Verdi, tekstil firmasının bu düşmanca uygulamaları "sendikayı yok etme"yi amaçladığını belirtiyor.

Ancak bu defa H&M baltayı taşa vurdu denilebilir. Çünkü 2012 yılından beri Heilbronn alışveriş merkezindeki H&M mağazasında çalışan Ayşe'yi işten atarak büyük bir dayanışmanın başlamasına vesile oldu.

Ağustos 2013'te Ayşe'nin belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı H&M mağazasında ilk kez temsilciler kurulu seçimleri yapıldı ve Ayşe, işyeri temsilcisi seçilerek H&M'in Heilbronn şubesinin ilk sendika temsilcisi oldu. Ancak sendika yetkililerine göre, mağazada huzursuzluk seçimlerden önce başlamıştı. Temsilciler kurulunun seçimi için gerekli ortam işveren tarafından hiçbir zaman sağlanmadı. Seçim günü, sendika gözlemcisi mağaza müdürü tarafından polis çağrılarak engellenmeye çalışıldı. Bununla yetinmeyen işveren, form hatası bahanesiyle seçimi geçersiz kılmaya çalıştı. İlk seçimde başarılı olunamadı, temsilciler kurulu Bölge İş Mahkemesi'nde temyize başvurdu. Belirlenen süre dolmadan, mahkeme dışında anlaşma sağlandı. Seçilen temsilciler kurulu iptal edilerek 17 Temmuz 2014'te yeniden seçim yapıldı.

Ayşe şu şekilde anlatıyor yaşananları: "Adayları belirlerken yapılmış hatalar varmış. Hatasız bir seçim süreci neredeyse imkansız. Hele de tartışmalı geçen bizim temsilciler kurulu seçimlerimizde hata yapmak normal. İşverenle işçilerin çıkar çatışmalarının doruğa çıktığı temsilci seçimlerinde uyulması gereken birçok kural var. İşveren bu hataları kullanarak seçimleri iptal ettirmeye kalkıştı ve bu dönemde çalışmalarımızı önemli ölçüde engelledi."

 

Oyların Yüzde Yetmişi Ayşe'ye

Bu seçimde, oyların yüzde yetmişini alan Ayşe, temsilciler kurulunun 21 Temmuz tarihli oturumunda oybirliğiyle temsilciler kurulu başkanlığına getirildi. Bundan iki gün sonra, 23 Temmuz 2014'te Ayşe'nin belirli süreli sözleşmesi sona erdi.

Temsilciler kurulu seçimlerinden önce Ayşe'ye sözleşmesini uzatacağı konusunda söz veren işvereni, temsilci seçilmesinden sonra bu sözü adeta "unuttu". Daha önce belirli süreli olan sözleşmesi, belirsiz süreli sözleşmeye dönüştürüldü.

 

Sendika'nın Kazanımları

Bütün engelleme çalışmalarına rağmen sonunda temsilciler kurulu başarıyla oluşturuldu ve çalışmaya başladı. Kısa sürede, mağazanın görev dağılımı daha adil hale geldi hale getirildi. Ebeveynler ve tek başına çocuk yetiştiren kadınlar için çalışma süreleri yeniden düzenlendi, yarı zamanlılara ve yeni başlayanlara daha fazla çalışma hakkı tanındı vs. Yine Ayşe'den dinleyelim: "Arkadaşlarımızın çoğu birkaç saatliğine çalışıyorlar. Onların çalışma sürelerinin TİS’lere bağlı olarak arttırılmasını, yeni işe alınanların da sözleşmeli ve haftada en az 10 saat çalışmalarını sağladık. Sabah ve öğleden sonra vardiyasının da çalışanlar arasında adil paylaştırılmasını başardık. ... İş arkadaşlarımız için bazı şeyler elde edebileceğimizi gördük. Bize teşekkür ediyorlardı. Akıntıya daha güçlü kürek çekmeyi başardığında bir şeyler elde ettiğinin farkında oluyorsun. Birşeyler elde etmediğin sürece işverenin seninle uğraşmadığını fark ediyorsun, seninle uğraştığında başarılı olduğunu anlıyorsun."

 

İşçilerin Güvenini Kazanmak

Tek başına çocuk yetiştiren kadınlar için de önemli kazanımlar elde etmiş sendika Ayşe'nin anlattığına göre: "Branşta geçerli TİS’e göre anneler sadece kendileri isterlerse 18.30'a kadar çalışabilirler. Çocuğunu tek başına yetiştiren bir kadın saat 16.00’ya kadar çalışmak istediğine dair dilekçe vermişti ama reddedildi. Seçimlerin iptal edilmesini isteyen, yani temsilciler kuruluna eleştirel yaklaşan bir arkadaşımızdı. Benden yardım istedi ve çalışma zamanının çocuğunu anaokulundan alabileceği şekilde düzenlenmesini sağladık. Farketti ki bize karşı çıkmış olmasına rağmen onun için mücadele ettik. Bizim için işçilerin güvenini kazanmak çok önemliydi."

Ayşe, çalışma süresinin uzatılması için işverenine karşı dava açtı. 25 Temmuz 2014 tarihli mahkemede mağaza yöneticileri, sözleşmenin uzatılmayacağını belirttiler, işveren avukatı, saldırgan tavırlarıyla, pazarlık yolunun kapalı olduğunu gösterdi. Ayşe'nin sözleşmesinin uzatılıp uzatılmayacağına ilişkin karar verilmek üzere yapılan bir sonraki 13 Ağustos tarihli Heilbronn İş Mahkemesi'ndeki duruşmada sözleşmesinin 11 Kasım'a kadar (yani sadece dört ay daha) uzatılmasına karar verildi.

 

"Ayşe Takımı" Görev Başında

Ayşe'nin sözleşmesinin uzatılmaması, aylarca süren bir dayanışma kampanyasının başlamasına vesile oldu. Her fırsatta protesto gösterileri düzenlendi, mahkeme önlerinde, alışveriş merkezinin önünde kalabalıklar toplandı. Alışveriş merkezinin girişinde zemine kocaman harflerle "AYŞE KALACAK" yazıldı. Team-Ayse (Ayşe Takımı) adıyla oluşturulan kampanya sitesinden Ayşe'nin H&M'e karşı yürüttüğü hukuki mücadele konusunda sürekli bilgi verildi, kampanya eylemlerinin haberleri yayınlandı, imza kampanyası yürütüldü, üzerinde "temsilcimizden elini çek" yazan tişörtler ve dövizli fotoğraflarla Ayşe'ye gönderilen destek mesajları yayınlandı.

22 Ekim 2014 tarihinde Verdi, H&M'in oluşturulan kamuoyu karşısında geri adım atarak Ayşe'nin kalmasına karar verdiğini şu cümlelerle duyurdu: "H&M'in bir mağazasında, bir baştemsilci, sırf yöneticiler istedi diye işini bırakıp gidecekti. Ayşe'nin ihtiyacı olan şey dayanışmaydı, ihtiyacı olanı aldı da..."

 

Biliyorum ki Birlikte Güçlüyüz

İşyeri ve sendika dayanışmasına güzel bir örnek oluşturan bu başarı öyküsünü Ayşe'in yorumu en güzel şekilde tamamlıyor: "Bu kadar büyük bir destek beklemiyordum. 2200 imza toplandı. Bu, bana büyük bir güç verdi. Birçok arkadaşım kadrolu olmadığın halde neden temsilciliğe aday oldun diye sordu. Neden olmayayım diye sordum. Kadrosuz olmam adaylığımın önünde engel mi? Şu sırada çoğunluk kadrosuz çalışıyor. Eğer bu durumda olanlar temsilciler kuruluna aday olmaktan kaçınırlarsa kısa süre sonra temsilciler kurulsuz kalırız. ...Yılgınlığa kapıldığım zamanlar da oldu. Ama çevremdeki iyi insanlar ‘güçlüsün, dayan!’ dediler. Ben bunu değiştirerek; ‘işyeri işçi temsilcisi Ayşe güçlü olmak zorunda’ şeklinde formüle ettim. Kimseden bir beklenti içinde değilim ama bana destek veren insanlara teşekkür ediyorum. Çünkü biliyorum ki birlikte güçlüyüz."

 

Kaynaklar:

http://www.verdi.de

http://arbeitsunrecht.de

www.yenihayat.de

http://teamayse.blogsport.eu

 

(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 50, Ocak 2015)