Türkiye'nin ilk Kadın Taekwondo Avrupa Şampiyonu Nurten Yalçınkaya Saraçoğlu:
Spor benim için yaşam biçimi
Türkiye'de henüz pek çok spor dalında kadınların varlığının bile yadırgandığı bir dönemde, Nurten Yalçınkaya Saraçoğlu "erkek sporu" olarak görülen Taekwondo'ya gönül verdi. Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken, Avrupa Taekwondo Şampiyonu oldu. Nurten Hanım, sadece Taekwondo'da değil, bütün dallarda da ilk kadın Avrupa şampiyonu ünvanına sahip. Onun bu başarısından sonra kadınların ilgisi artmış Taekwondo'ya. Kendisiyle Taekwondo geçmişi, günümüzde kadın ve sporcu olmak ve sporun kadın hayatındaki önemi üzerine çok anlamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşi: Selgin Zırhlı Kaplan
Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken Avrupa şampiyonasına katılarak altın madalya almış. Çok yoğun ve yıllar süren çalışmasının sonucu olduğunu belirtiyor bu başarısının. Ardından pek çok ulusal ve uluslararası yarışmada birincilik ve ikincilikleri var Nurten Hanım'ın. Üniversite eğitimini de spor üzerine yapmış. Aletli jimnastik üzerine aldığı eğitim, onun geleceğini de belirlemiş, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak çalışmış. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde (YTÜ) eğitmenlik yapmış. Şimdilerde liseli kız öğrencilerini jimnastik yarışmalarına hazırlıyor, bir ilkokulda beden eğitimi öğretmenliği yapıyor ve buna ek olarak bir fizyotıp merkezinde her yaştan insana reformer aletleriyle fizik tedavi yaptırıyor. Kendini bütünüyle spora veren ve birçok alanında faaliyet gösteren Nurten Hanım, sporun kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu belirtiyor. Spor yapan kadınların her zaman özgüvenli olduğunu da ekliyor: "Sporla uğraşıyorsanız, daha canlı, daha özgüvenli, daha dikkatli oluyorsunuz" diyor. Ayrıntıları kendisinden dinleyelim. Merhaba, Nurten Saraçoğlu kimdir, kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Adım Nurten Saraçoğlu, önceden Yalçınkaya'ydı. Evliyim, iki çocuğum var. Işıl adında bir kızım, Ramazan adında bir oğlum var. Kızım 23 yaşında, oğlum 18 yaşında. Kızım bilgisayar mühendisliğinden mezun oldu, oğlum üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Eşim matematik öğretmeni, ama kendi işi var, şu anda öğretmenlik yapmıyor.
Mersin'de yaşıyorum, yazları oradayım, kışları İstanbul'dayım. İşim gereği genellikle Mersin'deyim. Taekwondo'yla tanışmanız nasıl oldu? Kaç yıl devam ettiniz? Taekwondo'ya çok küçük yaşta, abim Galip Yalçınkaya sayesinde başladım. Onun antrenörlük yaptığı dönemde arkasına takılıp gidiyordum ben de. Sonra benim yeteneğimi keşfettikten sonra üzerime düştü. Sonra musabıklık istedim, bunda Galip hocanın çok büyük etkisi var. Hem öz abim, hem de antrenörüm oldu. Kimlerle çalıştınız, başka kadın Taekwondocular da var mıydı? Galip abim hem benim hem de Tennur Yerlisu, Metin Şahin, Ali Şahin, Cengiz Yağız gibi çok ünlü sporcunun da antrenörüydü. Dünyada iz yapmış bütün sporcuların antrenörüydü. Bu konuda iki kitap çıkarttı, üçüncü kitabını yazıyor. Dünyanın en güçlü spor adamıyla birlikte olduğum için ben de dünyanın en güçlü spor kadını oldum. Eğitiminiz de sporla ilgiliydi yanlış hatırlamıyorsam... Liseyi 50. Yıl Tarhan Lisesi'nde okudum, üniversiteyi Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü'nde okudum. İhtisas alanım aletli jimnastik ve ritmik jimnastik. Özel hayatımda Taekwondo'ya devam ettim, abimin spor salonunda çalıştık. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi'nde bir dönem öğretim görevlisi olarak çalıştım. İlk görevimdi. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi'nde çalıştım. Şu anda da beden eğitimi öğretmenliği ve ayrıca fizyotıp merkezinde reformer pilates eğitmenliği yapıyorum, ihtisas alanımda çalışıyorum. Abimin spor salonunda da yıllar önce hem sporculuk yaptım, hem antrenörlük yaptım küçük yaşta.
Çok büyük bir destek gördüm, herkes tam destek verdi. Taekwondo'ya başladığınız dönemde, toplumun ve kadınların yaklaşımı nasıldı? Biz zaten, Avrupa şampiyonasına katılan ilk kadın sporcularız.* Ben de ilk şampiyon kadın sporcuyum. İlk ben olduğum için o ünvanı aldım, gün ve saat farkı olsa da. Literatüre de o şekilde geçti. Bu spora başladığımda, ilk başta yadırgayanlar oldu elbette. Ama biz şampiyon olduktan sonra, bu işi yapıp adımızı duyurduktan sonra çoğu aile kız çocuklarını göndermeye başladı. Ben, kız çocuklarının önünü açtığımızı düşünüyorum. Şimdiki şampiyonluklarda çok büyük fonksiyonumuz olduğuna da inanıyorum. Federasyon çok güzel bir tanıtım yaptı. Kız sporcular arasında gerçekten Türkiye'de Avrupa çapında, dünya ve olimpiyatlarda sayısız şampiyon çıkardık. Onların da yolunu açmış oldum. Federasyon başkanı da bunu dile getirmişti: "Sen İtalya'da meşaleyi yaktın, arkasından diğerleri de yetiştiler" diye. Sizin şampiyonluğunuzdan sonra herkes kızını göndermeye başladı yani... Tabii ki, hatta diğer dallarda da başladı. Atletizmde ve diğer birçok sporda kadınlar benden sonra şampiyon oldular. Ben bütün branşlarda da ilk Avrupa şampiyonu ünvanına sahibim. Diğer branşlarda da benden sonra çıktı, ilk benim. Şampiyonluğunuza gelelim isterseniz, nasıl bir hazırlık süreci oldu, biraz o dönemden söz eder misiniz? Antrenörüm abim Galip Yalçınkaya'ydı. Biz çocukluğumuzdan beri bu işin içindeydik. Hedefim Avrupa şampiyonluğuydu, abim beni buna inandırmıştı. Ama şampiyonaya gelişigüzel hazırlanmadık. Yıllık, aylık ve haftalık programlarla bilimsel olarak hazırlandık. Sürat ve devamlılık çalışması, refleks çalışması, reaksiyon çalışması, kondisyon çalışması, teknik, taktik çalışması, yani bu işe antrenman bilgisiyle hazırlandık. Anatomi, fizyoloji, hareket bilgisiyle hazırlandık. Belki Türkiye şampiyonu olursunuz eski usülle, ama Avrupa şampiyonası için bilimsel çalışmak gerekiyor. Beslenmemizden yaşam şeklimize, antrenman bilgisinden her şeye bilinçli çalıştık. Tabii ki yetenek de çok büyük fonksiyon. Yetenek, zekâ, kondisyon, çabukluk, hırs, istek, motivasyon, hepsi bir bütün olduğu zaman Avrupa şampiyonluğu oluyor.
Çocukluğumdan beri, uzun süre diyelim. Mutlaka altyapı olması lazım, bir onbeş yıl hazırlanmışımdır mutlaka, ama çocukluğumdan olduğu için ben spor bölümünde üniversite ikinci sınıfta öğrenciyken şampiyon oldum. Artı uzun süre şampiyonlukları koruduk, bir beş altı yıl bilfiil, aktif olarak uluslararası ve Avrupa şampiyonalara katıldım. Gerçekten güzel başarılara imza attım. Başarılarınızdan söz edelim o halde. Hangi ödülleriniz var, aldığınız dereceler neler? İlk şampiyonluğumu Avrupa'da 1982 yılında aldım. Aynı yıl Sedat Simavi Vakfı'ndan bir ödül aldım. 1987 yılına kadar uluslararası alanda hep birinciliklerim ve ikinciliklerim oldu. Daha çok birinciliklerim var, çünkü ikinci olduğum zaman üzülüyordum. Şimdi düşünüyorum boşuna üzülmüşüm çünkü ikincilik de büyük başarıymış, şimdi anlıyorum. O kadar hırslıydım ki, ikinciliği derece olarak kabul etmiyordum.
İçimde ukde kalan tek bir şey var, paylaşmak istiyorum. Dünya şampiyonasına çok iyi çalıştığım halde katılamadım. Çok istekli, azimli ve çok disiplinli çalıştım. Benim en büyük idealim gerçekleşecekti: Dünya şampiyonu olup bir kez daha İstiklal marşını dinlemek. Bir sporcunun yaşamak ve yaşatmak istediği bu manevi duygu, maalesef hakkım olmasına rağmen elimden alındı. Dünya şampiyonasına hazırlık amacıyla İzmir'de Avrupa Kupası Şampiyonası oldu. Orada mükemmel maçlar yaptım. Finalde dünya ikincisini yendim. Formumun zirvesindeydim. Ancak dünya şampiyonası seçmelerinde maçları almama rağmen sürekli tekrarlanıyordu. Sonunda 'o kişi de ev alsın' diye çirkin teklifle karşıma çıkıldı. Niyetleri, rakibimi şampiyonaya götürmekmiş. Ben hiç bir zaman bu sporu maddiyat için yapmadım. Maneviyat ve İstiklal marşını dinlemek benim için en büyük zenginlik oldu. Bunu dile getirip kampı terk ettim. Bu haksızlık maalesef benim yarışmacılığımı, sporculuk hayatımı bitirdi. Bunu yapanlar bu vebali nasıl ödeyecekler bilemiyorum. Türkiye bir dünya şampiyonluğunu kaybetti çünkü benim yendiğim Hollandalı sporcu, dünya ikincisi oldu. Dönüşte, "sen gitseydin dünya şampiyonu olurdun" denildi. Hak çok önemli sporda. Adaletli olmak sporun ana temeli olmalı. Halen içimde ukdedir.
Kadın olmamın hiçbir dezavantajını yaşamadım, tersine avantajı oldu. Şöyle anlatayım, kadın sporcu olarak azınlıktaydık, hep birkaç kişi olduk. Hep pozitif ayrımcılık uygulandı bize. Hep el üstünde tutulduk, abimin de bunda çok katkısı oldu, bir şey kırıldığı zaman erkekler süpürürdü örneğin, bize yaptırmazdı. Kaç kadın vardı o dönem Taekwondo yapan? Yarışmalar olduğunda bizim salonda epey kadın oluyordu. Tennur, ben, kardeşi... Taekwondo'yla uğraştığınız için kendinizi daha farklı, daha güçlü hissediyor musunuz? Bir kadın için fark yaratıyor mu sizce sporla uğraşmak? Taekwondo'yu diğer sporlar gibi düşünüyorum, basketbolda, voleybolda sayı almak gibi bir şey benim için. Ama şu da var, Taekwondo kaslarımızı çok güçlendiriyor, sizi güçlü kılıyor, esnek kılıyor, tabii ki yaşıtlarımıza göre şimdi de çok farklıyız, o zaman da çok farklıydık. Bütün kadınlara tavsiyem zaten belli bir yaştan sonra spor yapmaları. Kemik erimesi, kas erimesi, kas gücü zayıflığı, osteoporoz gibi hastalıklara karşı sağlıklı kılıyor sizi. Yaşınız ne olursa olsun genç oluyorsunuz. Genç gibi yaşıyorsunuz, kaslarınız güçlü oluyor, esnekliğiniz var, yorgunluk hissetmiyorsunuz. Dingin ve güzel yaşıyorsunuz, estetik oluyorsunuz ayrıca...
Taekwondo'dan çok step, aerobikle uğraşıyorum. Okulda öğrenci gruplarım üst üste Mersin birinciliği aldılar. Step, aerobik ve jimnasik öğrenci gruplarım var. Yaz döneminde de Taekwondo çalışmaya devam ediyorum, hobi olarak, hâlâ kopmuş değilim yani. Şu aralar nelerle uğraşıyorsunuz? Şu anda Mersin'de Evliya Çelebi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde beden eğitimi öğretmenliği yapıyorum, jimnastikte yarışmacı sporcular yetiştiriyorum. Ayrıca fizyotıp merkezinde ihtisas alanım olan aletli jimnastiğin alt dalı reformer ve pilates çalıştırıyorum. Ayrıca tıbbi pilates, tıbbi jimnastik, aerobik gibi dallarda çalışıyorum. Yine kendi ihtisas alanım. İnsanlara sağlık kazandırıyoruz, güzellik kazandırıyoruz, fitlik kazandırıyoruz, duruş bozukluklarını, sakatlıkları tedavi ediyoruz. Taekwondo'yu spor olarak düşünüyorum demiştiniz, kadınlara önerir misiniz? Elbette
bütün sporları öneririm, bütün sporlar çok güzel, tenis çok güzel,
voleybol, basketbol güzel, ama ferdi yapılan
Şimdi Poomse yarışmaları çıktı artık Taekwondo'da biliyorsunuz, dans gibi, Poomse müsabakaları yapılıyor. Kendi başınıza yapıyorsunuz, puanlama sistemi var. Ritmik jimnastik ya da aletli jimnastik gibi. Puanlama sistemi ritmik jimnastiğe çok benziyor. Poomse'de kızların yürüyüşü, başın dönüşü vs. çok önemli, ritmik jimnastikte puan verilen herşey Poomse'de de veriliyor. Teknik, hepsinin değerlendirmesi çok benziyor. İlla ki dövüşülmesi gerekmiyor yani... Evet, ama dövüşmek de çok güzel. Tabii Poomse de öyle... Savunma açısından önerir misiniz Taekwondo'yu kadınlara? Türkiye'de kadınların durumunu düşünürsek...
Sporun özgüveni arttırdığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Sporcu olan herkeste oluyor özgüven. Teakwondocularda biraz daha fazladır. Duruşunuz, yürüyüşünüz, dikkatiniz, refleksleriniz gelişir. Hiçbir zaman skolyoz da olmazsınız ayrıca. Aile hayatıyla sporun birlikte yürütülmesi hep mesele olur. Sizde nasıl işler Sporculuk yaparken bekârdım. Şimdi antrenörlük yapıyorum evli olarak. İyi gidiyor. Çocuklarımı çoğu zaman tek başıma büyüttüm, yardımcılarım vardı. Kolay olmadı elbette. Ama mücadeleci ruhum sayesinde ikisini de çok güzel büyüttüm. Şimdi çocuklarım da büyüdü. Antrenörlüğü çok rahat yapıyorum. Mesleki kariyerimi de çok rahat yapıyorum. Çok da severek yapıyorum, herhalde mesleğine aşık olanlardan birisi de benim. Bunu öğrencilerim de hissediyor zaten. "Hocam siz mesleğinize aşıksınız" diyorlar. Hangi yaş grubuyla çalışıyorsunuz? Her yaş grubundan var. Yediden yetmişe. Daha doğrusu üçten yetmişe, eskiden yediden başladıyorduk. Üç yaşından yetmiş yaşına var. Kişiye göre gruplar oluyor. Ailede sizden başka spor yapan var mı? Bir abim antrenör, diğeri judocu... Hepimizi Galip abim başlattı. Ayrıca ablam judocu, o da Kayseri'de judo yapan ilk kadın sporcu. Geçenlerde plaket aldı. Fatma Yalçınkaya Tokdemir. Emekli öğretmen. Eğitim öğretime de çok büyük katkısı olan birisi... Altı kardeşiz, hepimiz de sporcu olduk. Eşiniz ve çocuklarınızda var mı spora ilgi? Eşimin sporla ilgisi yok ama sporcuları her zaman destekler. Hareketli bir mesleği var, sürekli yüzmüş, şimdi de yüzmeyi çok seviyor. Kızım Teakwondo yapıyor, voleybol, tenis, atletizm, bütün sporları yaptı. Oğlum da Teakwondo yaptı, eskrim milli oldu o da, daha sonra bırakmak istedi, şimdi dart oynuyor. Dart'ta Mersin birincisi oldular takım olarak. ■
(Kaynak: Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 59, Ağustos 2018) |
PETROL-İŞ SENDİKASI KADIN DERGİSİ Facebook Sayfamız TASARIM VE GÜNCELLEME: SELGİN ZIRHLI KAPLAN