Çocuğa yönelik cinsel istismar

 

"Hastalık Değil Suç"

 

Çocuğa yönelik istismar türlerinden biri olarak karşı karşıya kaldığımız çocuğa yönelik cinsel istismar suçları, son dönemde gözle görülür derecede çoğaldı. Sebebi, bu tür suçlara yönelik sosyal politikaların yetersizliği, güçlü bir toplum baskısının ve kamuoyunun olmaması, çözüm yerine ceza odaklı bir sistemin hakim olması. Bu suçla mücadelede devletin tüm kurumlarından toplumdaki her bireye kadar herkesin bilinçlendirilmesi ve sorumluluk alması gerekiyor.

 

Sibel Dağ / Sosyolog

Son dönemlerde üst üste medyaya yansıyan çocuk cinsel istismar suçları toplumun tüm kesimlerinde kaçınılmaz olarak öfke, korku, endişe gibi duyguların yükselmesine yol açtı. Beraberinde gündemi en çok meşgul edense bu suçlara verilecek cezalar oldu. Özellikle sosyal medya üzerinden hızla yaygınlaşan bu tepkisel önerilerin çözüm tartışmalarına katkı sağladığını söylemekse oldukça güç. Aksine etkin bir mücadeleye dönüşmediği için olaylardan bir süre sonra (ta ki yeni yeni bir haber basına yansıyana kadar) yatışan bir infial dalgası söz konusu.

Sonuçta cinsel istismarın önlenmesi için faillere öfke, nefret duymak yeterli değil. Cinsel istismar sadece cezaların caydırıcılığına yaslanarak engellenecek bir suç değil. Bu suçu yaratan koşulların değişmesi ve istismarı engelleyecek tedbirlerin alınması için mücadele etmemiz gerekiyor. 

Dolayısıyla istismar haberlerinin ardından toplumda oluşan yoğun tepkilerin gerçekçi taleplere dönüşmesi gerekli.

Çocuk cinsel istismarıyla mücadele kuşkusuz toplumsal, psikolojik, hukuksal boyutları olan bir konu. Uluslararası sözleşmelerde çocukların istismardan korunmasında öncelikli görev devletlere verilmiştir. Ancak istismarı önleyici politikaların hayata geçirilmesi ve kamusal hizmetlerde/uygulamalarda çocuk yararını gözeten prensiplerin ihlal edilmemesi için güçlü bir kamuoyu yaratılması büyük önem taşıyor.

Bu anlamda devlete düşen sorumlukların yanında tüm kişi ve kurumlarıyla bütün toplumun çocuk cinsel istismarıyla ilgili bilinçlenme sorumluluğu var. 

Bu yazıda okurlarımızın farkındalığını artırmak amacıyla konu hakkında çeşitli kaynaklardan derlenen temel bilgilere yer verilmiştir.

Çocuk cinsel istismarı nedir?

Bir yetişkinin çocuk üzerinde güç kullanarak, çocuğu korkutarak, tehdit ederek, kandırarak veya ikna ederek çocukla cinsel yakınlık kurmaya çalışması ve çocuğu cinsel doyum için kullanılmasıdır.

Sosyal gelişimini tamamlamamış yaşı küçük bir çocuğun bir erişkin tarafından kendi cinsel gereksinim ve isteklerini karşılamak için kullanılmasıdır.

Bir çocuğun tam olarak anlamadığı, gelişimsel olarak hazır olmadığı ve rıza gösteremeyeceği cinsel eylemlere katılmasıdır.

Çocuk cinsel istismarı çocukla cinsel ilişki kurulmasıyla sınırlı değildir. Çocuğa zorla dokunmak, çocuğu dokunmaya zorlamak, çocukla fiziksel temas içermeyen cinsel içerikli konuşmak, çocuğa cinsel eylemlere tanık olmaya zorlamak, çocuğu uygunsuz materyallere maruz bırakmak, çocuğu pornografik yayınlarda kullanmak, çocuğu cinsel eylemlere teşvik etmek ya da zorlamak, çocuğu fuhuşa, evlenmeye zorlamak gibi eylemler de cinsel istismar kapsamındadır.

 

İstismarcı kimdir?

İstismarcıların çoğu, sıklıkla yabancılar değil, çocuğun tanıdığı ve güvendiği erişkin ve genellikle erkek yakınlarıdır.

Her çocuk istismarcısı, sanıldığı gibi hasta değildir.

İstismarcıların "normal" insanlardan farklı, ruh hastası, pedofil, alkolik, serseri oldukları düşüncesi halk arasında oldukça yaygındır. Ancak bu kişiler genellikle istismar dışındaki davranışları açısından diğer insanlardan farklı değillerdir.

Görüntüleri ve davranışları diğer insanlar gibidir; işleri, arkadaşları vardır ve topluma karşı saygılıdırlar. Zengin-yoksul, eğitimli-eğitimsiz, başarılı-başarısız, her çeşit meslek, ırk ve etnik gruptan olabilirler.

Cinsel saldırıda bulunan kişilerin çok büyük bir kısmı doğru ve yanlışı ayırt etme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle eylemlerinin uygun olmadığını bilir, bunların başkaları tarafından öğrenilmemesi için önlemler alırlar; bu önlemleri alma becerisine sahiptirler.

Cinsel istismarın cinsel bir hastalık değil cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bir saldırganlık suçu olduğu unutulmamalıdır!

İstismarcının hasta olarak algılanması onu masumlaştırıp suçu hafifleştirmeye yol açar.

 

Cinsel istismarın açığa çıkması neden zor?

İstismarcı, çocuğun sessiz kalması, yaşadıklarını kimseye anlatmaması için çocuğa baskı uygulayabilir, onu tehdit edebilir ve korkutabilir. 

İstismarcı, çocuğu etkilemek ve yönlendirmek için çocuğun kendini özel hissetmesini sağlamaya çalışabilir. Çocukla ilgilenir, iltifat eder, çocuğun ihtiyaçlarını önemsiyormuş gibi davranır. Bu nedenle çocuğun kafası karışır. 

Çocuğun etrafındaki yetişkinlerin istismarı tanıyabilecek yeterli farkındalıkları ve eğitimleri olmayabilir.

Aileler çeşitli gerekçelerle çocuktan yana davranmayıp istismarı görmezden gelmeye kalkışabilirler.

Toplumun aile ve cinsellikle ilgili tabulaşmış düşünceleri (büyüklere karşı gelinmez, cinsellik ayıptır gibi) çocukların yaşadıkları istismarı kimseyle paylaşamamalarına yol açar, bu tarz ahlaki yargılar istismara maruz kalan çocuğu susturur, şiddet uygulayan kişiyi ise güçlendirir. 

 

Çocukların sessiz kalmasının olası nedenleri

İstismarcının tehdidinden korkarlar.

Kendisi ve ailesinin dışlanacağından korkabilirler.

Kendisine inanılmayacağını düşünebilirler.

Büyükleriyle bu konuları konuşmaktan utanabilirler.

Hangi cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.

Olayın nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.

Özellikle tanıdık biri tarafından istismara maruz kalan çocuk olayı bir oyun olarak algılayabilir zamanla bunun kendi işlediği bir hata olduğunu düşünebilir, bu da suçluluk hissetmesine utanmasına ve istismarı gizlemesine yol açar.

Çocuk, istismarın hak ettiği bir ceza olduğunu ve kendi davranışlarının bir sonucu olduğunu düşünebilir. İstismar, çevresindeki yetişkinler tarafından fark edilmediğinde çocuk çaresiz kaldığı için susar ve içine kapanır, böylece utanç, suçluluk, öfke gibi yoğun duygularını bastırmaya çalışır.

Çocuklar kolayca güven duydukları, korkutulabildikleri ve kandırılabildikleri için istismara açıktır!

 

Cinsel istismarın etkileri

İstismara maruz kalan çocuklarda normalin dışında içine kapanıklık veya huysuzluk, uyku sorunu ve kabuslar, yaşının gerisinde bazı davranışlara dönüş (tuvalet eğitimli bir çocuğun altına kaçırması gibi), öfke patlamaları, duygularını kontrol edememe, bazı mekân veya kişilerden ani korku ve çekinme, evden ya da okuldan kaçma, yeme alışkanlığında değişiklik, ani ve aşırı kilo değişimi, cinsellikle ilgili yaşının ilerisinde ani bilgi artışı, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar (oyuncaklarıyla oynarken cinsel içerikli hareketler kullanması gibi), kendisine zarar verme (saç yolma, kafasını vurma gibi) davranışlar görülebilir. Bu davranışların birkaçının bir arada olması ve genital bölgede ağrı, morarma, kızarıklık, kanama gibi belirtilerin görülmesi durumunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı, konunun uzmanlarından yardım alınmalıdır. İstismar edilen çocukların benlik saygısı ciddi hasara uğramakta, çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. 

 

Çocuk cinsel istismarıyla mücadele

Çocuk cinsel istismarıyla mücadelede erkek egemen değerler sistemi başta olmak üzere çocuk istismarına zemin hazırlayan toplumsal etkenlerin görünür kılınması öncelikli bir yer tutuyor.

Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, katı cinsiyet rolleri (örneğin erkek çocukların cinsel kimlikleriyle barışık, kız çocukların utandırılarak büyütülmesi), erkeklerin cinsel dürtülerini kontrol etmelerinin zor olduğu yanılgısı, onlara bu açıdan tanınan hoşgörü (zaman zaman tacizciyi değil mağduru suçlamaya varan hoşgörü), toplumun genelinde cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, tabular, baskıcı tutumlar gündelik hayat içinde karşımıza çıkan ve doğrudan ya da dolaylı olarak istismara zemin hazırlayan etkenler arasında sayılabilir.

Çocukları istismardan korumak için alınacak bireysel önlemlerin başında çocuklar ve yetişkinler arası fiziksel temas kurallarına uyulması geliyor. Çocuğun bedeninin çocuğa ait olduğunun kabul edilmesi ve bunun çocuğa hissettirilmesi gerekli.

Çocuklar ve yetişkinler arası fiziksel temas kuralları:

Çocuğun çevresindeki yetişkinler çocuğa sevgi ve ilgi gösterirken çocuğun beden sınırlarına saygı duymalıdır.

Çocuğa sormadan veya onun itirazına aldırmadan dokunulmamalı, çocuk istemediği sürece öpmek, sarılmak, gıdıklamak, okşamak gibi davranışlardan kaçınılmalıdır.

Bu dokunuşlar hiçbir istismar içermese de çocuğa kendi vücudu üzerinde etkisi ve hükmü olmadığını öğretir ve istismar edildiğinde karşı koyma, kendini savunma gücünü kaybeder.

Ailede çocuklara cinsellik ve kendi bedenlerini koruma konularında yaşına uygun bilgilendirme yapılmalıdır. Çocukları sık sık uyarıp tehlikelere karşı tembihlemekle değil gelişimsel özelliklerine göre bilinçlendirerek koruyabiliriz.

Konuşmaya başladıkları yaşlarda çocuklara tüm vücut bölgelerinin adı öğretilirken, göz, kulak, burun gibi ‘özel bölgeleri’nin de anatomik adları öğretilmelidir.

Çocukları bilgilendirirken panik, endişe ve öfke yansıtılması çocuğun güven duygusunu zedeler. Çevresine karşı şüpheyle yaşaması da bir çocuk için olumsuz bir durumdur. Korkutucu değil güçlendirici bir dil ve yaklaşım benimsenmelidir.

Aile içerisinde çocukların her şeyi paylaşabileceği bir ortam olmalı, günah-ayıp gibi kavramların bunu engellediği bilinmelidir.

Çocuklarla cinsel gelişim üzerine konuşmakta zorlanan ebeveynler yardım almalı; bu konuda kulaktan dolma bilgiler değil çocukların bedensel, duygusal, zihinsel, sosyal gelişimini esas alan pedagojik kaynaklar takip edilmelidir.

Cinsel istismar ile çocuklar arasında oynanan bazı cinsel oyunları birbirine karıştırmamak gerekir. Aynı gelişimsel düzeydeki çocukların birbirlerinin genital organlarını merak etmesi, bakması veya dokunması, ilişki olmadıkça normal olarak kabul edilir ve sağlıklı bir çocuğun kendi bedenini ve karşı cinsi tanıma, ayırt etme aşamasıdır. Çocuklar eylemi tam olarak kavrayacak olgunlukta değilse bu durum cinsel oyun olarak değerlendirilmektedir.

Medyada çocuklarla ilgili konularda yasal ve etik zorunluluklara uyulması için farkındalık oluşmalıdır.

Medyada, görsel ve yazılı basında çocuklardan cinsel haz almaya karşı çıkılmalıdır.

Çocuklarla ilgili yapılacak haberlerde kullanılan temsili fotoğraf ve görseller erotizmi çağrıştıracak nitelikte olmamalıdır. 

Habercilik dilinin cinsiyetçilikten arınmış olması, istismarı normalleştirecek bütün ifade ve anlatımlardan uzak durulması şarttır.

Toplumdaki çocuk algısının sorgulanması, çocukları değersizleştiren yaklaşımlara engel olunması için önemlidir.

Çocuklar ailenin malı değil hakları olan bireylerdir. Çocuk hakları sözleşmesine göre çocuklar yalnızca korunması gereken nesneler değil aynı zamanda hakları olan öznelerdir. Yaşama, refah, sağlık, güvenlik, bedensel bütünlük, mahremiyet bu hakların başında gelir.

Toplumun tüm kesimlerinin mücadeleye duyarlı hale gelmesi bu yönde taleplerin yaygınlaşmasına bağlıdır. Sadece ebeveynlerin veya çocuğun bakımıyla ilgilenen kişilerin değil öğretmenlerin, hakim, savcı, avukat, doktor, polis gibi çeşitli meslek gruplarının cinsiyetçi yaklaşımları sorgulayan bir donanıma sahip olmaları çocukların hayatında kritik rol oynayabilmektedir. Dolayısıyla toplumda bu yönde beklentilerin oluşması mücadeleye önemli katkılar sağlayacaktır.

 

KAYNAKLAR:

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı (https://www.morcati.org.tr/tr/yayinlarimiz/brosurler/186-cocuk-ihmalini-ve-istismarini-onlemek-elimizde-sessiz-kalma-suca-ortak-olma)

Dr. Suzan Saner, Psikiyatri Uzmanı (http://www.psikiyatri.org.tr/uploadFiles/219201618057-CocukCinsel_istismar_bilgilendirme_dosyasi.pdf)

Rengin Arslan, BBC Türkçe (https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/03/160330_sekiz_soruda_cocukistismar)

Bianet (https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/121602-cocuklara-yonelik-tecavuz-haberleri-nasil-verilmeli)

 

Eğer bir çocuğun zarar gördüğünden şüpheleniyorsanız,

durumu aşağıda yer alan birimlere ihbar edebilirsiniz.

Başvuru merkezleri:

ALO 183 (Sosyal Destek Hattı): 7 gün 24 saat hizmet vermektedir.

ALO 155 Polis

156 Jandarma

Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM) (0212 4041500)

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 60, Nisan 2019)