Petrol-İş'li Kadın Temsilciler:

"Kadınlar Hem Kendini,

Hem Hayatı Değiştiriyor"

 

Petrol-İş Sendikası 2020 temsilci eğitimlerinde iki kadın temsilcimiz vardı. Bursa Şubesi'ne bağlı Solar Patlayıcı işyerinden temsilci Hatice Sarı ve İstanbul 2 No'lu Şubesi'ne bağlı işyerlerinden, Mehmetçik Vakfı Opet Akaryakıt İstasyonu temsilcisi Fatma Alp ile kadın işçi olmayı, sendikalarda kadın temsiline duyulan ihtiyacı ve hayatın her alanında kadın olmayı konuştuk.

Söyleşi: Selgin Zırhlı Kaplan

 

 

Kendinizi tanıtır mısınız?

İsmim Hatice Sarı, 36 yaşındayım, Seyitgazi'de dünyaya geldim. 20 yıllık evliyim, 14 ve 17 yaşlarında iki oğlum var.

Nerede çalışıyorsunuz, işyerinizdeki göreviniz nedir? İlk işiniz mi?

Solar Patlayıcı'da üretim bölümünde çalışıyorum. Üç yıldır çalışıyorum, dördüncü yılın içerisindeyim. Daha önce üç yıl bir okulda hizmetli olarak çalışmışlığım var.

Çalışmak size ne kazandırıyor?

Sigortalılığım altı yıl, ama küçüklüğümden beri çalışırım, duramıyorum evde, çalışmayı çok seviyorum. Bu sayede çevre edindim, arkadaş ve sosyal çevre sahibi oldum. Maddi yönü var bir de. Huzurlu oluyorum. Buraya geliyorum, arkadaşlarım sürekli arıyorlar örneğin.

Tam olarak ne yapıyorsunuz?

Maden ocakları ve yol yapımlarında kullanılan patlayıcı kapsülün paketlenmesinde, barkot bölümünde çalışıyorum. Üretimde kapsül bölümündeyim.

Patlayıcıyla temasınız oluyor mu?

Tabii, yurtdışından geliyor, bu özel bir şirket, hammadde hazır olarak geliyor, bunların montajlanmasını yapıyoruz. Barkot sistemini yapıyoruz.

İşyerinizde kadınların oranı nedir?

Toplam 85 işçi çalışıyor işyerimizde. 29 kadın işçimiz var.

Bütün kadınlar aynı işi mi yapıyor, farklı işler yapan var mı?

Hammaddelerin basımı hassas bir iş, basım işinde kadınlar daha çok çalışıyor. Önceden erkekler çalışıyormuş, şimdi kadınlar geçti. Dinamit bölümünde de, paketleme bölümünde de kadınlar çalışıyor.

Nasıl bir hassasiyet gerekiyor?

Koyuş şekli, taşıması, hepsi hassas iş. Kadınlar daha uygun bu iş için, o yüzden kadınlara yoğunluk verdiler.

Risk içeriyor mu yaptığınız iş?

Tabii. Herhangi bir arkadaşın bir hatası, en ufak bir şey bile risk içerir. Döşemelerimiz bile patlamaya göre yapılmış, giydiğimiz çelik yelekler, basım yapanların çelik yelekleri var. Herhangi bir patlamaya karşı önlerinde koruyucu cam var. Önlemlerimiz var. Yelek giymeden basıma oturamıyorlar. Dinamit bölümü, kapsül bölümü kadar tehlikeli değil, kapsül bölümü gerçekten çok tehlikeli. Bölüme giren kapsüller sayıyla geliyor. Belirli bir sayıyı aşamıyor.

Fazla olursa tehlike artıyor mu?

Tabii, tehlike oranı artıyor, onun düşmesinde, taşıdığı sandıklarda, hepsine tek tek dikkat ediliyor. 24 basım bölümü var. Her bölüm birer metreden oluşuyor. Aralarında demir bir blok var, üstlerinde birer kamera bulunuyor. Küçük bir prefabrik ev gibi, orada en azından altı yedi kamera var, her giriş çıkışta, basılan kişinin şahsına ait tek kamera. Her anı, her saniyesi, konuştuğu her an kaydediliyor. Konuşmasan bile, dikkat dağınıklığı olabilir.

Bu sizde strese sebep olmuyor mu?

Evet çok stres yaratıyor. Herhangi bir arkadaşımızı sıkıntılı gördüğümüzde uyarıyoruz. Başımızdaki bölüm şeflerimiz olmasa bile, bizim uyarma hakkımız var, "Sağlığına dikkat et" diyoruz.

İş güvenliği konusunda bir eğitim alıyor musunuz?

İş güvenliği konusunda belirli zamanlarda eğitimler alıyoruz. Uzmanımız var, sürekli bizi takip ediyor, bölümlerimize geliyor. Gözlük, baret gibi şeyleri o bölümlerde kullanamıyoruz. Dinamit bölümünde eldiven, baret mutlaka kullanılıyor, paketlemede yok ama, gözlüğümüz mutlaka oluyor. Kapsül bölümünde çelik yelek giyiliyor.

Hiç sendika deneyiminiz var mı?

Yok, ilk sendikam Petrol-İş.

Kaç aydır Petrol-İş üyesisiniz? Temsilciliğiniz ne zaman başladı?

Hemen hemen üç ay oldu. İlk sözleşmemiz olduğu için bir yılımız doldu, bu yılın Ocak ayından sonra ikinci sözleşmeye oturacağız. İlk gönüllü arkadaşlar gelip gittiği için bu seçim süreci bayağı bir süre aştı. Biz yeniyiz şu anda. Seçilerek gelen temsilcileriz.

Toplusözleşmeye katıldınız mı?

Ben katılmadım, yoktum henüz. Sürecimiz yeni olduğu için o konuda herhangi bir bilgim yok.

Kadınların nasıl talepleri olabilir?

Farklı sorunlar olabilir. Şu anda çalışma ortamında bir sıkıntı yaşamadık, farklı bir talepleri de yok.

Doğum izinleri nasıl kullanılıyor?

Bizde doğum yapacak kadın işçi yok. İki hamile kadın işçimiz vardı, ikisi de işten ayrıldı. Fabrikanın doktoru uygun görmedi. Yeni evlilerdi, tazminatlarını alıp ayrıldılar.

Hamile kadınların çalışması uygun değil mi yani...

Sürekli sarım yapıldığı için, bir dikiş makinesi ve bir kasnak düşünün, onu sürekli saracak, sürekli sabit kalacak. Sekiz saatin yedi buçuk saati o makinede oturacak, o da sıkıntı.

Sadece duruştan dolayı mı zararlı? Kimyasal bir etkisi de var mı?

Kimyasal da var tabii, patlayıcının içindeki madde çok zararlı bir madde. Boynumun yanlarında alerjiler başladı, dinamitin suyundan kaynaklandı. Soğutmak için büyük bir havuz var. Kartuş makinesinden havuza, havuzdan belirli bir sıcaklıkta soğuğa eriştiği anda eleğe giriyor.

Elekteki su paketleme yerine dönüyor. Paketleme yerinde aşağıya indikçe havuzdan, sürekli yüzümüze sıçrıyor. Çok zararlı etkileri varmış.

İşyeri doktoru ne diyor bu konuda?

İlaçlar kullandık. Herkeste olmadı. Mesela üç yıldır sürekli çalışan var, bizde de hatalar oluyor tabii, rahat hareket edemiyorsun. Sürekli hareket etmek, onu doldurmak zorundasın, o süreyi geçirmemek zorundasın. Yığılma yapmaması lazım. Dinamit bir de makinenin içine geri girdi mi tehlikesi de var. O anda belki bizden kaynaklı da olabilir. Şu anda herhangi bir sıkıntı yok, herhangi bir iş kazamız yok. Önlemler çok. Çok aşırı önlemler var. İş güvenliği uzmanımız sürekli geziyor, sürekli eğitimler veriyor.

Bunun dışında kadınların yaşadığı herhangi bir sağlık sorunu var mı?

Yok, şu anda yeni bir şirket zaten, yedi sekiz yıllık bir şirket, kadın işçiler üç yıldır çalışıyor. Yeni olduğu için şu anda belirgin bir soruna rastlamadık. Özel bir şirket, Hindistan kökenli. Erkeklerle de bizim kadar çalışılmıyormuş. Kadınlar olunca, üretim çoğaldı. Erkekler saatte 100-200 kapsül basıyorsa, kadınlar 600 kapsül basıyor.

Kadınlar daha çok üretiyor yani, maaşlara yansıtılıyor mu bu?

Sendikaya girmeden önce, ikramiyemiz filan yoktu, belirli bir kazanç olduğu için bir defa ikramiye verdiler. Sendika geldi, 2100 civarı alıyordum, şimdi 3100 alıyorum.

Neler değişti sendikadan sonra?

Daha önce düzenli ikramiye verilmiyordu, artık düzenli hale geldi. Haklarımız, yıllık izinlerimiz arttı. Amacımız bunu daha da ileriye götürmek.

Kadın işçilerle erkek işçilerin ücretleri aynı mı?

Şu anda brüte bağlı ücretler. Kıdeme bağlı bir ücretlendirme var, iki üç yıl önce başlayanlar biraz daha fazla alıyor. Şimdi yeni girenler de aynı şekilde alıyor, benden fazla alanlar da olmuştu. Bu sözleşmeden sonra, kıdeme bağlı hale geldi. Bayağı bir sıkıntı olmuştu yeni gelenlerin aynı ücreti alması. Yedi yıllıklar var örneğin, bir de yeni giren var, bir fark yok, ya da yüz lira fark vardı  aralarında. Sendika geldi hepsi düzeldi.

Nasıl temsilci oldunuz?

Benden önce, arkadaşlarım sağolsunlar adaylığını koydu diye bütün işçilere duyurdular. Onların ısrarıyla geldim. Üretimde de olsun, çevrede arkadaşlıkta da olsun bir etkim olduğunu düşünüyorum. Gerçekten de bir işçinin en ufak bir ihtiyacı olsun yardım etmeyi seviyorum. Haksızlıklara da gelemiyorum. Örneğin bir arkadaşımız vardı, ayakkabısını atmışlar, demir uçlu ayakkabı giyiyoruz iş ayakkabısı, iş güvenliğine gitmiş, işyeri hekimi "Temsilcileriniz güvenlik kamerası taksın soyunma odasına" demiş vermemiş. Soyunma odasına yasak zaten, yasal değil. Ben de gittim kendim aldım ayakkabıyı.

Ben iş hayatımda da hiçbir zaman bir gün olsun rahatsızlanıp işten kaçmadım. İşçi de olsa, işveren de olsa her zaman lafımı söyledim. Arkadaşlarımı da hep bu şekilde yönlendirdim. "Çalışın, kendinize laf getirmeyin, içiniz rahat etsin, gücünüz yettiğince." Bu zamana kadar arkadaşlarımın da hakkını savundum, yeri geldi konuştum.

Seçimde herkesten destek alabildiniz mi? İtiraz eden oldu mu?

İtiraz eden olmadı, bir kadın temsilci olması istendi. Şu anda üç temsilci var biri baştemsilci, iki de temsilci. Üç kişiyiz şu anda. Çok az bir farkla birinciliği kaybettim.

Gece vardiyası var mı?

Yok, iki vardiya halinde çalışıyoruz. Sekiz-dört, dört-oniki. İlerleyen günlerde -küçülmeye gidiliyor diye işçi çıkarıldı- genel çalışmaya dönecekler sanırım, tek vardiya olarak çalışacağız. Biz geldiğimizde bölümler tek bölümdü zaten, ofis de vardı, prefabrikti. Ama şimdi hepsi iki katına çıktı. Her bölümde bizim çalıştığımızın iki katı büyüklüğünde yer açıldı şu an. Oraya geçilecek. Her bölümün iki katı oldu fabrika.

Servis var mı, ulaşımınız rahat mı?

Evet sürekli var, ulaşım çok rahat. Bazen evimize de götürüyorlar.

Sendikalaşmanız nasıl oldu, hemen kabul edildi mi, zorlandınız mı?

İşverenimiz Hintli, adı Mani, bize birçok video izletti. Bir kişinin bir hatası patlamaya sebep oluyor, binayı götürüyor, kopan eller, kollar... Bize "Ben size para veririm, ama canınızı bir daha bulamazsınız" diyor. Bize aracı olup sendikayı getiren abi de sağlık nedeniyle kendi isteğiyle, tüm haklarını alarak ayrıldı. İşveren başlarda bayağı direndi, sonra mahkemeden çekti. Başta görüşmeyi kabul etmedi. Kabul edinceye kadar düdükler çaldık, işyeri içinde patlama tehlikesinden dolayı yasak olduğu için servis giriş çıkışlarında çaldık, fabrikanın dışında.

Sonra kabul etti, biz de ummuyorduk çünkü daha yeni bir şirket. İlk başta haberi olmadı, bizde yeniden bir örgütlenme oldu, daha önce olmuştu. Birkaç gün içinde, bir hafta sürmedi herkes hemen üye oldu. Anlamadı işveren. Ne zaman anladı, sendikayla bir toplantı yaptık, bir yerde buluştuk, o zaman öğrendi.  

Sendika için mücadele ettiniz yani

Tabii, ama bu sefer kararlıydı işçiler de. Kararlı olmasalardı zaten olmazdı. Haklarımız için mecburduk. Yaptığımız iş çok tehlikeli bir iş. Bir kişinin hatası kaç kişiye mal olacak. Sendikadan önce 12 saat çalışıyorduk.

Aylarca ful 12 saat çalıştık, her pazar çalışıyorduk. Ücretlerimiz de ona göre, alıyorduk ama az alıyorduk. Şimdi sendika geldi, mesailer bitti, çünkü ücret yükseldi. Maaşımız arttı, kredi çekenler var, ev alanlar var, çocuk okutanlar var. Sıkıntısı olanlar şimdi daha rahatladı. Her türlü hakka sahip olduk.

Sizi tanıyalım, nereden geliyorsunuz?

Ben Fatma Alp. Mehmetçik Vakfı Akaryakıt, Opet'te çalışıyorum. Opet'in marketinde market sorumlusu olarak çalışıyorum.

Evli misiniz, çocuğunuz var mı?

22 yıldır evliyim bir oğlum var. Oğlum 24 yaşında. 12 yıldır Mehmetçik Vakfı'nda çalışıyorum. Onun öncesinde altı yıl ruh sağlığı psikiyatri kliniğinde halkla ilişkiler sorumluluğu yaptım. Çalışmayı çok seviyorum. Kesinlikle evde olmak bana göre değil, aslında hiçbir kadına göre değil. Kadınlar çalışmalı, bence kesinlikle kendi özgürlüklerini sağlamalı.

Kadınların yaşadığı şiddeti, parasızlığı, eşine muhtaç olmasını, eline bakmasını düşünürsek bence bunlar büyük huzursuzluk. Ama bugünlerde kadın gücünün arttığını düşünüyorum. Opet'te de bildiğiniz gibi bir kadın projesi var. Çok beğendiğim ve desteklediğim bir proje. Bir kere kadın istihdamı arttı, üretim arttı. Kadınlar bence çok güçlü ve çok becerikli.

Geçenlerde bir kokoreçciye gitmiştim, bilirsiniz genelde erkekler yapar. Bir kadın şapka takmış, ilk olarak onu kucakladım, sonra öptüm. Şimdiye kadar yemediğim lezzette kokoreci bir kadının elinden yedim. 'İşte bu kadının gücü' dedim.

Kadınlar eskiden gerçekten çok zor şartlarda, inanılmaz kötü koşullardaydı. Şimdi herşey çok daha iyi. Artık bilinçliler, çalışıyorlar, öncelikleri var.

İşyerinizde kadın olmak nasıl, bahseder misiniz biraz?

Benim istasyonumda kadın pompacılarım var. Artık mecbur kılındı ve ben buna çok sevindim. Kızlarım var, onlar zaten bizim Petrol-İş'li üyelerimiz, geziyorum, şapkalarını takmışlar, aslanlar gibi pompaları ellerinde, yakıt veriyorlar. İşte orada erkeklere, siz yaparsınız, biz de alasını yaparız diye gösteriyoruz. Bunu Opet mecbur kıldı, her istasyonda var, kadınları görmek beni çok mutlu ediyor. Hatta bir ara kendim marketi bırakıp da pompaya mı geçsem, 'biz burdayız'ı göstersem dedim.

Ama yılların verdiği bir tecrübe var, oradan oraya geçmek beni yorardı. Şimdi bir de temsilcilik de var doğal olarak.

İşe girdiğinizden beri markettesiniz. Sendika üyeliğiniz ne kadar eski?

Evet, 12 yıldır marketteyim. İşe girdiğimden beri de sendikalıyım.

İlk defa mı temsilci oldunuz, ne zamandır temsilcisiniz?

Evet ilk temsilciliğim, beş aydır temsilciyim.

Daha önce hiç kadın temsilci seçilmiş miydi işyerinizde?

Bir kadın vardı, ama istifa etti. Sebebini bilmiyorum, özel sebeplerden sanırım. Antalya'ya bir seminere gitmişti. Antalya'dan döndüğünde istifa etti. Ondan sonra kadın olarak ilk ben varım.

Çalışma koşullarınızın sağlığınız üzerinde olumsuz bir etkisi var mı?

Market kısmında olduğumuz için ağır kaldırmak, dolapları doldurmak biraz yorucu olabiliyor. Ağır kaldırıyoruz, o yüzden benim kolumda 'tenisçi dirseği' rahatsızlığı başladı. Gitsem meslek hastalıklarına kesin bana rapor çıkarırlar, ama ben istemiyorum.

Fizik tedavi görüyor musunuz?

İşyerinde her imkânı bana sunuyorlar, izinse izin, maddi anlamda iyi bir doktorsa iyi bir doktor... Bunu yapıyorlar, haklarını yiyemem kesinlikle. Ama gitsem, çıksam çıkar mıyım, çıkarım, ama ben istemiyorum, işyerimi çok seviyorum. Mehmetçik Vakfı çatısı altında çalışmak bana inanılmaz bir gurur veriyor, hizmet sektörünü seviyorum, müşterilerimi çok seviyorum. Hizmet işi bana göre, müşterilerle birebir diyaloğum çok iyi. Hep iyi puanlar alır istasyonumuz. Benim kendi işim, kendi istasyonum, kendi evim gibi. Çok severek çalışıyorum. Zaten sevmesem 12 yıldır yapamazdım.

Toplam kaç kişi çalışıyor işyerinizde, kaçı kadın?

Üç yüze yakındır. Çok azı kadın, 25'i filan.

Kadınların hepsi sendikalı mı?

Evet hepsi sendikalı. Eskiden kadınların sayısı daha çoktu. Sadece temizlik bölümü ve güvenlik bölümü taşeron. Onun dışında Mehmetçik Vakfı'nda çalışan herkes sendikalı.

Toplusözleşme deneyiminiz oldu mu?

Henüz girmedim, Ekim'de gireceğim. Çok merak ediyorum, nasıl oluyor, nasıl bitiyor? Taslak nasıl hazırlanıyor onları filan göreceğiz artık.

Kadınların farklı talepleri var mı?

Mesela çocuğu varsa süt izni... onu zaten veriyor. Bence kadınlara özel günleri için bir gün izin verilmelidir.

İzin istediğinizde vermiyorlar mı?

Her ay vermiyorlar. Her ay o güne izin vermiyorlar, anlamıyorlar çünkü. Bunu toplusözleşmeye koymak istiyorum, bir sıkıntımız daha var, biz gece vardiyasında çalışıyoruz. Sabah, öğlen ve gece vardiyası olmak üzere üç vardiya halinde çalışıyoruz. Yıllardır çalışan personel artık yorulmuş. Ben 12 yıldır çalışıyorum.

Ne zorlukları var gece çalışmanın?

Mesela ayyaşı, sarhoşu oluyor, onlarla uğraşmak çok yoruyor. Çok densiz müşteri geliyor. Onu da geçtik, herhalde çok yorulmuş artık bünyelerimiz, kasanın başında uyuyoruz resmen. Birçok arkadaşım da bu durumda.

Güvenlik sorunu yaşadınız mı hiç?

Güvenliğimiz var, marketin önünde asker gibi bekliyor. Müşteriyle bir sıkıntı yaşasak bile bize herhangi bir şey olmasına müsaade yok, çünkü benim güvenliğim benim başımda. Kurumsal bir şirket zaten. Her şey kurumsal. Ben çok memnunum, diğer arkadaşlarım da çok memnun. Bizde sıkıntı yok diyebiliriz. Zaten marketin içindeyiz, bizim bir riskimiz yok. Orada olduğumuz halde bile iş güvenliği ayakkabısı, demirli ayakkabılardan veriyorlar. İş güvenliği uzmanımız yedi yirmidört işyerimizde zaten. Doktorumuz keza aynı şekilde. Her şey çok güzel, çok sıkıntı yapılacak bir işyeri kesinlikle değil. Sadece kadınların gece çalışması var. Kadınlar 25 kişiyiz, ben aslında bunu talep etmek istiyorum. 25 kişi çok azız, bizi iki vardiya çalıştırabilirler, sabah ve öğlen vardiyalarında.

Kadınlar olarak gece vardiyasında çalışmak istemiyorsunuz yani...

Evet hiç kimse istemiyor. Bir arkadaşım var örneğin, çocuğu çok küçük, iki yaşına daha yeni girmiş. "Gelirken eteğimi tutup çok ağlıyor" diyor. Ben mesela çok üzülüyorum. "Bırakıyorum geliyorum, serviste ben de ağlıyorum" diyor. Yedi yirmidört düşünüyor, ne yaptı yedi mi içti mi, hastayken bırakıp geliyor. Çocuğum hasta diyip gidiyorsun, ama iki gün sonra gene hasta oluyor o çocuk.

Adaylığınızı ve temsilci seçilmenizi anlatır mısınız biraz?

Her departmandan oy aldım, beyaz yakadan aldım, akaryakıt satış elemanından aldım, market satış elemanından aldım, temizlikçiden aldım, elektrik bakım onarımdan aldım, çok az farkla baştemsilciliği kaçırdım, ona da çok üzüldüm (gülerek) ama hedefim baştemsilci olmak.

Bu yola çıkarken kendime çok büyük güvenim vardı, özgüvenim hep vardı zaten, kendimi başarılı bir kadın olarak görüyorum. Yapmadığım, başarmadığım iş olmamıştır. Hedefim çalışmak ve yapmak, başka bir şey istemiyorum. Azimli bir kadınım, çalışmak bana göre. İnsanlara yararlı olmak bana göre. Haksızlıkla uğraşmak bana göre. Zaten işyerinde de böyle biliniyorum, "Bu işi Fatma halleder", "Biz Fatma'ya gidelim", daha temsilci değilken böyleydi. Hem kendim hem arkadaşlarım için bu yola çıktım. Beni desteklemeleri çok güzeldi. Belki onların verdiği heyecanla bu kadar istekliyim. Yıllardır yapılmayan bir şeyi yaptım, çok tebrik aldım. Bu da kadının gücüdür bence.

Dergimizi takip ediyor musunuz?

İşyerime geliyor benim, takip ediyorum, sürekli bakıyorum. Kadın üyelerimize de veriyorum bunları. Çok da beğeniyorlar.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kadınlar için çalışmak istiyorum, araştıracağım, onlar için daha çok neler yapabilirim, neler üretebilirim diye. Sendikayla iletişim içinde olup kadınlar için bir şeyler yapılsın istiyorum.

Sizin ekleyeceğiniz bir şey var mı?

Hatice Sarı: Geçenlerde temsilci olarak ilk sözleşmemizi yaptık. Çoğu konuda bilgi eksikliğimiz var. Çok kısa süre geçti, yaşadığımız herhangi bir sıkıntı yok, ama bilgi kaynağımız da yok. Onu da en kısa sürede tamamlamak istiyorum.

 

(Petrol-İş Kadın Dergisi, Sayı 63, Haziran 2020)