Her hikayenin başka türlü anlatılması da mümkün. Her olayda farklı yorum, her rakamdan farklı mana mümkün. "Büyük özelleştirme" yi öyle bir zaviyeden özetleyeyim dedim.
Ekonomi tahsilli olsam da, artık ekonomi uzmanı değilim; finans, piyasa ve borsa uzmanı hiç değilim. Uzmanlık bir yana, alerjim olduğu bile söylenebilir.
Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olan TÜPRAŞ, rekor fiyattan özelleştirildi. İlk ihaleyi iptal ettiren Petrol-İş Sendikası ise yeniden mahkemeye gidiyor. Ama mahkeme sonuçlanmadan yine büyük bir ihale tamamlanmış olacak: ERDEMİR
BİR SEVİNÇ , bir şenlik, bir bayram ki, sormayın. Neymiş, cumhuriyet sanayiinin bir devi, Akdeniz'deki büyük petrol tasfiyehanelerinin en önlerinde yer alan ve her yıl devlet hazinesine yüz milyonlarca dolar kazandırıp bir o kadar da vergi veren TÜPRAŞ'ın yüzde 51 hissesi çok iyi bir fiyata satılmış.
Tüpraş'ın 4 milyar 140 milyon dolara özelleştirilmesi devlete atılmak istenen... Biri başarılan, diğeri başarılamayan iki kazığı... Haydi daha kibarcasını söyleyelim, iki peşkeşi ortaya çıkardı.
Sami Ofer'e 6 ayda yüz milyonlarca dolar kazandıran yüzde 14.76'lık Tüpraş hissesinin satışında kafaları karıştıracak belgeler ortaya çıktı. ÖİB, satış yapabilmesine imkan tanıyan yetkiyi kimseye duyurmadı. Yetkiden sadece Global Menkul Değerlerin haberi oldu. 28 Şubat 2005'te Global, ÖİB'e bir yazı yazarak "Yabancı müşterilerim için bu hisseleri 15.40 YTL'den almak istiyorum" dedi. ÖİB ise aynı gün isteği kabul etti
TÜPRAŞ ihalesinin gerçekleştirilmesiyle özelleştirmelerde yeni bir aşamaya gelindi. Satılmaması konusunda geniş bir ittifakın oluştuğu bu kuruluş bile beklenenin çok üzerinde bir fiyatla, kamuoyunda oluşan geniş muhalefete rağmen satıldı. Önümüzdeki dönem kamu için önemli diğer kuruluşlar da, bu ihalenin etkisiyle, beklenenden çok daha hızlı satılabilir. Bu ve benzeri satışların ortaya koyacağı toplumsal maliyetle ve bu maliyetin oluşturacağı olumsuzluklarla yakın gelecekte fazlasıyla karşılaşacağız.
Tüpraş beklenmeyen bir fiyatla Koç-Shell ortaklığına ihale edildi. Ama iş henüz bitmedi. Zira konunun bir bürokratik seyri var bir de hukuksal sonucu. Bürokratik tavır atlatılır. Ama ihalenin hukuksal boyutu için sonucu şimdiden söylemek mümkün değil.
Tüpraş ihalesini dikkatle ve biraz da heyecanla izledik. Bizim gibi "sıradan" f‰nilerin gazetecilik merakının ötesine taşan heyecan hissetmesinin sebebi, ne Tüpraş hisselerine sahip olmak ne de Tüpraş gibi bir kamu şirketini "borç deliklerine yama" etmek, devlet bütçesinde açık azaltmak, "küreselleşme masalının" peşinde Türkiye'yi "iyi pazarlamak" amaçlı özelleştirme tarzını savunanların safında bulunmaktı.
Bir sevinç... Bir coşku... Bir neşe... Devlet en değerli malını elden çıkardı. Gazeteler ve TV'ler dün "bayram sevinci" manşetleriyle haberi "TÜPRAŞ'a Koç gibi fiyat..." diye duyurdular.
Bugün 12 Eylül ve TÜPRAŞ'-ın yeni sahibi belli olacak. Çok önce yazdım. Şimdi herkes farkına vardı ki, TÜPRAŞ'a talip olan Hintli IOC, İtalyan ENI, Macar MOL, Avusturyalı OWS, Polonyalı PKN de devlet şirketi. Arkalarında kendi devletleri, hükümetleri var! Destekliyor. Şayet TÜPRAŞ bir devlet şirketi olarak, bu devlet şirketlerinden birisine satılırsa, ihale bunlardan birinde kalırsa, 'özelleşmiş!' olacak?