• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

30. Dönem 1. Olağan Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi Yayımlandı

Petrol-İş Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, 21-22 Şubat 2024 tarihinde KKTC-GİRNE’de toplanarak ülkemizde emeğe ilişkin güncel gelişmeleri ve örgütsel çalışmalarını değerlendirmiştir.

23.02.2024

GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU, toplantıda yapılan değerlendirmeleri ve bu doğrultuda almış olduğumuz kararları aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur:

Kanada menşeili Anagold Madencilik’e ait Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeni işletmesinde yaşanan faciada toprak altında kalan 9 işçiye ne yazık ki, ulaşılamamıştır. Daha fazla kâr elde edebilmek için ilgili Bakanlığın verdiği izin ile kapasite artışı yapılan madende, daha önce siyanür sızıntısı meydana gelmiş olması facianın göz göre göre geldiğini göstermektedir. Kâr hırsı, işçiye, insana ve çevreye düşmandır. Bölgede çevre ve insan sağlığına yönelik oluşan büyük risklere karşı gereken önlemler derhal alınmalı, ihmal ve kusuru olan yetkililer dahil facianın sorumluları yargı önünde hesap vermelidir. Risklerin son derece yüksek olduğu madencilik sektöründe işçi sağlığı ve iş güvenliğinde başta olmak üzere her türlü denetim sürecinin etkin hale getirilmesi şarttır. Yaşamlarından ümit kesilen ve arama çalışmaları nihayetlendirilen işçi kardeşlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.

Emperyalist rekabet, yerüstü ve yeraltı kaynaklarının sonuna kadar yağmalanması, dünyada belli bölgelerin “modern sömürge” halinde bırakılması ve bu uğurda gerektiğinde kaynak savaşlarının çıkarılması ile sonuçlanmaktadır. Ortadoğu ve komşusu bölgeler zengin enerji kaynakları ile bu açıdan emperyalizmin başlıca çatışma alanlarından birisidir. İsrail’in yıllardır Filistin halkının özgürlüğüne ve Filistin devletinin egemenlik haklarına kast etmesi, söz konusu paylaşım kavgası ile de ilişkilidir. Filistin devletini tanımayanlar, Gazze açıklarındaki doğal gaz kaynaklarını yağmalamak için adeta gün saymaktadır. İsrail’in insanlık dışı saldırılarını şiddetle kınıyor, bu terör devletini bölgede cesaretlendiren ikiyüzlü emperyalist politikaları lanetliyoruz. Emperyalistler bölgeden elini çekmeli, Ortadoğu’da çatışmalar derhal durmalıdır. Kıbrıs’ın da dahil olduğu Doğu Akdeniz, enerji kaynaklarının adil biçimde paylaşıldığı bir barış denizi haline gelmelidir.

Yüksek enflasyon, geçtiğimiz dönemde emekçilerin reel ücretlerinin düşmesine ve alım güçlerinin azalmasına neden olmuştur. İşçi sınıfı büyümeden pay alamamış, sermayedarlar kârlarına kâr katmıştır. Hal böyleyken, şimdi “enflasyonla mücadele” gerekçesiyle bir “kemer sıkma programı” devreye alınmakta ve iç talep kısılmaya çalışılmaktadır. Asgari ücrete yıl içinde başka zam yapılmayacağının açıklanması da bu yaklaşımla ilgilidir. İşçiler açısından bıçak kemiğe dayanmıştır. Enflasyonla mücadelenin bir maliyeti olacaksa faturayı, geçtiğimiz yıllarda kazançlarını ve büyümeden aldıkları payı arttıran işverenler ödemelidir. Ekonomide ve üretimde, emek maliyetleri ve ücretler üzerinden rekabet stratejisi ile yol alınamaz. Sendikaların ve işçi konfederasyonlarının adım adım gelmekte olan bu emek düşmanı uygulamalara karşı ortak bir tavır geliştirmesi ve mücadeleyi yükseltmesi gerekmektedir.

Son dönemde “çalışma saatleri düşürülecek” aldatmacasıyla İş Kanunu değişikliği basında gündeme getirilmiştir. Makyajla sunulan söylemlerin altını kazıdığımızda söz konusu değişliklerin sermayenin taleplerini hayata geçirmeye yönelik olduğu açıktır. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayımlanan 2024-2028 Stratejik Planda çalışma yaşamında esnekliğin yaygınlaştırılacağı açık bir şekilde ifade edilmektedir. Varlığı işçiyi korumak ve adı işçi hukuku olan bir hukuk dalını korumadan, dengeye, dengeden güvencesizliğe, güvencesizlikten emeğin yağması şeklinde değiştirilmesine karşı çıkacağımızı tüm emek kamuoyuna duyuruyoruz.
Çalışma mevzuatının günümüz koşullarına göre değiştirilmesi sendikamızın da talebidir. Ancak bu değişikliğin kazanılmış haklarımızı, iş güvencesini ortadan kaldıracak şeklinde yapılması asla kabul edilemez. Çalışma mevzuatında değişiklik yapılacaksa önce öznesi işçi olan bu hukuk dalının ismi işçi hukuku olmalıdır. Sendikal hakların önündeki engellerin kaldırıldığı, işçi alacaklarının, işçi canının güvence altına alındığı, işverenlerin hukuka aykırılıklarının ciddi yaptırımlara bağlandığı değişiklikler yapılmalıdır. Bunun için Yasada belirtilen üçlü danışma kurulunun, sosyal tarafların ve bilim insanlarının görüşleri alınmalı, değişiklik esnekleştirmeyi değil işçiyi korumayı güvence altına alacak bir şekilde gerçekleşmelidir.

Orta Vadeli Programda (OVP), 2024 yılı içerisinde kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini desteklemek iddiasıyla “KİT Yönetişim Reformu”nun hayata geçirilmesi öngörülmektedir. KİT’lerin verimliliğini arttırma ve kârlılık hedefiyle yeniden yapılandırılmasının amaçlandığı belirtilen bu reform, yeni özelleştirmelere ya da milli şirketlerimizin herhangi bir şekilde zayıflatılmasına asla kapı aralamamalıdır. KİT’lerin, faaliyetlerinde kamu yararı ilkesi terk edilerek, sadece kârlılık esasına göre özel şirket mantığıyla yönetilmesi hem üretim ve hizmetlerin sürekliliğinde kesintilere hem de istihdamın güvencesizleşmesine neden olabilecektir. Her koşulda KİT’lerin kamusal niteliklerinin güçlendirilmesini talep eden Petrol-İş, ilgili reform sürecinin takipçisi olacak ve olumsuz düzenlemeler içermesi halinde reforma karşı her türlü mücadeleyi vermekten çekinmeyecektir. Geçtiğimiz günlerde kamu kesiminde imzalanan ek protokol ile sözleşmelerin farklı yürürlük tarihleri nedeniyle ücret artışlarında oluşan adaletsizlik giderilmiştir. Ancak 700 binin üzerindeki kamu işçisinin, alım gücündeki gerilemeye karşı asıl talepleri karşılanmamıştır. Kamu işçisinin sesine kulak verilmeli, özel sektörde geçtiğimiz dönemde gerçekleştirildiği üzere ek ücret zammı yapılarak kamu işçilerine refah payı verilmelidir.

Kamu ve özel sektör fark etmeksizin tüm ücretli çalışanlardan her yıl daha fazla vergi alınmakta, bütçe harcamalarının yükünü ücretliler çekmektedir. 2024 yılında uygulanacak gelir vergisi tarifesi de dilimlerin üst sınırının enflasyonun da altında bir oranda arttırılmasıyla çalışanların ödeyeceği toplam vergi tutarı yükselecektir. Vergi sistemi, işçiye kaşıkla verip kepçeyle alma mekanizması değildir. Ücretlilerin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır, verginin tabana yayılacağı söylemiyle işçinin kıt kanaat geçindiği ücretinden daha fazla kesinti yapmanın yolunu aramaktan vaz geçilmelidir. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu olarak bir kez daha altını çiziyoruz, tüm çalışanları ilgilendiren vergi konusu sendikalar ve emek örgütlerinin öncelikli gündemi olmalı, bu konuda ortak ve sonuç alıcı bir mücadele programı bir an önce oluşturulmalıdır.

Ekonomide yeni kaynağa her ihtiyaç olduğunda hükümetin aklına kıdem tazminatı fonu gelmektedir. İşçi sınıfının en temel haklarının başında gelen kıdem tazminatı, bu kez işverenlerin de işçi adına prim ödeyeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi ile oluşturulacak fon ile birlikte ele alınmaktadır. Kıdem tazminatı fonunun, kurulması amaçlanan bu sistem ile entegre edilmesi gündemdedir. Kıdem tazminatında tavan uygulaması başta olmak üzere kaybımız zaten büyük iken, bu hakkımızın daha da tırpanlanmasına asla izin verilemez. Kıdem tazminatı, sadece bugün çalışmakta olan işçinin değil ülkemizin kalkınmasına katkı koyacak gelecek nesillerin ve gençlerin de kırmızı çizgisidir. Kıdem tazminatı gündeme getirilecekse, kayıplarımızın giderilmesi ve işçinin bu hakkına alın teri soğumadan ulaşması için düzenleme yapılmalıdır.

Mevcut yetki belirleme sistemi sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden biridir. Sendikal örgütlenmenin zor, sendikasızlaştırmanın ise cezasız bırakıldığı ülkemizde sendikamız hem yasal engellere hem de işverenlerin cezasız bırakılan hukuka aykırı fillerine karşı sendikal örgütlenme mücadelesi vermektedir. Son olarak Düzce’de örgütlendiğimiz Burda Bebek’te benzer engellemelere karşı 88 gün süren direniş gerçekleştirilmiştir. Bu direniş boyunca ilk Türkçe 1 Mayıs şiirimizi yazan Nezihe Bükülmez’in “patronların elinde sen oyuncak değilsin, biraz kaldır başını sana başlar eğilsin” dizeleriyle mücadele eden üyelerimizle Burda Bebek işyerindeki mücadelemizin devam edeceğini emek kamuoyuna bildiririz. Eşitsizliğin, sömürünün, adaletsizliğin, geçim sıkıntısının, hakaretin, zorbalığın olduğu her işyerinde sendikamız mücadelesini sürdürecektir.

Sendikamızın Eylül ayındaki Genel Kurulu’ndan sonra, ekonomik sıkıntıların yol açtığı alım gücündeki ciddi aşınmaya ve emeğin karşı karşıya kaldığı olumsuz koşullara rağmen 9 işyeri/işletmede başarılı toplu iş sözleşmeleri bağıtlanmıştır. Önümüzdeki dönemde, yürürlük başlangıcı 01.01.2024 tarihli olan 24 ve yürürlüğü ara dönemde başlayacak 8 olmak üzere 32 işyeri/işletmede müzakereler üyelerimizin hak ve menfaatlerini genişletme hedefi ile sürdürülecektir.

30. Faaliyet Döneminde gerçekleştirdiğimiz ilk Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nda, 1950 yılında İstanbul’da akaryakıt işçileri tarafından kurulan ve emek mücadelesinde yıllardır öncü bir rol oynayan Petrol-İş’in sendikal geleneğine sahip çıktığımızı bir kez daha belirtiyoruz. Tarihimizden aldığımız güçle yeni dönemde de sendikal mücadelemizi yükseltecek, Petrol-İş’in mavi bayrağını yeni fabrikalara taşıyacağız.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

PETROL-İŞ SENDİKASI
GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU ADINA
GENEL BAŞKAN
SÜLEYMAN AKYÜZ