• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Birgün Gazetesi/ Nihal Kemaloğlu

Büyük 'insanlık' krizimiz!

21.05.2014

Yeni Türkiyenin" kalın kayış derisinin altında hanidir tepişip duran "canavar" o gece maden ocağından Soma'nın tozlu semasına doğru uluyarak başını çıkarmıştı.

Büyük cehennem işletmesini bu dünyada kurmaya muvaffak olmuş muhafazakar despotizm ve tonaj arsızı sermaye düzeni bir hamlede yüzlerce can alma kapasitesine ulaşmıştı.

O canavar ki Soma'da, Savaştepe'de,Kınık'da "mülksüzleştirdiği" tek göz evlerin içine doğru harlı katran nefesini üflerken, babasızlığın bilgisi daha yüreklerine düşmemiş küçüklere, bir kapısından "insan" atılan diğer ucundan kömür çıkan " ölüm kuyularında" çalışma vesikasını tutuşturuyordu.

Nesilden nesile "yoksunluk" üretmek, nesilden nesile "zulme karşı sukutu" ata mirası gibi intikal ettirmek, Yeni Türkiye'nin ölüsü dirisi bitimsiz "insan kaynakları " yani oyu ipotekli "seçmen havuzu" demekti.     

Ama Soma'da yağlı gövdesiyle endam eden "canavarca büyüme rejimi" artık elindeki ölüm kartını nasıl haince artırabileceğini, 3-5-8-301-371 fark etmez insan canını katiyetle umursamadığını bütün küstahlığıyla bağırmıştı.       

Soma'da öldürülen maden işçilerimizle birlikte topyekun "gerçekler, insanlık haysiyeti, yaşam hakkı" gibi değerlerin ötesine kovulduğumuzu ve  insan-dışılaşmış kitleler gibi yaşamaya zorlandığımıza emin olmuştuk.

İçerdeki "ahlaki yoksulluk" yüzlerce can alırken dışarıdaki "insanlık" nasıl fukaralaştığını anlıyor muydu ?

İnsan doğmaktan gelen hakların, derme çatma tabutlarda alel acele defnedildiğine, sokaklarda pahalı,gıcır iktidar ayakkabılarıyla vahşice tekmelendiğine şahit olmuştuk.

Piyasa kanunlarını "doğa yasası" gibi iman eden ama bir türlü kavrayamadıkları doğa aklını da "ilahi yazgı" diye pazarlamaya kalkan  kapitalist despotluk, içindeki "barbarı" gizlemiyor, sokağa salıyordu.

Guya "milli yas" tutan "tarihsel yas inkarcısı" Türkiye'de siyasi iktidarının "ajite" grup toplantısı tezahürat, lümpen slogan ve alkışlarla inletilirken,devletin yakasından çekiştirdiği 13 yaşındaki çocuk savcılığa ifade vermek için gözaltına alınıyordu..

Ne  maden ocağındaki fanlar ne dışarıdaki hayatın fanları, sensörleri çalışıyordu, bütün maskelerimiz çürümüştü, tahliye yolları betonlanmış, hepimiz zulüm ortaklığıyla görevlendirilmiş zehirli hayatlarımızda kaçacak yer kalmamıştı.        

Bu uluyan canavarı "hayretle" sanki  ilk defa görmüş gibi yapabilirdiniz, şayet on yıllardır istisnasız her gün bu "cehenemi büyüme" yalanına tav olmuşsanız
Ve gazete kağıtlarına sızan  işçi kanını "poşetlemiş" küçük kutudaki haber sandıysanız...

Yani sizi kan tutuyorsa!

Bu "muhafazakar- haris gecekondu kapitalizmin" asit tankları, sıkışan metan gazı, tazyiki yükselmiş buhar kazanı, bilumum patlayıcı, parlayıcı ne varsa istiflenmiş taşeron-tedarikçi "üretim havzalarında" plaketle gönendirilen cebi şişkin girişimcilerin arkasında binlerce çıra gibi yanan hayat "ilgi" alanınıza girmemişse...   

Soma'da göklere avaz avaz uluyan "midesi hayli genişlemiş, sillesi, tekmesi güçlenmiş" canavarın,  insan canına neden doyamayacağını veya neden kendinizi hergün daha az "insan" hissettiğinizi anlayamazdınız...

Kaynak: Birgün Gazetesi