• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Çapa yönetiminin trajikomik soruşturması protesto edildi

20.10.2014

İki yıl içinde iki işçiye mezar olan İ.Ü Çapa Tıp Fakültesi'nde Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üyesi doktor Coşkun Canıvar'a ve Taşeron İşçileri Dayanışma Ve Yardımlaşma Derneği (Taşiş-Der) Başkanı ve Cemal Bilgin'e "İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini engelledikleri" gerekçesiyle soruşturma açıldı.

İki yıl içinde iki işçiye mezar olan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası üyesi doktor Coşkun Canıvar'a ve Taşeron İşçileri Dayanışma Ve Yardımlaşma Derneği (Taşiş-Der) Başkanı, hasta bakıcı Cemal Bilgin'e "İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini engelledikleri" gerekçesiyle soruşturma açıldı. Yaşananlara tepki göstererek eylem yapan taşeron işçiler ve onlara destek veren hekimlerse hastane yönetiminin uyguladığı her türlü baskıya karşı yılmayacaklarını bir kez daha ilan etti.

2012'de klima taktığı sırada Cerrahi Mono Blok'un 6. katından düşerek yaşamını yitiren Serkan Borucu'ya ve taşan kanalizayona zorla müdahale etmeye gönderilen sonrasında karaciğer yetmezliğine yakalanarak 2 ay önce hayatını kaybeden Zafer Açıkgözoğlu'na mezar olan Çapa Tıp Fakültesi'nde Yönetim gittikçe pervasızlaşıyor. Sanki daha önce iki işçi, güvenliği alınmadığı için ölmemiş gibi Yönetim, Açıkgözoğlu'nun ve Borucu'nun hak mücadelesini yürüten sağlık emekçilerine "İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini engellemek"ten soruşturma açtı. Hastanede hasta bakıcılık yapan ve aynı zamanda Taşiş-Der'in başkanlığını yürüten Cemal Bilgin'le, doktor Coşkun Canıvar'ın açılan soruşturma kapsamında, bugün ifadeleri alındı. İfade verecek çalışanları yalnız bırakmayan arkadaşları da Cerrahi binası önünde "destek" eylemi yaptı.

Arkadaşlarına destekleri için teşekkür eden Bilgin, "Bana önce iş güvenliği sertifikası verdiler sonra eğitimi verdiler. Burası İstanbul Üniversitesi. Böyle bir üniversitede para harcamamak için işçinin canını tehlikeye atıyorlar" dedi. Doktor Canıvar ise "Buraya arkadaşlarımız Cemal'e ve bana destek olmaya gelmediler. Buraya arkadaşlarımız, soruşturmanın hepimize açıldığını bilerek geldiler, sağlık çalışanlarının sağlıksızlığı için açıldığını bilerek geldiler. O yüzden burada toplanmamızın sebebi sağlık hakkı mücadelesinin ta kendisidir. Bir adım geri atmayız, atmayacağız. İşçi sağlığı mücadelesi de işçi sınıfı mücadelesi de güçlenerek devam edecek" diye konuştu.

Eylemde birçok sendika ve oda temsilcisi destek konuşmalarını yaptıktan sonra İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) üyesi Murat Çakır basın açıklamasını okudu. Çakır soruştuma sürecini de şu ifadelerle anlattı:

"Bu hastanede 6 Temmuz 2014 tarihinde Atlas isimli taşeron şirket bünyesinde çalıştırılan 400 sağlık işçisi ses sisteminin yetersiz olduğu bir amfiye doldurularak iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmeye çalışılmıştır. Eğitimin niteliksiz, süre olarak yeteriz, eğitim ortamının uygunsuz ve eğitime katılan kişi sayısının çok fazla olması nedeniyle Cemal Bilgin ve Coşkun Canıvar bu eğitime itiraz etmiştir. Şirket yöneticilerinin müdahalesi ile işçilere eğitime katıldıklarına dair imza kâğıtlarının dolaştırılmaya başlanması üzerine, bu itiraza katılan bir grup işçi verilmekte olan niteliksiz eğitimi kabul etmediklerini söyleyerek salonu terk etmiştir. Bunun üzerine Atlas isimli şirket müdürlerinin emriyle Coşkun Canıvar ve Cemal Bilgin hakkında Anayasanın 42. Maddesi gereğince ‘eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi’ ve ‘6331 sayılı yasa gereği verilen iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin engellenmesi’ suçlamalarını içeren bir tutanak tutulmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi Başhekimliğinin soruşturma talebi Dekanlık tarafından kabul edilerek arkadaşlarımıza soruşturma açılmıştır"

'Hastanelerde tehlike büyük'

"Şirket tarafından arkadaşlarımıza yöneltilen suçlar ‘göstermelik’ olarak verilen işçi sağlığı eğitimleri ile tam da şirketin kendisi tarafından işlenmektedir" diyen Çakır, "Ayrıca bu tutanağın altına imza atan işçi arkadaşlarımızın üzerinde ne yazdığından habersiz imzalamaya zorlandıklarını da bilmekteyiz. Bahsi geçen eğitim toplantısında sunumu yapan şirket bünyesinde çalışanların ‘az tehlikeli işyerinde’ çalışıyor göründüğünü belirtmiştir. Oysa hastaneler ‘çok tehlikeli işyeri’ kapsamındadır. Buradan anlaşılacağı üzere şirket SGK’ya yalan beyanda bulunarak işyeri tehlike sınıfını ‘az tehlikeli’ olarak göstermiştir. Böylece yılda 16 saat verilmesi gereken iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri 3 yılda 8 saat verilmektedir. Ayrıca aynı şirket tarafından daha önceki işçi sağlığı eğitim toplantılarına katılmayan işçi arkadaşlara sahte katılım belgeleri düzenlenerek imza karşılığında elden teslim edilmeye çalışılmıştır" diye konuştu.

'İdarecilerin patronlaştığının kanıtı'

Başhekimliğin ve Dekanlığın tavrını da "kabul edilemez" olarak yorumlayan Çakır, "böylesine niteliksiz ve göstermelik verilen bir işçi sağlığı eğitimine en başta İstanbul Üniversitesi Yönetimi ve İstanbul Tıp Fakültesi Başhekimliği karşı çıkmalıdır. Yaşanan skandallar yönetim şekli şirketleşmiş üniversitelerimiz ve hastanelerimizin idareci zihniyetlerinin de patronlaştığını açıkça ortaya koymaktadır" dedi.

Basın açıklamasının ardından hastane kampüsü içinde yürüyüşe geçen kitle "baskılar bizi yıldıramaz" ve "sağlıkta taşeron ölüm getirdi" sloganlarıyla Dekanlık binasına ulaştı. Burada Dekanlık binasının önüne kurulan "güvenlik" barikatının önünde oturma eylemine başlayan işçiler Canıvar ve Bilgin'in ifade vereceği saati bekledi. Canıvar ve Bilgin ifadelerini verdikten sonra eylemciler Dekanlık bahçesinden ayrıldı.

Kaynak: Serdar Nazım Yüce - soL