• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

İhsan Çaralan/Evrensel Gazetesi

Hak isteniyorsa mücadele edilecek

16.10.2012

Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısının ilk 30 maddesi TBMM Genel Kurulundan geçti.

Geçen maddeler içinde Türk-İş'in, 11 Ekim 2012'de "Türk - İş'ten TBMM ye çağrı" adı altında basına ilanlar vererek, tasarıda "yasalaşmasını istemediği" beş maddeden biri olan, "30 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerinde işçilerin sendikal nedenle işten atılmaları halinde işe iade davası açma haklarını düzenleyen fıkranın tasandan çıkarılması" da var. Yani TBMM, Türk-İş'in ne dediğini iplememiştir! Böylece tasarıdaki işçi aleyhine maddeleri tasarıdan çıkarmak için "son ve en büyük eylemini", basına verdiği ilanla yapan Türk - İş'in diğer dört maddede ifade edilen "uyarılarının" da vekiller tarafından dikkate alınmayacağını söylemek artık bir tahmin bile değildir!

Öte yandan son günlerde asgari ücretin vergi dışı tutulmasına ilişkin, yaklaşık elli yıldan beri gündemde olan talebin "yeni anayasa" metnine konması da yeni bir tartışmayı gündeme getirdi. Gelişmeleri yakından izleyen iktisatçılar ve sosyal güvenlik uzmanları, böylece hükümetin vergiyi patronlara bağışlayarak, hazineden patronlara milyarlar aktaracağını, maddedeki yazımın buna uygun olduğunu söylüyorlar. Sendikalar bu konuda henüz bir şey söylemiş değildir. Ama uzmanların değerlendirmesi de karamsar bir değerlendirme sayılmaz. Çünkü bugüne kadar yaşananlar, sermaye partilerinin çoğunluk oluşturduğu meclisler, emekçilerin talebini dikkate alınıyor görünürken bile aslında sermayenin çıkarlarını kollayıp korumuştur.

Bu, aslında bu tür parlamentoların asli işlevidir. Ama işçi sınıfı ve emekçiler, kendi partileriyle ve kendi vekilleriyle, sendikalarıyla, nihayet kendi sınıf güçleriyle siyasete müdahale etmiyorlarsa, bir tek istisnası yoktur, bu hep böyle olmuştur. Hele de işçi sendikaları sermayenin avukatlığını yapmayı kendilerine iş edinmiş, sendika bürokrasisinin yönetimindeyse! Ki, yukarda sözü edilen "Türk - İş'ten TBMM'ye Çağrı" metnindeki zihniyet, sendikacıların sermaye çıkarlarını gözetmeyi nasıl asli görev edindiklerinin itirafıdır.

Çağrı'nın girizgahında yer alan paragraflar, sendikalara egemen olan işçi sınıfı düşmanı zihniyeti açıkça göstermektedir. Sendikalara bu zihniyet egemen oldukça da ne patronların, ne hükümetlerin, ne de parlamentonun işçilerin bir talebini benimsemesi, kazanılmış haklarına "haktır", "kazanılmıştır", "teamüllere aykırıdır" filan gibi kaygılarla dokunmamaya özen göstermesi gerekmez, gerekmiyor da. Bu utanç verici zihniyeti Türk-İş yönetimi yukarıda sözü edilen ilanda şöyle ifade ediyor: "TÜRK-İŞ, kuruluşundan günümüze işçilerin hizmetinde geçirdiği 60 yıllık dönemde ülke menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan bir misyon üstlenmiş, çalışma hayatının bütün sorunlarına bu perspektif içinde yaklaşmıştır. Türk-İş, 21.yüzyılın uzlaşma çağı olduğu bilincinden hareketle sorunları öncelikle sosyal taraflar ile görüşerek çözmeye çalışmıştır. Bu tasarı, TÜRK-İŞ'in bütünüyle benimsemediği ancak sosyal taraflarla asgari müştereklerde buluştuğu bir tasarıdır."

Tabii tasarının bu haline Türk-İş Genel Bakanı Kumlu'nun evet  dediği ve bir protokol yapıldığı burada atlanıyor. Dahası tasarının bugüne gelmesinde Türk-İş'in kapalı kapılar arkasında görüşmeler yürütmesi, işçileri ve onların gücünü tamamen devre dışı bırakarak, bu önemli konuyu işçilerle bir bağı kalmamış ama geleceğini AKP ve hükümetine bağlamış birkaç sendikacının hükümet ve patron temsilcilerinin birbirini iknasına indirgemiş olması gibi temel sorunlar gözlerden saklanıyor.

Artık bellidir ki, hükümet Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Kanunu'nu istediği gibi çıkaracaktır. Muhtemelen de bu hafta bitirecektir işi! Öte yandan asgari ücretle ilgili de işçileri devre dışı bırakan ve mücadeleyi sendikacılarla patron ve hükmet temsilcilerinin görüşmesine indirgeyen bir "sendikal mücadele" uzmanlarının en karamsar tahminlerini bile aşacak gerilikte sonuçlar doğurabilir. Vergiyi patrona bağışlayıp doğacak bütçe açığını da emekçiden yeni zam ve vergilerle kapatan, bir "asgari ücreti vergi dışı bırakma", tutumu bu hükümete olduğu kadar Türk-İş'in yansıttığı sendikacılık anlayışına da çok yakışan bir tarz olur! Çıkan sonuç bellidir: İşçiler ve sendikaları, sermayenin saldırılarına gerekli yanıt veren bir müdahale hattına girmeden işçilerin hiçbir hakkını koruması, hele de yeni haklar elde etmesi imkansızdır!