• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Katliamın bir adı da taşeron

Dev Maden-Sen ve Genel Maden-İş, katliamın yaşandığı ocaktaki ‘dayıbaşı’ sisteminin kabul edilemez olduğunu vurgularken, Türkiye Maden-İş “Bu sistemin taşeronla ilgisi yok” dedi

Olgu Kundakçı
21.05.2014

 

Manisa Soma’da resmi açıklamaya göre 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden katliamında, taşeronlaşmanın faciaya nasıl davetiye çıkardığı tartışılıyor. Bir yandan Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) rödovans ve hizmet alımı anlaşmalarıyla maden sahalarını özel sektöre devretmesi, diğer yandan Soma Kömür İşletmeleri içinde ‘dayıbaşı’ veya ‘ekipbaşı’ adı altında işleyen gayriresmi taşeron sistemi, maden sendikalarına göre Soma’daki katlama zemin hazırladı. TBMM’ye sunulması beklenen ‘taşeron yasa tasarısı’ ise gündemdeki yerini koruyor. Maden sendikaları temsilcileri, Soma’da yaşanan katliamın nedenini, taşeronlaşmanın etkilerini, taşeron yasa tasarısını ve yapılması gerekenleri BirGün’e anlattı.

***

DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen Başkanı Tayfun Görgün: Yasa tasarısıyla ‘dayıbaşı’ sistemi yasallaşmış olacak

“Taşeronlaşmayla maden sahalarının özel sektöre geçmesi yaşanan iş cinayetlerine zemin hazırladı. TKİ’nin sorumluluğu var. Maden sahalarının ruhsatları TKİ’ye ait, yani TKİ ana işveren. TKİ, rödovans ve hizmet alımı sözleşmesi yaptığı alt işvereni denetlemek zorunda. Yasaya göre şirketin ana faaliyetinin taşeronlar tarafından yapılamayacağı hüküm altına alınmış. Kanuna karşı hile yapılarak, adına ‘ekipbaşı’ denilen; ancak fiiliyatta taşeron uygulamasına denk düşen bir sistem işletilmiş. Fenni nezaretçilerin, Bakanlık müfettişlerinin bu sistemi tespit etmesi gerekirdi. Bu sistemin varlığı şirketle yapılan anlaşmanın iptaline kadar giden bir yaptırım gerektirir.
Bu noktada işyerinde örgütlü sendikanın da sorumluluğundan bahsetmeliyiz. Alınmayan güvenlik önlemleri, yasa ihlalleri, çok düşük ücretler, taşeron çalışmaya bile ses çıkarmamış olması sendikanın üretim sürecinde nasıl bir rol aldığını gösteriyor. Diğer yandan ‘taşeron yasa tasarısıyla’ taşeronun ana sektörde üretim faaliyetini serbestleştirmeye çalışıyorlar. Şu anda yasak ve denetlenmediği için faciaya sebebiyet verdiğini söylediğimiz sistem, bu tasarı Meclis’ten geçerse yasalaşmış olacak. ‘Dayıbaşı’ sistemi yasal hale gelecek.”

***

Türk-İş’e bağlı Genel Maden-İş Sendikası Başkanı Eyüp Alabaş: Uyarılarımızı dikkate almayan hükümet sorumlu

“Temel sorun taşeron sistemi, kâr hırsıyla taşeron sisteminin yeraltı madenciliğine sokulması. Biz 2004 yılından beri Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda Zonguldak’ta taşeron sisteminin sokulmaya çalışıldığı dönemde yeraltında taşeron uygulamalarının olamayacağını, bu uygulamaların dünyada eşi benzeri görülmemiş kazalara sebebiyet verebileceğini söylemiş, yetkilileri uyarmıştık. 2010 yılında Zonguldak Kozlu’daki Karadon faciasında, 2013 yılında Kozlu’da yaşanan kazadan sonra uyarılarımızı yaptık. Dolayısıyla tüm bu facialarda uyarılarımızı dikkate almayan başta Hükümet, TKİ yetkilileri ve işveren bu kazada kusurlu ve suçludur. Soma’da yaşanan facia, sadece kâr mantığı üzerinden işleyen hizmet alımı yönteminin bu tür kazalara davetiye çıkardığının apaçık göstergesi. Rödavans uygulaması ve hizmet alımı sözleşmelerinde TKİ’nin sorumluluğu var, TKİ orayı denetlemekle sorumlu. TKİ’nin yaptığı sözleşmelerde işletmenin kesinlikle taşeronun taşeronu olarak tabir ettiğimiz alt taşerona devredilemeyeceğine ilişkin madde olmasına rağmen, taşeronun farklı bir versiyonu olan ‘ekip başı’ sisteminin uygulanması üretim baskısı oluştup yaşanan faciaya davetiye çıkarmıştır.
Özelleştirmeyi ve taşeronlaşmayı bir politika olarak belirleyen devlet ve hükümet bu sürecin birincil derecede sorumlusudur. Taşeron düzenine hukuki kılıf hazırlayacak taşeron tasarısına ise onay vermemiz mümkün değil.”

***

‘Dayıbaşı sisteminin taşeronla ilgisi yok’

Soma’da katliamın meydana geldiği ocakta örgütlü olan Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Nurettin Akçul, “dayıbaşı” sisteminden haberlerinin olmadığını söyledi. Bu sistemin taşeronla ilgisinin olmadığını öne süren Akçul, şunları söyledi: “Özelleştirme politikaları ve düzensiz istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması bu faciaya davetiye çıkardı. Rödovans ve taşeron sistemi bu sürece zemin hazırladı. Geçici işçilik gibi düzensiz istihdam biçimlerinin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bütün yeraltı işletmelerinin kamuya ait olması ve taşeronun mutlak bir şekilde yasaklanması gerekiyor. ‘Dayıbaşı’ sistemi taşeron sistemi gibi bir şey değil. Sendikalı bu işçiler, sigortalı ve işverenin işçisi. Doğru bir sistem mi hayır, ama yasal olarak bunu ne ortaya çıkarabilirsiniz, ne de yok edebilirsiniz. Çünkü yasal varlığı yok. Böyle bir sistemin Soma’da varlığına ilişkin sendikamızın genel merkezine herhangi bir uyarı gelmedi. Gelseydi, sendika genel merkezi mücadele ederdi. Sendika eleştirilir. Ama bugün sendika işverenin yerine konulmaya çalışılıyor. Sendika iş sağlığı ve güvenliği konusunda taraf değil. Sendika sosyal taraftır, sınıf örgütüdür ve sorumluluğu varsa üyelerine hesabını verecektir.”

Kaynak: Birgün Gazetesi