• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Basın Açıklaması

Lastikte Anti-Damping Uygulamaları Sürdürülmelidir

Sendikamız lastik sektöründe üretimin desteklenmesi ve anti-damping uygulamalarının genişletilerek sürdürülmesi ile ilgili bir basın açıklaması yayınlamıştır.

12.05.2016

 

Açıklamanın tam metni aşağıda yer almaktadır:

 

Ülkemizin “Avrupa'nın Çin'i” Yapılmasına İzin Verilemez!
LASTİKTE ÜRETİM DESTEKLENMELİ,
ANTİ-DAMPİNG UYGULAMALARI GENİŞLETİLEREK SÜRDÜRÜLMELİDİR

Ülkemizde lastik üretiminin dampingli ithalattan zarar görmesini engellemek için bazı ürün gruplarında son beş yıldır uygulanan önlemlerin süresi 21 Haziran 2016 tarihinde sona ermektedir. 2011 yılına kadar daha geniş bir çerçevede uygulanan söz konusu ithalat önlemleri, bu tarihten itibaren daraltılarak sadece ağır vasıta, iş makinaları ve zirai araçlarda kullanılan lastikler için uygulanmaya başlanmıştır. Binek taşıtlar için kullanılan lastikler %4,5 vergi ile Çin'den ithal edilebilir hale gelmiştir.

Lastik sektöründe zaten daraltılmış olan son ithalat önlemleri de sona ermek üzeredir. Mevcut önlem süresinin sona ermesiyle başta Çin'den olmak üzere ucuz taşıt lastiklerinin ithal edilmesinin önünün açılması, ülkemizde yapılan lastik üretimine büyük bir darbe vuracak, üretimin düşmesine, lastik ihracatının azalmasına ve nihayetinde istihdamın düşürülmesine neden olacaktır.

Bilindiği gibi lastik üretimi, büyük sabit sermaye yatırımı ve ileri teknoloji gerektiren bir üretimdir. Bugün büyüklüğü dünyada 200 milyar dolara yaklaşan bir pazar ve sanayi haline gelen lastik üretimi, bu özelliği nedeniyle az sayıda çokuluslu şirket tarafından kontrol edilmektedir. Bridgestone (Japonya), Michelin (Fransa) ve Goodyear (ABD) şirketlerinin dünyanın tüm lastik üretimindeki toplam payı %37'dir. Bunları takip eden ve aralarında Continental (Almanya), Pirelli (Çin), Sumitomo (Japonya) ve Yokohama'nın (Japonya) yer aldığı 12 diğer şirketin üretimdeki toplam payları ise %33 düzeyindedir. Yani en büyük uluslararası 15 lastik şirketi dünya pazarının yaklaşık beşte üçünü kontrol etmektedir. Bu tekellerin tek rakibi ise son yıllarda pazar payları hızla yükselen Çin şirketleridir. Nitekim, geçtiğimiz yıllarda İtalyan Pirelli Çin sermayesi tarafından satın alınmıştır.

Son yıllarda uluslararası lastik üreticilerinin yatırımlarını büyük ölçüde Güneydoğu Asya ve Çin üzerinde yoğunlaştırdığı görülmektedir. Özellikle Çin piyasası hızla büyümektedir. Çokuluslu lastik tekelleri de yatırımlarını maliyet ve ucuz işçilik gerekçesiyle Çin'e yönlendirmektedir. Son yıllarda gerçekleştirilen yatırımlarla birlikte dünya lastik üretiminin %43'ü Çin'de yapılır hale gelmiştir. Ancak  bu yatırımlar, başta Çin'de olmak üzere büyük bir kapasite fazlasına yol açmış durumdadır. Dolayısıyla Çin, ürettiği lastikleri ihraç edebilmek için üreticilerine her türlü kolaylığı sağlamakta ve ötesinde damping gibi dış ticarette rekabete aykırı bazı düzenlemelere yönelmektedir.

Ülkemizde ise bu büyük üreticilerden Bridgestone, Goodyear, Pirelli ve Sumitomo üretim yapmaktadır. Sektörde yerli üreticiler Petlas, ÖZKA ve Kocaeli Lastik Sanayi de faaliyet göstermektedir. Türkiye'de lastik üretimi, hem iç pazar hem de ihracata yönelik olarak sürdürülmektedir. 2015 yılında lastik üretimi 27,5 milyon adet düzeyine çıkmıştır. Bunun 13 milyonu iç pazarda tüketilmekte, 14,5 milyonu ihraç edilmektedir. Ülkemizde lastik pazarı, 22,1 milyon adet düzeyindedir. Tüketimin 13 milyonu Türkiye'deki üretimle ve yaklaşık 9 milyonu ise ithal ürünlerle karşılanmaktadır.

Ülkemizde 1960’lı yıllarda başlayan taşıt lastiği üretimi günümüze kadar sürekli şekilde gelişerek varlığını sürdürmüştür. Bugün 30 milyonu aşan yıllık üretim kapasitesi ile ülkemizde yerleşik hale gelen otomotiv piyasasına üretim yapılmaktadır. Ayrıca son yıllarda ihracat önemli ölçüde artmakta ve ülkemizde yapılan üretimin yarıdan fazlası ihraç edilmeye başlanarak büyük bir döviz geliri elde edilmektedir. Lastik sektörü, doğrudan üretim, hizmet ve servis ağlarıyla birlikte yaklaşık 100 bin kişilik büyük bir istihdama yol açmaktadır. Dolayısıyla lastik üretimi ve taşıt lastiği işkolu ülkemizde ekonomik büyüme ve sosyal  gelişme açısından stratejik önem taşıyan bir işkolu durumundadır.

Ülkemizde taşıt lastiği sektörü dünya piyasalarındaki tüm olumsuz koşullara karşın önemli bir gelişme dinamiği ve potansiyeli sergilemektedir. 2009-2015 döneminde, dünya lastik pazarı ortalama %4,3 büyüme gösterirken, Türkiye'de pazar ortalama %7,3 büyümüştür. Sadece 2015 yılında dünya lastik pazarı %1, Avrupa ise %2 büyürken, Türkiye'de pazar %9'un üzerinde yüksek bir oranda genişlemiştir. 2020 yılında ülkemiz lastik pazarının 29,3 milyon adet düzeyine çıkması beklenmektedir.

Sektörün ülkemiz açısından önemi ortadayken, lastik ithalatı için uygulanan koruma önlemlerinin daraltılması ya da kaldırılması sakıncalıdır. Çünkü, başta Çin'den olmak üzere bu sektörde ithalata karşı önlemler kaldırıldığı takdirde, ülke içindeki üretim büyük bir darbe alacaktır. Çokuluslu lastik tekelleri, üretimlerini yurtdışına kaydırmaya başlayacak, yerli üretici Petlas'ın ise Çin'de ürettikleri lastikleri iç pazara vermeyi tercih edecek bu yabancı tekellerle rekabet şansı kalmayacaktır.

Çin'de gizli ya da açık damping uygulamaları, ucuz işçilik ve kalitesiz hammadde kullanımı nedeniyle lastik fiyatları dünya ve Türkiye pazarındaki sektör fiyatlarından daha düşüktür. Binek taşıtlar, ağır vasıta, zirai araçlar ve iş makinaları lastiklerinde Çin menşeli ürünlerin fiyatları, yurtiçi lastik fiyatlarından çeşitli ürün grupları için  %30 ila %80 daha ucuzdur. Çin menşeli lastiklerde kalite ve güvenlik kriterleri bir kenara bırakılarak üretilen ürünlerde yakalanan fiyat avantajı, dünyada birçok ülkede soruşturma konusu olmaktadır. Bu lastiklerle ilgili yine birçok ülkede tüketici şikayetleri hızla artmaktadır.

Küreselleşmenin derinleşmesi ile birlikte üretim, ihracat ve ithalat süreçlerinde ulusal sınırlar ortadan kalkmış ve tüm ekonomik politikalar çokuluslu kuruluşların “daha fazla kâr” amacına yönelik olarak geliştirilmeye başlanmıştır. Küreselleşme ve dünya ticaretinde getirilen bazı kurallar, üretimi “rekabet ve serbestleşme” görüntüsü altında uluslararası tekellerin mutlak denetimi altına sokmaktadır. Taşıt lastiği sektöründe de benzer bir durum ortaya çıkmıştır. Çin’den gelen lastiklere uygulanan anti-damping vergisinin daraltılması, tümüyle küresel lastik üreticilerinin çıkarlarına hizmet etmiştir. Bugün sektörde bazı ürün gruplarında varolan anti-damping uygulamasının yenilenmemesi ise ulusal ekonomiye ve yerli üreticilere yeni ve daha büyük zararlar verecektir.

Tüm dünyada küreselleşmenin bu yıkıcı sonuçlarını önlemek için ülkeler çeşitli önlemler almaktadır. Son olarak 2016 yılı başında, Çin'den yapılan ağır vasıta ve kamyon lastiği ithalatında dampinge karşı ABD'de bir soruşturma başlatılmıştır. Soruşturmanın ilk aşamasında Çin'den yapılan ucuz ithalatın ABD'deki lastik üretimi üzerinde olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Hindistan'da da benzer bir soruşturma süreci yürütülmektedir. Geçtiğimiz yıl aynı ürün grubu için Avrasya Ekonomik Birliği'ne üye Rusya, Tataristan ve Beyaz Rusya ithalat önlemlerine başvurmuştur. AB ülkelerinde de bu ürün grubuna yönelik ithalat önlemi alınması konusu, yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.

Dolayısıyla, başta ağır vasıta ve kamyon olmak üzere taşıt lastiği ithalatında tüm dünyada önlemler alınırken, Türkiye'de ithalat vergisinin kaldırılması düşünülemez. Ülkemizde taşıt lastiği sektöründe üretimin artması, istihdamın büyümesi, ihracat gelirlerinin çoğalmasının yolu, Türkiye'de gerçekleştirilen üretimin özellikle Çin'den kaynaklanan haksız rekabet koşullarına karşı korunmasından geçmektedir. Aksi bir durum, sektördeki sermayenin ucuz işçilik üzerinden maliyet rekabetine girmesine yol açacak, istihdam ve ücretler baskılanacaktır. Böylece uluslararası sermaye bir amacına daha ulaşmış ve ülkemizin “Avrupa'nın Çin'i” haline getirilmesi hususunda bir aşama daha geçilmiş olacaktır.

Ayrıca, ülkemizdeki lastik üretimi dampingli ithalata karşı korunmaz ise yurtiçinde yapılan üretim düşecek, vergi kaybı yaşanacak, ihracat azalacak ve ithalat artacaktır. Ülkemiz ciddi bir döviz kaybına uğrayacak, cari denge olumsuz etkilenecektir.

Ekonomide ulusal çıkarlar, taşıt lastiği sektöründe varolan ithalat önlemlerinin ve vergilerin devam ettirilmesini gerektirmektedir. Dahası, bu önlemlerin kapsamı genişletilmelidir.

Sendikamız Petrol-İş, ülkenin iktisadi gelişimi için üretimi teşvik eden önlemleri bir gereklilik olarak her zaman ifade etmiş, bu yöndeki çabalara destek vermiştir. Türkiye'nin önemli sanayi kuruluşlarında örgütlü bir sendika olarak da bu konularda yüksek bir duyarlılık sergilemiştir. İthalatta damping uygulamalarına karşı alınacak önlemleri de, yurtiçinde üretimin ve istihdamın desteklenmesinin araçlarından birisi olarak görmekteyiz.

Sendikamız kamu yatırımıyla kurulmuş olan yerli lastik üreticisi Petlas'ta örgütlüdür. Daha önce bir kamu kuruluşu olan Petlas'ta sendikal örgütlülüğümüz, özelleştirmeden sonra da devam etmiştir. Petrol-İş, sektörde yurtiçinde yapılan üretimin haksız rekabet koşullarında ucuz işçiliğe yönelerek sürdürülmesinin karşısındadır.

Petrol-İş, ülkemizde taşıt lastiği sektöründe ithalatın artmasına ve haksız rekabete yol açan damping uygulamalarına karşı koruma önlemlerinin alınması gerektiğinin altını çizmektedir. Bu doğrultuda, lastik ithalatında halihazırda uygulanmakta olan ithalat vergileri mutlaka sürdürülmeli, bu önlemler lastikte diğer ürün gruplarına doğru genişletilmeli ve gerekli hallerde ithalatta miktar kısıtlamalarına gidilmelidir.

Mevcut önlemlerin süresinin dolması ve bu önlemlerin yenilenmemesi halinde, lastik sektöründe oluşacak üretim, istihdam ve döviz kaybına karşı yetkilileri uyarıyoruz. Son dönemde ekonomik politikalarını “yerli ve milli üretim” şiarıyla sürdüren hükümet, Sendikamızın toplumsal sorumluluğu gereği yaptığı bu uyarıyı dikkate almalı ve ekonomide ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket etmelidir.

Saygılarımızla,

Ali Ufuk Yaşar
Petrol-İş Sendikası
Genel Başkanı