• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Erkan Aydoğanoğlu/ Evrensel Gazetesi

Ortak grev, tek hedef

24.05.2012

Kamu emekçilerinin 23 Mayıs grevi, yoğun bir hazırlık sürecinin ardından beklendiği gibi çok büyük bir katılımla gerçekleşti. 23 Mayıs grevinin, kamu emekçileri tarafından yakın zaman önce gerçekleştirilen 25 Kasım 2009 ve 21 Aralık 2011 grevlerini aşan özellikler göstermesi önemliydi. En önemli farklılık, KESK ve Kamu Sen’in çağrısıyla gerçekleştirilen greve, hükümete yakın olarak tanımlanan Memur Sen’e bağlı sendikaların üyelerinin de yoğun bir şekilde katılmasıydı. Eğitim iş kolunda en fazla üyeye sahip olan Eğitim Bir Sen ve Memur Sen’e bağlı diğer sendikaların üyeleri, işyerlerinde yürütülen ortak grev çalışmalarının etkisiyle, yoğun bir şekilde greve katılım gösterdiler.
23 Mayıs grevinde başta eğitim, sağlık, büro ve demiryolları olmak üzere, sendikal örgütlülüğün güçlü olduğu hemen hemen bütün işyerlerinde yüzde 100’e yakın bir katılımla gerçekleşmiş olması çok önemli. Bu sonucun ortaya çıkmasında en etkili faktör, kuşkusuz farklı sendikalara üye kamu emekçilerinin, işyerlerinde ortak hareket ederek, ortak taleplerini birlikte dillendirerek birlikte çalışmalar yürütmesiydi. İşyerlerinde uzunca süredir sürekli dillendirilen “sendikaların birlikte davranması” gerektiği yönündeki beklentiler, belki de ilk kez bu kadar somut ve başarılı bir şekilde hayata geçirildi.
Sendikaların gerçek birer sınıf örgütü olduğunun en somut göstergesi, sadece temsil ettiği kesimlerin ne kadarını kapsadığı değil, genel emekçi kitlesinin ne kadarını harekete geçirebilme iradesini ve yeteneğini gösterebildiğidir. 23 Mayıs grevi, bu açıdan başarılı ve öğretici oldu.  
Grevin gösterdiği bir diğer nokta, yıllarca birbirlerini rakip olarak gören, dönem dönem suçlayan, birbirinden üye kapmaya çalışan, hatta bunu bir sendikacılık tarzı olarak kabul eden kimi sendikaların, işyerlerinde biriken ortak öfkenin karşısında duramayarak, belki de ilk defa bir sendika gibi davranmak zorunda kalmasıydı. Sendika yöneticileri elbette birbirinden farklı düşünebilir, farklı dünya görüşlerine sahip olabilirler. Ancak söz konusu olan emekçilerin ortak talepleri, ortak hak ve çıkarları olunca gerisinin teferruat olduğu unutulduğu zaman sendikaların asıl hedef yerine birbirine yönelmelerinin kaçınılmaz olduğu unutulmamalı.  
Bugüne kadar emekçi sınıflar, sermaye tarafından aralarında yaratılan rekabetin sonucunda sürekli bölünürken, diğer taraftan içinde bulundukları çalışma ve yaşam koşulları bu kesimleri ortak çıkarlar etrafında birleşmeye zorladı. Öncesi bir tarafa, son birkaç yıl içinde yaşanan saldırılar bile emekçi kitlelerin birbirini rakip olarak gördükçe her şeyin daha da kötüye gittiğini bizzat yaşayarak öğrenmelerini ve anlamalarını sağladı. Farklı sendikalara üye olsalar da, pek çok konuda birbirlerinden farklı düşünseler de, aynı saldırıların muhatabı olarak dayanışma içine girip, ortak tutum almadıkça güç olamayacaklarını, güçlerinin farkına varamayacaklarını bir kez daha gördüler.
Gerek emekçilerin haklarına yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılar, gerekse sendikaların saldırılara karşı mücadelede kendilerinden beklenenin çok gerisinde kalmaları, işyerlerindeki potansiyel gücün açığa çıkmasını büyük ölçüde engellemişti. 23 Mayıs grevi bu potansiyelin değerlendirilmesi, açığa çıkarılması ve geleceğe güvenle bakılması açısından önemli ve başarılı bir sınav oldu.
Emekçilerin en geniş kesimlerini ortak sınıf çıkarları için birleştirmede ve mücadeleye sevk etmede sendikaların yaratacağı etkiyi yaratabilecek, emekçilerin kitlesel gücünü açığa çıkarabilecek daha kapsamlı ve somut bir örgütlenme pratiğinin olmadığını 23 Mayıs grevi vesilesiyle bir kez daha net bir şekilde gördük. 23 Mayıs grevi sürecinde biriken bu önemli gücü iyi okumak ve doğru değerlendirmek gerekiyor. Sendikalar, 23 Mayıs grevini bir amaç olarak değil, sonraki adımda daha büyüğünün atılmasını sağlamak adına önemli bir araç olarak değerlendirip, ilerisi için somut hedefler ve planlamalar yaptıklarında somut hak kazanımları sağlayabilirler.
 23 Mayısta işyerlerinde sağlanan geniş birlikteliğin, önümüzdeki dönemde güçlendirilerek devam etmesi, emekçilerin ve sendikaların gücü ve etkisi yanında, kendilerine olan güvenlerini de arttıracaktır.