• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

SeraPool işçisinin sınav günleri

28.09.2015

Kötü çalışma koşulları, patron baskısı, düşük ücret ve sendikasızlığa karşı direnişe başlayan SeraPool işçileri direnişe 107 gündür devam ediyor. SeraPool’de 107 gündür üretim kısmi olarak yapılsa da, patron müşterisine bozuk mal satsa da, en büyük müşterisini kaybetse de işçilerle görüşmeyi dahi kabul etmiyor. DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş’te örgütlenen SeraPool işçileri de kararlılıklarını sürdürerek geri adım atmıyor. Direnişe çıkan 119 kişinin bir kısmı farklı işlerde çalışmaya başlamış ancak desteklerini geri çekmiyorlar. Direnmeye devam eden işçilerin talepleri ise aynı: “İnsanca yaşamak, insanca çalışmak istiyoruz.”

İlk günden beri fabrika önünde 5 kişi sabaha kadar nöbet tutuyor, kurdukları kütüphanede kitap okuyor, yemekleri ortaklaşa yapıyor, bayramı beraber geçiriyor beraber yaşıyorlar. Kütüphanelerinde mülteci işçiler de, maden işçileri de, nakış işçileri de var. Maksim Gorki, Yaşar Kemal, Reşat Enis, İlya Ehrenburg yazdıklarıyla, Memet Kılınçaslan, Antepli dokuma işçileri, kırmızı fularlı kız yaşadıklarıyla onlarla.

‘BANA CESARET VEREN 23 YILLIK İŞÇİLER’

2 yıllık SeraPool İşçisi Filiz Halaoğlu, SeraPool’de hem örgütlenmenin hem direnişin önde gelenlerinden. Her gün 10 yaşındaki çocuğu Nazif ile fabrika önüne gelerek direnişe devam ediyor. Halaoğlu, kurdukları kütüphanede bulunan, kendileri gibi işçi olan Lewis Jones’un yazdığı Madencinin Sınav Günleri romanını okumuş. Madencilerin karşılaştığı olayları anlatıyor roman, grev, direniş, çatışma, örgütlenme çalışmaları, kötü koşullar… Romanda anlatılan maden işçileri kadar kötü koşullarda direnmeseler de onlar gibi kötü koşullarda çalışmışlar, örgütlenme çalışması yürütüp patronun örgütlenmesiyle işten atılmışlar, direnişe başlamışlar, ‘hukuk’la boğuşuyorlar. Romandaki bazı şeyleri kendinde bulmuş Halaoğlu, kendileriyle ortaklaşan noktaları anlatıyor. Roman kahramanı Len’i kendisine benzettiğini söylüyor. “Len, Hiçbir şey bilmeden etmeden bir şekilde direnişe öncülük yapmış. Örnek aldığı bir kişinin vazgeçtiği durumda kendisi ayağa kalkıp, direnişi bir şekilde ele alıp insanlara cesaret veriyor. Romandaki maden işçileri de greve çıkınca eşlerinin desteğiyle ayakta duruyor.” Kendisine neyin cesaret verdiğini ise şöyle açıklıyor: “Bana cesaret veren 23 yıllık işçilerin haksızlığa uğraması, köle koşullarında yaşaması buna katlanamadım.”

Kitapta direnişin ardından çıkan savaş ve Len’in kafasında geçen ‘savaş’ı da kendisinde bulmuş: “Almanlara karşı savaşa girecekler. İşçiler savaşa çağrılıyor. Len’in kafasında ‘Ben karşımdaki insana nasıl kurşun sıkabilirim. Onu tanımıyorum. O insan özünde nasıl biri. Benim düşmanım değil normalde. Tamamen devletin, baştakilerin istediği bir savaş. Birilerinin cebini doldurmak amacıyla yapılan bir savaş.’ Len, böyle düşünüyor. Bunu fark ediyor. Ben de bunu fark ettim. Savaşta birini öldürdüğü zaman arkasında kalanları düşünüyor. Dernek kuruyorlar. İnsanları hem mücadele konusunda hem savaşların olmaması konusunda eğitmeye karar veriyorlar.” Romanı anlatmaya devam ediyor: “Savaş çıkınca maden ocağının sahibi, direniş sırasında işçilere atlı polislerle silah sıkan, onları dövdüren savaş durumunda işçilerle bir araya gelmek istiyor. Bu da çocuğun kafasında ışık yakıyor.” Halaoğlu, direnişle alınan zammın savaşla eridiğini anlatıyor: “Direnişle 3 kuruş zam alıyorlar ama savaşla birlikle aldıkları ücret eski zamana dönüyorlar. Tamam direnişi kazandıklar, zammı aldılar ama savaşla beraber daha kötü duruma geldiler. Len’in babası savaşa gidiyor. Len para kazanıp eve geliyor annesi yine şikayet ediyor. Len diyor ki grev yaptık, daha fazla ücret alıyorum. Annesi de cevap veriyor, ‘Daha çok kazanıyorsun ama her şeyin fiyatı arttı. Senin aldığın karşılamıyor’ diyerek tartışıyorlar. Türkiye’de de benzer şekilde savaş söz konusu.” Direnen SeraPool işçisinin de savaşı tartıştığını, savaş istemediğini söylüyor.

KADINLAR DİRENİYOR

SeraPool’de direnmeye devam eden işçilerin aileleri de kendilerini destekliyor. 44 yaşında 4 yıllık SeraPool işçisi bir kadın direnişe geçince 19 yaşındaki oğlu üniversiteye hazırlanmak yerine bir sabun fabrikasında asgari ücretle taşeron işçi olarak çalışmaya başlamış. Eşi ise eski Tersane işçisi. Eşi, 6 yıl önce psikolojik sorunlar yaşamaya başlayınca kadın işçi SeraPool’de çalışmaya başlamış.

‘SEN KAZANIRSAN BEN DE BU İŞE GİRİŞECEĞİM’

4 kişilik işçi ailesi tek asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Cam Keramik-İş’e en son üye olan, direnişin ilk gününden beri tek gün arkadaşlarını yalnız bırakmayan kadın işçi “Baktım çoğunluk sendikaya üye olmuş ben de olayım dedim. İnşallah kazanacağız. Buraya gelmediğimde kendimi suçlu hissediyorum. Kul hakkına girmiş oluyorum. Bazen pazar günleri gelmiyorum” diyor. Daha önce sendikanın, direnişin ne olduğunu bilmediğini söyleyen kadın işçi, “Televizyonlarda direnenleri, çadır kuranları gördüğümüzde deli mi bunlar diyorduk. Bunlar niye işi bırakmış da dışarı çıkmışlar diyorduk. Olay hiç öyle değilmiş. Artık biz de içeride dayanamadık. İçerisi bizim için zulümdü. Bizi köpek gibi azarlıyorlardı” diye konuşuyor. Oğlunun ve eşinin kendisini desteklediğini söylüyor: “Oğlum ‘Sen kazanırsan ben de fabrikada bu işe girişeceğim’ diyor.” Çevresindekilerin ise sendikayı bilenlerin desteklediğini bilmeyenlerin ise “İşi neden bıraktın. Senin arkadaşlarınla ne işin var?” diye sorduğunu söylüyor.

HER İŞÇİYE DAVA AÇILDI

SERAPOOL işçisi sabah direnişte attığı sloganları gece rüyasında duyarak uyanıyor. SeraPool’de 107 gündür kısmi üretim yapılıyor. Daha önce fabrikayı polis kuşattı, eski işçiler patron tarafından aranarak işe döndürülmeye direniş kırılmaya çalışıldı, direnen işçiler tehdit edildi. Fabrikada kalifiye işçi kalmamış, direnen işçilere açılan davalar erteleniyor. İşçiler dava açmak istediğinde dava açmak için gereken parayı bulamıyor. Şimdi içeride çalışan arkadaşları var. Direnen işçilerden daha kötü koşullarda çalışıyorlar. Gerekçe ise “Çalışan elemanın az” olması. Direnen 114 işçiye ise dava açılmış durumda. Önümüzdeki duruşma ise 29 Eylül’de Kartal Adliyesinde yapılacak. İşçiler herkesi davalarında desteğe bekliyor.

İŞÇİ SINIFI HAREKET ETMEZSE…

Bir erkek işçi ise gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Şengül Karadağ ve Devrim Büyükacaroğlu’nun hazırladığı, “Bir İşçi Sınıfı Önderi: Memet Kılınçaslan” kitabını okumuş: “İşçi sınıfı neler yapabilir, örgütlü olursa neler yapabilir, hareket etmezse, her şeye boyun eğerse ne olur bunları gördüm. Hareket etmezse köle gibi çalışmaya mahkum olur. İşyerinde bir kişiye yapılan zulüm herkese yapılmış zulümdür” diyor.

SERAPOOL’DE BAYRAM KUTLAMASI YAPILDI

Direnen SeraPool işçileri bayramı direnişin 2.gününde karşıladı. Fabrika önünde bir araya gelen işçiler, “Bizim asıl bayramımız direnişi kazanınca” dedi. İşçiler, direnişe destek beklediklerini ifade etti. Burada konuşan Cam Keramik İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş ise, “Geleneksel anlamda bayram kutluyoruz ama SeraPool işçisinin bayram kutlayabilecek hali yok. Burada direnen işçilerin çalışma iradesi olmasına rağmen çalışamıyor. Mağduriyeti yaşatanlar da mağduriyeti yaşayanlar da bayram kutluyor. Herkesin kutladığı bayram farklı. Barışı katledenler de bayram kutluyorlar. Biz herkesin bayramlaşabileceği ortak bayramları istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz” diye konuştu.İşçileri İstanbul Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü Merkez İşyeri Baştemsilcisi Naci Göçer, Kimberly Clark işçileri, EMEP Pendik İlçe Örgütü, Pendik Kadın Dayanışma Derneği ve CHP Pendik İlçe Örgütü üyeleri ziyaret etti.

Uğur ZENGİN
İstanbul

Kaynak: Evrensel Gazetesi

http://www.evrensel.net/haber/261434/serapool-iscisinin-sinav-gunleri