Teröre karşı insan onuru için

2015 sona ererken, IndustriALL Küresel Sendika insan onuruna, karşılıklı saygıya ve hoşgörüye dayalı, teröristlerin asla amacına ulaşamayacağı bir dünya kurmaya devam etme sözü veriyor.

Memleketim Annecy'nin (Fransa) eski, tarihi mahallelerinde mutat Noel alışverişine çıkmış kalabalığın arasında dolaşıyorum. İnsanlar sohbet ediyor, şarabını yudumluyor ve belediye binasının ön cephesinde başlayacak olan ışık gösterisini bekliyor. Devriye gezen üç polis, herhangi bir tehlike olasılığı görmedikleri için, dikkatli ama sakin.

Yaşadığım ülkede, Paris'te 130 insanı katleden terör saldırısından bir ay sonra sonra, tehlike yine de bir yerlerde pusuya yatmış olabilir.

Ama insanlar paniğin egemen olmasına meydan vermemeye, bir sonraki darbe beklentisiyle evlerine kapanmamaya, günlük hayatlarını kesintiye uğratmamaya karar vermişler. Yoksa teröristlere istedikleri verilmiş olurdu.

“Biz özgürlüğü, dayanışmayı, eşitliği ve demokratik toplumları savunuyoruz. Radikalizme ve yabancı düşmanlığına savrulmayı reddediyoruz. Yılmayacağız, nefrete ve düşmanlığa sürüklenmeyeceğiz.”

Bu, 9-10 Aralık 2015 günlerinde Kamboçya'nın Phnom Penh şehrinde beş kıtadan 150 sendika yöneticisini bir araya getiren IndustriALL Küresel Sendika Yönetim Kurulu'nun politik mesajıydı. Yönetim Kurulu teröre karşı bir karar kabul etti ve ortak sendikal değerlerimize dayanan çalışmayı sürdürme sözü verdi.

Yönetim Kurulu, Fransa'da, Türkiye'de, Mali'de, Nijerya'da, Tunus'ta, Lübnan'da, Suriye'de ve Mısır'dan Rusya'ya giden uçaktaki masum insanlara yönelik terör saldırıları nedeniyle sarsıldı ve dehşete kapıldı. Saldırılar sadece bu ülkeleri değil, bütün barışsever insanları hedefliyor. Ortak ilkelerimiz olan insan onuruna, karşılıklı saygıya ve hoşgörüye saldırılıyor.

Sendika liderleri ulusal, dinsel, siyasal ya da diğer farklılıklar üzerinden aralarına kama sokulmasına izin vermeyeceklerini söylediler. Farklı kültürler ve dinler toplumumuzu ve dünyayı zenginleştiriyor. Küreselleşme birbiriyle çelişen iki eğilimi içeren bir sürece evrildi.  Bir yandan, dünya küresel bir ekonomik sistem içinde bütünleşti. Öte yandan ise, dünya nüfusunun çoğunluğu toplumsal yönden dışlanarak işsizliğe, güvencesiz çalışmaya, yoksulluğa itildi, haklarından yoksun bırakıldı.

Geldikleri ülkelerdeki politik ve ekonomik şiddetin kurbanları olan mültecileri damgalama girişimlerini reddetmeliyiz. Bugün dünyanın dört bir yanında en azından 60 milyon insan yoksulluktan, açlıktan, savaştan ve zulümden kaçıyor. Onların bizim yardımımıza ihtiyaçları var.

Terör ancak herkese nitelikli iş, sosyal koruma, yeterli konut, eğitim, kültür sağlanan ve herkesin topraktan eşit yararlanabildiği toplumlarda ortadan kaldırılabilir. Sosyal adalete dayanan toplumlar kurmak bizim küresel misyonumuzdur. Terörizmle mücadele demokratik hakları ya da bireysel ve kolektif özgürlükleri sınırlamanın mazereti asla olamaz.

Tunuslu kardeşlerimizi 2015 Nobel barış ödülü nedeniyle bir kez daha kutluyoruz. Demokratik ve barışçıl toplumların kurulmasında sendikaların oynayabileceği hayati rolü gösterdiler.  2016'da sürdüreceğimiz dünya ölçeğindeki mücadelemizin vazgeçilmez bir parçası olacaktır bu.