• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Yeniden anayasa ve özgürlükler

Anayasada yer alan düşünce ve kanaat özgürlüğü ile düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, bu yaklaşım içinde ve sayılan sınırlandırmalarla sınırlı olarak yeniden düzenlenmelidir.

FİKRET İLKİZ/BİANET
19.12.2011

Yeniden anayasa tartışmalarının başlayacağı günler gelecek mi bilinmez...

Eğer yeniden ve bu kez olağan dönemde Anayasa "yazılacaksa"; Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkesi, insan hakları, demokrasi, laiklik ortak paydasında kurulu bir hukuk devleti olduğu kadar sosyal bir hukuk devleti olduğu kabul edilmeli ve bu kabule Anayasada açıkça yer verilmelidir.

Anayasanın "başlangıç" bölümünde belirlenecek ilkelere bağlı, temel insan hak ve özgürlüklerine dayanan, ulusal, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak kabul edilmelidir.

1982 Anayasası usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ile ulusal hukuk arasında bir çatışma olduğunda, uluslararası hukukun ve sözleşmelerin "kendiliğinden", "doğrudan" ve "öncelikle" uygulanmasını anayasal bir zorunluluk olarak öngörmüştür. Bu nedenle uluslararası sözleşmelerin üstünlüğü ve doğrudan uygulanabilirliği Anayasada açıkça ve net olarak vurgulanmalıdır.

İnsan onuruna dokunulamaz. İnsan onurunun korunması ve saygı gösterilmesi temel ilkedir.

Anayasada,  "insan onurun korunması ve asla çiğnenmemesi" ilkesi temel insan hak ve özgürlüğü olarak yer almalıdır.

Kişi hak ve özgürlüklerini oluşturan hakların korunmasında devletin müdahalesi sınırlandırılmalıdır. Temel hak ve özgürlükler, yalnızca ilgili maddelerinde belirtilen neden ve amaçların haklı ve zorunlu kıldığı ölçüde, Anayasanın ruhuna uygun olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir haklar olarak Anayasada yer almalıdır.

Anayasada her özgürlük için tek tek sayılan "özel sınırlama nedenleri" dışında ve kanunla Anayasada sayılan sınırlandırma nedenleri dışında başkaca bir sınırlandırma nedeni yaratılamayacağı ilkesi benimsenmelidir. Bir başka deyişle; Anayasa'da, özgürlüklerin sınırlandırma nedenleri sayılarak saptandıktan sonra kanun ile sadece sayılan sınırlandırma nedenleri somutlaştırılabilir.

Düşünce özgürlüğü ve ifadesi, demokratik bir toplumun vazgeçilmez insan hakkı olarak güvenceye kavuşturulmalıdır. Zira bu hak, insan haklarının omurgasıdır. Herkesin müdahaleye maruz kalmaksızın görüş sahibi olma hakkının var olduğu Anayasa'da yer almalıdır.

Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahip olacaktır. Bu hak, ülke sınırları dikkate alınmaksızın ister sözlü, yazılı ya da basılı ya da sanatsal formda olsun, isterse de kişinin kendi seçtiği herhangi bir başka araçla olsun, her türlü bilginin ve fikirlerin araştırılması, edinilmesi ve ayılması, iletilmesi özgürlüğünü de içermelidir.

devamı için: