Yüzde 99'luk kesim yüzde 1'e karşı

İsviçre merkezli finans kuruluşu Credit Suisse'in Küresel Refah Veritabanı verilerine göre, bugün dünya nüfusunun binde 5'ini oluşturan 1 milyon dolar ve üzerinde servete sahip kesim, tüm dünya zenginliğinin yüzde 38,5'ine sahipken, dünya nüfusunun yüzde 67,6'sını oluşturan en yoksul 3 milyarın üzerinde kişinin sahip olduğu servetin payı ise sadece yüzde 3,3'ü oluşturuyor.

Dünyada servetin nasıl dağıldığını ortaya koyan servet piramidi, küresel eşitsizliğin ve gelir dağılımı adaletsizliğinin sürdürülemez olduğunu gösteriyor.Rakamlar dünya nüfusunun neredeyse yüzde 70'ini oluşturan (serveti 10 bin dolardan az) en yoksul kesimler için küresel kapitalizmin hiçbir vaadinin kalmadığını ortaya koyuyor.

Yine aynı verilere göre serveti 10 bin dolar ile 100 bin dolar arasında kalan kesim ise dünya nüfusunun yüzde 23,6'sını oluşturuyor. En yoksullar ile bu kesim birlikte nüfusun yüzde 91,2'sini oluştururken servetten aldıkları pay yüzde 17,8 oranında kalıyor.

Kapitalizmin gerçek yüzü 

2011 yılında, bu çarpık gelir dağılımının nedeninin kapitalizmin sadece sermayenin kârlılığını eksene alan işleyişi olduğunu ve neo-liberal politikalar ile kapitalizmin gerçek yüzünün ortaya çıktığını düşünenlerin sokağa çıktığı bir yıl oldu. ABD'nin New York kentinde “Wall Street”i İşgal Et!” (Occupy Wall Street!) sloganıyla Özgürlük Meydanı'nda çadırlar kurarak protestolarını sürdürdüler. Eylemcilerin %99 Hareketi olarak da adlandırılması ise nüfusun yüzde 1'inin finans tekelleri sayesinde ayakta kalan sistemden yarar sağlayarak büyük bir servete ve gelire sahip İşçiler, işsizler, yoksullar, gençler, öğrenciler, kadınlar, yabancı işçiler vb. kesimlerden oluşan olmalarına işaret etmelerinden kaynaklanıyor. Bu kesimin dışında kalan Yüzde 99'luk nüfusa çağrı yapan hareket, kısa zamanda önce ABD'nin çeşitli eyaletlerine daha sonra da tüm gelişmiş ülkelerin büyük kentlerine yayıldı.

İşçiler, işsizler, yoksullar, gençler, öğrenciler, kadınlar, yabancı işçiler vb. kesimlerden oluşan ve bu haliyle sınıfsal karşılığı geçişken olan protesto eylemlerinin, anti-kapitalist niteliği ve finans tekellerini karşıya alan konumu ise nettir. Bu eylemler Neo-liberal politikalarla bezenmiş ekonomik modeli tepkilerin temel hedefi durumuna getirdi.

2011 yılında özellikle Avrupa'da yükselen işçi eylemlilikleriyle birlikte küresel kapitalizmin sorgulanmasını sağlayan %99 Hareketi'ne, başta ABD olmak üzere birçok ülkede müdahalede bulunuldu. Küresel kapitalizme bir tehdit oluşturduğu düşünülen aktivistlerin bir kısmı ise tutuklandı. Ancak, nüfusun geniş kesimlerinin amacına ortak olduğu bu eylemlerin 2012 yılında da, eşitlik talebiyle farklı şekillerde süreceği anlaşılıyor.