2011'de dünya genelinde ve özelde de Avrupa'da meydana gelen olaylar ve gelişmeler, dünyamızın hem ekonomik hem de siyasal açıdan oldukça çalkantılı bir döneme girdiğine dair somut olguları içeriyor. Bir taraftan otokratik diktatörler devrilirken, diğer taraftan gelişmiş ülkelerde kapitalizme karşı mücadele büyüdü. Ekonomi ve politikadaki çalkantılı gelişmelerin neden olduğu toplumsal hoşnutsuzluk ve sosyal hareketlerin 2012'de de güçlenerek sürmesi bekleniyor.
ARAP BAHARI
17 Aralık 2010'da Tunus'un Sidi Bouzid kentinde açlığı ve yoksulluğu protesto etmek için bedenini ateşe veren Muhammed Bouazizi, bu eylemiyle Arap ülkelerinde yıllardan beri diktatörlere, sömürücü sınıflara karşı biriken öfkenin patlamasında bir kıvılcım oldu. Bu kıvılcımla Tunus'ta başlayan sonra Arap coğrafyasına yayılan halk isyanları, önce diktatör Zeynel Abidin bin Ali ve Hüsnü Mübarek'i devirdi. Öfke dalgası kısa bir süre içinde Libya, Bahreyn, Yemen, Fas, Cezayir'e ve diğer ülkelere yayıldı. Köhnemiş otokratik rejimlere karşı başlayan isyan dalgası ülkelerin kiminde diktatörleri yönetimden uzaklaştırırken, kiminde ise diktatörlerin gittiği ama diktatörlüklerin kaldığı bir durum ortaya çıktı. Büyük bir değişim arzusuyla başlayan "Arap Baharı"nın asıl talepleri halen varlığını sürdürüyor. Bu yönüyle, 2011'de Arap coğrafyasında yaşananlar aynı zam
devamı için: