Luc Triangle*
Olivier De Schutter*
"Dünyadaki yoksulların çoğu çalışıyor. Sendikalara yönelik sistematik saldırılar, işçilerin insana yakışır ücretleri güvence altına alma ve savunma kabiliyetini önemli ölçüde azaltıyor. Ücretler, arz-talebe ve işgücü fiyatına dayalı bir hesaplama değildir; bir pazarlık sürecinden doğarlar."
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) Küresel Haklar Endeksi'nde son on yılda belgelenen sendikal haklara yönelik kesintisiz ihlaller, ücretlerin acınacak derecede düşük tutulmasına yol açtı. Bu adaletsizliği düzeltmek için hükümetler mevcut sendikal hakları gözetmeli ve gerektiğinde güçlendirmelidir.
Dünyadaki yoksul insanların çoğu çalışıyor, ancak kendileri veya bakmakla yükümlü oldukları kişiler için insana yakışır bir yaşam standardı sağlayacak kadar kazanamıyorlar. Covid-19'dan önce bile, çalışanların beşte birinden fazlası yoksulluk içinde yaşıyordu (günde 3.10 ABD Dolarından az ile hayatta kalarak) ve yüzde 8'i aşırı yoksulluk içindeydi (günde 1.90 ABD Doları).
Çalışan yoksulların sayısındaki artışının önde gelen nedenlerinden biri düşük ücretlerdir.
Aslında, servetten ücretlere giden küresel pay yıllardır düşüyor; işverenler, işçilerin üretkenliğinin arttığını görseler bile reel ücretler yerinde sayıyor.
Yükselen enflasyon, işçilerin zaten alım gücü düşmüş ücretlerini daha da eritmiş, gelir eşitsizliği hızlanmış ve küresel cinsiyet ücret farkı yüzde 20'nin üzerinde kalmıştır. 2022'nin ilk yarısı, küresel ücretlerde bu yüzyılın ilk negatif büyümesini gördü ve aylık ücretler reel olarak yüzde 0.9 düştü.
İşçiler yoksulluk ücreti alırken yoksulluğun sonu gelmez.
Sendikalara saldırılar = düşük ücretler
Ücretlerin bu kadar düşük kalmasının önemli bir nedeni sendikaların zayıflamasıdır.
Temel işçi hakları dünya çapında bir süredir zayıflatılıyor. ITUC Küresel Haklar Endeksi, çalışanların ekonomik refahtan adil pay talep etmek için sendika kurma hakkına yönelik son on yıllık saldırıları ve kısıtlamaları detaylandırdı.
2023'te Endeks, ülkelerin yüzde 77'sinin işçilerin sendika kurma ve sendikaya katılma hakkını reddettiğini, yüzde 73'ünün sendika kaydını engellediğini ve yüzde 79'unun toplu pazarlık hakkını ihlal ettiğini gösterdi.
Yasal olarak bunlar, hükümetlerin her işçinin sendika kurma ve sendikaya katılma hakkını garanti altına almasını ve işçileri sindirme ve misillemeye karşı korumasını gerektiren uluslararası insan hakları hukuku ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinin ihlalleridir.
Pratikte, sendikalara yönelik sistematik saldırılar, çalışanların insana yakışır ücretleri güvence altına alma ve savunma olanaklarını önemli ölçüde azaltıyor.
Yukarıda da belirtildiği gibi ücretler, arz-talebe ve işgücü fiyatına dayalı bir hesaplama değildir; bir pazarlık sürecinden doğar. Bu süreçte çalışanları temsil etmek sendikaların görevidir. Zayıflatılmış sendikalar, müzakerelerde daha iyi ücretler kazanamayan işçiler için zayıflamış bir pazarlık pozisyonu anlamına gelir.
Araştırmalar sendika üyelerinin üye olmayan işçilerden yüzde 10 ila 25 arasında daha fazla kazandığını gösteriyor. Bazı sendikalı işyerlerinde bu ücret daha düşük olabilir, çünkü sendika üyesi olmayan işçiler de dahil olmak üzere tüm işçiler, sendikalar tarafından müzakere edilen ücret oranlarından faydalanıyorlar.
Cevap: Sendikal haklardır
Hükümetler sendikal hakları aktif, güçlü ve açık bir şekilde savunana ve destekleyene kadar, işçiler misilleme korkusuyla örgütlenmekten kaçınacaktır.
Bu misilleme korkusu, sendikalaşmayı bastırmaya devam edecek ve sendikaların işçi haklarını koruma ve adil ücretleri güvence altına alma mücadelesini daha da zayıflatacaktır - ki bu ücretler ya işçi ve ailesine yeterli bir yaşam standardı sağlayan 'yaşam ücretine' karşılık gelmeli ya da ülkedeki ortalama ücretin en az yüzde 60'ı olmalıdır (hangisi daha yüksekse).
Bunun anahtarı toplu pazarlık sürecidir. Bu, işçi sendikaları ve işverenlerin ücretler konusunda adil anlaşmalara varmasını sağlar, ancak bu çok önemli uygulama dünya çapında engellenmektedir.
2014'te ITUC Küresel Haklar Endeksi, ülkelerin (hükümetlerin/ülke yönetimlerinin) yüzde 63'ünün toplu sözleşme hakkını ihlal ettiğini ortaya koydu; 2023'e gelindiğinde bu rakam yüzde 79'a yükseldi.
Hükümetler toplu pazarlığı savunmalıdır
Hükümetler toplu sözleşme hakkını güvence altına almalıdır. Yasal süreçlere olumsuz yönde müdahale etmeyi bırakmalı ve TİS süreçleri daha hızlı sonlandırılmalıdır. Aksi takdirde, işçi sendikalarının ücret artışlarını müzakere etmedeki temel rolü ciddi şekilde engellenmektedir. TİS süreçlerindeki baskılar dünya işçilerinin büyük bir kısmı için yoksulluğun devam etmesine neden olmaktadır.
Luc Triangle, ITUC Genel Sekreteri
Olivier De Schutter, BM Yoksulluk ve İnsan Hakları Özel Raportörü