• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Büyük saldırılar kapıda

2012 Türkiye işçi sınıfına da bahar rüzgârları taşıyacak

Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın 2012 yılında emeğe yönelik saldırıların devam edeceğine dikkat çekerken buna karşı nasıl bir mücadele hattı örülmesi gerektiğini anlattı. Evrensel gazetesinde yayımlanan yazıyı okurlarımıza sunuyoruz.

31.12.2011

2011 yılı, Türkiye işçi hareketi için yeni engelleri ve mücadele gündemlerini yarattığı gibi  bazı umut verici gelişmeleri de beraberinde getirdi. 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumunda beklediği desteği arkasına alan AKP hükümeti, emeğin haklarını eriten, yok eden yasal düzenlemeleri ardarda gündeme getirirken daha da pervasızlaştı. Sendikal hareketin bağımsızlığını koruyan, sağduyulu kesimlerinin Referandumda hayır oyu kullanılması yönünde yürüttükleri kampanyanın ne kadar isabetli olduğu görüldü.

Anayasada istenen değişikliklerin yaptırılabilmesi için işçi sınıfına yönelik olarak ortaya atılan vaatlerin, müjdelerin hiçbiri yaşama geçmediği gibi; torba yasalarla, ulusal istihdam stratejisiyle, kıdem tazminatı fonu tartışmalarıyla yeni kayıpların zemini hazırlandı. İşsizlik sigortası fonunun işsizler için kullanılması gereken fonları sermayeye devredildi, devletin 4/C statüsünde güvencesiz işçi çalıştırması onaylandı, sendikalar kapatıldı. Özetle hükümet, esası emeğin haklarını sistemli olarak sınırlandırmak olan neo-liberal politikaları daha da çeşitlendirirek sürdürdü ve bunun devam edeceğini de gösterdi.

HERŞEYE RAĞMEN

İktidarın bu kadar kendine güvenli hareket edebilmesi kuşkusuz karşısındaki işçi direncinin zayıflığıyla ilgili. En büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş'in giderek derinleşen suskunluğu, eylemsizliği işçi hareketinin görünür, ciddi bir muhalefet odağı olmasını engelledi. Türkiye'nin her tarafında ve birçok işkolunda sürdürülen direnişlerin, mücadelelerin ortaya çıkardığı enerji konfederasyonun Ankara'daki merkezine hiç ulaşamadı. Oysa bu dönemde işçi sınıfı olağanüstü  direnişlerle örgütlenme iradesini ortaya koydu.

Örneğin sendikamızın üyeleri Çorlu'da Polyplex, Gebze'de Bericap işyerlerinin önünde zorlu kış ayları boyunca özverili direnişlerle sendikal örgütlenme haklarını aradılar. Direnişlerin birleştirilmesi, güçlendirilmesi ve büyütülmesi için konfederasyonun ciddi bir çabası olmadı. Direnişçi işçiler ve sendikalar herşeye rağmen aralarındaki dayanışmayı geliştirmesini bildi; konfederasyon ve sendika ayrımlarını aşan ortak eylemlerle sınıf dayanışmasının anlamlı örnekleri yaratıldı.

SGBP SENDİKAL ÖNDERLİK İHTİYACINDAN DOĞDU

2011 1 Mayıs'ında Taksim meydanında biraraya gelen yüzbinlerce emekçinin oluşturduğu görkemli tablo emek hareketimiz açısında umut vericiydi. Genç ve dinamik bir emekçi kitlesi uzun yıllar boyunca sürdürülen bir mücadeleyi birlikte kazanmış olmanın verdiği gururu, coşkuyu yaşadılar. İşçi hareketinin ve sınıf dostlarının mücadele birikimlerini ve güçlerini göstermesi açısından bu tablo dikkatle değerlendirilmelidir. Ortaya çıkan gerçek şudur: Türkiye işçi sınıfının herşeye, tüm zaaflarına karşın küçümsenmeyecek bir örgütlenme iradesi, kitlesel gücü vardır. Eksikliği gözlenen; ciddi, tutarlı, ufku açık ve mücadele perspektifi olan bir sendikal önderliktir.
2011 yılının bizce sendikal hareket için en önemli kazanımlarından birisi olan Sendikal Güçbirliği Platformu (SGBP) da işte böyle bir ihtiyaçtan doğdu.

Demokratik, mücadeleci ve güçlü bir sendikal hareket yaratmak için biraraya gelen Türk-İş'e bağlı sendikalar 1 Temmuz 2011'de Taksim'de yaptıkları kitlesel bir açıklama ile yürüyüşlerini başlattılar. Ardından Türkiye'nin birçok bölgesinde yapılan bölge toplantıları ile işçi sınıfı içinde yeni bir umudun tohumları atıldı. Sendikal hareketin hem yapısında hem de mücadele yöntemlerinde yaratılması kaçınılmaz hale gelen değişimin öncülüğüne soyunan SGBP kendisini bir kongre hareketi olmakla sınırlamadığını ilan etti ve kendisini tabandan inşa etmek için çaba harcadı. Aralık 2011'deki Türk-İş Genel Kurul'unda Platformun kendi listesiyle ve tümüyle kendi özgücüne dayanarak yürüttüğü mücadalenin uzun yıllar sonra sendikal hareketimizde yeniden bir canlanma yarattığını heyecanla gözlemledik.

BİTMEZ TÜKENMEZ ENERJİYLE KARŞI KOYMAMIZ GEREKİYOR

2012 yılının işçi sınıfı için zorlu geçeceğinin bütün işaretleri mevcut. Ulusal İstihdam Stratejisi başlığı altında gündeme getirilen esnekleşme ve hak kaybı yaratacak düzenlemelerin yanısıra, geçtiğimiz günlerde netlik kazanan Toplu İş İlişkileri Kanun Taslağı'nın yasalaşması durumunda ortaya çıkacak yeni çalışma yaşamı tablosu önümüzdeki en kritik gündemleri oluşturuyor.

Son Genel Kurul'da, Türk-İş Genel  Başkanı Mustafa Kumlu'nun da söylediği gibi: “Hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açık.”

O halde bizim de “bitme tükenmez bir enerjiyle” karşı koymamız gerekiyor. Türkiye sendikal hareketinin artık uyanık ve enerjik bir hale gelmesi, bu gündemler karşısında ortak, güçlü tavırlar geliştirmesi gerekiyor. Yeni dönemde mücadeleci olmayan bir sendikal hareketin hiçbir şansı olamayacağı, iktidar ve sermaye ile uyumlu sendikacılık pratiklerinin mevcut durumu bile korumaya hizmet edemeyeceği çok açık olarak görülecektir.

Örgütlenme öncelikli, mücadeleleleri ortaklaştıran, ilkeli ve programlı bir emek hareketi yaratma görevinin ilk ciddi adımları 2012 yılı içinde atılmak durumundadır. SGBP daha önce ilan ettiği gibi Türk-İş Genel Kurul'u sonrasında çalışmalarını bu yönde sürdürecek. Diğer emek örgütleriyle ve emek dostlarıyla dayanışma içinde başka türlü bir sendikal hareketin bugünden inşa edilmesi için çalışacak. Türk-İş Genel Kurul'unda alınan kararların öncelikli takpiçisi bizler olacağız.

BİZLERİ UMUTLANDIRIYOR

Yaptığımız bölge toplantıları ve Türk-İş Genel Kurul salonunda yaşananlar bize Türkiye işçi sınıfının arayış içinde olduğunu, yaşananlar karşısında ciddi bir tepki biriktirdiğini gösterdi. Şimdi sendikalara düşen bu arayışları somut mücadele hedeflerine yöneltmek ve tepkileri örgütlü hale getirmek olmalıdır.

Dünyada yeni bir dönem açılıyor. Arap halklarının özgürleşme hareketlerinden ABD'deki Wall Street İşgaline; Yunanistan emekçilerinin büyük direnişine kadar dünyanın her yerinde kapitalizmin tahammül sınırlarını aşan adaletsizliklerine ve otoriter rejimlere karşı eşitlik ve özgürlük rüzgârları yeniden güçlü biçimde esiyor. Bu bizleri de umutlandırıyor, esin kaynağı oluyor. 2012 yılının Türkiye işçi sınıfı ve emek hareketi için de bahar rüzgarları taşıyacağına inanıyoruz. Tüm emekçilerin yeni yılını kutluyoruz.

Mustafa Öztaşkın
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı

Kaynak: EVRENSEL GAZETESİ