LİMAK Holding'in patronu Nihat Özdemir ile kızı Ebru Özdemir'in öncülüğünü yaptığı konsorsiyum, Sabiha Gökçen Havalimanı'nı 20 yıl işletmeye 250 milyon Euro'luk yatırım da eklendiğinde toplam 3.5 milyar doları bulan rekor teklifi verince, Petkim'le ilgili tartışmalar biraz gölgede kaldı.. O tartışmaları biraz daha irdelemekte yarar var.
LİMAK Holding'in patronu Nihat Özdemir ile kızı Ebru Özdemir'in öncülüğünü yaptığı konsorsiyum, Sabiha Gökçen Havalimanı'nı 20 yıl işletmeye 250 milyon Euro'luk yatırım da eklendiğinde toplam 3.5 milyar doları bulan rekor teklifi verince, Petkim'le ilgili tartışmalar biraz gölgede kaldı..
O tartışmaları biraz daha irdelemekte yarar var.
Petkim'in yüzde 51'ine 2 milyar 50 milyon dolar veren TransCentralAsia Petrochemical Holding'in Türkiye'deki danışmanı InterConsult'un patronu Haluk Recai Ulusoy, kendi deyimiyle tam bir "iletişim beceriksizliği" sergileyince, gazeteciler olarak hep birlikte internete sarıldık.
Çoğumuz öncelikle konsorsiyumda "büyük hissedar" görünen Troika Dialog adlı Rus yatırım bankasının başındaki Ermeni asıllı Ruben Vardanyan'la ilgili bilgilere ulaştık. Bazı gazeteler de, konsorsiyum üyesi şirketlerden birinin patronunun Yahudi olduğuna vurgu yaptı. Konsorsiyum temsilcileri Vardanyan'ı doğrularken, Yahudi işadamının şirketinin "isim benzerliği" olduğuna dikkat çekmekle yetindiler...http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=3728310
Haluk Ulusoy'un ofisinden gelen açıklamalarda çoğunluk Troika Dialog'da gibi görünse de, Petkim ihalesinde öne çıkan konsorsiyumda asıl patronların, Bank Turan Alem'in Yönetim Kurulu Başkanı Mukhtar Ablyazov ile Başkan Yardımcısı Yerkin Tatishev'in şirketleri olduğu sıkça vurgulandı.
TROIKA DIALOG NEDEN GİRDİ: Ermeni diasporasına destek verdiği konusunda bilgilere ulaşılan Ruben Vardanyan'ın Troika Dialog'u eğer daha sonra "küçülecekse" konsorsiyuma neden girdi? TransCentralAsia konsorsiyumunun temsilcilerine bakılırsa, Ablyazov ve Tatishev'e ait konsorsiyum ortağı şirketler "biraz zayıf görünebilir" endişesiyle Troika Dialog'a sarılmayı yeğlemişler.
Petkim'i devraldıktan sonra Troika Dialog'un gücüne ihtiyaçları kalmayacakmış. Üstelik Troika Dialog'un yerini, yerli şirketler de alabilecekmiş.
ÖZELLEŞTİRME BİLMİYOR MUYDU: Petkim ihalesindeki Ermeni-Yahudi tartışmaları üzerine öncelikle sorular Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci'ye yöneldi. Kilci, ihtiyatı elden bırakmamak için, "Zaten ihale süreci hálá işliyor. Rekabet Kurulu kararı beklenecek, sonra karar verilecek. En son karar Özelleştirme Yüksek Kurulu'ndan (ÖYK) çıkacak. Eğer milli menfaatlerimize ters düşen bir durum olursa, gereği yapılır" demeyi yeğledi.
Kilci'ye benzer bir tavrı, özelleştirmeden de sorumlu olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan sergiledi: "Bildiğim kadarıyla Petkim ihalesini kazanan konsorsiyum, Kazak petrollerinde de söz sahibi. Ama milli menfaatlerimize aykırı durum görülürse, ona göre davranılır."
Biri özelleştirmeden sorumlu Bakan, diğeri Özelleştirme İdaresi'nin Başkanı... İkisinden de gelen yanıt aynı: "Milli menfaatlerimize aykırı durum görülürse bakarız..."
Bu yanıtlar kafamda yeni sorular doğurdu: "Özelleştirme İdaresi, ihaleye giren şirketlerin içeriğini, hissedarlarının kimliklerini bilmiyor muydu? Eğer onlardan istemedilerse, gazetecilerin yaptığı gibi internete girip bakmak da mı akıllarına gelmedi?"
FAALİYET RAPORLARI VERİLDİ: Bu soruma, örneğin ihaleyi kazanan TransCentralAsia konsorsiyumu üzerinde yanıt aramaya çalıştım. İhale günü masada oturanlar arasında Mukhtar Ablyazov ve Yerkin Tatishev'in de bulunduğunu biz sonradan öğrensek de, ÖİB Başkanı Metin Kilci ve arkadaşları biliyordu.
Ayrıca, ihalenin noktalanmasının ardından Mukhtar Ablyazov başkanlığındaki ekip, Kilci'yi ziyaret ettikten sonra Kazakistan'a uçmuştu.
Her ne kadar masada Troika Dialog'dan imza yetkisi olan bir temsilci bulunsa da, bu yatırım bankasının büyük patronunun Ruben Vardanyan olduğunu ÖİB biliyor muydu?
TransCentralAsia konsorsiyumunun temsilcileri, şartname gereği, konsorsiyumdaki tüm şirketlerin geriye dönük üç yıllık faaliyet raporlarını, içlerinde ortaklarının ve yöneticilerinin de fotoğraflarıyla birlikte Özelleştirme İdaresi'ne teslim etmiş. Yani, Ruben Vardanyan'la ilgili kimlik bilgileri ve iletilen dosyalarda varmış.
6 MİLYAR DOLAR GARANTİ: TransCentralAsia konsorsiyumunun temsilcilerinin, "2 milyar 50 milyon doları ödeyebilecek güçleri var mı?" sorularına da ilginç yanıtları var: "Konsorsiyumdaki üç şirket de ayrı ayrı 2 milyar 50 milyon doları tek başlarına ödeme garantisi verdiler. İhale komisyonunun isteği üzerine bu garanti verildi."
Ayrı ayrı verilen garantiye bakılırsa, TransCentralAsia konsorsiyumu, bir anda masaya 6 milyar 150 milyon doları koymuş gibi görünüyor...
6 milyar 150 milyon dolarlık garanti masada, Ruben Vardanyan'ın fotoğrafı dosyalarda...
Öyleyse "milli menfaat penceresi", neden ihale yapılmadan açılmadı da şimdi akla geldi?
Gürültü koparmadan soruşturamaz mıyız
AYNI şey Finansbank'ın çoğunluk hissesini alan National Bank of Greece'ten (NBG) sonra gelmeye kalkan Yunan bankaları nedeniyle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nda (BDDK) yaşandı...
Yani, BDDK'nın sonradan gelen iki bankaya izin verme konusunda "titiz" davrandığını fazla belli etmesi, "Daha fazla Yunan bankasının gelmesini istemiyorlar" tartışması yarattı...
Oysa, özellikle son bir-iki yılda vitrine çıkan tüm bankalar, BDDK'ya önce ellerinde uzun listeyle gitti: "Bunlar arasında 'Ülkemize gelmesine izin vermeyiz' dedikleriniz varsa, baştan söyleyin, hiç görüşmeyelim."
BDDK'nın vitrindeki banka sahip ve yöneticilerine verdiği yanıt genelde aynı oldu: "Hiçbirinde sakınca yok, istediğinizle görüşün."
Satılık bankaların hissedarları ve yöneticileri BDDK'nın kapısını daha sonraları kısa listelerle de aşındırdı: "Bunlarla görüşmeler yapıyoruz, itirazınız var mı?"
BDDK'dan yine aynı yanıtı aldılar: "Hiçbir itirazımız yok..."
Tüm bu çabalara karşın, BDDK'nın Yunan bankalarıyla ilgili tavrı tartışmalara neden oldu...
Şimdi benzeri sorun Özelleştirme İdaresi'nin tutumuyla yaşanıyor: "Petkim'i Ermeni'ye, Yahudi'ye vermek, düşmanın silahına mermi taşımaktır..."
İş dünyasının önde gelen örgütlerinden birinin başkanına yorumunu sordum: "Eğer Vardanyan gerçekten Ermeni diasporasına destek veriyorsa, hiçbir siyasetçi Petkim kararının altına imza atamaz..."
Gerçi satacak fazla bir şey kalmadı ama Özelleştirme İdaresi, ihaleye giren şirketlerin para kaynağından hissedarların kimliklerine kadar her şeyi önceden soruşturup, beğenmediklerini, Türkiye'nin menfaatlerine ters düşebilecekleri önceden elese, bu kadar gürültü koparmasa olmaz mı?
Şimdi seçim sonrası kurulacak yeni hükümetin oluşturacağı Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) Petkim ihalesine, "Konsorsiyumda Ermeni var, vize vermem" derse dünyada gürültü kopmaz mı?