Sivil - Demokratik Anayasa Platformu’nun sivil, eşitlikçi, demokratik, çoğulcu anayasa talebiyle İstanbul – Kadıköy’de, 10 Nisan Cumartesi günü düzenlediği mitingde toplumsal kesimler taleplerini dile getirdi.
Sivil - Demokratik Anayasa Platformu’nun sivil, eşitlikçi, demokratik, çoğulcu anayasa talebiyle İstanbul – Kadıköy’de, 10 Nisan Cumartesi günü düzenlediği mitingde toplumsal kesimler taleplerini dile getirdi.
Anayasanın parçalı değil, köklü değişimi için 200’e yakın aydının imzasıyla kurulan Sivil- Demokratik Anayasa Platformu’nun çağrısıyla düzenlenen miting için binlerce kişi Cumartesi günü öğle saatlerinden itibaren Kadıköy Tepe Nautilus önünde toplandı. Yürüyüşe KESK, BDP, ESP, SDP, EMEP, KÖZ, 70 Milyon Adım Koalisyonu, Demokrasi İçin Birlik Hareketi, EHP’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika ve meslek örgütü katıldı.
İstanbul’da direnişte olan TEKEL, İSKİ, Samatya, İtfaiye, Marmaray, Sinter Metal, Esenyurt Belediye, Atık Kağıt, ATV-Sabah işçileri tarafından kurulan Direnişteki İşçiler Platformu da “Birleşe birleşe kazanacağız” pankartıyla mitinge katıldı. Grupların tamamının Tepe Nautilus önünde toplanmasının ardından kitle, Kadıköy İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca, “Komplocu değil, demokratik anayasa istiyoruz”, “Tutuklu çocuklar serbest bırakılsın”, “Darbeci generaller yargılansın”, “12 Eylül Anayasası çöpe”, “Dur, dur, dur de, darbelere dur de”, “Barış için yürüyoruz, halkların kardeşliği için yürüyoruz” sloganları atıldı, dövizleri taşındı.
Kadıköy İskele Meydanına gelindiğinde, arama noktasında yaşanan gerginliğin ardından polis, binlerce kişinin katıldığı mitingde gaz bombası kullandı. Polisin attığı gaz bombaları kitlenin ortasına düştü. Çok sayıda kişi, gaz bombalarından etkilenerek fenalık geçirdi.
Sivil Demokratik Anayasa Platformu'nun çağrısıyla düzenlenen miting, yaşanan gerginliğin ardından tertip komitesi adına Abdulbaki Boğa'nın konuşmasıyla sürdü. Boğa, polisin tavrını protesto ederken, Türkiye'nin geleceği için eşitlikçi, çoğulcu, demokratik bir anayasanın şart olduğunu söyledi. Ardından Sanatçı İlkay Akkaya müzik dinletisi sundu. Akkaya'nın ardından ise 10 yaşındaki Sozdar Yalçınkaya'dan kapatılan DTP'nin yasaklı Eşbaşkanı Ahmet Türk'e kadar, toplumsal kesimleri temsilen konuşmalar yapıldı.
Çocukların geleceğini karartmayın
Çocukların yeni anayasa talebine anlatan Sozdar Yalçınkaya, bölgede öldürülen çocuklara dikkat çekti. Yalçınkaya, "Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle binlerce çocuk yargılanıyor. Çocuklar öldürülüyor. Filistin'deki çocuklar için ağlayanlar, kendi ülkesinde öldürülen, hapislere atılan çocukların çığlığını duymuyor. Bizi duymayanlar bizim geleceğimizi nasıl temsil eder. Bizim geleceğimizi karartmayın, tüm dünya çocukları olarak, özgürce barış içinde bir arada yaşamak istiyoruz" dedi.
Barışın ruhunu taşıyan bir anayasa istiyoruz
Kadınların taleplerini anlatan Avukat Filiz Kerestecioğlu ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Kadınlarla erkekler arasındaki eşitliğin çok net ortaya konmadığı bir anayasa 12 Eylül anayasasıdır. Bu anayasa darbecidir, erkek egemen anlayışı taşıyor. Seçim barajının kaldırılmasını, ifade özgürlüğünün sağlanmasını, sendikal hakların garanti altına alınmasını sağlamayan bir anayasa 12 Eylül anayasasından farklı olamaz. Barışın ruhunu taşıyan bir anayasa istiyoruz. Anayasanın ruhu da dili de farkı olmalıdır. Yeni bir anayasa toplumu himaye etmeye çalışan değil toplumun önündeki engelleri kaldıran bir anayasa olmalı. Sahte güzel sözlerle değil, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı kaldıran bir anayasa talep ediyoruz. Korunmaya muhtaç bir yaklaşım istemiyoruz, tam eşitlik istiyoruz.”
Demokratik bir anayasa talebimiz için buradayız
Sendikal talepleri dile getiren KESK Genel Başkanı Sami Evren de şu konulara dikkat çekti: "İnsan haklarına saygılı, emeğe saygılı kimlik ve kültürlere saygılı, demokratik bir anayasa talebimiz için buradayız. Maalesef, burada onbinlerce kişinin yani toplumun tüm kesimlerini temsil eden Kürtlerin, Alevilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, her kesimin burada olmasına tahammül edemiyorlar. Bize gaz bombasıyla demokrasi getiremezsiniz, saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu saldırıyı yapanlar 12 Eylül ruhunu taşıyorlar. Yıllarca emekçi sözünü dinlemediler, biz kardeşlik ve emek anayasası istiyoruz. Memurlara toplu sözleşme hakkı vermeyen anayasa emekten yana olamaz. Bizler grevli toplu sözleşmeli adalet ve eşitlikten, kardeşlikten vicdan sahibi herkesin ortaklaşacağı bir özgürlükler anayasası için alanlarda olmaya devam edeceğiz.”
Anayasalar hiçbir etnisiteye gönderme yapmamalı
Son olarak konuşan, kapatılan DTP'nin Eşbaşkanı Ahmet Türk de, 12 Eylül Anayasası'nın tek bir etnisiteyi kabul eden bir yaklaşımla yazıldığını belirterek şunları söyledi: "Anayasalar hiçbir etnisiteye gönderme yapmamalıdır. Farklılıkları zenginlik olarak görmelidir. Anayasanın ruhu, özü ve mantığı tamamen değişmelidir. Burada hep birlikte halkların kardeşliğini istiyoruz. Var olan bir kültürü, inancı inkar ederseniz bunu anayasanın özüne, ruhuna işlerseniz kardeşlik nasıl gelişir? Hak ve özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anayasa olmadan çatışmalı ortam durmaz. Bunu söylediğimizde hükümet 'yapmak istiyoruz ama gücümüz yetmiyor' diyor. Küçük bir paketle bizi kandırmaya çalışıyor. Ortada bir güç kavgası var. Sol eldeki gücü sağ ele taşıma mantığı var. Biz burada herkesin özgürleşmesi için mücadele veriyoruz."
Kürtler 1921 Anayasası'nı istiyor
Anayasayı değiştirmenin değil, ruhunu değiştirmenin önemli olduğunu söyleyen Ahmet Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Eğer samimi iseniz TMK'yı kaldırın, Kürtçe'yi yasak olmaktan çıkarın. Herkesi kucaklayacak bir anayasa yapılmalı, bu mantık yoksa biz değişikliği kabul etmeyeceğiz. 1921 Anayasası, 90 yıl önceki anayasa bugünkü anayasadan daha ilerici, daha kardeşliği pekiştirme ruhuna sahipti. Dünyanın hiçbir yerinde 90 yıl geriye doğru gitmez bir ülke. Halkımız 1921 Anayasasını istiyor. Bizim demokratik refleksimiz Türkiye'yi değiştirilebilir. Halkları esas alarak birbirimizi kucaklayarak, demokrasiyi önemseyen herkesi yan yana getirerek, mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bu mitingle sınırlı kalmamalı, daha da büyümeliyiz."
Mücadelemiz sürecek
Türk konuşmasını şöyle tamamladı: "8-9 aydır açılımdan söz ediyorlar. Siz farklılıkları inkar ederseniz, operasyonları sürdürürseniz, şiddetle halkı bastırmaya çalışırsanız, demokrasinize kim inanacak. Kürtler artık eski Kürtler değil, emekçiler artık eski emekçiler değil. Bizi yasaklayabilirler, milletvekilliğimizi düşürebilirler ama biz sizinle olmayı asla bırakmayacağız. Birlikte yürüyeceğiz. Bir arada yürek yüreğe mücadelemiz sürecek."
Türk'ün konuşmasından sonra sahneye çıkan sanatçı Rojda Türkiye'de hala Kürtçenin yasak olduğunu ve Kürtçe şarkı söylediği için ceza aldığını belirterek, "Bir şeyler başlayacaksa buradan başlamalıdır" dedi. Miting Rojda'nın söylediği ezgiler eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.