Aliağa Şubemiz 3 Ekim 2012 tarihinde saat:12,00’de Aliağa Demokrasi Meydanında toplanarak Petkim,Tüpraş, Storopack ve Saybolt çalışanlarımız başta olmak üzere içinde yer aldığımız Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ve Aliağa halkının da katılımıyla,hükümetin son yaptığı zamları protesto amaçlı Akp ilçe binası önüne yürüyerek basın açıklaması yaptı.
Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri adına dönem sözcüsü Emekli-sen Aliağa Şube Başkanı Hasan Karaşahin yaptığı basın açıklamasında;
Değerli Basın emekçileri,
Hepimizin bildiği gibi çalışanların ve emeklilerin ücret artışları gündeme geldiğinde, kaynak sıkıntısından söz eden AKP hükümeti, Milletvekili maaş artışında, sermayeye teşviklerde hiç kaynak sıkıntısı çekmiyor.
Evlatlarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerimizi cami önündeki güvercinlere benzeten Milli eğitim bakanımız, Başbakanımız da öğretmen maaşlarına geldiğin de ‘’az çalışıp çok tatil yapıyorlar, Diğer memurlarla aynı maaşı almayı hak etmiyorlar’’ diyerek, çalışanları birbirine düşürmeye çalışan bir siyasi iktidarın; halkını bilmez, halkına yabancı, zengin dostu politikalarıyla karşı karşıyayız.
AKP her sıkıştığında başvurduğu istikrar yalanıyla bizleri oyalarken, oluşan bu ekonomik yıkımın çözümünü kendinden önceki hükümetlerin yaptığı gibi biz emekçilerin sırtına binmekle kolayca buluverdi.
Safını böylelikle açıkça zenginden yana kullanan AKP iktidarı; uyguladığı neo-liberal politikalar sonrasında paranın sınır tanımaz gücü ve kazanma iştahı sonrası yaratılan krizlerle bizleri boğuştururken, zenginler kulübüne ‘teğet ‘ geçiyor.
Bu son zam yağmuruyla başta benzin, doğalgaz, elektrik olmak üzere iğneden ipliğe her şey zamlandı. Dünyanın en pahalı benzinini kullanmakta Norveç’e kaptırdığımız birinciliği şimdi onları sollayarak şampiyon olduk. Böylece AKP 10 yıldır iktidarı döneminde bütçe açığının yükünü önceki iktidarlar gibi emekçilere yıkma planları yapmaktadır.’Büyüdük, Milli gelirden kişi başına düşen payımız arttı, zenginleşiyoruz’ ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda ’diyenler zenginliklerin paylaşımına gelince bu beraberliği unutmuş görünüyorlar.
Değerli Basın emekçileri, Değerli Aliağalı emekçiler,
2012 bütçesi, ilk 8 ayda 8,5 milyar açık verdi ve 2012 sonunda bütçe açığının 14 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Bütçe açığını kapatmak için vergi oranları arttırılarak resmen bir “zam dalgası” başlatıldı. Üstelik söz konusu “dalga” sadece zamlarla sınırlı kalmadı. Hükümetin ekonomiden sorumlu bakanı yaşanan vergi artışları ve zamları, vatandaşın “huzur ortamının bozulmaması için yapılan ayarlamalar” olarak görmek gerektiğini belirterek, Başbakan da doğal gaz zammını “rahat etmenin bir bedeli olacaktır” diyerek bir avuç “tuzu kuru” dışında halkın büyük bir bölümüyle resmen dalga geçti.
AKP Hükümeti halkın, toplumun örgütlü güçlerinin zamlara karşı yeterince tepki göstermemesini fırsat bilerek, neredeyse soluduğumuz havaya bile vergi salacak politikaları 10 yıldır kararlılıkla hayata geçiriyor.
Özellikle yılsonlarına doğru içinde bulunulan yılın bütçe rakamlarının netleşmeye başlaması ve bir sonraki yılın bütçe hazırlıklarının yapıldığı hatırlandığında, yapılan vergi artışları ve zamlar, bin bir zorlukla geçimlerini sağlayan yoksul emekçi aileleri başta olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşamını alt üst ederken, halkın karşısına çıkıp resmen alay eden bakanların olduğu başka bir ülke var mıdır acaba?
5 milyon asgari ücretli, 9,5 milyon emekli ve 2 milyonu aşkın kamu emekçisinin ücret artışları, halkın en temel ekonomik, sosyal talepleri söz konusu olduğunda bin dereden su getirenler, “Bütçe kaynakları sınırlı” diyenler, sermayeye kaynak aktarmaya sıra gelince bütün muslukları ardına kadar açıyorlar.
Ancak bütçe açığı söz konusu olunca, zenginlerin aldığı faize bile dokunmayanlar, en kolay yol olarak vergileri arttırma yoluna gidiyorlar.
Öncesi bir tarafa, 24 Ocak 1980 kararlarının hayata geçirilme sürecinden bu yana kurulan bütün hükümetler, ülke ekonomisinin yıllık gelir ve harcamalarını gösteren bütçeleri oluştururken hep uluslararası finans kuruluşlarının, yerli ve yabancı sermaye örgütlerinin “öneri” ve “beklentileri” doğrultusunda hareket ettiler.
Bu anlamıyla bütçeler, ülke ekonomisinin, hatta siyaset mekanizmasının temel yönelimlerini ve kimlerin milli gelirden ne kadar pay alacağını önceden belirleyen belgeler olarak, hükümetin siyasal ve sınıfsal tercihlerini en somut olarak yansıtan metinler olarak hazırlandı.
Tıpkı 2012 bütçesi gibi, 2013 bütçesi de aynı mantık çerçevesinde hazırlanacak ve önümüzdeki yılın gelir ve harcamaları, kimden ne kadar vergi alınacağı bütün ayrıntıları ile 2013 bütçesi içinde yer alacak.
AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde bütçeler üzerinden gittikçe yoksullaşan halkın sırtına yüklenen dolaylı vergiler sürekli arttı. Buna karşın özel sektöre “teşvik” adı altında yapılan kaynak transferleri, vergi indirimleri, faiz ödemelerinde sermayeye sağlanan avantajlar, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesi istikrarlı bir şekilde sürüyor.
2012 bütçesi beklentileri iki katı açıkla tamamlanmak üzereyken, 17 Ekimde TBMM’ye gelecek olan ve 2013 yılına ait gelir ve harcamaların yer alacağı “yeni” bütçenin nasıl bir içerikte hazırlanacağının ipuçlarını son olarak yapılan vergi artışları ve daha da sürmesi beklenen zamlarla görmek mümkün.
Dolayısıyla son vergi artışları ve doğal gaz ve elektrik zammı ile süren zam dalgası, 2013 bütçe hazırlıkları ile birlikte değerlendirilmeli. 2013 Bütçesinden de biz halka daha çok yoksulluk düşeceğinin ilk işaretleridir.
Gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da derinleşmesi ve bölüşüm politikalarının sürekli olarak emekçiler aleyhinde biçimlendirilmesi, AKP hükümetinin kimden yana olduğunun en net göstergesidir.
Değerli basın emekçileri, değerli Aliağa halkı,
Emekçiler her geçen gün daha yoksullaştırılıyor, Bütçe açığı, zamlar, yapısal denge, huzur, patrona indirim derken; olan yine biz emekçilere oluyor. Benzinden doğalgaza kadar zamlar yağmur gibi yağmaya başladı. Doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar kış aylarına girerken halkın belini bükecek. Bu zamlar bir hastalığın habercisidir. Nasıl ki, vücuttaki bir ağrı ciddi hastalıkların habercisiyse, bu zamlar da ekonomide tehlike çanlarının habercisidir.
Biz emekçileri gelecekte daha kötü günler bekliyor demektir bu. Zengin dostu AKP ye buradan sesleniyoruz: Bütçenin açığını emekçilerin alın teriyle kapatamazsınız
Bu nedenle yapılan zamların hemen geri alınmasını istiyoruz. Halkımızı zamlara karşı sessiz kalmamaya ve demokratik direniş haklarını kullanmaya çağırıyoruz.
Bizler Devletin halka hizmet için var olası gerektiği düşüncesinden hareketle bir kamu hizmeti olarak tarif edilen ve Anayasamızda da ‘sosyal Devlet’ ilkeleri arasında sayılan eğitim ve sağlığın parasız, vergilerimizle karşılanarak parasız, nitelikli, eşit ve ulaşılır olmasını istiyoruz.
Hükümetin zenginden açıkça saf tutarak başta ilaç ve silah kartellerine akıtılarak vergilerimizin ve kamu kaynaklarının çar-çur edilmesini istemiyoruz. Hükümetin yanlış tercih ve şeffaf olmayan harcamalarının sonucunda ki kara deliklerin faturasını zamlarla çekmek istemiyoruz. Biz emekçiler insanca yaşayacak ücretler istediğinde ‘kaynak yok’ diyenler, zamlarla yine bizlerin cebinden dişinden tırnağından arttırdıklarımıza göz koyarak kaynak yaratmada ki yeteneklerini görüyoruz.
Bu sebeple aldığımız ücretle yıllardır yoksulluk sınırının altında çalıştırılmaya zorlanan biz emekçilerin bu zamları kabul etmesi düşünülemez. Kendimizi kaz gibi yoldurtmayacağımız gibi, Ülkemizin yıllardır biriktirdiği tüm değerlerin yağmalanmasına seyirci kalmayacağımızı buradan duyuruyoruz.
Tekrar ediyoruz: Bütçe açığını bizlerin alın teriyle kapatamazsınız!
ALİAĞA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU