Aralarında sendikamız Petrol-İş'in de yer aldığı Türk-İş'te mücadeleci bir hareket için yola çıkan 10 sendika, ilk bölgesel toplantısını 10 Ağustos Çarşamba günü, İstanbul'da yaptı.
Aralarında sendikamız Petrol-İş'in de yer aldığı Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş,Tek Gıda-İş, TGS, Tez Koop-İş, TÜMTİS'ten oluşan ve Türk-İş'te mücadeleci bir hareket için yola çıkan 10 sendika, ilk bölgesel toplantısını 10 Ağustos Çarşamba günü, İstanbul'da yaptı.
Katılımcı sendikaların genel başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin, İstanbul şube başkanları ve şube yönetim kurulu üyelerinin basın mensuplarının ve sendika uzmanlarının katıldığı toplantının açılış konuşmasını Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın yaptı. Konuşmasına basın mensuplarını ve katılımcıları selamlayarak başlayan Öztaşkın, bu toplantının bir ön toplantı olduğunun vurgusunu yaptıktan sonra sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün 10 sendikaya bağlı İstanbul'daki şube başkanlarını ve yönetim kurulu üyelerini toplantıya çağırdık bu toplantıda İstanbul'da önümüzdeki günlerde ne yapılabilir, bu hareket diğer sendikalara bağlı şubelerle nasıl bir işbirliği gerçekleştirebilir, nasıl genişleyebilir, üye tabanına yönelik geniş bir toplantıyı nasıl ve ne şekilde organize edebilir, bunları konuşup programlayacağız”
Bu toplantıların İzmir, Adana, Diyarbakır, Bursa, Lüleburgaz gibi kentlerde de yapılacağının altını çizen Öztaşkın “Bu işe gönül veren, emek veren emek dostu akedemisyenlerle de bir araya gelerek programın içeriğini zenginleştirme yönünde de adımlar atacağız” dedi.
Ortak akla ihtiyaç var
Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın'ın konuşmasının ardından toplantının moderatörlüğünü yürüten Tek Gıda İş Genel Başkanı Mustafa Türkel söz aldı. İşçi sınıfının hak ve çıkarlarının ciddi bir biçimde tırpanlandığı bir dönemden geçtiğimizi söyleyen Türkel, sendikaların, konfederasyonların işlevini yitirip pasifize olduğunu, saldırılara karşı tutum geliştirmekte yetersiz kaldığını belirterek “ Çok uzun zamandan beri kendi özeleştirilerimizi yaparak örgütlerimiz içinde bir çözüm yolu arayışı içindeydik. Gerek Türk-İş Başkanlar Kurulu'nda gerekse de kendi aramızda yapmış olduğumuz çalışma hayatına ilişkin toplantılarda bu durumun bize tarihi bir sorumluluk yüklediği bilinciyle dünyada da ülkemizde de işçi sınıfının yeni bir çıkış yapması gerektiği konusunda hemfikir olmuştuk. Bunun arayışına başladık. Arayışları genel başlıklar halinde kamuoyuna deklare ettik. Ancak bunu genişletmek ve örgütlerden gelen fikirlerle detaylandırıp, olgunlaştırmak için bir beyin fırtınasına ihtiyacımız var. Bu toplantıları onun için yapıyoruz” dedi.
Daha sonra gazetecilerden gelen soruları yanıtlayan Türkel, Türk-İş'ten ayrılma söz konusu olur mu? sorusuna şu cevabı verdi “ Hayır bu konuda çok net bir “hayır”ımız var. Biz konfederasyonumuzu ayrıştırmak değil tam tersi emek mücadelesini birleştirmek için yola çıktık. Türk-İşe bağlı sendikalarımızın ortak bir akıl oluşturması için ortak bir mücadele oluşturması için yola çıktık ...”
Mücedelenin kitleselleşmesinin ancak tabanı da sürece katarak mümkün olabileceğinin altını çizen Türkel, kıdem tazminatı konusuna da değinerek aslında bu konunun sendikalar yasasını dayatmanın bir aracı olarak da kullanılabileceğini söyledikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “ Sendikalar yasası ile sendikalar üzerine ciddi bir baskı getiriliyor. Bizi barajın altında kalırsınız ona göre davranın, diye tehdit ediyorlar. Hükümetin istediği doğrultuda bir yasa çıkarmak için yapıyorlar tüm bunları. Kıdem tazminatının kaldırılmasından daha tehlikeli olan bölgesel asgari ücret uygulamasını da getirerek, ölümü gösterip sıtmaya razı olmamızı öneriyorlar. Bu konuları kendi aramızda tartışıyoruz. Tüm bunlar bizim mücadele alanımızı oluşturuyor.”