4 Kasım 2016 Cuma günü Ankara Şubemizde Temsilciler Kurulu Toplantısı yapıldı.
Ankara Şube Başkanımız Şuayip Gül'ün yapmış olduğu konuşma aşağıdaki metinde yer almaktadır.
Temsilciler Kurulunun Değerli Üyeleri;
15 Temmuz 2016 tarihi, ülkemizin yakın döneminin en önemli olayının yaşandığı tarih olarak kayıtlara geçmiştir. 15 Temmuz'da ülkemiz karanlığa boğulmak istenmiş ve kanlı bir darbe girişiminde bulunulmuştur.
Gece saatlerinde milletin Meclisi bombalanmış, başta Ankara'da olmak üzere bazı devlet binalarına saldırı düzenlenmiş ve darbeye karşı sokağa çıkan halkımızın üzerine ateş açılmıştır. Demokrasiye ve ülkesine sahip çıkan 246 vatandaşımız ve güvenlik mensubumuz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz.
Aslında bir terör eylemi olarak değerlendirilmesi gereken bu hain darbe girişimini lanetliyor, sorumluların evrensel hukuk kuralları çerçevesinde en ağır cezalara çarptırılmaları gerektiğini düşünüyoruz.
Sendikamız Petrol-İş ve Ankara Şubesi bütün üyeleriyle, darbe girişimine karşı demokrasi adına net bir tavır almış, ülkemize ve demokrasiye sahip çıktığımızı, sokaklara çıkarak göstermiştir.
Aynı süreçte ülkemizde terör eylemleri de had safhaya çıkmış, kentlerimizde arka arkaya bombalar patlamıştır. Güneydoğu illerinden başlamak üzere Türkiye bir çatışma ortamı içerisine sokulmaya çalışılmaktadır. Bir kez daha bu çatışmalarda şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, halkımızın sağduyulu tavrı ile toplumsal barışın, birlik ve beraberliğimizin sağlanacağına inanıyoruz.
Böyle bir dönemde, Suriye'nin kuzeyinde Cerablus'ta IŞİD'e müdahale için sınır ötesi bir operasyon düzenlenmiştir.
Fırat Kalkanı adı verilen operasyon hala sürdürülmektedir.
Müdahale edilen bölgede çok sayıda güç olması ve emperyalist ülkelerin Suriye politikasındaki farklılıklar, başlatılan operasyonun uzayabileceğini ve hatta genişleyebileceğini göstermektedir. Tüm bu gelişmeler ışığında, ülkemiz açısından dış politikada bağımsız, sorumlu ve bölgesel barışı gözeten bir dış politika hattının izlenmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Değerli temsilciler,
OHAL ilan edilmiş ve üç ay uzatılmış olan böylesi hassas bir dönemde, sermayeye yeni teşvikler vermek adına emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik düzenlemeler kabul edilemez.
Çalışanlar bir yasal düzenlemeyle Zorunlu Bireysel Emeklilik Sigortası sistemine iki ay zorunlu, sonrasında tercihli bir şekilde dahil edilmiştir. 1 Ocak 2017 tarihinde uygulanmaya başlanacak bu düzenleme ile çalışanların ücretinden kesinti yapılacak ve özel sigorta şirketlerine dev bir kaynak yaratılacaktır.
Sosyal güvenliğin özelleştirilmesi anlamına gelen böyle bir dayatma, OHAL fırsatçılığı olmuştur.
Buradan uyarmak istiyoruz! Kıdem tazminatı ile ilgili benzer bir fırsatçılık içerisinde olunmamalıdır. Kıdem tazminatımıza yönelik herhangi düzenlemenin genel grev nedeni olduğunu hatırlatıyoruz.
Öte yandan aynı dönemde, 111 tane özel bütçeli kamu kuruluşunun varlıklarının özelleştirme kapsamına alınması ile ilgili düzenleme de bir Torba Kanunu'na sokulmuştur. Aralarında TP, BOTAŞ ve MKEK'in de bulunduğu bu kuruluşların üretim ve yatırımlarının teminatı olan varlıklarının satışı büyük bir yanlıştır. Halkın ve sendikaların tepkisi nedeniyle bu yanlıştan şimdilik dönülmüştür.
Söz konusu düzenleme vesilesiyle, özelleştirme politikaları kamuoyunda yeniden tartışmaya açılmıştır.
Ankara Şubemizin örgütlü olduğu işyerlerinden TP ve BOTAŞ bir süredir özelleştirme politikaları doğrultusunda yönetilmekte ve bu işyerlerinde yeniden yapılanma adı altında büyük bir taşeronlaştırma ve güvencesizleştirme operasyonu yürütülmektedir.
Milli petrol şirketimiz TP, özellikle son yıllarda başvurulan yanlış uygulamalar ve tutarsız politikalarla zayıflatılmaktadır. Bu uygulamalar, TP’nun parçalanmasına ve küçültülmesine hizmet ederken, kuruluşun istihdamı da güvencesizleştirilmekte ve giderek azaltılmaktadır. Hükümetin kamuda taşeronlaşmayı azaltmaya yönelik söylemlerine karşın, TP’da hizmet alımları yani taşeronlaşma yaygınlaştırılmaktadır.
Öyle ki, TP’nun kurulduğu tarihten bugüne asli işlerinden olan kuyu tamamlama, sondaj, jeofizik operasyonlar gibi birçok faaliyet diğer kamu kuruluşlarına ve özel şirketlere devredilmek istenmektedir. Bu niyetlere karşı Petrol-İş'in tavrı nettir.
TP'daki bu tür yanlışlardan dönülmesi için gerek kuruluşun yönetimi gerek bağlı Bakanlık gerekse de siyaset kurumu nezdinde girişimlerimiz sürmektedir. TP işçisi 15 Temmuz ve 17 Ekim 2016 tarihinde yaptığı gibi tepkisini eylemlerle göstermekten çekinmeyecektir.
BOTAŞ'ta da benzer sorunlar gündemdedir. BOTAŞ'ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin planlar uygun siyasi koşullarda yeniden ısıtılacaktır. Sermayenin talepleri doğrultusunda BOTAŞ'ın parçalanması ve özelleştirilmesi hedeflenmektedir. Sendikamız BOTAŞ'a ilişkin bu planların karşısında olacak ve tıpkı TPAO'da olduğu gibi BOTAŞ'taki üyelerimizin menfaatlerini sonuna kadar savunacaktır.
Bir diğer kamu işyerimiz MKEK’daki yanlış Uygulamalar ve tutarsız politikalar yüzünden kurum bugün üretim yapamaz, istihdam yaratamaz, Yanlış yatırımlar, yapılamayan yatırım, arğe yapamayan, pazarlama yapamayan adeta kendi kaderine terk edilmiş bir durumdadır.
Beklentimiz ve taleplerimiz MKEK’nin kendi öz kaynakları ile özerk bir statüde kendi ayakları üzerinde dün olduğu gibi, TSK’rini ve sanayimizin öncülüğünü yapmaya ve belirleyici olmaya devam etmesi;
İşyerimiz Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda, işçi sağlığı ve iş güvenliği başta olmak üzere özlük haklarımızdaki hak edişlerimiz biri fiili hizmet’i Türk-iş’inde içinde bulunduğu bir mücadele ile Bakanlık nezdinde çabalar, Ayrıca yine çalışanlarımızın tehlikeye maruz kalmalarından ötürü aldıkları, Prim yönergesinin üyelerimizin lehine yeniden düzenlenmesi çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi bir dizi taleplerimiz daha çabuk ve kolay gerçekleşecektir diye düşünüyoruz.
Önümüzdeki süreçte kamu işyerlerinde çalışan üyelerimiz için 2017 toplu iş sözleşmeleri başlanacaktır. Hükümetin ve Kamu işveren sendikalarının olumsuz tutum ve davranışlarına karşı 2017 yılında sendikalar, özellikle Türk-iş’e bağlı sendikaların ortak hareket etmesi bir kaçınılmazlık haline gelmiştir.
Petrol-iş Sendikası Ankara şubesi, bunun bilinciyle 2017 kamu toplu iş sözleşmeleri Görüşmelerine hazırlanmıştır. Ancak üyelerimizin hak ve çıkarlarını korumak adına da öncelikle kendi üyelerinin gücüne güvenmektedir. Haklı taleplerimizin hayata geçirilmesi için toplu pazarlık sürecinin her aşamasına yönelik hazırlıklarını da yapmıştır.
Konya'da örgütlü olduğumuz Pakpen'de, ekonomik sıkıntılar gerekçesiyle işverenin işten çıkarma yapması, çalışma barışını bozmaktadır. Bugüne kadar büyük fedakarlıklarla çalışmış olan ve işyerini bugünlere getiren işçilere, herhangi bir ekonomik darboğazda fatura kesilmesi kabul edilemez. İşverenin bu tavrını sürdürmesi halinde Petrol-İş ve üyelerimiz en sert tepkiyi vermekten çekinmeyecektir. İşveren örgütlü gücümüzü sınamaya kalkmamalıdır.
İki akaryakıt istasyonu Mehmetçik Vakfı ve Benlioğlu ile Alpla Plastik'te üyelerimizin haklarının korunması ve geliştirilmesi yönünde faaliyetlerimiz devam etmektedir.
Şubemiz, ayrıca Çorum ilinde Hayat Şırıngada örgütlü gücünü arttırmak için sendikal kültürün zayıf olduğu bir bölgede çalışmalarını olanca hızıyla sürdürülmektedir. Bugüne kadar büyük fedakarlıklarla çalışmış olan ve işyerini bugünlere getiren işçilere, herhangi bir ekonomik darboğazda fatura kesilmesi kabul edilemez. İşverenin bu tavrını sürdürmesi halinde Petrol-İş ve üyelerimiz en sert tepkiyi vermekten çekinmeyecektir
Şubemiz adına bu duygu ve düşüncelerle, Temsilciler Kurulumuzun verimli geçmesini temenni ediyorum.