Ankara Şubemizin XXIII. Dönem IX. Olağan Temsilciler Kurulu Toplantısı 18 Eylül 2013 tarihinde Ankara Şubemizin Toplantı Salonunda; Şube Başkanı Şuayip GÜL, Başkan Yardımcıları Sabri POLAT, Baki TURHAN ve Temsilcilerimizin katılımlarıyla yapılmıştır.
Temsilciler Kurulu Toplantısı Şube Başkanı Şuayip GÜL’ün açış konuşması ile başladı.
Temsilciler Kurulumuzun Değerli Üyeleri;
Petrol-İş Sendikası, Ankara Şubesi XXIII. Dönem IX. Olağan Temsilciler Kurulu toplantımızı; Mısır'ı ve Suriye’yi büyük bir kaosa itildiği, binlerce masum kişinin katliamlarla öldürüldüğü ve sözde medeniyetin temsilcisi Batı ülkelerinin tüm bu vahşeti değil kınamak bu olaylara adeta çanak tuttuğu bir süreçte gerçekleştiriyoruz.
Mısır'da tüm dünyanın gözü önünde bir büyük vahşet yaşanıyor. 3 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Mursi'nin ordu tarafından görevden alınmasıyla gerçekleştirilen darbeden sonra ülke kan gölüne döndü. Darbecilerin o tarihten bu yana halkın üzerine gerçek mermilerle yaptığı saldırılar sonucunda binlerce kişi ne yazık ki hayatını kaybetmiş, on binlerce kişi ise yaralanmıştır. Baskılar artmış, gözaltı ve tutuklamalar yaygınlaşmıştır. Mısır'da halkı birbirine düşüren, demokrasiyi askıya alan ve binlerce kişinin ölümüne neden olan bu saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Ortadoğu'da kaosa yatırım yapan emperyalist ülkeler ve Batı dünyası ise Mısır'da yaşanan vahşete karşı net bir tutum almayarak iki yüzlü davranmaktadır. Demokrasi lafını ağzından düşürmeyen bu ülkeler, televizyonlardan canlı yayınlanan katliamlara sessiz kalmakta ve darbecilere açıktan ve dolaylı destek vermeye devam etmektedirler.
Benzer bir durum Suriye'de yaşanmaktadır. Emperyalizm, bölgenin enerji kaynaklarına hakim olmak ve buradaki ülkeleri istediği gibi yönlendirmek için istikrarsızlık ve kaos istemektedir. Bu amaçla Suriye halkı etnik ve mezhepsel olarak bölünmeye çalışılmış ve birbirine düşürülmüştür. Komşumuz Suriye yıllardır süren bir iç savaşa sürüklenmiş ve son zamanlarda kimyasal silahlar kullanılmıştır. Ülkemiz Ortadoğu'da yaratılan bu batağa çekilmek istenmektedir. Böylesi hassas bir dönemde hükümet, dış politikada son derece dikkatli davranmalı, bağımsız, tutarlı ve bölge barışını hedefleyen bir siyaset hattı izlemelidir.
Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye'de TBMM'nin tatile girmesi ile birlikte yalnızca yeni Anayasa çalışmaları sürdürülmektedir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmaları ne yazık ki toplumsal mutabakata dayalı yeni bir Anayasa'nın uzlaşma ile yapılabileceğine dair umutları her geçen gün azaltmaktadır. Yeni Anayasa konusu, önceki dönemlerde olduğu gibi yine siyasi pazarlıkların ve dayatmaların bir parçası haline getirilmektedir.
Petrol-İş Sendikası, Ankara şubesi “Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasa” talep etmektedir. Türkiye’nin bugün ihtiyacı olan, temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan, yasakları kaldıran demokratik bir anayasadır. Çalışma hakkı başta olmak üzere, iş güvencesi, sağlık, eğitim, konut, örgütlenme, siyaset yapma hakkı öncelikle güvenceye alınmalı, sendikal hak ve özgürlükler herhangi bir kısıtlamaya gidilmeden tanınmalı; özelleştirme, esnek çalışma ve taşeronlaştırma yasaklanmalıdır.
İşkolu barajı ve grev yasaklarını kaldırarak sınırsız örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkını da içeren bir anayasa yapılmadıkça demokratikleşmeden söz edilemez.
Siyasetin gündemi yaz aylarında bir yandan Anayasa çalışmaları olurken, diğer yandan hükümet yeni yasama yılına ilişkin hazırlıklarını sürdürmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “çalışma hayatını baştan aşağı değiştirecek” bir paket üzerinde çalıştıklarını açıklamıştır. Bakan Çelik, Ekim ayında TBMM'ye getirmeyi planladıkları pakette taşeron istihdam düzenlemesi, bağlı olarak kıdem tazminatı sisteminde değişiklik ve yeni esnek çalışma biçimlerinin yer alacağını belirtmiştir. Hükümet taşeron çalışmayı daha da yaygınlaştırmayı hedeflemektedir. Kıdem tazminatında da daha önce gündeme getirilen fon alternatifini isteğe bağlı hale getirerek kıdem tazminatı hakkını delmeye çalışmaktadır.
Görüldüğü gibi hükümetin seçimlerin yaklaşmasını önemsemeyeceği, emekçi halkın kazanımlarına yönelik saldırılarını sürdüreceği anlaşılmaktadır. Önümüzdeki dönemde özelleştirme ve serbestleştirme politikaları da yoğun bir şekilde gündeme gelecektir. Sendikaların böylesi kritik bir süreçte birlik ve dayanışma içerisinde, işçi sınıfına dönük bu saldırılara karşı ortak bir mücadele örgütlemesi gerekmektedir. Bu açıdan konfederasyonlara büyük görev düşmektedir.
Ancak konfederasyonumuz Türk-İş, 2013-2014 Kamu Toplu İş Sözleşmesi sürecinde bu hassasiyetle davranmamış ve Çerçeve Anlaşma Protokolü için sunduğu teklifin altında bir anlaşmaya imza atmıştır. Kamu işçilerinin beklentilerini karşılamayan bu anlaşma, kamu işyerlerinde Bitirilen sözleşmeleride olumsuz etkilemiştir. Ancak 2012-2013 yılında Sendikamızın Talepleri doğrultusunda (TPAO) Yönetimi iş değerlendirmesi adı altında bir çalışma yaparak iş yerinde Çalışanları arasındaki Ücret dengesizliğini gidererek, Bir nebze olsun işçi arkadaşların maaşlarında ücret artışı sağlanmıştır.
Yine Sendikamızın talepleri doğrultusunda 2013 yılında BOTAŞ İş yerinde İş değerlendirme adı altında sendikamızın taleplerini yerinde bulan (BOTAŞ ) yönetim; Endüstri bilimine ve Tekniğine uygun, öğretim üyeleri ile çalışmalarına hız vererek son aşamasına gelinmiştir. Önümüzdeki günlerde (BOTAŞ) İş yerinde en kısa zamanda işçi arasındaki ücret dengesizliğini giderilerek, iş barışı sağlamış olacaktır.
Sözleşme sürecindeki kamu işyerlerimizden TPAO'yu yakından ilgilendiren Türk Petrol Kanunu yasalaşmıştır. Türk Petrol Kanunu ile milli şirketimiz TPAO'nun devlet adına petrol arama ve üretim yapma işlevini düzenleyen hüküm kaldırılırken, yerli ve yabancı sermayenin önü açılmıştır. Sektörde inisiyatifin devlet şirketinden yabancı petrol tekellerine geçmesi riski yaratılırken, TPAO’nun özelleştirilmesinde de düğmeye basılmıştır. TPAO'nun ana statüsünü değiştirecek teşkilat kanununda değişiklik yapılması hem hükümetin hem de şirket yönetiminin gündemindedir.
Sendikamız, TPAO'daki bu çalışmaları üyelerimizin hak kaybına uğramaması adına dikkatle izlemektedir. Bu vesileyle, milli şirketimizin halka arz vb. biçimlerde özelleştirilmesine karşı olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isteriz.
Özelleştirme politikalarının bir diğer ayağını ise doğalgaz sektöründeki uygulamalar oluşturmaktadır. Doğalgaz piyasasının serbestleştirilmesi için çıkarılan 4646 Sayılı Kanun'da değişiklik yapılması gündemdedir.
BOTAŞ, 4646 Sayılı Kanun'da yapılmak istenen değişiklikle biri iletim, diğeri LNG ve depolama ve bir diğeri ise ithalat, ihracat ve toptan satış faaliyeti yürütecek üç ayrı şirkete parçalanarak yeniden yapılandırılmaya çalışılacaktır.
Ayrıca, doğalgaz ithalat kontratlarının özel sektöre devredilmesi ile BOTAŞ'ın payının düşürülmek istendiği bilinmektedir. Amaç, parçalama, zayıflatma ve arkasından özelleştirmedir. Sendikamızın BOTAŞ ile ilgili bu operasyonun karşısında duracağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Bir diğer kamu işyerimiz MKEK Barutsan Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda Mart'ta iki üyemizin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan patlamadan sonra Haziran ayında bir patlama daha gerçekleşmiştir. Yaşanan patlamalar, fabrikada üyelerimizin sıkıntıları ve talepleri üzerine Şubemiz tarafından başlatılan ve işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından bazı eksikliklerin giderilmesi yönündeki çalışmalarımızın ne kadar isabetli olduğunu göstermiştir.
Nitekim üyelerimizle birlikte fabrikada işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda göstermiş olduğumuz hassasiyet karşılık bulmuş, ÇSGB İş Teftiş Kurulu müfettişlerinin yaptığı denetimler sonucunda fabrikada 52 ayrı eksiklik tespit edilmiştir. Söz konusu tespitlerin 30 tanesinin çalışanlar için hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle işin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu karar 10 Temmuz 2013 tarihinde Fabrika Müdürlüğü'ne tebliğ edilmiş ve Fabrikada üretim durdurulmuştur. Üretimde çalışan işçi arkadaşların 120’si senelik izinlerini kullanırken, İzini olmayan 140 tane işçi arkadaşlar fabrikada eksiklikleri giderilerek 12 Ağustosta tekrar üretime başlanmıştır.
Petrol-İş Ankara Şubesi'nin emeğin hak ve çıkarlarını yükseltmek için verdiği mücadele sonucu geçtiğimiz yıl nihayetlendirdiğimiz Pak-pen örgütlenmesi, sadece Petrol-İş açısından değil sendikal hareketin bütünü açısından da son derece önemlidir. Konya gibi sendikal pratiğin zayıf olduğu bir kentte gerçekleşen bu örgütlenme, imzalanan ilk sözleşme ile pekişmiştir. Pak-pen'de örgütlülüğümüz her geçen gün daha da güçlenmektedir.
Benzer şekilde ülkemizde sendikal örgütlülüğün neredeyse olmadığı akaryakıt dağıtım alanında benzin istasyonu olarak faaliyet gösteren Mehmetçik Vakfı'nda da örgütlenme gerçekleştirilmiştir. Burada çalışan üyelerimize Petrol-İş ailesine hoş geldiniz diyor ve üyelerimizi örgütlenme konusunda gösterdikleri iradeden dolayı kutluyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, 23. Dönem IX. Olağan Temsilciler Kurulumuzun, verimli geçmesini temenni ediyor, Şube Yönetim Kurulu adına saygılar sunuyorum.
Şuayip Gül
Ankara Şube Başkanı