Ankara Büyük Anadolu Hotel’de 3-6 Aralık 2015 tarihleri arasında yapılan 22. TÜRK-İŞ Olağan Genel Kurulu sona erdi. Ergün Atalay, Türk-İş Genel Başkanlığına yeniden seçildi. Başkan Atalay, Türk-İş'in 22. Genel Kurulu'nda genel başkanlığa aday olan tek isim oldu.
Seçimin ardından Atalay, genel başkanlığa tekrar seçilirken Türk-İş yönetimi şöyle oluştu: Genel Sekreter Pevrul Kavlak, Genel Mali Sekreter Ramazan Ağar, Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar.
Olağan Genel Kurul açılışına, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve çok sayıda Bakan katıldı.
Genel Kurul, 3 Aralık tarihinde TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın konuşması ile başladı.
Türk-İş'in 4 gün süren Genel kuruluna sendikamızın genel merkez yöneticileri, denetim disiplin kurulu üyeleri, şube başkanları ve şube yöneticileri katıldı.
Genel Başkanımız Kürsüde
Türk-İş Genel Kurulu'nun ikinci günü Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar bir konuşma yaptı. Genel Başkanımız kürsüye çıkarak Petrol-İş Sendikası adına herkesi selamladı ve konuşmasına başladı.
Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar'ın konuşması şöyle;
"Türkiye'nin gündeminin yoğunluğu nedeniyle emeğin yoğun gündemini kamuoyuna aktaramıyoruz. İşte bu genel kurullar vesilesiyle sesimizi buradan duyuruyoruz. İyi ki Türk-İş var ve bizi her anlamda her platformda temsil ediyor ve sesimizi duyuruyor. Emeğe geçenlere teşekkür ediyoruz. Temsil etmek ve edilmek kabiliyetiniz yoksa hiç kimse sizi dikkate almayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın ve Sayın ana muhalefet liderinin bizim genel kurulumuzda konuşma yapmaları, bizler için çok önemlidir. Buradan onlara teşekkür ediyoruz.
Değerli dostlar Ülkemizin gündeminin birinci maddesi maalesef ki terör ve komşu ülkelerdeki emperyalizmin kanlı savaşıdır. Elbette Türkiye ve Petrol-İş Sendikası olarak buna kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Sendikamızın her zaman kendine ait ilkeleri vardır. Her türlü fikre, düşünceye ve prensibi açıktır ancak bu düşünce bir silaha veya şiddete dayanıyorsa bunu kesinlikle reddetmektedir. Teröre asla geçit vermeyiz.
Ülke-millet-toprak önemlidir. Bu ülkede yaşayan Laz, Çerkez, Kürt, Gürcü hepsi iç içedir. Bu ülke bu manada zenginliklerini yaşayacak ve biz ilelebet bunun savunuculuğunu yapacağız ve yapmak zorundayız. Ümit ediyoruz ki ülkemizde de komşu ülkelerde de barış olsun.
Değerli dostlar 1 Kasım 2015 seçimlerinden önceki açıklamalarımızda da istikrara vurgu yapmıştık hangi siyasi parti olursa olsun mutlak bir şekilde iş hayatının sıkıntılarını göğüsleyecek bir hükümetin olmasını ifade ettik. Biz bu iktidar ile iletişimimizi sağlayarak bütün işimizi sürdürmek zorundayız. Doğru iletişim kuramazsak doğru işler yapamayız. Şuan da iktidarda olan siyasi partinin iş hayatına dair vermiş olduğu vaatlerin takipçisi olacağız. Gündemimize tekrar getirileceğini düşündüğümüz taşeron işçilik, kıdem tazminatı, kiralık işçilik, iş cinayetleri ve örgütlenmeye dair ne yapması gerekiyorsa süratle yapmamız gerektiğini bu kongrede altını çizmek lazım.
Kıdem tazminatı işçinin elinde kalan en büyük hak olduğunu savunuyoruz ve buna el uzatacaklara tepkimiz farklı olacaktır.
Değerli dostlarım sendikalar olarak örgütlenmeye dair çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni kurulan Güvenlik-İş Sendikası ile ilgili olarak şunları söylemek istiyorum, sadece güvenlik personeli değil polislerimizin de bu güvenceye kavuşmasından yanayım. Örgütlü toplum daima önemlidir. Bu vesileyle şehit olan asker ve polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Kısa süre önce sendikamızın üye kaydettiği Panplast Panko Kooperatif Birliği'nde sıkıntılı bir örgütlenme süreci yaşadık. Örgütlenmek bizim varoluş nedenimizdir. Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın, sendikalarda örgütlenme ile ilgili yeni düzenlemeleri gündemlerine dahil etmelerini buradan talep ediyoruz.
Değinmek istediğim diğer konu ise, Konfederasyon Başkanımız Ergün Atalay'ın da vurguladığı taşeronlaşma konusudur. Taşeronlaşmaya dair sadece kamuda değil özel sektördeki taşeronlaşmaya dair de düzenlemelerin yapılmasını sağlayabiliriz.
Petrol-İş Sendikası olarak 80'li yılların sonlarından itibaren özelleştirme mücadelesini sürdürmekteyiz. Bizim de örgütlü olduğumuz bazı kuruluşlarımız da özelleştirmeye karşı mücadelelerimiz oldu. Buna karşı duruşumuzu hep ortaya koyduk ve bundan sonrada böyle devam edeceğiz. Hep ülkenin marka değerinin olmasından bahsederiz. Maalesef marka değerimiz yok ve biz kendi marka değerlerimizi oluşturmak zorundayız.
Söyleyeceğimiz en önemli nokta sosyal sorumluluk projeleridir bizim dışımızda bir dünya var. Mutlaka onlara sahip çıkmalıyız dolayısıyla sosyal sorumluluk projelerine kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Çözümün tek adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna inanmaktayız.
Türk-İş'in üzerine bir konfederasyon bir işçi sendikası veya başka bir temsiliyet yok. Her yerde Türk-İş bizi temsil etmeye gayret ediyor. Türk-İş'i el üzerinde tutmamız lazım. Türk-İş'i güçlü tutamazsak kendimizi de güçsüzleştirmiş oluruz.
Dolayısıyla Türk-İş'in arkasında durarak birlik beraberlik içerisinde buradan hep birlikte çıkmamız lazım...
Sizlere Yunus Emre'nin bir sözüyle sözlerimi noktalamak istiyorum
"Bölüşerek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz…"
Hepinizi saygı sevgi ve muhabbetle selamlıyor ve hayırlı olsun dileklerimi sunuyorum.