AZAMİ SÖMÜRÜYE DEVAM!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 26 Aralık 2019 tarihinde çalışmalarını tamamlamış ve 2020 yılında geçerli olacak asgari ücret düzeyini, bekar bir işçi için 2.324 TL olarak belirlemiştir. Asgari ücret, sadece 304 TL arttırılmış ve bu artış oransal olarak %15,03 olmuştur.

Asgari ücret artışı, Kasım ayı yıllık ortalama enflasyon artışı olan %15,87’nin dahi altındadır ve ortalama enflasyon oranı dikkate alındığında asgari ücrette reel kayıp oluşmuştur. Ayrıca, IMF tarafından önerilen ücret artışlarında gerçekleşen değil hedef enflasyonun dikkate alınması tavsiyesine uygun hareket edilmiştir. Kamu kesimi sözleşmelerinde olduğu gibi düşük oranlarda zam verilerek, ücretlerin genel seviyesinin baskılanması amaçlanmıştır. Ülkemizde işverenlere teşvik üstüne teşvik verilirken, iş emekçinin ücretine zamma gelince ekonominin şartları ve bütçe koşulları gündeme getirilmektedir. 

Asgari ücrette, sermaye çevrelerinin ve işverenlerin dediği olmuştur.

Asgari ücrette konfederasyonumuz Türk-İş’in ve diğer işçi konfederasyonlarının taleplerinin oldukça altında gerçekleştirilen bu yetersiz artışla, milyonlarca emekçinin alım gücü daha da düşecek ve yoksullaşma derinleşecektir.

Düşük artışı kabul etmeyerek masadan ayrılan Türk-İş’in itirazına rağmen hükümet ve işverenlerin oylarıyla asgari ücret bir kez daha sefalet ücreti seviyesinde belirlenmiştir. Ekonomide yanlış politikaların faturası yine emekçilere çıkartılmıştır. Ülkemizde kriz koşulları devam ederken ve yıllardır işçi kesiminin alım gücü düşerken belirlenen bu düzey, asla kabul edilemez.

Asgari ücret tanımı gereği, işçinin insanca yaşaması için emeğinin karşılığı olarak alması gereken gelirdir. Ancak ülkemizde asgari ücret, değil insanca yaşamak yoksulluk sınırının çok altında bir seviyede belirlenerek bu işlevinin çok uzağındadır. Açlık sınırının biraz üzerinde olan ve 7.045 TL seviyesindeki dört kişilik ailenin yoksulluk sınırının kat be kat altında belirlenen 2020 yılı asgari ücreti, halkımızı açlığa ve yoksulluğa mahkum etmektedir. Asgari ücretin, bir geçim ücreti olarak değerlendirilmemesine ve işçinin ailesi hesaba katılmadan belirlenmesine karşı çıkıyoruz.

ILO normlarına göre işçinin insanca yaşaması için yeterli ücrete sahip olması ilkesi gereğince asgari ücretin bir kontrol ve önlem ücreti olması gerekmektedir. Yani, asgari ücret işçinin insanca yaşaması için yeterli düzeye getirilmeli ve belirlenmesinde işverenlerin işçilik maliyetlerinin düşük tutulması gibi yaklaşımlarla hareket edilmemelidir. Asgari ücretin belirlenmesi sırasında herhangi pazarlığın yapılması ise asgari ücret kavramının içeriğine aykırıdır. Çünkü, bir işçi ve ailesinin ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşayabileceği ücret düzeyi bellidir. Asgari ücret belirlenirken bu rakamlar dikkate alınmak durumundadır.

Asgari Ücret Yönetmeliği'nin 4. maddesinde asgari ücret, “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak tüm bu yaklaşım ve düzenlemelere aykırı hareket edilmiş, asgari ücret sefalet ücreti düzeyinde belirlenmiştir. Üstelik zaten yetersiz olan asgari ücretten vergi kesilmeye devam edilecektir.

Asgari ücret, milyonlarca emekçiyi doğrudan ilgilendirmektedir. Ancak, sadece asgari ücretlileri değil hayatını emeğiyle kazanan tüm işçileri ve önümüzdeki dönemde bağıtlanacak sözleşmeleri de etkileyecektir.

Petrol-İş Sendikası olarak, asgari ücrete günlük 10 TL’ye denk düşen bu cüzi artışı kabul etmiyor, insan onuruna yakışır bir ücret için tüm emekçilerin örgütlenmesi gereğine bir kez daha işaret ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur,

Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu Adına
Genel Başkan
Süleyman Akyüz