29 Ekim 2007 Cumhuriyetimizin 84. yıl dönümü. Tüm ulusumuzun bu büyük bayramını kutlarken ülke olarak belki bu kadar sıkıntı dolu, halkının huzursuz, çalışanının ve emeklisinin mutsuz, geçliğinin gelecek endişesinin en yüksek olduğu bir dönem yaşamadı.
Ülkeyi yönetenlere bu kadar güvensizliğin duyulmadığı, neredeyse ülkemizde milli denilen hiçbir kuruluş bırakılmadığı ya da bırakılmayacağı, her şeyimizi dış ülkelerin insafına ve iradesine bıraktığımız, ekonomimizin Dünya Bankası, IMF, ABD ve AB'ye endekslendiği, bir çok kamu ve özel kuruluşlarımızın yabancıların eline geçtiği, tarım ve hayvancılığımız yok edilir noktalara getirildiği, kayıt dışılığın, yolsuzluğun ve yoksulluğun kol gezdiği, ülke savunmasının kararlarının neredeyse yabancıların ya da ABD'nin vereceği kararlara bırakıldığı, iç kargaşa ve anarşinin zirve yaptığı bir dönemde Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.
Oysa Cumhuriyeti kuran Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk böyle mi yaptı veya emanet ettiği insanlara bunu mu öğütledi? Tüm milli kuruluşların altında onun imzası var. Bugün biz ne yaptık? Sadece eğitim için ne söyledi Büyük Önder;
1- Eğitim milli olmalıdır
2- Eğitim bilimsel olmalıdır
3- Eğitim uygulamalı olmalıdır
4- Eğitim karma olmalıdır
5- Eğitim laik olmalıdır.
“Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen ve yüksek seciyeli muhafızlar ister” , “ Muallimler sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır”, “Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
Bunlar sadece milli eğitim konusunda söyledikleridir. Peki biz böyle mi yaptık? Ya da böyle mi yapıyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir. Biri milletin kararı, diğeri en elim ve güç şartların içinde dünyanın taktirine, hakkıyla layık olma niteliği kazanan Ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye güvenir. Bu da milletine ve askerine olan güven konusunda Atamızın söyledikleridir. Atamız bunları sadece söylemedi uyguladı ve uygulattı. İşte bugün de güçlü ve milli bir iradeye ihtiyaç var. Gücümüz var, kaynaklarımız var, insan potansiyelimiz var, bilgimiz var ama bütün bunları harekete geçirecek merkezi iradenin olmayışı, hem ülkemizin üniter yapısını tehlikeye düşme endişesine, hem insanlarımızın güvenini yitirmesine neden oluyor. Yani biz ne yaparsak yapalım hiçbir şey değişmiyor hatta kötüye gidiyor anlayışının yayılmasına, sosyal devlet olgusunun ortadan kalkmasına neden oluyor. Anarşi ve terörün arttığı bir dönemde Cumhuriyet Bayramını kutlamak hepimizi üzüyor.
Biz ülke refahının arttığı, insanların birbirine güvendiği, demokrasi ve insan haklarının geçerli olduğu, emeğe ve emekçiye saygı duyulduğu bir Cumhuriyet Bayramı kutlamak istiyoruz. Bunu da hep birlikte başaracağız. Atamız gençliğe hitabesinde gençlikten istediği gibi,
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklalini ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” demiştir.
Gençlik de ”Eğer en büyük Türk İstiklal ve Cumhuriyetimizi korumak ve mecburiyeti hasıl olunca, içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak; bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz” cevabını vermiştir.
İşte bu günlerde böyle bir gençliğe ve böyle bir halka ihtiyaç vardır. Tüm farklılıkları bir tarafa atarak birlik içinde tek vatan, tek bayrak altında sonsuza kadar Cumhuriyet Bayramlarını kutlama dileğiyle, Tüm ulusumuzun Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun .
Saygılarımızla.
Petrol-İş Sendikası
Gebze Şubesi Yönetim kurulu Adına
Başkan
Süleyman Akyüz