• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Beş savcı değişti, iş cinayeti tespiti yapılamadı

09.09.2015

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Acil Cerrahi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda, müşahade odalarında her türlü temizlik, dezenfeksiyon, tıbbi ve evsel çöplerin toplanıp atılması işini yapan taşeron işçisi Zafer Açıkgözoğlu'nun ölümünün üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. İSKİ’nin yapması gereken lağım suyu tahliye işi için zorla bodrum katına indirilen ve orada kaptığı iddia edilen enfeksiyon sonucu hayatını kaybeden Açıkgözoğlu’nun soruşturmasında bir arpa boyu yol alınamadı. Beş savcının değiştiği soruşturmada Açıkgözoğlu’nun iş cinayeti sonucu ölüp ölmediği dahi kesinleşmedi.

BİR YILDIR RAPOR BEKLENİYOR

Geçen yıl 17 Ağustos’ta hayatını kaybeden Zafer Açıkgözoğlu ile ilgili soruşturmada bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen hiçbir gelişmenin kaydedilemediği soruşturmayla ilgili bilgi veren Avukat Yıldız Ertuğ Ünder, şuana kadar beş savcının değiştiğini ancak bir arpa boyu alınamadığını belirtti. Ünder, Açıkgözoğlu’nun ölümünün bir iş cinayeti olup olmadığı dahi halen bilinemediğini, bununla ilgili bilirkişi raporu beklediklerini kaydetti.

İŞÇİLER ELDİVENSİZ, MASKESİZ ÇALIŞTIRILIYOR

Açıkgözoğlu, hastanede temizlik işçisi olarak çalışıyordu. Avukat Ertuğ Ünder’e göre, neredeyse bütün hastanelerde hastane ortamı, bulaşıcı hastalıklar, tıbbi atıklar ve bunların sağlıklı depolanması ile ilgili hiçbir eğitim verilmiyor. Hastane atıkları yüksek bulaşıcılık riski taşıyor. Bu nedenle sağlık personeli dışında, bu atıklarla temas eden, temizleyen işçilerin çok dikkatli olması, eğitim almış olması ve koruyucu teçhizat verilmiş olması gerekiyor. Av.Ertuğ  Ünder’e göre işçilere, korunma  dahi anlatılmıyor. Eldiven yok. Maske ve koruyucu hiçbir şey yok.

ZAFER'E İĞNE BATMASINDAN SONRA TETKİK YAPILMADI

Zafer’in eline, işe girdikten kısa bir süre sonra, enfekte bir iğne batıyor. Bu hastanede sık sık karşılaşılan bir durum. Riskli bir durum olan bu olaya hemen müdahale edilmesi gerekiyor çünkü hastalığın bulaşması tehlikesi var. Ertuğ Ünder, asıl sorunun buradan itibaren başladığını ve Zafer’e bu konuda tetkik ve müdahale yapılmadığını ve bu durumun kayıt altına alınmadığını belirtiyor. Aynı zamanda, bir tıpdoktoru da olan Av. Yıldız Ertuğ Ünder, bu durumda yapılması gerekenin, bunun bir iş kazası olarak kayıt altına alınması ve Zafer’in kan tetkiklerinin yapılması, risklerin saptanması ve takip edilmesi olduğunu vurguluyor. Zafer’e ise hiçbiri yapılmıyor.

İSKİ'NİN YAPMASI GEREKEN İŞİ AÇIKGÖZOĞLU YAPTI

Bu olaydan  2-3 ay sonra üniversitenin alt yapısı çok kötü olduğu için lağım suyu patladı ve alt katları lağım suyu bastı. Taşeron firma İSKi’yi çağırması gerekirken bunu yapmadı ve Açıkgözoğlu’nu çağırıp bu suyu tahliye etmesini istedi. Hiçbir koruma önlemi ve teçhizatın olmadığı kata zorla indirilen Açıkgözoğlu, tahliye sırasında rögar kapağını açtığı sırada lağım suyu çok yoğun basınçla geldi ve bu yüzden Açıkgözoğlu'nun ölümüne neden olduğu enfeksiyonu bu esnada kaptı. O gün eve giden Açıkgözoğlu, mide bulantısı geçirdi. Kardeşi bir kaç gün üst üste hastaneye götürdü. Enfeksiyon riski üzerinde duruldu ancak lağım suyu hiç gündeme gelmedi. Bu arada kayıtlara yine lağım suyuyla ilgili hiçbir şey yazılmadı. Avukat Ertuğ Ünder, “bazı doktorların bunu kayıt altına aldığı söyleniyor ancak biz ulaşamadık, mahkeme istedi bakalım gelecek mi?” dedi.

Açıkgözoğlu,  3-4 gün böyle gidip geldikten sonra beşinci gün olabilir çok yoğun bir sarılık devam etti ve karaciğeri iflas etti. Açıkgözoğlu’nun ölümüyle ilgili taşeron firma aileye hemen şikayet etmeyin tedavisini yapacağız telkininde bulundu. Aile de şikayetçi olmadı. Çünkü yoksul bir aile. Baba emekli. Bir kaç gün içinde karaciğer nakli yapıldı. Hastanenin  “SGK’ya meslek hastalığı yada iş kazası şeklinde yapılmış bir başvurusu yok. Bunun iş kazası olduğuna kuşku yok, tespit edilmesini istedik" diyen Ertuğ Ünder gelinen nokta için şunları söyledi:

BEŞ SAVCI DEĞİŞTİ, BİR ADIM ATILMADI

“Bugüne kadar 5 savcı değişti ve her gelen yeni savcı 'bize dosyayı incelemek için süre verin' dediler. Dönüyoruz tekrar bir ay sonra başka bir savcı. En son gelen savcı dosyayı, bunun bir iş kazası olup olmadığını tespit etmek için iş hukuku bilirkişisine yolladı. Ona göre iddianame hazırlayacağım dedi. Biz taşeron firmayla birlikte üniversite rektörlüğü hakkında suç duyurusunda bulunduk ve dava ettik. Rektörlük olduğu için izin gerekiyor. SGK müfettişleri de üniversitede yaptıkları inceleme sonucunda (olay yerini görmüşler, ifade almışlar.

Bizi çağırdılar, bilgi aldılar. Zafer’in kardeşinin ifadesini aldılar. Orada çalışan işçilerin anlattıklarından tutulan tutanaklar var. Onları teslim ettik) bu konuda bir dosya hazırladı ve biz o raporun bittiğini biliyoruz. Onu bekliyoruz.

TAŞERON FİRMA VE ÜNİVERSİTENİN SORUMLULUĞU VAR

Raporda iş güvenliği mevzuatına uyulmadığı yönünde bir sonucun çıktığını müfettişlerin incelemesinden biliyoruz ama Zafer’in iş kazasıyla ölüp ölmediği meselesi halen belli değil. Onlar bunu araştırıyorlar. Biz bununla ilgili bir tıbbi görüşü barındıran rapor gönderdik. Biz bununla ilgili uzmanlardan hem sözlü hem de yazılı görüşler aldık.  Taşeron firma her yıl değişiyor,üst işveren sıfatıyla üniversitenin sorumluluğu var. Maddi ve manevi tazminat davası açtık. Süreç çok ağır ilerliyor. Aile çok etkilendi.”

CANIVAR'A KADEME DURDURMA CEZASI VERİLDİ

Bu arada, Zafer’in hastalığı ve tedavisi sürecinde sürekli izleyip, takipçisi olan,İstanbul Tabip odası üyesi Dr. Coşkun Canıvar hastane ve firmaya suç duyurusu yapılıp dava açıldıktan sonra, göstermelik yapılan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlerin yetersizliğini dile getirdiği için, Rektörlük tarafından kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırıldı.

Rıfat Doğan/İleri Haber