• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'yle ilgili karara ve Paris Anlaşması'na IndustriALL'un yaklaşımı

17.12.2015

12 Aralık Cumartesi günü yayımlanan Paris Anlaşması'nı bazıları tarihi bir başarı, bazıları ise tarihi bir başarısızlık olarak niteledi. Bu tepkiler bu belgenin ne olduğunu ve ne olmadığını anlamada bize yardımcı olmuyor.

Bir kere, önemle vurgulanmalıdır ki Paris Anlaşması Kyoto Protokolü'nün yeni bir versiyonundan ibaret değildir. Paris Anlaşması'nın özünde farklı bir yaklaşımı var. Kyoto Protokolü, “yukarıdan aşağıya” bir anlayışla emisyon hedefleri öngörüyor ve bunların doğrulanmasına yönelik sistemler içeriyordu. Ne var ki gelişmiş ülkeler bu sistemi adaletsiz buldu ve birçoğu öngörülen hedefleri düpedüz yerine getirmedi ya da anlaşmadan bütünüyle çekildi. Paris Anlaşması ise ülkeleri kendi hedeflerini belirlemeye ve bu hedefleri kendi yasalarına koymaya özendiren, bir tür “aşağıdan yukarıya” bir sistem içeriyor. Bazı ülkeler söz konusu hedefleri yasal bir yükümlülük haline getirmese de, bu yaklaşım Paris Anlaşması'nı politik olarak uygulanabilir kılıyor.

Sendikal hareketin bu görüşmelere yönelik üç ana talebini hatırlayalım:

• İklim eylemiyle ilgili kararlılık ve çabanın artırılması ve istihdam potansiyelinin gerçekleştirilmesi;
• İklimle ilgili finansman yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve en korunmasız kesimlerin desteklenmesi;
• İşçiler ve toplumsal çevreleri açısından adil bir geçiş sağlanacağının taahhüt edilmesi. Her ne kadar bazı hükümlerin anlaşmada yer alış ve anlatım biçimi daha iyi olabilirdiyse de, belgede başarılı bir iklim anlaşmasının gerekli bütün unsurları var.  “Küresel ortalama sıcaklığı sanayi öncesi düzeylerin en fazla 2 santigrat derece üzeriyle sınırlı tutma ve sıcaklık artışını sanayi öncesi düzeylerin 1,5 santigrat derece üstüyle sınırlama çabalarını sürdürme” konusunda kararlılık var (Madde 2). Periyodik denetleme öngörülmüş (Madde 13 ve 14). Ekonominin dönüşümünün söz konusu olduğu kabul ediliyor (giriş ve madde 6 dahil, gelişmeye birçok gönderme yapılmış). Zayıf da olsa, finansmana (Karar'ın 54 ve 115. paragrafları, Anlaşma'nın 9. maddesi) ve teknoloji transferine göndermeler var.

Adil Geçiş anlaşmada açık bir ifadeyle yer alıyor: “İşgücüyle ilgili adil bir geçişin gereklerini ve ulusal olarak belirlenmiş gelişme önceliklerine uygun olarak insana yakışır çalışmanın ve nitelikli istihdamın yaratılmasını dikkate almak”tan söz ediliyor, ama ne yazık ki olmasını umduğumuz 2. maddede değil, Anlaşma'nın girişinde. İmzacı taraflar bununla -ILO'nun Adil Geçiş'le ilgili yönlendirici ilkeler içeren son belgesiyle güçlendirilmiş- Adil Geçiş konusunda politik bir taahhütte bulunduklarını kabul etmelidir. 

Bir soru hep sorulmuştur: Paris Anlaşması hukuken bağlayıcı olacak mı? “Hukuken bağlayıcı” sözü bu bağlamda ne anlama geliyor? Paris Anlaşması, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin kriterlerini karşılıyor, bu anlamda hukuken herhangi bir uluslararası antlaşma kadar bağlayıcı. Bazı hükümlerin ifade tarzı belirsizlik/muğlaklık taşıyabileceği için, anlaşmadaki her hüküm bağlayıcı nitelik taşımayabilir. Bu nitelikteki bir anlaşmanın uygulanması her zaman sorunlu olacaktır: Kyoto Protokolü hukuken bağlayıcı sayılıyordu, ama öyle olmadığı ortaya çıktı. Özü itibariyle Paris Anlaşması uluslararası hukuk bakımından bağlayıcıdır. Anlaşmaya uygun olması için ülkelerin ne yapması gerektiğiyle ilgili ayrıntılar genelde öngörülmemiştir ve metnin bazı bölümleri niyet düzeyindedir. Bu nedenle, Anlaşma hukuki bir belge olmasına rağmen, tarafların belgeye geçerlik kazandırma politik iradesi olmaksızın anlaşmanın uygulatılması zor ya da olanaksız olacaktır. Anlaşma metninin dili (lafzı) tarafların doğru olanı yapmasına olanak veriyor; ama yapmayanlar için öngördüğü cezalar/yaptırımlar çok sınırlı. “Bağlayıcılık” büyük ölçüde yurttaşların, ilgili tarafların ve diğer ülkelerin uygulayacağı politik baskıdan kaynaklanacaktır. Hukuki girişimler, olsa da, seyrek olacaktır.

İçerikle ilgili unsurlar mevcut olsa da, o unsurların nasıl uygulanacağı genelde es geçilmiş ya da bir sonraki COP toplantısında belirlenmesi gerekecek. Birçokları bu sonuçtan duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi, ama hiçbir sonuca varmamaktansa, bunun mümkün olan tek sonuç olduğu bir gerçektir. Önümüzdeki dönemde gerekli mekanizmalar ve doğrulama prosedürleri üzerinde daha ayrıntılı çalışması için hükümetlere uyguladığımız baskıyı sürdürmemiz gerekecek.

Paris Anlaşması içinde bulunduğumuz dönemde politik olarak ulaşılabilecek en iyi sonuç sayılabilir. COP21 başkanlığını üstlenen Fransa, Kopenhag'da yapılan COP15'teki başarısızlığın bir daha yaşanmaması için yoğun ve verimli bir çalışma yürüttü. İklim Değişikliği Üzerine Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi'nin güvenilirliği hiç değilse şimdilik korundu. Paris Anlaşması, politik bir belge olarak, bir süreç başlatıyor: --Kyoto Protokolü'nün güvenilirliğinin zedelendiği dönemde söz konusu olan-- uluslararası müzakerelere dayanan bir kurumsal çerçeve yaratmakla kalmıyor, geleceğe yönelik olumlu gelişmelerin seyrini belirliyor. 

Her ülkenin sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla taahhüt ettiği ulusal katkının (INDC) ölçülmesi, bildirilmesi ve doğrulanması için açıkça tanımlanmış mekanizmaların benimsenmesi gelecekte başarı sağlanması bakımından hayati önem taşıyacaktır.

Paris Anlaşması'nın küresel ekonomiye gönderdiği sinyaller son derece önemli bir etki yaratacaktır. Greenpeace Uluslararası Direktörü Kumi Naidoo bu konuda şöyle dedi: “İklim eyleminin çarkı yavaş döner, ama Paris'te döndü. Bu anlaşmada beni hayal kırıklığına uğratan çok şey var, ama anlaşma hâlâ fosil yakıt endüstrisini açık açık çağdışı buluyor.” Burada bir hafife alma söz konusu olamaz, zira yatırımcıların ve sigorta şirketlerinin fosil yakıtlara para yatırmanın risklerini haklı göstermesi giderek zorlaşacak. Bu, finans dünyasını bir gecede değiştirmeyecek, ama değiştirecek.

Paris Anlaşması bitiş çizgisi olarak değil, bir çıkış noktası olarak görülmelidir. Belge başarı için gereken bütün unsurları içeren bir kurumsal çerçeve getiriyor. Bunun gerçekleşip gerçekleşmemesi şimdi bize bağlı. IndustriALL öncülük yapmaya hazır olmalıdır.

Kaynak: IndustriALL Küresel Sendika