Bursa Sendikalar Birliği Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısına karşı açıklama yaptı Basın Açıklaması 07/02/2008KAMUOYUNAAnayasa Mahkemesi tarafından birçok maddesi iptal edilen SSGSS Kanunu Tasarısı demokratik muhalefetin tüm eleştirilerine rağmen tekrar TBMM’nin gündemine alındı. Tasarı eğer yasalaşırsa hepimizi çok daha zor günler bekliyor. Ülkenin “kalkındığını büyüme rekorları kırıldığını” iddia edenlerin çıkardıkları yeni yasalarda nedense emekçilerin lehine tek bir madde bile bulunmuyor. Sağlık ve sosyal güvenlik hakkı bizim ve çocuklarımızın bugünü ve geleceğini oluşturuyor. Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlilerin gelirleri neredeyse sabitlenirken, elektrikten suya, ulaşımından barınmaya kadar her şey pahalı hale getiriliyor, her şey piyasanın, sermayenin, IMF’nin talepleri doğrultusunda seyrediyor. . Oysa, bu ülkenin tüm zenginliklerini biz yaratıyoruz. Yolsuzluk, suiistimaller ve sömürü ortadan kaldırıldığında bu kaynaklar herkese emeklilik ve sağlık hakkını da içeren insanca bir yaşam sunmaya yeterli olacaktır. Son aylarda halkın temel ihtiyaç maddelerine birbiri ardına yapılan zamlar, dünya ekonomisiyle paralel olarak piyasalarda yaşanan çalkantı ve daha da önemlisi yurttaşlarımızın sağlık ve güvenli gelecek hakkını tamamen elinden alacak SSGSS yasasıyla ilgili meclis görüşmeleri yapılırken adeta önceden planlanmış gibi “türban” tartışması toplumun gündemine taşındı. Başbakan Erdoğan’ın “türban siyasal simge olsa ne olur” diye fitillediği tartışma alelacele TBMM’nin öncelikli gündemi haline getirildi ve birinci tur oylaması yapıldı. Gelişmelerin en traji komik tarafı, iki partinin türbanı “demokrasi, din ve vicdan hürriyeti” adına savunduklarını iddia etmeleridir. Sendikal, demokratik, siyasal haklar noktasında meclis içinde son derece bağnaz, özgürlükler ve haklar konusunda son derece ketum davrananlar nasıl oluyor da “özgürlük” gibi bir kavramı dillerine doluyorlar. Çünkü; onların derdi özgürlük değil, beyinlerin, düşüncelerin bağlanması ve kontrol edilebilir bir hale getirebilmektir. Toplumsal yaşamın dini referanslara göre belirlenmesini engelleyecek tedbirler alınmadan, “din ve vicdan hürriyeti”nden bahsetmek mümkün değildir.. Son günlerde yaratılan türban tartışmaları ülke gerçeklerinin üzerini örtmesini, ülkenin temel sorunlarının “türban altı” edilmesini doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Ülkenin gerçek gündemlerini yani; İMF ve Dünya Bankasını direktifiyle AKP hükümeti tarafından çıkarılmak istenen SSGSS kanununun mecliste yasallaşması ile birlikte bu ülkenin işçisi, kamu çalışanı, esnafı, emeklisi, çiftçisi, yaşlısı ve gençinin sağlık ve sosyal güvenlik haklarında kayıplar oluşacaktır. Hem kadınlar da hem erkekler de emeklilik yaşı 65’e çıkarılacak, 9000 iş günü pirim ödemeyenler emekli olamayacak, bazı iş kollarında emekli olabilmek için bir emekçinin 120 yıl yaşaması gerekecek. “Ne olur ne olmaz bunlar yaşarlar” diye emekli maaşlarınıda %23 ile %33 oranında düşürecekler. Fiili hizmet süresi tırpanlanacak, gazeteciler dâhil birçok meslekte yıpranma payı verilmeyecek, fiili hizmet süresi 5 yıl ile sınırlandırılacaktır. “Sinekten bile yağ çıkaran” İMF iktidarı, ölüm aylığına bile göz dikerken aylık geliri 146 YTL olan birini “zengin” saymakta, 76 YTL Genel Sağlık Sigortası pirimi ödemek zorunluluğu getirmektedir. “Ne kadar para o kadar sağlık” anlayışını öne alan genel Sağlık Sigortası Yasası çerçevesinde ödeyeceğimiz katılım payını ödemek te yetmeyecek “İlave ücret” adı altında haraç ödemek zorunda kalacağız. Kamusal sağlık kurumlarının bazılarını kapılarına kilit vurulup bazılarının satışı sağlanacaktır. Her şeyimiz çocuklarımızın beslenmesiyle de oynuyorlar. Bu düzenlemelerle “anne sütü mekruh” sayılıp emzirme ödeneği %83 azaltılacaktır. Lösemili çocuklarımız bile katılım payı ödemeden sağlık hizmeti alamayacak, işsizlik ve yoksulluktan sonra “dişsizlik” te kader durumuna getirilecektir. Bunlar dişlerimizi sökeceklerdir. Bu yasal çerçevenin emekçiler ve halk aleyhine getirdikleri uzun uzadıya sıralanabilir. AKP hükümeti Sosyal Güven(siz)lık ve Genel Sağlık(sız)lık Yasasını arkalarından İMF kovalıyor gibi meclisten geçirmeye çalışıyor. Çıkardıkları yaygara, “türban” bu gerçeklerin üzerini örtemeyecektir. Onlar bizi hiç hesaba katmıyorlar. Oysa biz halkız. Çalışanda, üreten de biziz. Bu gayrı vicdani, gayri ahlaki, gayri insani girişimi durdurmak için “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek” talebiyle başlattığımız bu mücadeleyi hep birlikte yükseltelim. Bu saldırıları durduralım. Bize sağlıkta reform adı altında sunulan yasa aslında bizim geleceğimizin sağlıksızlaştırılması dır.Bize çalışın ve ölün diyorlar emekli olmak sağlık hizmeti almak sizin neyinize Biz de diyoruz ki BİZ KARŞI ÇIKARSAK YAPAMAZLAR. İstanbul’daki patlamada sayın bakanın aklı başına geldi. Şimdiye kadar biliyorduda işine gelmiyordu.Sendikalı olsalardı bunlar olmazdı.Bu ülkede sendikanın S sini bile ağzına alan işçi işten atılıyor.Kendisi millet vekili olurken notere gitmeyenler sendikaya üye olurken notere gitmek zorunda bıraktırılıyor.Bakanın samimi olmadığını bizler biliyoruz. Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıracağız demesinin arkasında yatan gerçek kıdem tazminatlarına göz dikmesidir buradan tüm çalışanları uyarıyoruz .HERKESE SAĞLIK GÜVENLİ GELECEK PLATFORMUBURSA SENDİKALAR BİRLİĞİ