• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

DDK'nın özelleştirme raporu | Taylan Erten-Dünya

Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 2001-2004 yılları arasındaki faaliyetlerini denetledi ve bir rapor yazdı. Kurul, tamamı 66 sayfa olan bu raporunda özelleştirme uygulamalarını kapsamlı bir değerlendirmeye ve eleştiriye tabi tutuyor. Rapor, içerdiği bilgiler bakımından önemli bir "kaynak" niteliğinde.

TAYLAN ERTEN
30.11.2005

Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın 2001-2004 yılları arasındaki faaliyetlerini denetledi ve bir rapor yazdı. Kurul, tamamı 66 sayfa olan bu raporunda özelleştirme uygulamalarını kapsamlı bir değerlendirmeye ve eleştiriye tabi tutuyor. Rapor, içerdiği bilgiler bakımından önemli bir "kaynak" niteliğinde. Uygulamaların "merkezinde" Özelleştirme İdaresi (ÖİB) ve Özelleştirme Yüksek Kurulu bulunduğu için, DDK'nın tespit ettiği "hatalı işlem ve uygulamaların" muhatabı da bu makamlar olmuyor. Rapor basına yansıdıktan sonra öiB bir yazılı açıklama yaptı ve DKK'nin aksine gerek satış işlemlerinin gerekse ÖYK'nın "yürürlükteki mevzuata göre" gerçekleştirildiğini belirtti.

 

Şimdi, bir tarafta idarenin işlemlerini denetlemekle yükümlü DDK, diğer tarafta idari birim olarak ÖİB var. Denetleme organı "yürürlükteki mevzuata" göre idarenin bazı tasarruflarını yanlış veya hatalı buluyor. İdare de bütün özelleştirme işlemlerinin yine "yürürlükteki mevzuata" uygun olduğunu savunuyor. Zımnen de olsa DDK'nın tespit ve eleştirilerini ret ediyor. DDK raporu "usulsüz" ve mevzuata aykırı düşen idare işlemleri hakkında gerekli soruşturmanın yapılması talebiyle bitiyor. Rapor, bu taleple birlikte Başbakanlığa gönderiliyor. Başbakanlık raporu nasıl değerlendirir, bilmiyoruz. Biz, DDK'nın gözüyle bilinenleri aktaralım.

 

Özelleştirilen bazı kuruluş, işletme ve varlıklar değerinin altında satılmış. Değerin altında satışın gerekçesini oluşturan ekonomiye katkı sağlanması, iş imkanlarının artırılması, teknolojik yenilik ve yatırımların yapılması gibi hususlar devir sözleşmelerinde güvence altına alınmamış. 2003 yılında çok sayıda ihalede oluşan fiyatlar, değer tespit komisyonlarınca belirlenen satış fiyatlarının altında kalmış. İhale komisyonları satış veya iptal kararı vermeleri gerekirken konu ÖYK'ya bırakılmış, yetkisi sadece ihale komisyonlarının kararlarını onaylamakla sınırlı olan ÖYK ise kendisini ihale komisyonlarının yerine koyarak satışa veya iptale karar vermiş.

 

DDK bu sonuçlara varırken, yürürlükteki yasalara, ÖİB'nin, ihale komisyonlarının, ÖYK'nın yasalarla belirlenmiş görev ve yetkilerine bakıyor ve ciddi ihlaller tespit ediyor. ÖİB ise bunların yasa ve mevzuat ihlali olmadığını öne sürüyor. İdarenin hukuk anlayışıyla, bir devlet organının hukuk anlayışı arasında bu kadar derin bir uçurum bulunması, ÖİB'nin yasaları bu kadar farklı yorumlaması, doğrusu insanı şaşkınlığa sürüklüyor!

 

Devam edelim. DDK diyor ki, "Teklif sahiplerinin peşin veya vadeli ödeme tercihlerini ihale sırasında belirtmemeleri, ihalede açıklık ilkesine aykırı sonuçlar vermektedir." "Programdaki kuruluşlar tarafından yapılan varlık satışlarının bir bölümü değerinin altında gerçekleştirilmiş, ihale sonuçları idare tarafından yeterince incelenmeksizin onaylanmıştır." "Danışmanlık ihalelerinin pek çoğunda, yasada ve ihaleye çağrı mektuplarında öngörüldüğü halde, birinci seçilen firma ile fiyat pazarlığı yapılmamıştır." "Danışmanların iş tanımı açık ve gereksinmelere uygun belirlenmemiş; sonradan yapılan değişikliklerle ek maliyetler ortaya çıkmıştır."

 

DDK, özelleştirilen kamu varlıklarının vadeli satışı ve borç erteleme işlemlerinde de şu aykırılıkları belirliyor: "Vadeli satışlarda satış bedellerinin tahsilinde başarılı olunamamıştır. 1 Ağustos 2003 tarihine kadar ÖYK yasal yetkisi olmaksızın borç erteleme kararları vermiştir." "Borç erteleme istemlerinin gerekliliği yeterince sorgulanmamaktadır. "Vadeli satışlarda, alacakların tahsilinde ve ertelenmesinde uygulama birliği yoktur. "Gecikme faizi ve cezai şartlar bazı alıcılara uygulanmamıştır. "Pek çok uygulamada bankalar teminat mektuplarının paraya çevrilmesi istemlerini yanıtsız bırakmış ya da teminat mektupları üzerine alıcılar tarafından ihtiyati tedbir konulmuştur." DDK raporundaki bu tespitler sadece yasa ve hukuka uygunluk açısından değil, siyasi ve idari keyfi uygulamalar açısından da dikkati çekiyor. Bütün bunlar hangi "mevzuata" uygun? Yoksa, hükümetin ve idarenin bilinenler dışında "özel mevzuatı" mı var?

Kaynak: DÜNYA GAZETESİ