Petrol-İş Sendikası OLAĞAN GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU, 12-13 Şubat tarihinde AFYONKARAHİSAR/SANDIKLI'da toplanarak dünya ve Türkiye'de yaşanan güncel gelişmeleri ve örgütsel çalışmalarını değerlendirmiştir.
Petrol-İş Sendikası GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU, 12-13 ŞUBAT 2013 tarihinde AFYONKARAHİSAR/SANDIKLI’da toplanarak dünya ve Türkiye'de yaşanan güncel gelişmeleri ve örgütsel çalışmalarını değerlendirmiştir.
GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU, toplantıda yapılan değerlendirmeleri ve bu doğrultuda almış olduğumuz kararları aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur:
Komşumuz Suriye'de iki yılı aşkın bir süredir devam eden çatışmalar artık bir savaşa dönüşmüştür. Emperyalist güçler Libya'da olduğu gibi, Suriye'de de bir rejim değişikliği peşindedir. Bölge halkını ve barışını tehdit eden bu gelişmeler karşısında taraf haline getirilen Türkiye, Suriye konusunda adeta emperyalizmin sözcülüğüne soyunmuştur. Türkiye topraklarına önce NATO Füze Kalkanı kurulmuş, ardından muhalefetin ve kamuoyunun itirazlarını görmezden gelen hükümetin talebiyle sınıra Patriotlar yerleştirilmiştir.
Son olarak Hatay'ın Cilvegözü sınır kapısında gerçekleşen ve ne yazık ki 14 kişinin hayatını yitirdiği bombalı saldırı, önümüzdeki süreçte provokasyonların artacağının işaretidir. Karanlık terör eylemleriyle ülkemiz, adım adım bir savaşa sürüklenmektedir. Hükümet, Suriye konusunda aldığı kararları gözden geçirmeli, sorumlu, bağımsız ve barışın tesis edilmesini hedefleyen bir dış politika hattı izlenmelidir. Suriye ve Ortadoğu'ya barış, NATO füzeleriyle değil bölge halklarının özgür iradesiyle gelecektir.
Coğrafyamız böylesi hassas bir dönemden geçerken, Kürt Sorunu'na ilişkin yeni bir diyalog sürecinin başlatılmasını önemsiyoruz. Silahların susması ve akan kanın durmasını sağlayacak her türlü çabanın güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. On yıllardır büyük acılar çeken ülkemiz insanlarının, çözüm ve barış umutlarının bir kez daha boşa çıkmasına asla izin verilmemelidir. Bu topraklardan yükselen barış çığlığı karşılıksız bırakılmamalıdır. Bu açıdan, başta hükümet ve Meclis'te temsil edilen partiler ve demokratik kitle örgütleri olmak üzere tüm kesimlerin sorumlu bir tavır göstermesi gerekmektedir. Yıllardır bu tavrı gösteren Petrol-İş, etnik kimliği ne olursa olsun bu topraklar üzerinde yaşayan insanlarımız için özgür ve eşit bir geleceğin; emek, barış, kardeşlik ve birlik zemininde örüleceğine inanmaktadır.
Ülkemizde ucuz, güvencesiz, örgütsüz ve kuralsız çalışma Samsun'da, Zonguldak'ta ve Gaziantep'te yine işçilerin canını almıştır. İş kazalarının, gerekli önlemler alınır, denetimler yapılırsa önlenebileceğini biliyoruz. Oysa yoğun sömürüye dayanan emek rejimi ve taşeron sisteminde işçiler göz göre göre ölmekte, iş kazaları artık birer iş cinayetine dönüşmektedir. Ucuz, güvencesiz ve taşeron çalışma nedeniyle gerçekleşen iş cinayetlerinin kamuoyunun gündemine taşınması, konuyla ilgili bir duyarlılığın oluşması için Petrol-İş, diğer sendikalar ve meslek örgütleri ile işbirliği içerisinde elinden gelen tüm çabayı gösterecektir.
Çalışma yaşamını bir ur gibi saran taşeronlaşma, esnekleşme saldırısının bir sonucu olarak dünyada ve Türkiye'de giderek yaygınlaşmaktadır. Ülkemizde iş cinayetleriyle gündeme gelen taşeron işçilerinin yıllık izin hakkı ve kıdem tazminatı sorunlarının çözüleceği belirtilerek, taşeron uygulamalarının genişletilmesine dönük yasal hazırlıklara hız verilmiştir. Kamuda ve özel sektörde taşeron olarak çalışan milyonlarca işçiye, sermayenin dayatmaları sonucunda yenileri eklenmek istenmektedir. Hükümetin resmileştirmek üzere olduğu Ulusal İstihdam Stratejisi'nin (UİS) bir parçası olan bu ve benzeri düzenlemelere karşı, işçi sınıfı ve sendikalar uyanık olmak zorundadır. Emek güçlerinin yeni saldırılara ancak ortak bir mücadele ve dayanışma ile yanıt verilebileceğini düşünen Petrol-İş, bileşeni olduğu SGBP ile birlikte, kuralsız ve güvencesiz çalışmaya karşı yerelliklerden başlayarak bir eylemlilik süreci örecektir.
Darbe döneminde yürürlüğe sokulan sendikal mevzuat, 30 yıl sonra 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile değiştirilmiştir. Ancak, 2821 ve 2822 Sayılı Kanunlardaki sendikal barajlar korunmuş, örgütlenmenin önündeki engellere dokunulmamış, grev yasakları muhafaza edilmiş ve uluslararası normların uzağında kalınmıştır. Açıklanan Ocak 2013 istatistikleri, 6356 Sayılı Kanun'un yasalaşması sürecinde sendikaların dile getirdiği eleştirilerin haklı olduğunu bir kez daha göstermiş ve hiçbir sendikanın % 3'ü geçemediği işkollarında çalışan işçilerin sayısı 5 milyon 277 bin kişi olmuştur. Resmi sendikalaşma oranı % 9,2 olarak açıklanırken, gerçekte bu oran % 6'lara gerilemektedir. Birçok işkolunda örgütlü işçilerin sözleşme yetkisi, kademeli baraj oranlarına rağmen tehlikeye girmiştir. Yeni barajlar ve yetki sistemi ile devlet eliyle sendikasızlaştırma gerçekleştirilmektedir.
Zorlu bir kamu toplu sözleşme sürecinin başlayacağı ve 6356 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi nedeniyle sendikaları bekleyen sıkıntılı bir dönemde Konfederasyonumuz Türk-İş'in içine düşürüldüğü durum kabul edilemez. Türk-İş, konfederasyonda yıllardır ısrarla sürdürülen teslimiyetçi, anti-demokratik, sınıfsal bakıştan uzak anlayış nedeniyle atıl hale gelmiş, yönetim karar alamaz duruma düşmüştür. Bu nedenle, sınıfın gerçek ve acil ihtiyaçlarıyla belirlenen bir genel kurul gündeme alınmalı, farklı sendikal anlayışları kapsayacak, çoğulculuk içinde bütün sendikaları kucaklayacak, güçlü temsil kapasitesine sahip bir Türk-İş yönetimi oluşturulmalıdır.
İşkolumuzda yeni bir serbestleştirme ve özelleştirme saldırısı için düğmeye basılmıştır. Türk Petrol Kanunu Tasarısı TBMM'ye sunulurken, 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu'nda değişiklikler öngörülmektedir. Ülkemizin stratejik varlığı borlarda ise “hizmet alımı” kılıfı altında özel sektörün önü açılmak istenmektedir. İşkolumuzda yatırımların teşvik edilmesi gerekçesiyle yerli ve yabancı sermayenin önünün açılmasına ve kamu varlığının zayıflatılmasına izin verilemez. Petrol-İş Sendikası, bu yasal değişikliklerin doğrudan konusu olan TPAO, BOTAŞ ve Eti Maden'deki örgütlülüğüyle, özelleştirmenin önünü açacak düzenlemelere karşı çıkacak ve bu kuruluşlarda çalışan üyelerinin hak ve kazanımlarını sonuna kadar savunacaktır. 1986 yılından bu yana tüm sektörlerde sürdürülen özelleştirme politikalarına ve gerçekleştirilen her türlü özelleştirme işlemine karşı çıkan Petrol-İş, gündemdeki özelleştirmelere karşı mücadele eden diğer sendikalarla da dayanışma içerisinde olacaktır.
Yıllar önce “Sendikalı Ol” kampanyası başlatarak sendikal örgütlülüğün güçlendirilmesi için ülkemizde bir ilki gerçekleştiren Sendikamız, çeşitli işçi havzalarında yoğunlaştırdığı örgütlenme çalışmalarının sonuçlarını almaya başlamıştır. Düzce'de sabırlı ve kararlı bir örgütlenme sürecinin ardından Petrol-İş, Standard Profil işyerinde başarıya ulaşmış ve bu kentte bir şube açılmasına karar verilmiştir. Benzer şekilde, ülkemizin farklı bölgelerinde son dönemde örgütlenilen Pakpen, Sandoz ve TPI işyerlerinde TİS süreci başlamıştır.
6356 Sayılı Kanun'a bağlanan yetki sorunlarının çözülmesinden sonra yoğun bir toplu sözleşme sürecine girilmiştir. Kamu işyerlerimiz için çoğunluk tespit başvuruları yapılmıştır. Önümüzdeki dönemde yetkilerin beklendiği işyerleri ile birlikte özel ve kamu, toplam 45 işyerimizde sözleşme süreçlerine devam edilecektir. Demokrasi mücadelesi ile işçi sınıfının hak ve çıkar mücadelesini bir gören Petrol-İş Sendikası, bu dönemde de etkin ve mücadeleci bir sözleşme stratejisi belirleyecek ve bu süreçten örgütlülüğünü güçlendirerek çıkacaktır.
Emeğe dönük giderek yoğunlaşan saldırılara karşı sendikal hareketin ortak bir yanıt üretebilmesi için Sendikamız, birlik ve dayanışma perspektifini yükseltmeyi amaçlayan politika ve stratejiler izlemeyi sürdürecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
PETROL-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU