Sendikaların yeterince güçlü olmadığı günümüzde işveren tarafından ucuz emek, yedek işgücü olarak görülen kadın, bunun bedelini özellikle kriz dönemlerinde daha zor koşullarda daha düşük ücretlerle çalışarak ödüyor. Güvencesiz çalışmanın her geçen gün arttığı ülkede, 7 milyon civarındaki kadın çalışanın yarısından fazlası kayıt dışı çalışıyor.
Olcay Byüktaş Akça/Cumhuriyet/Emek Dünyası
2008’deki krizin ağır faturasını da kadınlar yüklenmiş durumda. Hızla artan işsizliğin girdabında, en kötü koşullarda çalışma hayatına katılmak zorunda kalan kadınlar, işsizliği de ağır bir biçimde yaşıyor. Kayıt dışı, kuralsız ve güvencesiz çalışma girdabında, nitelikli işlerin kapısı kadınlara kapalı.
DİSK-AR tarafından TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi verileri kullanılarak hesaplanan kriz döneminde kadınların istihdamdaki yerine ilişkin verileri kadınlar açısından ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor. Kriz döneminde (2007-2011) kayıt dışı verileri 716 bin kişi artışla 10 milyon 139 bine ulaşıp yeni bir rekora imza atarken kayıt dışındaki artış kadınlarda 777 bin kişi oldu. Krizde işsizliğin girdabında 1 milyon 617 bin kadın istihdama katılırken bu kadınların yüzde 48’i kayıt dışı çalışmak zorunda bırakıldı.
Kadınların işgücüne katılım oranı 5 puan artışla yüzde 23.6’dan yüzde 28.8’e yükselirken çalışma hayatına kadınların katılımı arasında en alt sıralarda olan Türkiye için bu artış kötü çalışma biçimlerindeki artışla birlikte olumlu bir tablo sunmadı. 617 bin kadın çalışma hayatına ücretsiz aile işçisi, 199 bini de kendi hesabına çalışan olarak en kötü ve kırılgan istihdam biçimleri ile dahil oldu.
2011’de kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.3 olarak açıklanmışken umutsuz işsizler dahil edildiğinde oran yüzde 24.5’e yükseldi. Buna karşın erkeklerde işsizlik 2011 resmi verilerine göre yüzde 9.2. Bununla birlikte umutsuz ve diğer işsizler dahil edildiğinde bu oran yüzde 13.1 oluyor. Yani aslında resmi istatistiklerin gizlediği gerçek, kadın işsizliği.
Türk-İş: Kadın, ucuz emekle özdeş
Türk-İş, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Eve iş verme, yarızamanlı çalışma gibi esnek çalışma biçimlerinin en olumsuz hallerini kadın işçilerimiz yaşamakta, emek yoğun, düşük ücretle, sosyal güvenceden ve örgütlenmeden yoksun istihdam biçimlerine
en çok kadın işçilerimiz muhattap kılınmaktadır” ifadelerini kullandı. Türk-İş Yönetim Kurulu yayımladığı mesajda, iş yaşamında ‘ucuz emek’, ‘yedek işgücü’ kavramlarının en çok kadın işçilerde kendisini bulduğunu ve kayıt dışı istihdamın en önemli kaynağını kadınlar oluşturduğunu söyledi.
İşte çalışan kadının talepleri
* Kamuya ait, ücretsiz olarak yararlanacağı ve kaliteli hizmet sunan kreşler, yaşlı ve hastalar için gündüz bakımevleri istiyor.
* Çalışma yaşamında kadın-erkek ayrımının ortadan kaldırılmasını ve eşdeğerde işe eşit ücret istiyor.
* Örgütlenme hakkının güvence altına alınmasını istiyor. Sendikal yaşama yönelik kısıtlamaların, örgütlenme önündeki engellerin ve grev yasaklarının kaldırılmasını istiyor.
* Kamusal mekânların toplumsal cinsiyetin etkisi gözetilerek düzenlenmesini istiyor.
* Hem evde hem işte çalışıyor, erken emeklilik istiyor.
* Esnek, güvencesiz, düşük ücretle çalışmak istemiyor.
* Şiddetten, tacizden, yıldırıdan (mobbing) arındırılmış işyerleri istiyor.
* 8 Mart’ın resmi tatil olmasını istiyor.
* Sendikalarda kadın yapıları kurulmasını istiyor.
* Sendikalarda her düzeyde daha fazla kadın temsili istiyor.
* Sendikaların karar alma mekanizmalarında, yönetimlerde daha fazla kadın görmek istiyor.
Ağırlık tarımda
Türkiye’de çalışan 6 milyon 973 bin kadının üçte biri, yani 2 milyon 391 bini tarımda çeşitli işlerde çalışıyor. İkinci en büyük kesimi hiçbir nitelik istemeyen işlerde istihdam edilirken yüzde 11’i hizmet ve satış, ikinci bir yüzde 11’i de büro ve müşteri hizmetlerinde çalışıyor.
Yedek işgücü
Çalışma yaşamında kadının durumuna bakıldığında kriz dönemlerinde çalışan kadın sayısının arttığı görülüyor. Ucuz ve yedek işgücü olarak görülen kadın, krizdeki sermayenin de can simidi haline geliyor. Yaklaşık 7 milyon çalışan kadının 4 milyon 30 bini kayıt dışı.