Türkiye’nin en büyükleri listesi açıklanınca özelleştirmenin hedefleri konusunda söylenecek pek bir şey kalmadı aslında. Her şey o kadar açık ve net.
Türkiye’nin en büyükleri listesi açıklanınca özelleştirmenin hedefleri konusunda söylenecek pek bir şey kalmadı aslında.
Her şey o kadar açık ve net.
Türkiye’nin en büyüğü Tüpraş.
Büyüklükte beşinci olan Ereğli Demir Çelik, kârlılıkta üçüncü sırada.
İkinci, üçüncü ve dördüncü sırada Ford, Toyata ve Renault var.
Bunlar yabancı olarak kabul ediliyor.
Fakat işin abukluğu şurada:
Medyanın ekonomi yazarları dahil konuyla ilgili herkesçe yabancı şirket olarak kabul edilen bu işletmelerin ihracatları memleket ihracatından sayılıyor!
Bu işletmelerin ihracatları ülkenin ihracat gelirleri rakamlarına katılıyor!
Ne kadar duygusal bir durum değil mi!
Yani paraları onlar götürüyor, rakamlar bize kalıyor!
Ya da paraları onlar cebe atıyor, gelirler bu şirketlerin bilançolarında kâr hanesine yansıyor, ihracat patlaması yapıldı diye sevinmek ise bize kalıyor!
Her neyse konumuz bu değil, özelleştirme.
İşte bu en büyükler listesinde bulunan iki dev işletme özelleştirme için gün sayıyor.
Bu iki dev kuruluşu yutmak için çakallar sırada bekliyor.
Düşünün Ereğli ve İsdemir’in başındaki yöneticiler ortaya çıkan manzaraya dayanamayıp istifa ettiler.
Ki, bu iki yönetici de mevcut siyasal yönetim tarafından o işletmelerin başına getirilmiştir.
Onların bile ortadaki tabloya isyan edip istifa etmeleri yağmanın boyutlarını göstermek için yeter.
***
Fakat özelleştirmenin ilk adımlarının atıldığı günlerde Özal yönetimince öne sürülen gerekçeler neydi?
Nasıl bir propaganda ortalığı kaplamıştı?
“Devletin sırtında yük olan işletmelerden kurtulunacak”
“Çünkü memleketin ekonomik durumunun bütün suçlusu bu işletmelerdi.”
“Dış borçların, iç borçların, finansal açıkların, bütçe deliklerinin şunun bunun her bir şeyin nedeni bu kuruluşlardı.”
“Bunlar satıldığı anda her bir şey düzelecek, ekonomi tıkırına girecekti.”
Yağma bu tantanalarla başladı.
O dönemlerde Türkiye’nin toplam borcu 50-60 milyar dolarlar civarındaydı.
En güzel kuruluşlar, en verimli işletmeler yağma Hasan’ın böreği misali ona buna peşkeş çekildi.
Sonuç?
Ekonomi düzeldi mi?
Türkiye borçsuz bir ülke mi oldu?
Ekonomi tıkırına mı girdi?
Şu anda ülkenin toplam borçları 320 milyar dolar, hatta daha üstüne ulaştı.
Cari açık tarihin en yüksek düzeyine çıktı.
Yani düzelecek denilen ekonomi battıkça battı.
Şimdi Tüpraş, Ereğli, İsdemir, Telekom, Tekel gibi en büyükler kurbanlık masasında.
Özelleştirme denilen şeyin en olduğu meydanda değil mi?
Çakalların neyin peşinde olduğu ortada değil mi?