Gebze'de Torba Yasa Tasarısı protesto edildi....TBMM Genel Kurulu'na gelen ve çalışanları bir çok hak kaybına uğratacak olan Torba Yasa Tasarısı Gebze Meydanı'nda 26 Ocak'ta, akşam 17.00' de düzenlenen eylemle protesto edildi. Birleşik Metal – İş ve Petrol-İş Gebze şubelerinin organize ettiği eyleme Lastik-İş, Çelik-İş, Eğitim-Sen üyeleri ile Gebze bölgesindeki işyerlerinde çalışan işçiler ve Gebze halkı katıldı.
TBMM Genel Kurulu'na gelen ve çalışanları bir çok hak kaybına uğratacak olan Torba Yasa Tasarısı Gebze Meydanı'nda 26 Ocak'ta, akşam 17.00' de düzenlenen eylemle protesto edildi. Birleşik Metal – İş ve Petrol-İş Gebze şubelerinin organize ettiği eyleme Lastik-İş, Çelik-İş, Eğitim-Sen üyeleri ile Gebze bölgesindeki işyerlerinde çalışan işçiler ve Gebze halkı katıldı. Gebze şubemizde örgütlü, direnişte olan Bericap işçileri de toplantıya katılarak, işvereni protesto ettiler, işten atılan işçilerin işe geri alınmasını talep ettiler.
Gebze Meydanı'nda yapılan protesto eyleminde kitleye hitaben bir konaşma yapan Gebze Şube Başkanı Erdoğan Özer, “Gerek konfederasyonumuz DİSK ve bağlı sendikaların, gerekse TÜRK İŞ’e bağlı Petrol - İş Sendikamızın sınıfa yönelik saldırılara karşı duruşu, çözüm önerileri ve kamuoyunu bilgilendirme konusundaki hassasiyeti taraflı tarafsız herkesin takdirini toplamaktadır” dedi. Özer şöyle konuştu:
“Adına torba yasa dedikleri bizim açımızdan çuvalı da geçen, esneklik, çalışılmış sayılan süreler, yıllık izinlerle ilgili düzenlemeler, kazanılmış hakların geri alınmasına yönelik düzenlemeler ve kıdem tazminatına yönelik saldırılara karşı tedbir alınması gerektiğini daha önceleri de açıkladık. Bu gün gelinen noktada ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha tescillendi.
Daha yasal düzenlemeler ortaya çıkmadan işverenlerin pervasızca saldırılarına her geçen gün daha da artarak muhatap oluyoruz. Bu konuda sayamayacağımız kadar çok örneği bölgemizde bulmak mümkün. Dün Çelmer, Mutaş, bugün Bericap. Bericap’ ta işveren kendi imzasını bile reddederek adeta attığı bu imza için işçileri cezalandırmıyor mu? Ne istedi Bericap işçisi? Sendikalı ve toplu sözleşmeli bir yaşam. 28 gündür verilen bu mücadeleyi kutluyoruz. Hani burası hukuk devletiydi? Hani her vatandaş kanun karşısında eşitti? Hani sendika üyeliği yasal ve anayasal bir haktı ve güvence altındaydı?
Hani 12 Eylül referandumunda ileri demokrasiler gibi bizde de birden fazla sendika üyeliği serbest olacaktı? Bunların doğruluğunu Bericap işçisine,
Çelmer işçisine, Mutaş işçisine ve daha nicelerine bir kabadayı çıkıp anlatsın. Vazgeçtik 2'den, 3'ten, bari birine üye olduğumuzda saygı gösterin. Sözünüze güvenilmeyeceğini öğrendik, hiç olmazsa attığınız imzanın arkasında durma erdemliğini gösterin. Torba yasayla ilgili olarak ilk etapta borçlar kanuna yönelik düzenlemelerle işverenlerin devleti sistematik olarak tırtıklamalarının önü açıldı. Şimdi sıra işverenlere göre katı olan çalışma yaşamını esnetmeye geldi. Nedir işverenler için katı olan, neyi esnetecekler.
Belirsiz süreli yani kadrolu işçi uygulaması katı yumuşatalım. Ne yapalım? Taşeronlaştıralım, başka çağrı üzerine çalıştıralım, daha başka evde
çalışmayı bir sözleşme biçimi haline getirelim. Yeter mi? Yetmez, denkleştirme ve telafiyi alabildiğine kuralsız hale getirelim ki hem işçi
ne zaman kaç saat çalışacağını bilmeden bize köle olsun hem de fazla mesai ücretlerinde kurtulalım. Yeter mi? Yetmez asgari ücreti 16 yaş altı ve üstü şeklindeki belirlemesini değiştirelim 18 yaş altı ve üstü haline getirelim bir de bölgesel asgari ücret uygulamasını da eklersek maliyetleri daha da düşürebiliriz.
Yeter mi? Yetmez. Çocuk işçiliğini daha fazla artırmak, örgütlenmeleri engellemek, hiçbir sosyal yükümlülük altına girmeden adam çalıştıralım diye stajyer öğrencilerin imalat içinde çalıştırılmalarını kolaylaştıralım, ayrıca vereceğimiz ücreti de yarıya düşürürsek, bir de şu kıdem tazminatı belasından kurtulursak vallahi kaymaklı ekmek kadayıfı olur.”
Torba yasanın çıkmaması için bir karşı duruşu ortaya koyduklarını, ortak bir tavrı örgütlemeye çalıştıklarını söyleyen Özer sözlerini şöyle tamamladı: “Ayrıca şunun da altını çizmeden geçemeyeceğiz. 15 – 16 Ocak 2011 tarihinde Bolu'da yapılan sosyal tarafların bir araya geldiği toplantıda noter şartının kaldırılması ve işkolu barajlarının düşürülmesine yönelik olarak yapılan düzenlemelere işveren konfederasyonu ile birlikte bazı işçi konfederasyonlarının da karşı çıkmasını anlamakta cidden zorlanıyoruz.
Ya işçi adına konuşmaktan vazgeçsinler veya işçi gibi davransınlar.
Gün birlik olma günüdür. Gün ortak mücadele günüdür. Gün “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganını, gün “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber
Ya Hiç Birimiz” sloganını hayatla buluşturma günüdür. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyoruz.Yaşasın işçileri birliği.”